13/07/2023

KAMU OYUNA SAYGIYLA DUYURULUR

2004 Yılında bir grup parti emekçisi olarak “CHP’de sorunlar nelerdir? Çözümlere Nereden Başlanmalıdır” başlıklı kitapçığı hazırlayarak Partimiz ve kamuoyunun değerlendirme ve ilgisine sunduk, 2004 yılından bu güne aralıksız www.chptabanhareketi.com internet sitesinin durağan da olsa yayın hayatını sürdürmesini sağladık.

Bugüne kadar kişisel olarak kimsenin yanında veya karşısında olmadık. Biliyoruz ki; “CHP’yi kişiler değil, kişileri CHP taşır”. CHP’nin kurumsal kimliği önceliğimiz olduğu gibi, Dünyanın en eski partileri arasında bulunan Partimizin ilkeleri / umdeleri de evrenseldir.  Yıllarca Türkiye genelinde ulusal ve yerel basın-yayın kuruluşlarına Partililer olarak görüş ve önerilerimizi ileterek “CHP TABAN HAREKETİ” Türkiye’nin her yerine Kuvayi milliye örgütlenme modeliyle kurumsal kimliği savunma, koruma adına çoban ateşleri yaktık. Siyasi literatüre “Parti Tabanı” anlayışını kazandırdık. CHP çatısı altında oluşturduğumuz TABAN HAREKETİ anlayışı diğer partilerde de“PARTİ TABANI” anlayışının kazandırmış, Cumhuriyetimizin ilelebet yaşaması ülküsüne katkı sağlamıştır.

Bugüne kadar partili olarak ortak aklı, CHP’nin kuruluş felsefesi ve umdelerini esas alarak görüşlerimizi, isteklerimizi parti yöneticilerine kamuoyuyla birlikte aktarmaya çalıştık ancak istediğimiz ölçüde kişisel çıkarcılar nedeniyle yeterince başarılı olamadık. CHP TABAN HAREKETİ oluşumun öncüleri olarak parti içinde pozisyon elde etmeye çalışmadık. Sade üyeliğin bağımsızlığının verdiği eleştiri yapma gücünü kullandık. Parti kurulları disiplini içerisine girmeyi doğru bulmadık. Bu yüzden lider veya sözcü ismi anmadık. İstedik ki Partililerimiz “TABAN HAREKETİ” olarak bulundukları yerde kendileri olumsuzluklara karşı mücadele etsinler.

Sosyal medya paylaşımlarında kişi ismi hiç anmadık. Zorunlu birkaç dar anlamda e-posta bilgilendirmesi dışında kesinlikle kişi ismi kullanmamaya özen gösterdik. İstedik ki, CHP örgütünün bulunduğu her yerde partili arkadaşlarımız / yoldaşlarımız kendilerini yalnız hissetmesin, olumsuzluklar karşısında sığınacak kapıları kendileri açsınlar.

11 Kasım 1938’den itibaren başlayan Aydınlanma Devrimine karşı duruş 1980’de güç toplamış, 2002 yılından itibaren iktidar olanaklarını kullanmaya başlamıştır. Özellikle son 10 yılda Türk Devriminin kazanımları planlı, bilinçli çalışmalar yoğunlaşmış, CHP üzerinden propaganda yapılarak adeta yok edilmeye başlanmış, Atatürk Devrim ve İlkelerinden uzaklaştırılarak  CHP sağlaşıp, sığlaşma dönüşüm sürecine sokulmuştur. Ülkede adalet için 430 km’ye yakın yol yürümüş, Parti içinde adaleti ne yazık ki sağlayamamış, Parti egemenleri derin dehlizlerde yol almaya devam etmiştir. Haziran 2023 seçimlerin de görüldüğü üzere toplam adeta iki kutba ayrılmış, inanç ve duygusallıklar da kullanılarak seçim çalışmaları yürütülmüştür. İzlenen yanlış politikalarla Yurttaşların vatana bağlıklarını azaltmak bilinçli veya bilinçsiz şekilde uygulamaya konulmuş, nüfusun % 15’inden fazla düzensiz sığınmacılar, parayla vatandaşlık satın alanlar seçim sonuçlarını belirlemiştir. Son yıllarda yüzbinlerce gencimiz, yetişmiş nitelikle insan gücümüz gelecek kaygısıyla, baskı, mal ve can güvenliği vb. nedenlerle yurdu terk etmek zorunda bırakılmıştır.  Kalanlar da umutsuz ve çaresiz durumdadır, tedirgindir, kaygılıdır. Gelinen nokta itibariyle etkileri çok, sayıları az iktidar yanlılarının da huzur içinde uyuyabildiklerini sanmıyoruz. 40 yıldır süren insanlık dışı terör eylemleri sürecin hızlanmasına zemin hazırlamış, ekonomik bağımsızlığımız yitirilerek kan gölüne çevrilen Arap, Ortadoğu, Doğu halklarına yüzyılın yüz yılın dramı yaşatılarak insanlar yerinden, yurdun edilmiş, ülkemiz kim olduğu bilinmeyen sığınmacı deposu haline getirilmiştir. Gerçekten baskı ve savaştan kaçan sığınmacıların köle gibi görülmesi, neredeyse alınıp satılır hale getirilmeleri, insan kaçakçılığı üzülerek söylüyoruz ki; insanlık adına utançtır.
Komşu ülkelerle bile karşılaştırıldığında halkımızın kötü yönetimler, siyasetçiler nedeniyle yoksullaştığı / yoksullaştırıldığı ortadadır. Gelir dağılımındaki uçurum, toplumsal eşitsizlikle birlikte aidiyet duygusunu da adeta yok etmiştir. Eğitim, sağlık, güvenlik, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, insanımızın kaderi değildir. Adaletsizlik ve hukuksuzluğun boyutları kabul edilemez noktaya gelmiştir. Mülkün / Devletin temeli kendilerine hukukçu diyenlerce sarsılmaktadır.

CHP yönetim anlayışını bu güne kadar eleştirdik, uyardık, halkın duyarlılığını anlatmaya çalıştık kimse duymadı.  CHP dahil olmak üzere Siyasi Partilerimizin tamamı kişilerden bağımsız olarak toplum nezdinde değersizleşmiştir. T.C. Devletini kuran partimizin bu duruma getirilmesi kabul edilemez.  Siyaset kimilerince geçim kaynağı haline ne yazık ki gelmiş, adeta Siyasi Partilerimizin sistemine dönüşmüştür. 12 Eylül faşist darbe ürünü siyasi partiler ve seçim yasalarından kaynaklanan çıkar ve kayırmacılık üzerine kurulu parti yapılanmaları ve yapıları toplum nezdinde güvenlerini yitirmiştir. Siyaset topluma hizmet yeri olmaktan çıkmış, yeni siyasetçi sınıfı oluşturularak meslek haline getirilmiştir.

Bizim kaygımız, endişemiz T.C. Devletinin omurgası  CHP’nin tek başına iktidar olma gücü ve isteğinin ortadan kaldırılmasıdır.  Devletimizin üniter yapısının korunması, toplumsal barış ve refahın / gönencin sağlanması; Dünyayı esir alan vahşi kapitalist sistemden kurtulmakla mümkündür. Yüzyılın askeri, siyasi lideri T.C. Devletinin kurucusu, koruyucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti CHP’nin ilkeleri, manevi mirası bilim ve akıl sadece bizim değil Dünya insanlığının da kurtuluşu olduğunu biliyoruz.

Siyasi partilerimiz dededen-toruna esnaf lokantası anlayışıyla dar kadrocularla yönetilmektedir. Anti demokratik tüzük hükümleri, sipariş usulü yazılan, yazdırılan parti programları halkın gündeminin gerisinde kalmıştır.  Demokrasi ve sorunların çözüm yolları beş yılda yapılan seçimlerle sağlanamaz / gerçekleşemez. Ülkenin tıkandığı, yönetilemez hale geldiği zamanlarda halka başvuru, seçimlerin yenilenmesi esastır.  Birbirinden sözde bağımsız 6-7 partili ittifaklar insanımızın da kutuplaşmasına neden olmaktadır. Sistem tıkanmış, ülke yönetilemez hale gelmiştir. Partiler gerekirse ulusun bağrına dönme yolu kullanılmalı, ilkeli duruş ve güven veren kişilerin öncülüğünde ortak akılla ülke düzlüğe çıkarılmalıdır.

Tarihi geçmişi, birikimleri, siyasi kültürü itibariyle CHP ülkenin ufkunu açabilecek tek partidir. Rant, çıkar batağına saplanmış Belediyeler kurtuluş yöntemi olarak düşünülemez. Devlet yönetmek ciddi birikim ve anlayışı gerektirir. Dinin, inancın siyasete alet edilmesi, kamu yönetiminin din temeli üzerine kurulması, ayrımcılık, kayırmacılık, haksızlık, hukuksuzluk, liyakatsızlık toplumsal felaketimiz olacaktır.

Bilinlidiği gibi CHP kurultay sürecine geç kalmış şekilde girmiş, Mahalle birimlerinde delege seçimleri başlamıştır. https://chp.org.tr/ resmi internet sitesinde seçim usul ve esasları ile üyelerin bilgilendirilmesine yönelik tek satır bulunmamaktadır. El yordamıyla, gelişigüzel seçimler yapılmaktadır.

