blog-image

CHP’Yİ KİŞİSEL TANITIMINIZ İÇİN KULLANMAYINIZ

Sayın CHP İl Başkanları, İl Yönetim Kurulu Üyeleri,
Sayın CHP İlçe Başkanları, İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri,
Hepiniz elbette saygın ve saygıdeğer kişilersiniz. CHP’nin kurumsal kimliğini başka sizler olmak üzere CHP’liyim diyen herkesin koruması, kendisini CHP’nin önüne koymaması gerekir.
Sayın yöneticiler,
Hepiniz ya atamayla, yada seçimle geldiniz. İster atama, ister seçimle olsun hiç biriniz % 100 partililer tarafından kabul edilmiyorsunuz. Hele hele yaşadığınız toplumsal çevre de halk kesiminin tamamının onayını alabilecek nitelikte olmadığınızı da biliyoruz. Zaten kimsenin de olması beklenemez, istenemez. Sizlerin sorumluluk gerektiren yerde özveriyle çalıştığınıza da tanığız… Çalışmalarınız içinde ayrıca teşekkür ederiz. Bulunduğunuz makam sizlere yeterince değer katıyor. Daha fazlasını artık istemeyiniz.
CHP’nin olanaklarını kullanarak gönderdiğiniz SMS’ler, yaptırdığınız afişlerde lütfen artık isminizi ve mesleğinizi yazmayınız. Mesleğiniz açısından diğer meslektaşlarınıza karşı haksız rekabet yapıyorsunuz, bu durum meslek etik kurallarına uymaz. İsminizi yazıyorsunuz kişisel tanıtımı öne çıkarıyorsunuz. Bu da parti kültürüne yakışmaz.
Peki ne yapmalı,
Sayın yöneticiler;
Gönderdiğiniz SMS’ler, astığınız afişlerde
…… CHP İLÇE YÖNETİM KURULU
…… CHP ÖRGÜTÜ
CHP ….. İLÇE ÜYELERİ vs.
Diyebilirsiniz.
Şimdiye kadar yaptıklarınızı iyi niyetli davranış olarak görebiliriz. Bundan sonra yaptığınızda kişisel reklama girer ki bunu artık yapmayınız.
CHP 7 Haziranda iktidar olmak zorundadır. Bunun içinde ben değil, biz demeliyiz. Parti olanaklarıyla kişi tanıtımından çıkıp, partinin ilkelerini, hedeflerini tanıtmalıyız.
Not: Halkçıyız diyen Partiye 5 yıldızlı otellerde yemek düzenleyerek gelir sağlamaya çalışmak yakışmıyor. Artık bu yemek organizasyonlarını da terk ediniz. Herkes gitsin evinde veya istediği yerde yesin. Bu tür şark kurnazlıklarını da terk edin. Yönetiminden sorumlu olduğunuz yerlerin gelir ve giderlerini de partililerce görülebilecek yerlere asın veya örgüt toplantılarında açıklayın, en iyisi Türk siyasi yaşamına örnek olması için wep sitenizde yayınlayın, şeffaf olun, halka hesap verin. CHP’ye, CHP’liye yakışan budur.

blog-image

Dersim İsyanı / Katliamı / Başkaldırısı

DERSİM İSYANI / KATLİAMI / BAŞKALDIRISI

Tunceli MV Hüseyin Aygün tarafından Zaman gazetesine yaptığı açıklama 10 Kasım 2011 günü yayınlandı. Aygün yaptığı açıklamada “Dersim olaylarının sorumlusu Devlet ve o dönemde iktidar olan CHP olduğunu, Atatürk’ünde olaydan haberinin olduğunu” söylemesi üzerine Aynen Aygün gibi, kontenjan veya merkezi atama ile milletvekili olan; Samsun MV Haluk Koç, Ankara MV İzzet Çetin, Antalya MV Gürkut Acar, Yıldıray Sapan, Arif Bulut, Osman Kaptan, Uşak MV Dilek Akagün Yılmaz, Afyonkarahisar MV Ahmet Toptaş, Aydın MV Metin Lütfi Baydar, İstanbul MV Fatma Nur Serter, Mersin Milletvekili İsa Gök ve Balıkesir MV Nedret Akova yaptıkları ortak açıklamada “Şehitlerimizin ve deprem kurbanlarının acıları daha aklımızda iken, 10 Kasım günü, Atatürk’ün ölümünün 73. yılında ilginç bazı tartışmalara ve açıklamalara tanık olduk. Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü 1920-1940 arasındaki dondurulmuş bir zaman dilimine hapsederek, o tarihteki dünya koşullarından soyutlayıp kimi kez hakarete vararak insafsızca eleştirenler kervanına CHP’den, içimizden birilerinin de katıldığını gördük. Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün bir yayın organına yaptığı açıklamalar, bu çerçevede kabul edilebilecek değerlendirmeler değildir. CHP’ye oy veren, zor koşullarda mücadelesini yürüten ve umut olarak görmek isteyen milyonlarca yurttaşımız haklı olarak bu gelişmelere isyan etmektedir. En başta Genel Başkanımız olmak üzere CHP organlarını bu konuda tavır koymaya ve gereğini yapmaya davet ediyoruz….” denildi.

CHP TABAN HAREKETİ olarak diyoruz ki;

Atatürk’ün hastalanmasıyla birlikte atağa kalkan karşı devrimci süreç 10 Kasım 1938’de hızla çalışmaya başlamış ve bugünlere gelinmiştir. Devrim sürecine katılanların mutlaka eksikleri, hataları, umursamazlıkları olmuştur. Bunun nedenleri de kendilerine verilen bilgiler, zamanın koşullarları, bilgi iletişimde eksiklikler, zorunluluklardır.