Bizce ağır seçim yenilgisi parti kurullarında tartışılmamış, öz eleştiri yapılmamıştır. 20 yılı aşkın süredir CHP içinde politika yapanların değişim istemleri iki yüzlülüktür, birkaç kişinin değişmesi sorunu çözecek midir?  Yıllardır CHP’den geçinenlerin değişim istemleri kendi çıkarlarının korunmasına yöneliktir.  Olumsuzlukların tüm yükü ve sorumluluğu Parti Genel Başkanı da olsa tek kişinin üzerine yıkmaya çalışmak haksızlıktır, doğru da değildir. Tüzük gereği seçimlerde kural; zorunluluk olmadıkça çarşaf liste ile seçim yapmak, milletvekili aday belirlemede adil güç ve tanıtımla yapılan ön seçimdir. En son yapılan ön seçimde reklam kampanyasından başka bir şey değildir. Birkaç milletvekilinin başarılı olması sistemin doğru çalıştırıldığı anlamına gelmez. Her nasıl yapılıyorsa MERKEZ YOKLAMASI yöntemiyle Millet Vekili,  blok liste anlayışıyla böle böle gruplaştırarak delege seçimleri, atamayla belediye başkanı belirleme, CHP’nin kurumsal kimliği, kuruluş felsefesi ve ilkeleriyle bağdaşmaz. Hukuksuzluktur, yanlıştır. Seçen, atayan, atanan, seçilenlerin dışında kimseye yarar sağlamaz. Delege seçimlerinde oy kullandırmak için üye yapılan, diğer partilere oy veren yığma / naylon üyeler sadece kendi çıkarları için çalışırlar. CHP üyelerinin en azından altı umdeyi sayabilecek parti kültürüne sahip olması,  aydınlanma devrim ilkelerini özümsemesi, benimsemesi, belli zamanlarda yapılan eğitimlere, etkinliklere katılması gerekir. Akşam partiye üye olup, sabah seçilebilir yerlere kim olduğunu bilmediğimiz kişileri yerleştirmesi Partinin % 25-26 oy potansiyeline takılıp kalmasının nedenidir. Her kim olursa olsun seçimle gelinen görevlerde istisnalar dışında önerimiz iki, en fazla üç dönemden fazla hiç kimse aday olamamalıdır.  İlçe, İl yönetim kurulu üyelikleri üst yönetime atlama zemini, toplumsal orun kazanma yeri, Belediye Başkan ve Meclis üyelikleri kazanç, kişisel tanıtım makamı / aracı olarak kullanılmamalı, standart wep sitelerinde her türlü karar, işlem şeffaf şekilde yayınlanmalı, görevlilerin öz geçmişleri, iletişim bilgileri kayıtlı / yazılı olmalı, imar planları, satın almalar, cezalar, alınan kararlar, bilanço, gelir tabloları şeffaf şekilde yayınlanmalıdır.

Her şeye rağmen CHP üyelerinin naylon üyelerinin dışındakilerin tamamına yakını, diğer partilerin üye yapısından daha bilinçli ve bilgilidir. Bu haliyle olsa bile kurultay süreci tamamlanmalı, hemen arkasından tüzük ve program kurultayları yapılmalı daha sonradan Parti Meclisi adaylarının en az iki ay önce açıklandığı, eşit koşullarda tanıtıldığı seçimli kurultay yapılmalıdır.

Haziran seçimlerinden sonra merkez medya başta olmak üzere, TV’lerin sanki kadrolu tartışacıları, siyaseti geçim kaynağı haline getirmiş canbazlar tüm güçleriyle tarite görülmedik ölçü de CHP’yi tartışmaların odağına koymuş, CHP ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan kişiler  CHP’yi tartışma adına yönetmeye başlama istekleri de ortadadır. Üzüldüğümüz CHP’de üst düzey siyaset yapanların çarpıtmaları, öngörüsüzlükleridir.

CHP üyelerinin başlayan kurultay sürecinde CHP’ye sahip çıkmaları, partiye yararlı olacak gerçek CHP’lileri delege olarak seçmeleri, seçimlere katılarak oy kullanmaları, siyasetten uzaklaştırılan yurtseverleri eğiterek üye kazandırılması, partinin doğal yöntemlerle büyümesinini, gelişmesinin, değişiminin sağlanması isteğimiz ve dileğimizdir. Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerimiz CHP’ye sahip çıkacak, üye yapısı gençleşerek bugünleri de aşacağız. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Bilim ve aklın yolunda çağımızda hak ettiğimiz yeri alacağımıza inancımız tamdır. Kuruluşun ve kurtuluşun yolu CHP’nin kurumsal kimliği, tarihi geçmişi, umdeleri ve hedefleridir. Kendi çağını aşmış Dünya lideri büyük komutan, eşsiz siyaset insanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ölümsüz liderimizdir. T.C. Devleti tarihte olduğu gibi, bağımsızlığını koruyarak, iç ve dış egemenlere boyun eğmeden varlığını önce insan, hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, hak diyerek sürdürecektir.

Selam ve saygılarımızla, Temmuz/2023
Görüş, düşünce ve önerileriniz için iletişim: chptabanhareketi.com@gmail.com
twitter: @chptaban

13/07/2023

CHP’DE SORUNLAR NELERDİR? ÇÖZÜMLERE NEREDEN BAŞLANMALIDIR?

2004 Yılında Parti örgütüne gönderdiğimiz, kamuoyuyla paylaştığımız “CHP TABAN HAREKETİ” emekçilerinin hazırladığı küçük kitapçık haline getirilen görüş ve düşüncelerimiz güncelliğini koruduğundan tekrar ön sayfada yayınlamayı uygun gördük.13 Temmuz 2023
CHP TABAN HAREKETİ

HAZİRAN 2004
İkinci baskıya önsöz
SEVGİLİ PARTİLİ ARKADAŞLAR;

Beş ay önce ilk baskısını yaptığımız bu broşür; umduğumuzun ötesinde ilgi uyandırmış; İstanbul’un diğer ilçelerindeki partililerden ve hatta diğer illerden talep görmüştür.

İkinci baskıda, broşürü genişletme yoluna gitmedik. Sadece bazı bölümlerin anlaşılırlığını ve akıcılığını artırmaya çalıştık. Dil bilgisi yanlışlarını düzelttik; ufak eklemeler yaptık

Broşürü genişletme yerine; sorunlara ve çözüm önerilerimize yönelik yeni yayınlar yapmayı düşünüyoruz.

CHP Taban Hareketi giderek genişliyor; İlçemizden aramıza partili yeni arkadaşlar katıldığı gibi; diğer ilçelerle de ilişkilerimiz artıyor.

Partimizdeki yazılı kültürü özendirme ve yaygınlaştırma konusunda; bu broşürle yaptığımız küçük katkıdan dolayı memnunuz.

Partideki sorunların aynı şekilde sürüp gitmesi ise bizi mutsuz etmektedir. Sorunların çözümünde yol alınmaya başlandığında; mutlu olmamız için ilk neden ortaya çıkacaktır.

Her şeye rağmen inanıyoruz ki; “güzel günler göreceğiz” arkadaşlar!..

Saygılarımızla
CHP TABAN HAREKETİ
Birinci baskıya önsöz
SEVGİLİ PARTİLİ ARKADAŞLAR;

Elinizdeki broşür bir akademik çalışma değildir. Parti içi tanıklıklarımıza dayanan ve belli sayıdaki örgüt emekçisinin ortak katkılarıyla hazırlanan bir metindir: saatlerce aramızda tartışarak üzerinde anlaşmaya vardığımız sonuçları içermektedir. Amacımız parti içi tartışmalara temel olmak üzere bir metin ortaya çıkarmaktır. Elbette yanlışları ve eksikleri vardır; ama bunlar zaman içinde tartışılarak giderilecektir.

Aynı şeyi “okur yazar” her partilinin yapmasını diliyoruz. Parti içi değişimin ancak tabandan başlarsa başarılı olacağına inanıyoruz. Bunun yolunun da; birlikte düşünmek, tartışmak ve üzerinde anlaşmaya vardığımız konuları yazılı hale getirmekten geçtiğini düşünüyoruz. Bu şekilde düşüncelerimizi çok daha geniş partili ve partisiz kitlelere yayma olanağını bulabileceğiz. Boş konuşmak yerine böyle bir çalışmayı yeğledik; umarız yararlı olur.

Metnin hazırlanması, bize hem bir eğitim hem de birlikte olma pratiği sağlamıştır. Ayrıca “simit partileri” ile pekişen güzel dostluklar da doğurmuştur! Hiçbir sonuç elde edemesek de; var olan dostluklarımızın pekiştirilmesi ve yeni dostluklar kurulması bile verdiğimiz uğraşıya değer.

Aramıza yeni katılacak çok daha bilgili ve yetenekli arkadaşların katkılarını da aldığımızda; Partimiz ile ilgili her konuda buna benzer metinleri hazırlayabileceğiz. Yaptığımız çalışma bize gerekli cesareti vermektedir.

Diğer taraftan bu metin; aynı düşünceye sahip Partililer arasında, çeşitli konularda benzer çözümler önerme ve “ortak dil kullanma” olanağını da sunmaktadır.

Daha fazla söze gerek yok; Partimizin sorunları ve çözüm yolları ile ilgili görüşlerimiz ayrıntılı şekilde broşürde açıklanmıştır.
Bir başlangıç olması dileğiyle…
Saygılarımızla
CHP TABAN HAREKETİ

1 GİRİŞ:

1.1 Ülkemizin genel görünümü
1.2 CHP’nin durumu
1.3 Ne yapılmalı?
1.4 Yöntem
1.5 Değişimin örgütlenmesi
1.6 Tartışmaya başlangıç

2 CHP ÖRGÜTÜ’NÜN SORUNLARI
2.1 Seçimden seçime çalışan bir örgüt
2.2 Siyaset üretilmeyen bir örgüt
2.3 Parti Programı ve Tüzüğü önemsenmeyen bir örgüt
2.4 Parti içi eğitimin olmadığı bir örgüt
2.5 Siyaseti sadece rakibin hatalarını eleştirmeye dayandıran yeni bir vizyon vermeyen ve çözüm üretemeyen bir örgüt
2.6 Partili olmanın ölçütleri olmayan bir örgüt
2.7 Delege ağalığı,bölgecilik ve etnik siyasetin cirit attığı bir örgüt
2.8 Parti üyeliği ideolojiye dayanmayan bir örgüt
2.9 Üyeler arasında iletişimin olmadığı ve üyelerin birbirlerini pek tanımadığı bir örgüt
2.10 Parti içi seçimlerin, karar alma ve atamaların “patronaj ” sistemine dayandığı bir örgüt
2.11 Siyasetin genelde “rant” için yapıldığı bir örgüt
2.12 Gençliğe ve kadınlara önem vermeyen bir örgüt:

3 SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ
3.1 Sürekli çalışan bir örgüt
3.2 Siyaset üretebilen bir örgüt
3.3 Parti Programı ve Tüzüğü çalışmalara esas alınan bir örgüt
3.4 Parti içi eğitimin sürekli yapıldığı bir örgüt
3.5 Rakibin hatalarını eleştirmenin ötesine geçen ; yeni bir görüş sunan ve çözüm üreten bir örgüt
3.6 Partililiği, parti ilkelerini benimsemiş olmaya dayandıran bir örgüt
3.7 Delege ağalığının, bölgeciliğin ve etnik siyasetin geçerli olmadığı bir örgüt
3.8 Parti üyeliği, sosyal demokrat ideolojiye dayanan bir örgüt
3.9 Üyeleri arasında sosyal ilişki ve dayanışmanın güçlü olduğu bir örgüt
3.10 Parti içi karar almanın demokratik ve parti içi demokrasinin olduğu bir örgüt:
3.11 Siyasetin ülke çıkarları ön planda tutularak ve gönüllülük esasına göre yapıldığı bir örgüt
3.12 Gençliğe ve kadınlara gereken önemin verildiği bir örgüt:

4 PARTİ GÖRÜNTÜSÜ
4.1 Tabandan ve halktan kopuk politikalar üreten ve ayrıca zaman zaman doğru üretilen politikaları da tabana ve halka anlatamayan bir parti görüntüsü
4.2 Yıllardır parti içi sorunlarla uğraşmaktan ve parti içi muhalefeti sindirmeye çalışmaktan; ülke sorunları ile yeterince ilgilenemeyen bir parti görüntüsü
4.3 Değişimi ve gelişimi yakalayamamış parti görüntüsü
4.4 Sadece laiklik ve cumhuriyet eksenli siyaset yapan bir parti görüntüsü
4.5 Değişimin önünde giden değil değişimin önünü tıkayan bir parti görüntüsü
4.6 Gündemi belirleyen değil gündemi izleyen bir parti görüntüsü
4.7 Solun temel özellikleri olan özgürlükler ve demokrasi konusunda geride kalmış bir parti görüntüsü
4.8 AB konusunda öncülüğü AKP’ye kaptırmış bir parti görüntüsü
4.9 Yoksul kesimlere ve yörelere yönelik politika üretemeyen bir parti görüntüsü
4.10 Sürekli değil sadece seçim dönemlerinde çalışan bir parti görüntüsü,
4.11 İletişim eksikliği içinde halktan ve tabandan kopuk, sol değerlerini yitirmiş bir parti görüntüsü
4.12 Sosyal demokrat değerlere yeterince sahip olmayan bir parti görüntüsü
4.13 Statükocu, içe kapanık, kendisini yenileyemeyen, çağdaş reformlara ve açılımlara kapalı bir parti görüntüsü
4.14 Partideki yönetici dar kadronun; artık hizipçi bir yapıya dönüşmüş olduğu bir parti görüntüsü
4.15 Partideki oligarşik yapılanmanın demokratik yolları tıkadığı bir parti görüntüsü,

5 SONUÇ

1 GİRİŞ
1.1 ÜLKEMİZİN GENEL GÖRÜNÜMÜ
Türkiye’nin sorunları açıktır ve herkes tarafından bilinmektedir: çünkü günlük hayatımızda bu sorunlarla her an karşı karşıyayız.
Bunlar;
– İşsizlik,
– Pahalılık,
– Yoksulluk,
– Gelir dağılımındaki eşitsizlik,
– Vergi adaletsizliği,
– Ekonominin kırılganlığı ve dışa bağımlılığı,
– İç ve dış borç stoğundaki artış,
– Kamu hizmetlerinde ve yatırımlarında kısıntıya gidilmesi,
– Sosyal güvenlik sisteminin çöküşü,
– Sağlık sisteminin bozukluğu,
– Eğitim sisteminin yetersizliği ve fırsat eşitsizliği,
– Yolsuzluk,
– Hukuksuzluk ve yargının tıkanıklığı,
– Demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlılığı,
– Çarpık kentleşme
– Çevre kirliliği,
– Cinsler arasındaki ayrımcılık,

………..

ve saymakla bitmeyecek başka birçok sorun.
Tüm bu sorunlarla CHP olarak nasıl başa çıkacağız ? Doğaldır ki; iyi çalışan bir Parti ve onun ürettiği sağlıklı sosyal demokrat politikalarla.

Diğer deyişle; çözüm için, doğru dürüst bir örgüte ve sosyal demokrat politikalara gerek olduğuna kuşku yoktur.

1.2 CHP’NİN DURUMU
Ama biz CHP’liler, ne yazık ki, Partimizin bugünkü yapısı, işleyişi ve yönetici kadrosuyla; belirtilen sorunları çözecek yeterlikte olduğunu söyleyemiyoruz.

CHP’nin, bu haliyle, halkın ve örgütün güvenini kazanması söz konusu olmadığından: onları harekete geçirmesi, iktidara gelmesi ve sorunları çözmesi de mümkün gözükmemektedir. Bu gidişle, kaybedilen güvenin tekrar kazanılması için olumlu bir girişimin başlatılması da giderek zayıflamaktadır.

CHP, Parti aygıtının iyi çalışmaması, kadrolarının çoğunun dağıtılmış ve içinde dar kadro anlayışının egemen olması, sonuçta ülke ve dünya sorunlarına etkin çözümler üretememesi nedeniyle, kendi üyelerine bile güven verememektedir. Böyle bir partiyi halkın iktidara getirmesi olası değildir.

CHP’nin seçime katılanlardan aldığı %18-20 oranındaki oyların büyük bir bölümü de zaten gönülsüzce (kerhen) ve olumsuz seçme (negatif seleksiyon) yoluyla verilmiştir. Diğer deyişle, şeriat cephesi ve çete işbirlikçileri güçlenmesin, emperyalizmin oyunlarına alet olmayalım düşüncesiyle CHP’ye oy verilmiştir. Halkın %80’i laik ve demokratik bir cumhuriyetten yana olmasına rağmen, alınan bu oyları başarılı kabul etmek olanaksızdır. Bunun yanında, solu temsil eden parti olarak neredeyse yalnızca CHP’nin kaldığını düşünürsek; sonuç çok daha üzücü olmaktadır. Şunu da unutmayalım ki; son yerel seçimlerde sandığa gitmeyen %25 oranındaki 13 milyona yakın seçmenin büyük çoğunluğu sosyal demokrat seçmenlerdir.

Seçimlerde alınan bu başarısız sonuç; AKP’nin, azınlık oyları yoluyla çoğunluk üzerinde “orantısız” bir siyasi güç ve tek başına anayasayı değiştirme olanağı elde etmesine yol açmıştır. Böylece AKP, kendisine karşı çıkabilecek siyasi güç odaklarını sindirerek, anayasal rejimimizin temel ilkelerini belirleyen ve değiştirilmesi teklif bile edilemeyen maddelerine aykırı bir eylem ve kadrolaşma içine girmiştir. O nedenle, bu kötü gidişe yol açanların siyasi sorumluluğu son derecede ağırdır.

1.3 NE YAPILMALI ?

Bu durumda olması gereken; Parti’nin çalışma şekli, yönetici kadroları ve ideolojisinin hızla bir değişim geçirmesi ve yenilenmesidir. Kısaca sağlıklı bir şekilde siyaset üretebilir hale gelmesidir.

Bunun için de Parti’deki hastalıkların tanısı ve tedavisi şarttır.

Böylece CHP’nin yönetici kadrosu ile Parti tabanı ve halk arasında doğmuş bulunan güven bunalımı aşılacak ve önce yerel yönetimlerden başlamak üzere, iktidar seçeneği haline gelinecektir.

1.4 YÖNTEM

Yukarıda belirtilen değişimi kim ve nasıl yapmalıdır? Bu soruya verilecek doğru yanıt; sağlıklı bir değişim yönteminin bulunmasıdır. Bu ise çözümü ciddi şekilde kolaylaştırabilir.

Değişimin yukardan aşağıya olabileceğini düşünenler bulunabilir. Hatta “Parti Vitrini”ndeki değişmenin yeterli olduğunu ileri sürenler de olabilir. Bizim düşüncemiz böyle değildir. Biz; değişimin tabandan başlamasının zorunlu olduğuna inanıyor, bunu başarının ön koşulu olarak görüyoruz. Böyle bir hareketi başlatacak yetenek ve kalitede bir taban, gerek CHP içinde gerekse CHP’den uzaklaştırılanlar arasında vardır.

Değişimin en doğru “yöntem”ini de yine Parti Tabanı bulacaktır. Günlerce, aylarca tartışarak uygun yöntemi bulmak zorundayız. İngiliz İşçi Partisi’nde 7 yıl, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nde 3-4 yıl değişim tartışmaları sürmüş ise, bu bize; çözümün kolay olmadığını, ama olası olduğunu göstermektedir. Kaldı ki bağımsızlık savaşını veren ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran CHP’nin, bunun için gerekli birikime sahip olduğuna kuşku yoktur.

Bıkmadan, usanmadan tartışarak, doğru olan “değişim yöntemi”ni bir an önce ve savsaklamadan bulmalıyız. Çünkü Ülkemiz hızla kötüye gitmektedir.

CHP üyelerini ve CHP’ye gönül verenleri, ülkesini ve halkını sevenleri göreve çağırıyoruz.

Değişim için;
– Öncelikle kendi çevremizdeki partililerle, her yerde ve koşulda bir araya gelmeliyiz,
– Gündemli ve düzenli toplantılar yapmalıyız,
– Toplantılarda, katılımcılığı, dayanışmayı ve imece usulünü sonuna kadar uygulamalıyız,
– Kişisel tartışmalardan kaçınmalı, gerektiğinde özeleştirimizi yapmalıyız,
– Sonuçlar elde etmeliyiz,
– Elde edilen bu sonuçları yazılı hale getirmeli ve sık sık hatırlamalıyız,
– Sonuçların gerektirdiği kararları demokratik şekilde (hatta oybirliği ile) almalı ve uygulamalıyız,
– Tartışmalar sırasında hiçbir siyasi görüşü ve metni değişmez kabul etmemeli; giderek geliştirmeye çalışmalıyız.
Tartışma konuları olarak şunları öneriyoruz,
– Öncelikle CHP Örgütü’nün sorunlarını ve çözüm yollarını tartışmalıyız,
– Parti programını ve tüzüğünü eleştirel gözle yeniden okuyarak, çağa uymayan bölümlerini ve anti demokratik maddelerini saptamalı ve irdelemeli, ardından da gerekli çözümleri üretmeliyiz,
– Dünyadaki sosyal demokrat gidişi ve yeniden yapılanmayı izlemeli ve incelemeliyiz,
– Batılı sosyal demokratların ideolojilerini mi, yoksa Batı’dan farklı ve koşulları bize yakın ülkelerin sosyal demokrat / işçi partilerinin ideolojilerini mi fazlaca dikkate alacağımızı saptamalıyız,
– Bu bağlamda; sosyal demokrasinin “sağ yorumu”nu ve “sol yorumu”nu incelemeliyiz (Özellikle; Kemal Derviş – Yusuf Işık Raporu, Yeniden CHP Hareketi, Anadolu Hareketi ve Sol Düşünce Formu ile diğer grupların görüş ve düşüncelerine dikkat çekiyoruz),
– CHP’nin tarihsel mirasını yeniden inceleyip gerekli dersleri bugünkü bakış açısından çıkarmalıyız,
– Küreselleşme karşıtı hareketlerin getirdiği öneri ve çözümleri irdelemeliyiz,
– Avrupa Birliği’ne girişimiz ile ilgili gelişmeleri değerlendirmeliyiz.

1.5 DEĞİŞİMİN ÖRGÜTLENMESİ

Tabandan başlayacak değişim hareketi; kurtuluş savaşı döneminde kurulan “müdafaayı hukuk” derneklerinin kullandığı yöntemi temel alabilir. Türkiye çapında ve Parti’nin tüm sathında, yukarıdaki esaslar içinde, guruplar oluşturarak Partililer bir araya gelebilirler. Partimizi “müdafaa” amacıyla bulundukları bölgede değişim tartışmalarını başlatabilir ve bu bağlamda örgütlenebilirler. Çünkü değişimi partililer, önce kendi bölgelerinde uygulamalı ve kendi içinde yaşamalıdırlar.

Tıpkı kurtuluş savaşında kurulan müdafaayı hukuk derneklerinin bir araya gelip Anadolu ve Rumeli müdafaayı hukuk cemiyetlerine, oradan da CHP’ye dönüşerek Ülkemizi kurtarmasında olduğu gibi, daha sonra da bu hareketin giderek Yurt sathında yayılacağını ve bir aşamada birleşerek CHP’nin makus talihini yeneceğini düşünüyoruz.

Hareketin şu evrede bir lidere gereksinmesi yoktur. Demokratik koşullara uygun ve katılımcı bir yöntemle gruplar kendi kendilerini yönetebilirler. Şimdiden bir lider saptayıp, ona göre yola devam etmeyi uygun bulmuyoruz.

Kaldı ki geleneksel liderliğe gereksinme olup olmadığı da artık tartışılmalıdır. Geleneksel liderliğin parti içi demokratik aygıtları çalışamaz hale getirici doğası düşünüldüğünde; bunun yerine, parti yönetim organlarını ön plana çıkaran “demokratik bir genel başkanlık” sisteminin yeğlenmesi daha çağdaş görünmektedir. Dolayısıyla genel başkanlık yetkilerinin önemli bir kısmı parti organlarına aktarılarak, eşgüdüm özelliğinin baskın hale getirilmesi en uygun çözüm olabilir.

1.6 TARTIŞMAYA BAŞLANGIÇ

CHP’nin yerel seçimlerdeki başarısızlığı; bazı istatistik oyunlarının arkasına gizlenemeyecek kadar açıktır. 29 Mart 2004 seçimleri, ilk kez, toplam sol oyların %20’nin altına düştüğü bir seçim olmuştur.

Acaba sorun nereden kaynaklanmaktadır ? İdeoloji eksikliğinden mi; örgütten mi ? Bu iki konu elbette birbirinden ayrılamaz, ama bir başlangıç noktası aranırsa, örgütten kaynaklanan sorunları başa almak gerekir. Çünkü sağlıklı çalışan bir örgütün geçerli politika ve çözümler üretme şansı fazladır. Önce iyi çalışan bir örgüt olmalı ki gerekli politikalar üretilebilsin. Kuşkusuz gerekli politikalar üretildikçe de örgüt giderek güçlenecektir.

Ayrıca CHP’nin ürettiği tüm politikaların bir işe yaramadığı ve hiçbir doğruyu içermediği de ileri sürülemez. Elbette partili üst düzey politikacı ve uzmanlar bazı sorunlar karşısında doğru şeyler söylemektedirler. Ama Parti çalıştırılmadığı için, üretilen politikalar örgütte tartışılan ve örgütün ürettiği politikalar değildir. Örneğin; Kıbrıs, Irak’ın işgali, İMF vb. konulardaki politikalar hakkında parti içi bir tartışma olmamıştır. Fakat uzman kadrolar doğru düşünceler ifade edebilmişlerdir. Yine Parti içinde tartışılmadan üretilmesinden dolayı; örgütün görüşünü içermeyen ve örgütçe ilk kez basından duyulan politikalara da rastlanmaktadır. İstanbul’da 3 Eylül 2004 tarihinde toplanan Avrasya Açıkoturumu’nda bazı Parti Yöneticileri’nin; ”Türkiye’nin çıkarlarının, İran, Çin ve Rusya’ya yakınlaşmaktan geçtiğini ve bir bölgesel işbirliği örgütünün kurulması gerektiğini” açıklamaları, örnek olarak verilebilir. Bunlar ciddi politika değişiklikleri olduğu halde; Örgütçe ilk kez duyulmaktadır.

Peki bu şekilde politika üretme anlayışının zararı nedir ? Öncelikle Örgüt dışlanmakta, Partili üyenin sıradan yurttaştan farkı kalmamakta ve Ülke zemininde partililerin CHP politikalarını savunma olanağı ortadan kalkmaktadır. Ayrıca bu yöntemle; örgütümüzün Ülkede bir değişim başlatma heyecanı ve parti içi canlılık öldürülmekte, adeta “parti üyeleri olmasa da olur” mantığı egemen kılınmaya çalışılmaktadır. Üyelere, kendilerinin “fazlaca işe yaramadıkları” duygusu verilmektedir. Böylece Partiye olan ilgileri azaltılmakta ve Partiden uzaklaşmalarına neden olunmaktadır. Giderek üyeler ancak parti içi seçimlerde kendi yandaşına – o da yandaşının baskı ve ricasıyla – oy vermek için Partiye gelmeye başlamaktadırlar. O bölgede çok sayıda üye olmasına rağmen; seçimlerde sandık başına konacak yeterli sayıda gönüllü üye bulunamamaktadır. En büyük ilçede bile ancak 40-50 aktif üye vardır. Zaten bu üyelerin bir kısmı da “seçilen” durumunda olduklarından, zorunlu olarak Parti çalışmalarına katılmaktadırlar. Seçimlerden sonra ise Parti’ye hiç kimse uğramamaktadır.

Üyeler neden edilginleştirilmektedir ? Bunun yanıtı oldukça basittir; çünkü yöneticiler örgütü daha kolay yönetebilmek amacıyla “özgür partili” yerine, emir-kumanda zincirine uyan, hiçbir fikir beyan etmeyen, bağımlı partililer yaratmak istenmektedirler. Bunun için de örgüt çalıştırılmamakta ve parti içi demokrasi rafa kaldırılmaktadır. Adeta Parti “dikensiz gül bahçesi”ne döndürülmeye çalışılmaktadır. Zira özgür partililerden oluşan ve serbestçe eleştiri ve özeleştirinin var olduğu bir örgütü yönetmek zordur. Böyle bir örgütü ancak; ayak oyunlarıyla değil demokratik seçimle gelmiş yetenekli yöneticiler başarıyla yönetebilir.

Sonuçta; büyük çoğunluğu dargın ve edilginleştirilmiş bir Parti örgütü ortaya çıkmaktadır. Böyle bir örgütten de halka ancak “negatif enerji” yayılmaktadır. Partili partisini savunamaz hale düşmektedir. Eminiz ki halk da bunları gördüğünden, Partimize inancını ve güvenini kaybetmekte ve CHP’nin bu Ülkeyi iyi yönetemeyeceği kanısına varmaktadır. Öyle ya, kendisini yönetemeyen ve üyelerinin ezici çoğunluğu küskün olan bir parti, halkı nasıl yönetebilir ki!…

O halde önce örgütün sorunlarından ve çözüm yollarından, sonra da halkın karşısına çıkan parti görüntüsünden söz açalı

2 CHP ÖRGÜTÜ’NÜN SORUNLAR

2.1 SEÇİMDEN SEÇİME ÇALIŞAN BİR ÖRGÜT

CHP genelde seçimler dışında herhangi bir “partisel çalışma”nın yapılmadığı bir örgüt niteliğindedir. Parti adeta “seçim aygıtı” şeklinde çalışmaktadır. Seçim dışında lastiği indirilip garaja çekilen, seçim zamanı şişirilip yola koyulan bir otomobil görünümündedir.

2.2 SİYASET ÜRETİLMEYEN BİR ÖRGÜT

Parti’de siyaset üretimi diye bir şey yoktur. Devletimizin ve halkımızın karşı karşıya kaldığı sorunlardan her hangi birine ilişkin olarak Parti tabanında tartışma yapılmasına ve siyaset üretilmesine pek rastlanmaz. “Şu iyidir, bu kötüdür” gibi kısır ve kişisel eleştiriler olur, ama ideolojik anlamda düzenli bir tartışma yapılmaz / yapılamaz.

2.3 PARTİ PROGRAMI VE TÜZÜĞÜ ÖNEMSENMEYEN BİR ÖRGÜT

Parti’nin anayasası olan Parti Programı üyeler tarafından yeterince tartışılmamakta ve bilinmemektedir. Mutlaka gereksinme duyulduğu için de Parti Programı, Genel Merkez’deki birkaç akademisyen tarafından hazırlanmıştır. Programın tabanda yeterince tartışılmaması nedeniyle örgütün görüşünü yansıttığı söylenemez. Bu durum Parti’de siyaset üretimi olmamasının doğal sonucudur.

Tüzük için de aynı görüşleri ileri sürmek abartılı olmaz.

2.4 PARTİ İÇİ EĞİTİMİN OLMADIĞI BİR ÖRGÜT

Yeni üyelerin Parti içi eğitimden geçmeleri Tüzük gereği zorunlu olduğu halde, yıllardır yeni ve eski üyeler için eğitim yapılmamaktadır. Hatta değişen ve gelişen politikalar konusunda üyeleri bilgilendirme gereği bile duyulmamaktadır.

2.5 SİYASETİ SADECE RAKİBİN HATALARINI ELEŞTİRMEYE DAYANDIRAN,

YENİ BİR VİZYON VEREMEYEN VE ÇÖZÜM ÜRETEMEYEN BİR ÖRGÜT

Genelde rakibin hataları sıralanır, diğer bir deyişle “olmazlar” anlatılır; ama çözüm üretme veya yeni bir açılım yapılmaz. Çağdaş gelişmeler tartışma konusu edilmez. Örneğin Kıbrıs, Irak, Büyük Ortadoğu Projesi, AB görüşmeleri, küreselleşme vb güncel konular; henüz Parti tabanında tartışma zeminine gelmediği gibi, üyeleri bilgilendirme gereksinmesi de duyulmamıştır. Bültende ve internet ortamında kimi konulara değinilmekte ise de; Parti içinde yaygın ve etkili bir dağıtım ve iletişim olmadığından bilgiler partili büyük çoğunluğa ulaşamamaktadır.

2.6 PARTİLİ OLMANIN ÖLÇÜTLERİ OLMAYAN BİR ÖRGÜT

CHP’liler; ya “babadan CHP’li”dirler, ya da “doğuştan CHP’li”dirler! Parti ideolojisini beğendiği ve kabul ettiği için CHP’liyim diyen üye azdır. İdeolojik söylem genelde “Atatürkçülük” ve “laiklik” ile sınırlıdır. Partiye bağlılık ideolojik değil; duygusal anlamdadır. İçerikten yoksun bir “parti sevgisi ve tutkusu” vardır.

2.7 DELEGE AĞALIĞI, BÖLGECİLİK VE ETNİK SİYASETİN CİRİT ATTIĞI BİR ÖRGÜT

Sağlıklı bir üyelik yapısı olmamasının sonucu Parti içi seçimlerde; genel olarak kişisel çıkar, ahbap-çavuş ilişkileri, bölgecilik ve etnik nedenlerle oy kullanılmaktadır. Kısaca CHP’de alt-kimliklere dayalı bir siyaset yapılmaktadır.

2.8 PARTİ ÜYELİĞİ İDEOLOJİYE DAYANMAYAN BİR ÖRGÜT

Önce de söylendiği gibi üyelik kaydında temel ölçüt; Parti ideolojisini benimseme değil, kişisel güç kazanma, bölgecilik, etnik köken vb nedenlerdir. Onun için bir ilçede Karadenizliler, diğerinde Doğulular, bir başkasında Sivaslılar, Diyarbakırlılar, Trabzonlular ya da bir mezhepten veya birinin adamı olan üyeler ve yöneticiler egemendir.

Parti üyelerimizin sayısı özellikle yerel yönetimlerde iktidara gelme olasılığı bulunan yerlerde ve kongrelere yakın zamanlarda hızla artar / artırılır! Ama üyelerden pek azı Parti için çalışır ve aidat öder. Seçim zamanı sandıklara görevli bulunamaz. Bir avuç aktif partili akrabasını, arkadaşını, tanıdığını getirerek sandık görevlisi açığını kapatmaya uğraşır. Bazen de bu açıklar kapatılamaz. Seçim zamanı yönetimden sık sık “Sen sandıklara şu kadar, sen de bu kadar kişi bulacaksın” şeklinde talimatlar gelir.

Üyelerin bir kısmı – ki bunlara poşet üye / naylon üye denilmektedir- gerçek anlamda Parti’li değildir; ikili ilişkiler, rant peşinde olma, güç kazanma vb amaçlarla üye yapılmışlardır. Poşet üyeler / naylon üyeler kongrelere, kendilerini parti üyesi yapan / yaptıran kişiye oy vermek için gelirler

2.9 ÜYELER ARASINDA İLETİŞİMİN OLMADIĞI VE ÜYELERİN BİRİBİRLERİNİ PEK TANIMADIĞI BİR ÖRGÜT

Üye ve delegelerin büyük çoğunluğu birbirini tanımamaktadır. Bu sistem Parti içinde demokratik bir seçim yapılmasını engellemekte ve Parti’yi yozlaştırmaktadır. Üyelerin ve adayların birbirlerini tanımasının yolları iletişim çağında bile bulunamıyorsa bunu iyi niyetle açıklamak zordur.

2.10 PARTİ İÇİ SEÇİMLERİN, KARAR ALMA VE ATAMALARIN “PATRONAJ “ SİSTEMİNE DAYANDIĞI BİR ÖRGÜT

Parti içi seçimler genelde, “atanmışların seçimi”nden ibarettir. Belli sayıda üst düzey yönetici ve “parti büyüğü” tarafından kimin nereye seçileceğine karar verilir. ”Tek liste” ve “Blok oy sistemi” ile de “atanmışlar”, bir “seçimsel onay”a tabi tutulur. Her düzeyde “patronaj sistemi” geçerlidir. Genel Merkez, il ve ilçeler bazındaki bu uygulama, olağan bir sisteme dönüşmüştür.

Patronaj sisteminin uygulanmasında ; “poşet üyelik / naylon üyelik” büyük bir kolaylık sağlar.

Muhalefet eden kişi damgalanır ve ağzıyla kuş tutsa dışlanır, hiçbir yere seçilemez. Çalışkanlık, birikim, saygınlık ve “örgüt emekçiliği” dikkate alınmaz.

Öyle ki; yönetim düzeyinde bile önemli kararlar “patronaj sistemi” ile alınır, yönetim organları da sadece onaylamak durumunda kalır.

2.11 SİYASETİN GENELDE “RANT” İÇİN YAPILDIĞI BİR ÖRGÜT

Tüm siyasi partilerde olduğu gibi Partimizde de; ahbap-çavuş ilişkilerine, bölgeciliğe ve etnik kökene dayalı siyaset yapılmasının sonucu olarak; “rant elde etme” giderek en önemli amaçlardan biri haline gelmektedir. Yani rant için siyaset yapılmaya başlanmakta ve bunun boyutu hızla büyümektedir. Çünkü sistemdeki bozukluğun sonucunda çıkar ilişkilerini temsil edenler de Partideki önemli görevlere seçilebilmektedirler.

Bu durum seçim zamanı o kadar açık hale gelir ki, özellikle yerel seçimin kazanılmasının olası olduğu ilçelerde, “dışarıdan” büyük bir akın olur ve çok sayıda kişi, kendi partilerinden bir gecede istifa ederek Partimize geçer. Böyle zamanlarda kendinizi Partinizde yabancı ve dışlanmış hissedersiniz. Partideki pek çok kişiyi tanıyamazsınız. Yani Partinizi tanıyamaz hale gelirsiniz !.. Ya da Parti tanınmaz hale gelir!.. Böylece yıllardır şikayet ettiğimiz durağanlık yıkılıp, çok kısa süre içinde büyük bir değişim gerçekleşmiş olur!..

Aksi düşünülüyorsa, hiçbir ücreti olmayan yada çok az ücreti olan siyasi mevkiler için, son yerel seçimlerde Partide tanık olduğumuz kıran kırana savaş nasıl açıklayabiliriz ?

Böyle kişiler seçilirse; elbetteki bunlardan Partimiz ve Atatürk Devrimleri’ne sadık kalmalarını beklemek gerçekçi olmaz.

Yukarıda anlatılan bozulmanın getirdiği en büyük risklerden biri de; siyaset-bürokrat-tarikat-mafya ekonomisine Parti’nin bulaştırılma olasılığıdır. Bu son derecede ciddi ve geleceğimizi karartacak bir tehlikedir.

2.12 GENÇLİĞE VE KADINLARA ÖNEM VERMEYEN BİR ÖRGÜT

Uygulanan parti içi politikalar nedeniyle gençler CHP’ye ilgi duymamaktadır. Partili gençler de genelde getir-götür işlerinde ve çeşitli Parti faaliyetlerinde çalıştırılmaktadırlar, mutlu değildirler.

Üyeler arasında yaş ortalaması oldukça yüksektir. Bir süre sonra Partimiz; “yaşlılar partisi”ne dönüşecektir! Bu gidişle “doğal ayıklanma” CHP’de ciddi bir risk haline gelebilir!..

Partinin her düzeyinde büyük özveriyle çalışan kadın üyelerimizin hak ettikleri yönetim kademelerine seçildiklerini söylemek çok zordur. Toplumumuzun %50’si kadınlardan oluştuğuna göre, bu oranın Parti ve Ülke yönetimine de aynen yansımasından daha doğal ne olabilir. Parti ve Ülke Yönetiminde ve toplumun diğer alanlarında kadınlarımızın gereken yeri almasını acilen talep ediyoruz.

3 SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ
3.1 SÜREKLİ ÇALIŞAN BİR ÖRGÜT

Siyasi partiler süreklilik gösteren örgütlerdir. Siyasi kadrolarının oluşması, çözüm yollarının halka anlatılması ve halkın inandırılması amacıyla sürekli çalışan dinamik bir örgüt yapısı gereklidir.

3.2 SİYASET ÜRETEBİLEN BİR ÖRGÜT

Halkın sorunlarına çözüm önerileri sunmak için Parti içinde, üyelerin de katıldığı tartışmaların yapılması ve çözümlerin üretilmesi elzemdir. Bu bağlamda verimli bir Parti çalışması örgütlenmelidir. Tüm üyelerin birikim, çaba ve mesleki uzmanlıklarından yararlanılmalıdır.

3.3 PARTİ PROGRAMI VE TÜZÜĞÜ ÇALIŞMALARA ESAS ALINAN BİR ÖRGÜT

Siyasi partiler belli siyasi görüşlere ve bunları yansıtan programlara sahiptirler. Bu programları uygulayabilmek için halktan oy isterler. İktidara geldiklerinde programlarında yer alan çözümleri uygularlar, aksi halde halk aldatılmış olur. O nedenle parti programları son derecede önemlidir. Siyasi faaliyetlerimiz kendi programımızı esas alarak ve Tüzüğümüzdeki kurallara titizlikle uyularak yürütülmelidir.

3.4 PARTİ İÇİ EĞİTİMİN SÜREKLİ YAPILDIĞI BİR ÖRGÜT

Eğitim; Parti’nin sağlıklı yapılanması, üyelerin niteliklerinin geliştirilmesi, çalışmalara kalite, yeterlik ve etkinlik kazandırılması için zorunludur. Parti’nin ve üyelerinin başarısında eğitim birinci derecede rol oynar. Üyelerin siyasal görüş ve programımız hakkında yeterli bilgiye sahip olması, ancak eğitim yoluyla olur. Ayrıca parti içi eğitim, sağlıklı bir parti örgütlenmesini de birlikte getirir. Örgütsel yapının, parti üyeliğinin ve ideolojinin geliştirilmesi için yeni ve eski tüm üyelerin parti içi eğitimden geçmesi sağlanmalıdır.

5 RAKİBİNİN HATALARINI ELEŞTİRMENİN ÖTESİNE GEÇEN, YENİ BİR GÖRÜŞ SUNAN VE ÇÖZÜM ÜRETEN BİR ÖRGÜT

Sadece eleştiri yapmak; kamuoyunda bize puan kazandırmamaktadır. Artık somut çözümler üretmenin ve topluma sunmanın zamanı gelmiştir.

3.6 PARTİLİĞİ, PARTİ İLKELERİNİ BENİMSEMİŞ OLMAYA DAYANDIRAN BİR ÖRGÜT

Parti üyeliği; kişilere bir yandan bazı haklar kazandırırken, diğer yandan da görev ve sorumluluklar verir. Bilinçli üyeler ancak Parti ilkelerinin üyelerce benimsenmesiyle yaratılabilir. Partili olmak için mutlaka Parti ilkelerini bilmek ve benimsemiş olmak şart koşulmalıdır.

3.7 DELEGE AĞALIĞININ, BÖLGECİLİĞİN VE ETNİK SİYASETİN GEÇERLİ OLMADIĞI BİR ÖRGÜT

Çağdışı yöntemlerle iktidara gelmek ve toplumu dönüştürmek olası değildir. Sosyal demokrat parti anlayışına aykırı yöntemler kullanılarak parti kongreleri kazanılabilir, ama iktidara gelinemez. Artık bu yöntemler terk edilmelidir.

3.8 PARTİ ÜYELİĞİ, SOSYAL DEMOKRAT İDEOLOJİYE DAYANAN BİR ÖRGÜT

Parti ideolojisi net olmalı ve sosyal demokrat niteliklerinden ödün verilmemelidir. Ayrıca sosyal demokrasideki gelişmeler de izlenmeli ve kısa sürede uyum sağlanmalıdır.

3.9 ÜYELERİ ARASINDA SOSYAL İLİŞKİ VE DAYANIŞMANIN GÜÇLÜ OLDUĞU BİR ÖRGÜT

Parti içinde sağlıklı seçimlerin yapılabilmesi ve ayrıca daha yararlı olabilecek genç ve yetenekli üyelerin yükselebilmesi için de üyelerin birbirlerini iyi tanıması gerekir. Siyasi faaliyetlerde başarılı sonuçlar elde edilebilmenin en önemli öğelerinden biri de üyeler arasındaki dayanışmadır. Partideki üyeler birbirilerini tanımalı ve aralarında sosyal ilişkiler kurmalıdırlar. Bu amaçla çeşitli etkinlikler düzenlenerek üyelerin tanışmaları ve aralarında dostluklar oluşturmaları sağlanmalıdır.

3.10 PARTİ İÇİ KARAR ALMANIN DEMOKRATİK VE PARTİ İÇİ DEMOKRASİNİN OLDUĞU BİR ÖRGÜT,

Yönetim organları, baskı altında kalmadan ve yönlendirilmeden, en geniş şekilde katılımcı demokrasiyi uygulayarak karar alabilmelidirler. Parti içi demokrasiye yeterince sahip olmayan bir partinin, Ülkede demokrasiyi tam olarak uygulaması da zordur. Parti içinde her kademedeki kararlar demokratik şekilde alınmalı ve parti içi demokrasi çalıştırılmalıdır.

3.11 SİYASETİN ÜLKE ÇIKARLARI ÖN PLANDA TUTULARAK VE GÖNÜLLÜLÜK ESASINA GÖRE YAPILDIĞI BİR ÖRGÜT

Siyaset, çıkar sağlamak, yani rant elde etmek amacıyla değil, ülkeye ve halka karşı yurttaşlık görev ve sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla ve gönüllü şekilde yapılmalıdır.

3.12 GENÇLİĞE VE KADINLARA GEREKEN ÖNEMİN VERİLDİĞİ BİR ÖRGÜT

Gençlik kollarımız maalesef zayıftır. Bu durum Parti’nin geleceği bakımından umut verici değildir. Bir zamanlar, gençlik kolları en kuvvetli parti CHP idi. Geçmişte gençlik kollarından sayılmayacak kadar çok siyasetçi yetiştiren bir partinin bugünkü durumu üzücüdür. Gençlik Kollarımız bu durumdan kurtarılmalıdır.

Atatürk devrimlerini yapan bir Parti’nin, kadın üyelerine gereken önemi vermesini ve zaten hakları olan yerlere getirmesini istiyoruz. İnanıyoruz ki ne kadar çok kadın üyemiz yönetim kademelerinde görev alırsa, Partimiz o kadar çok gelişme ve başarı gösterecektir. Bu bir lütuf değil, haklarının geri verilmesidir. Kadınlarımızın Parti ve toplumdaki işlev ve sorumlulukları gündeme alınmalı ve tartışılmalıdır. Tüzük gereği kendilerine ayrılan kontenjanlar işgal edilmemelidir.

4. PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

Yukarıdaki bölümlerde örgütün sorunlarını ve çözüm yollarını CHP TABAN HAREKETİ bakış açısından yansıtmaya çalıştık. Ama bir de konunun halka yansıması var, yani Parti’nin dışarıdaki görüntüsü söz konusu. İçeriden biz partililerin karşılaştıkları aksaklıklar, dışarıdaki halk tarafından nasıl görülüyor ve algılanıyor ?

4.1 TABANDAN VE HALKTAN KOPUK POLİTİKALAR ÜRETEN VE AYRICA ZAMAN ZAMAN DOĞRU ÜRETİLEN POLİTİKALARI DA TABANA VE HALKA ANLATAMAYAN BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

CHP emekçilerin, ezilenlerin, sömürülenlerin partisi olmaktan çıkmış ve kitlelerin güvenini kaybetmiş bir görünüm içindedir. Neredeyse sahil kentlerinin dışında oy alamaz hale gelmiştir. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’daki il ve ilçe merkezlerinden silinmiştir. 29 Mart 2004 Yerel Seçimleri’nde bir çok ilçede aday bile çıkaramamıştır.

4.2 YILLARDIR PARTİ İÇİ SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN VE PARTİ İÇİ MUHALEFETİ SİNDİRMEYE ÇALIŞMAKTAN ÜLKE SORUNLARI İLE YETERİNCE İLGİLENEMEYEN BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

CHP Yönetimi, somut siyasal söylem ve slogan üretmek yerine parti içi muhalefetle uğraşmaktadır. Kısaca parti içi kavgaların egemen olduğu bir görüntü vardır.

Yüksek oy alınan yerlerdeki seçim başarıları, Parti’nin değil de o bölgede konan iyi bir “adayın başarısı” haline gelmiştir. Bazı seçim çevrelerinde ise yanlış aday gösterilmesi sonucu ya seçim kaybedilmiş ya da oylarımız düşmüştür. Her seçim zamanı örgüt emekçileri bir kenara itilerek Parti’ye karizmatik aday bulma çabası içine girilmekte ve dışarıdan “aday ithali” yoluna gidilmektedir. Seçim sonucunda da bu adaylardan kimileri tek başlarına CHP’ye %10 oy getirdiklerini ve barajın altında kalmaktan kurtardıklarını beyan etmektedirler. Kendilerine karşı en ufak bir kusur işlendiğindeyse, CHP’ye ve onun şimdiki ve eski genel başkanları başta olmak üzere tüm yöneticilerine ağzına geleni söylemekte ve Partiyi terk etmektedirler. Ama örgüt emekçileri her koşulda Parti’de kalmaya, onu savunmaya çalışmaktadır.

4.3 DEĞİŞİMİ VE GELİŞİMİ YAKALAYAMAMIŞ BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

Değişimin gerisinde kalmış, statükocu , çarpık ekonomik ve sosyal düzenden çıkış için çözüm üretemeyen, kısaca eğitimden dış politikaya kadar Türkiye’nin açmazları ile ilgili kurumsallaşmış önerileri olmayan bir parti görüntüsü vardır.

“BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR” diyerek 1973 seçimlerinde patlama yapan CHP son dönemlerde halkın umudu olma özelliğini yitirmiştir.

4.4 SADECE LAİKLİK VE CUMHURİYET EKSENLİ SİYASET YAPAN BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

CHP Ülkenin sorunlarıyla ilgili olarak ciddi politikalar üretemeyen, yalnızca laiklik ve cumhuriyet eksenli siyaset yapan, ulu önder Atatürk’ün adına sığınmış ve politikasını rejim tartışmasından öteye taşıyamayan bir Parti görüntüsü vermektedir.

4.5 DEĞİŞİMİN ÖNÜNDE GİDEN DEĞİL DEĞİŞİMİN ÖNÜNÜ TIKAYAN PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

Dünyadaki çağdaş sosyal demokrat partiler değişimin önünde giderken, CHP’nin kamuoyundaki imajı “değişimin gerisinde kalmış parti” şeklindedir.

4.6 GÜNDEMİ BELİRLEYEN DEĞİL GÜNDEMİ İZLEYEN BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

70’li yıllarda CHP gündemi belirleyen parti iken son yıllarda politika ve söylem üretememesi, parti içi sorunları çözememesi, tabanından ve halktan uzaklaşması vb nedenlerle gündemi izleyen parti haline gelmiştir.

4.7 SOLUN TEMEL ÖZELLİKLERİ OLAN ÖZGÜRLÜKLER VE DEMOKRASİ KONUSUNDA GERİDE KALMIŞ BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

Hukukun üstünlüğünü ve özgürlükleri savunan, demokratik, sosyal, katılımcı, saydam ve hesap verebilir bir siyasetin yandaşı tavır yeterince sergilenememektedir.

4.8. AB KONUSUNDA ÖNCÜLÜĞÜ AKP’YE KAPTIRMIŞ BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

AB Katılım Belgesi partililere ve halka iyi anlatılamamıştır. AB’ ye giriş sürecinde AKP’nin arkasından giden bir görüntü çizilmiştir. Ayrıca AB’nin kimi haksız dayatmalarına yeterince karşı çıkılamamış ve ulusalcı bir tavır konamamıştır. AB’ye girmek istiyoruz ama; teslim olmak istemiyoruz. Türkiye’nin koşullarına uymayan dayatmalara karşı çıkılmalı ve kabul edilmemelidir.

4.9. YOKSUL KESİMLERE VE YÖRELERE YÖNELİK POLİTİKA ÜRETEMEYEN BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

CHP yoksul kesimlere ve yörelere yönelik somut politikalar üretemediğinden varoşlar ve kırsal kesim kaybedilmiştir.

CHP;

– 4 kişilik ailede açlık sınırının 480 milyon TL (480 YTL); yoksulluk sınırının 1 milyar TL (1000 YTL) olduğu, nüfusun %25’inin açlık; %80’inin yoksulluk sınırında yaşadığı,

-İstanbul nüfusunun % 14’ ünün günde 1 $ gelir elde ettiği,

Türkiye’de, oylarını alabileceği ezilen ve yoksul kesimlere yönelik politikalar üretememektedir.

Ne yazık ki çeşitli dönemlerdeki koalisyon ortaklıkları sırasında ve iktidarda olduğu yerel yönetimlerin çoğunda, bu olumsuz izlenimi silecek bir başarıyı gösterememiştir.

4.10 SÜREKLİ DEĞİL SADECE SEÇİM DÖNEMLERİNDE ÇALIŞAN BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

Daha öncede belirtildiği gibi CHP örgütleri yönetim tarafından seçim zamanlarında hatırlanmakta, seçim sonrasında ise gerektiğinde az sayıdaki Parti faaliyetinde kalabalık yapmaları ve iyi bir dinleyici olmaları istenmektedir. Örgütler seçimlerden sonra tüm canlılığını yitirmektedir..

4.11 İLETİŞİM EKSİKLİĞİ İÇİNDE HALKTAN VE TABANDAN KOPUK, SOL DEĞERLERİNİ YİTİRMİŞ BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

Bazı kesimlere göre CHP duruşu itibariyle sol bir parti değildir. Halktan ve tabandan kopuktur, sol değerlerini yitirmiştir.

4.12 SOSYAL DEMOKRAT DEĞERLERE YETERİNCE SAHİP OLMAYAN BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

Bu durum; zaman zaman CHP’den ciddi boyutlarda ayrılmalara, parçalanmalara ve yeni partiler kurulmasına neden olmuştur.

4.13 STATÜKOCU, İÇE KAPANIK, KENDİSİNİ YENİLEYEMEYEN, ÇAĞDAŞ REFORMLARA VE AÇILIMLARA KAPALI BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

4.14 PARTİDEKİ YÖNETİCİ DAR KADRONUN, ARTIK HİZİPÇİ BİR YAPIYA DÖNÜŞMÜŞ OLDUĞU BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

4.15 PARTİDEKİ OLİGARŞİK YAPILANMANIN DEMOKRATİK YOLLARI TIKADIĞI BİR PARTİ GÖRÜNTÜSÜ

Oligarşik yapılanmanın partideki demokratik yolları tıkadığı görüşü; CHP tabanında ve kamuoyunda yaygın hale gelmiştir.

5. SONUÇ

CHP;

ÖZELEŞTİRİ YAPARAK DERHAL YENİDEN YAPILANMALIDIR.

– İDEOLOJİK TEMELLERİNİ YENİLEMELİ VE NETLEŞTİRMELİDİR

– ÜYELİK VE ÖRGÜTLENME YAPISINI GÖZDEN GEÇİRMELİDİR

– DAR KADROCULUK ANLAYIŞINA SON VERMELİDİR.

– PARTİ İÇİ DEMOKRASİYİ ÇALIŞTIRMALIDIR.

– POLİTİKA ÜRETMEYİ SADECE GENEL MERKEZ VE MİLLETVEKİLLERİNE BIRAKMAMALI, SORUMLU HER CHP’Lİ ÜYENİN POLİTİKA ÜRETMESİNİ VE KATILIMCILIĞI SAĞLAMALIDIR.

– HALKIN SOSYAL, EKONOMİK VE KÜLTÜREL SORUNLARINA YANIT VERECEK

PROJELER VE PROGRAMLAR GELİŞTİRMELİDİR

– İVEDİ OLARAK ULUSAL YOKSULLUĞUN ÖNLENMESİ İLE İLGİLİ ÖZEL BİR PROGRAM HAZIRLAMALIDIR.

– İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM BULACAK CİDDİ POLİTİKALAR GELİŞTİRMELİDİR.

– TARIMA VE HAYVANCILIĞA YÖNELİK YÖRESEL POLİTİKALAR ÜRETMELİDİR.

– BİLİŞİM TEKNOLOJİSİNDEN VE MEDYA OLANAKLARINDAN EN GENİŞ ŞEKİLDE

YARARLANMALIDIR.

– DEĞİŞİMİN ÖNÜNDE GİDECEK VE BU KOKUŞMIŞ DÜZENİ DEĞİŞTİRECEK BİR PARTİYE DÖNÜŞMELİDİR.

– AVRUPADAKİ VE DİĞER ÜLKELERDEKİ KARDEŞ PARTİLER İLE DAYANIŞMAYI ARTIRMALIDIR.

CHP;

ÜYELERİNİN VE HALKIN KENDİSİNE SAHİP ÇIKMASINA

OLANAK VERMELİ, KENDİSİ DE ÜYELERİNE VE HALKA

SAHİP ÇIKMALIDIR.

BASIN AÇIKLAMASI
Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu Babala Tv Youtube yayını
Altı Siyasi Parti Genel Başkanının Ortak Açıklaması (Ankara- 05 Ocak 2023)
CHP YÖNETİM VE YÖNETİM ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRMELİDİR.
2014 Seçim Çalışmaları
2015 Seçim Çalışmaları
Anayasalarımız
Atatürk Köşesi
Basın Açıklamaları
Basından Seçmeler
CHP Belgeleri
CHP Taban Hareketi Duyuruları
CHP Yönetiminden İsteklerimiz
Devrim Yasaları
Duyurular
Genel
Kamuoyuna Duyurular
On Sayfa
WordPress gururla sunar | Tema: Spicethemes tarafından geliştiril

06/01/2023

Altı Siyasi Parti Genel Başkanının Ortak Açıklaması (Ankara- 05 Ocak 2023)

Aziz Milletimiz,

Altı siyasi partinin Genel Başkanları olarak Cumhuriyetimizin 100. Yılına girdiğimiz bu hafta içinde 5 Ocak 2023’te Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde bir araya geldik. 2023 yılının ve Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ülkemize ve milletimize mutluluk, adalet ve refah getirmesini diliyoruz.

Bu yılın ilk toplantısı ile Altılı Masa olarak başlattığımız iş birliği sürecinin ilk yılını da tamamlamış olduk. Bu bağlamda toplantımıza bir yılın genel değerlendirmesi ile başladık. Üstlendiğimiz tarihi sorumluluğumuzun bilincinde olarak iş birliğimizi 12 Şubat 2022’deki ilk zirvemizde kamuoyuna duyurduğumuz ilke ve hedefler doğrultusunda sürdürme kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.

İki yüzyıllık modernleşme, 150 yıllık Meclis, 100 yıllık Cumhuriyet ve 75 yıllık demokrasi tarihimizdeki bütün ana akımların temsil edildiği bu iş birliği süreci siyasi tarihimizde bir ilk niteliği taşımaktadır. Bütün bu tecrübe birikimimizden hareketle temel amacımız bir taraftan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin devlet ve kamu hayatında yol açtığı tahribatı gidermek diğer taraftan Cumhuriyetimizi gerçek ve kâmil bir demokratik düzen ile taçlandıracak bir dönemi başlatmaktır.

Bu bağlamda, son bir yıl içinde kat ettiğimiz mesafeyi, elde ettiğimiz kazanımları ve karşı karşıya olduğumuz meydan okumaları son derece samimi bir ortamda ve yapıcı bir şekilde değerlendirdik. Her şeyden önce memnuniyetle ifade etmek isteriz ki bu iş birliği süreci ülkemizin siyasi ikliminde psikolojik bir dönüşüme öncülük etmektedir. İktidarın kendisinden farklı düşünen kesimleri düşmanlaştırma ve kutuplaştırma üzerinden tahakkümünü sürdürme çabasına karşı farklı düşünceleri ve yaklaşımları bir masa etrafında bir araya getirerek yeni bir siyasi iklim oluşturduk.

Oluşturduğumuz bu yeni siyasi iklim temelinde önümüzdeki kritik süreçlerde rehber olacak referans metinler ortaya koyduk. Uzun mesailer sonucunda üretilen Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni, Temel İlkeler ve Hedefler, Seçim Güvenliği, Kurumsal Reform ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi metinleri siyasi tarihimizde altı siyasi partinin ortak bir zemin inşası için ortaya koyduğu ve demokratik olgunluk seviyemizi gösteren birer başarı örneği olmuşlardır.

Otoriter yolsuzluk düzenini sürdürmek isteyen iktidar demokratik özgürlüklerin kısıtlanması, kutuplaştırma, yargının siyasallaşması ve medya tekeli üzerinden siyasi mühendislik peşindeyken bizler uzlaşıya, ortak akla, siyasi nezakete ve kapsayıcı demokrasiye dayalı yeni bir siyaset mimarisi inşa etme çabası içine girdik ve bu alanda önemli bir mesafe kat ettik.

Değerli vatandaşlarımız,

Bu çerçevede, bugün işbirliği sürecimizin somut adımlar bağlamında son derece önemli iki ortak metnini daha tamamlama aşamasına getirdik. Ayrıca bundan sonraki adımlarımızı ve çalışma takvimimizi de oluşturduk.

Bugün tamamlama aşamasına getirdiğimiz Geçiş Süreci Yol Haritasını ve Ortak Politikalar Metnini 30 Ocak’ta yapacağımız ortak bir tanıtım toplantısı ile kamuoyunun bilgilerine sunacağız.

Bu iki metin ile birlikte partilerimizin siyasi iş birliği mimarisi önemli ölçüde tamamlanmış olacaktır.

-Temel İlkeler ve Hedefler metni ile iş birliğimizin dayandığı zemini,

-Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni ile iş birliğimizin siyasi iskeletini,

-Seçim Güvenliği metni ile siyasi sigortasını,

-Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi ile hukuki sütunlarını,

-Kurumsal Reform metni ile kurumsal altyapısını,

açıkladıktan sonra şimdi de Yol Haritamız ile süreç yönetim mekanizmalarını, Ortak Politikalar Metni ile her alandaki ortak somut adımlarımızı tanımlamış olacağız.

Değerli vatandaşlarımız,

Çetin siyasi şartlar altında bir yıllık yoğun bir çaba ile ortaya koyduğumuz bu vizyonun hayata geçirilmesinin iki gerekli şarta bağlı olduğunun da bilincindeyiz: Ortak Adayımızın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve TBMM’de Anayasa reformu için gerekli çoğunluğun elde edilmesi.

Bu temel şartların sağlanabilmesi için,

-Seçim güvenliği için oluşturulan komisyonun aralıksız çalışarak sandıkların tamamındaki her oyun korunmasını temin edecek tedbirlere yoğunlaşmasına,

-Ortak bir komisyon tarafından genel başkanların kararlarına baz teşkil etmek üzere TBMM’de anayasal çoğunluğu elde edebilmek için milletvekili seçimlerinde uygulanabilecek alternatiflerin çalışılmasına ve nihai kararı vermek üzere genel başkanlara sunulmasına,

-Genel Başkanlar arasında ortak Cumhurbaşkanı adayının tespiti ile ilgili istişarelerin başlatılmasına,

karar verdik.

Cumhurbaşkanı adayı ve Milletvekili seçimleri konusunda tam bir uzlaşı kültürüyle hareket edecek ve seçimlerden sonra hem yürütmede hem yasamada yeni bir dönemi başlatacağız.

Bu çalışmaların kısa sürede tamamlanabilmesi amacıyla liderler arası toplantıların daha sık aralıklarla yapılmasına karar verdik. Bu bağlamda, bir sonraki toplantımız İYİ Parti’nin ev sahipliğinde 26 Ocak tarihinde yapılacaktır.

Bu vesile ile ayrıca vurgulamak isteriz ki son günlerde gündeme gelen erken seçim tartışmaları bağlamında da ortak tutumumuz açıktır: Geçen sene bir siyasi mühendislik çabası olarak devreye sokulan seçim sistemi ile yapılacak hiçbir erken seçime destek vermeyeceğiz. 2018 seçimlerinde geçerli olan sistemle gerçekleşecek -yani 6 Nisan’dan önce yapılacak- bir erken seçime ise destek vermeye hazırız.

Değerli vatandaşlarımız,

Toplantımızda ayrıca gündemdeki siyasi ve ekonomik konuları da ele aldık.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında verilen ve siyaset yasağını da içeren ceza hükmü, yargının siyasallaşmasının son çarpıcı örneği olmuştur. Yargının siyasallaşması karşısındaki tutumumuzu Saraçhane’de sergilediğimiz dayanışmayla bir kez daha göstermiş olduk. Sayın Erdoğan’ın kendi yaşadığı mağduriyeti başkalarına da yaşatacak adımlar atması güç yozlaşmasının en hazin örneklerinden birini teşkil etmektedir. Seçim sürecini etkilemek üzere yargıya müdahale niteliği taşıyacak benzer siyaset mühendisliği çabalarına karşı da bu dayanışmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.

Son aylarda gündemde yer alan başörtüsü konusunu da son derece samimi bir istişare ortamı içinde ele aldık. 12 Eylül’ün darbeci ve 28 Şubat’ın vesayetçi zihniyetinin eseri olan ve milyonlarca kadının hayatını karartan bu çağdışı yasağın bir daha gündeme gelmesini engelleyecek hukuki bir teminatın sağlanması konusunda tam bir mutabakata sahibiz.

Ancak, insan hakları ve inanç özgürlüğü ile ilgili bir konuyu ve başörtüsü gibi bir sembolü “gollük pas” olarak gören zihniyete de esastan karşıyız. Başörtüsü yasağı dolayısıyla ağır mağduriyetler yaşayan kadınlar için hakaret niteliği taşıyan bu tanımlama Sayın Erdoğan’ın bu meseleyi bir seçim malzemesi olarak gördüğünü açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İktidar samimi ise, bu düzenlemeler konusunda muhalefetten gelecek önerilere önyargısız şekilde yaklaşarak metinlerin uzlaşı ile çıkmasını desteklemelidir.

Toplantımızda ekonomideki son gelişmeleri de ele aldık. Akıl, bilim ve rasyonalite ile tüm bağlarını koparan, Merkez Bankası bağımsızlığını yok sayan iktidar ülkemize dünyada 7. Avrupa’da 1. en yüksek enflasyona sahip olma utancını yaşatmıştır. TÜİK’in enflasyon hesaplamalarının gerçek hayat ve bağımsız hesaplamalarla hiçbir tutarlılığı kalmamıştır. Ücret ve maaş artışlarında TÜİK’in verilerinin esas alınması milletimize karşı ağır bir hak gaspıdır. İktidarın daha işçinin eline geçmeden bu ay sonunda açlık sınırının altında kalacak olan yeni asgari ücreti bir övünç kaynağı olarak görmesi en hafif tabiriyle hazindir.

Seçimleri kaybedeceğini anlayan hükümet, panik içinde henüz mürekkebi dahi kurumamış olan 2023 bütçesinde yer vermediği ve 24 saat geçmeden değişen adımlar atarak devlet ve bütçe yönetimindeki ciddiyetsizliğini ve umursamazlığını ortaya koymaktadır. Öte yandan hükümet çalışanların zaten hakkı olan EYT düzenlemesini ve alım gücündeki erime karşısında hiçbir anlam ifade etmeyen maaş artışlarını bir müjde gibi sunmaktadır. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte ortaya çıkan keyfiliğin, kuralsızlığın ve kamu yönetimindeki çöküşün en somut örneğidir.

Toplantımızda ayrıca, geçtiğimiz hafta içinde Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da güpegündüz sokak ortasında katledilmesi ile daha da aşikâr bir şekilde ortaya çıkan kamu düzenindeki bozulma konusunu da kapsamlı bir şekilde ele aldık. Her şeyden önce Sinan Ateş’in ailesine ve sevenlerine taziyelerimizi sunuyoruz. Bu vahşeti daha da vahim kılan husus ise, cinayet sonrasında başta Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve MHP Genel Başkanı olmak üzere ilgili yetkililerin derin bir sessizlik içine girmeleridir. Daha önce siyasilere, akademisyenlere ve gazetecilere yönelik saldırıların faillerinin hiçbir ceza almadan serbest kalmalarının da verdiği cüretle kendileri gibi düşünmeyen herkese saldıran çetelerin elini kolunu sallayarak gezdiği, mafyatik yapıların karşılıklı infazlar gerçekleştirdiği bir ülkede kamu düzeninden ve demokratik hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir.

Bu cürümleri işleyenlerin ve onların arkasındaki güçlerin hak ettikleri cezaları almasının takipçisi olacağız. Kimse ülkemizi her kesimden gençlerin feda edildiği yetmişli yılların karanlıklarına da, seksenli yılların darbeci 12 Eylül şartlarına da, doksanlı yılların faili meçhullerine de geri götüremeyecektir.

Bizi bir araya getiren en önemli saik olan özgürlükçü kamu düzeni ve hukuk devleti ilkeleri ülkemizde egemen oluncaya kadar ortak bir mücadele vermeye kararlıyız. Bu bağlamda, otoriter düzeni sürdürmek için seçimlere olağanüstü şartlarda gitme senaryolarına karşı adil ve objektif seçim şartlarının korunması yönündeki çabalarımızı da yoğunlaştıracağız.

Bu gelişmeleri kaygı ile izleyen Aziz Milletimiz,

Asla ümitsizliğe kapılmayınız.

Siyaseti bir rant ve güç paylaşımı olarak değil, hak ve adalet temelli bir alan olarak gören bizler bu kara bulutları dağıtmaya kararlıyız.

Kimsenin Cumhuriyetimizin 100. Yılını yolsuzluklarla, yasaklarla, baskılarla ve yoksullukla karartmasına izin vermeyeceğiz.

Cumhuriyetimizin 100. Yılı toplumsal barışın, insan hak ve özgürlüklerinin, adaletin, demokratik hukuk devletinin, temiz siyasetin ve refah toplumunun gerçekleşmesi yönünde yeni bir başlangıcın yılı olacaktır.

 

03/03/2020

CHP YÖNETİM VE YÖNETİM ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRMELİDİR.

9 MAYIS 2015 TARİHİNDE
YAYINLAMIŞ OLDUĞU YAZIYI TEKRAR DEĞİŞTİRMEDEN YAYINLIYORUZ. 

Ülkemiz 12 yıldır kesintisiz AKP tarafından yönetiliyor. Demokrat parti ile siyasal yaşamda dini söylem ve uygulamalarla yerini alanlar, Adalet Partisi ve ANAP içinde gruplar halinde temsil edilmiş, partileşme süreciyle birlikte hep iktidarda olmuşlardır. “Laik devlet niteliğinin ve Atatürk devrimciliğinin korunması prensiplerine aykırı” davrandıkları gerekçesiyle 1971 yılında Milli Nizam Partisi kapatılmış, yerine kurulan Milli Selamet Partisi 1973 yılında CHP – MSP koalisyonuyla iktidar koltuğuna yerleşmiştir. Daha sonra da anahtar parti konumunda önemli bakanlıkları hep elinde tutar hale gelmiştir.

Zamanın Milli Nizam, Milli Selamet partilerinin kurucuları, destekçileri, öğrencileri 12 Eylül faşist darbesinin Anayasası ve siyasi partiler ve seçim yasalarını kullanarak 12 yıldır AKP adı altında tek başına ülkeyi yönetmektedirler. Anadolu kültüründen uzak, T.C. Devletini kuranlara karşı her fırsatta düşmanca söylemlerinin ötesinde, hakaret ve iftirada bulunmaktan da geri kalmayanlar; Arap-Emevi siyasal İslam anlayışını ülkede egemen kılmaya çalışmaktadırlar. Her fırsatta bir çırpıda her türlü din, inanç, mezhep, ırk, bölge temelinde insanları isim isim sayarak ayrıştırmaktan geri kalmamaktadırlar.

READ MORE

WordPress gururla sunar | Tema: Spicethemes tarafından geliştirilen Spiko