Bildiğimiz, inandıklarımız: Devrimciler; yurtsever, insancıl, dürüst ve ahlaklıydılar. Acımasız olabilirler ancak katil kesinlikle değildirler. O nedenle utanılacak uygulamaları yoktur. Hiç korkmadan, çekinmeden Devlet arşivleri açılmalı, hatta ve hatta 1881 yılından itibaren bugüne kadar herşey, her olay araştırılmalı gün ışığına çıkarılmalıdır. İnsanlık tarihinin yönünü değiştiren olaylara imza atanların yaptıklarını tüm gerçekliğiyle ortaya koymak, vefa borcumuz olduğu kadar insanlık görevimizdir de. Evet Aygün’ün dediği gibi Dersim olaylarında kesinlikle Cumhurbaşkanı olması sıfatıyla Atatürk’ün haberi vardır. Hangi olaylardan ne kadar haberinin olduğu, ne tepki gösterdiği gayet tabidir ki kendisine sunulan raporların, bilgilerin açıklanmasıyla ortaya çıkaracaktır. Tek parti dönemi olduğu için CHP’ninde olayın içinde olmasından başka doğal birşey yoktur.

1936-1939 yılları arasında yaşanmışlıkların 2011/Kasım ayı itibariyle geldiği noktayı üzüntü, kaygı ve hayretle izliyoruz. Dolmuş kuyruğundakilerin birbirinden özür dilemesi gibi “Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum” çıkışı, kendi özünde özür dilenmiş gibi gösterip, olayı karanlığa göndermektir. Gerçek anlamda Devlet literatürde böyle bir özür şekli olmadığına göre özür de dilenmemiştir. Zaten parti il başkanları toplantısında söylenen parti genel başkanlığı sıfatıyla söylenmiş sözlerdir. Başbakan sıfatıyla söylenen sözler TBMM veya Bakanlar Kurulu toplantısında söylenen sözler olmalıdır. Söyleniş şekli itibariyle “sözde özür”; siyasi rant peşinde olanlara gündem değiştirmek için ağızlara sürülen bir parmak bal niteliğindedir. Aslında sormak gerekir? Aynı özür yüzlerce yıldır yapılan katliamları da kapsayacak mıdır?.

Yetkiyi ellerine geçirdikleri her an kendinden olmayanların inanç merkezlerini dozerle yıkmaya çalışanların siyasi rakiplerinin inancını sorgulamaya çalışanların niyetlerini, amaçlarını bilmemek bilgisizlik değil aymazlıktır. CHP adına 10 Kasım 2009 tarihinde TBMM’sinde Sayın Onur Öymen’in yapmış olduğu konuşmaya karşılık 11.11.2009 ve 25.11.2009 tarihlerinde açıklama yapmıştık. Başkaca hiçbir yorum ve açıklamada bulunmadan tekrar okunmasını salık veriyoruz. Aradan 2 yıl geçtikten sonra daha da fazla geriye gidişe neden olan başta 2011 Türkiye’sinin Sayın Hükümeti ve her türlü krizi fırsata/ranta çeviren Hak ve insandan uzak Ebussuut anlayışıdır. 25.11.2011 >>2009 yılındaki açıklamamız için tıklayınız>>

KASIM/2011
CHP TABAN HAREKETİ

22/04/2015

16. Kurultay Yapıldı.

16. OLAĞANÜSTÜ KURULTAY YAPILDI.

CHP’nin demokratikleşmesi konusunda önemsediğimiz antidemokratik tüzük hükümleri istenildiği gibi olmasa da sonunda bir kısmı değiştirilebildi. 26.02.2012 günü yaşananlar süreç içinde mutlaka parti içinde tartışılmalı, değerlendirilmelidir.

Perde arkasında Sayın Deniz Baykal, otel lobilerinde kurultay kararlarını almaya alışık Sayın Önder Sav’ın kurultay salonundakilere “kuru kalabalık”, “ev sahibiyiz”, “dünkü partililer” vs. yakıştırmalarını da yadırgamadık. Elbette değişiklikleri önemsiyoruz. Ancak teknolojinin her alanda yoğun kullanılabildiği günümüzde delege sisteminin tamamen kaldırılması özlemlerimiz arasında. Sayın MV İsa Gök’ün yaka paça salon dışarısına çıkarılması, İsa Gök ve arkadaşlarının CHP Kurultayına gölge düşürücü tutum, davranış ve hukukla bağdaşmayan beyanları da yakışıksız olmuştur.

27.02.2012 günkü 17. olağanüstü kurultaydan sonra CHP TABAN HAREKETİ eleştiri ve istemlerini kamuoyu ile paylaşacaktır.

Kurultayların CHP ve ülkemize yararlı olmasını istiyoruz.
CHP TABAN HAREKETİ

blog-image

23 Aralık 1930’u Unutmadık

Devrim Şehidi Kubilay19 Mayıs 1919 günü başlatılan emperyalizme, işgalci güçlere karşı var olma savaşı Cumhuriyetle taçlandırılmış, kulluktan yurttaşlığa geçiş sağlanarak aydınlanma süreci başlamıştı.
Emperyalist güçlere rehberlik ederek Anadolu’nun içlerine kadar rahat bir şekilde gelmelerini sağlayan, türedi savaş zenginleri, iş birlikçiler, düzenlerini korumak için uşaklıklarını sürdürmek istemişler, Devrime karşı duruş sürecini de başlatmışlardı.
Günümüzde azımsanmayacak çokluğa ulaşan din bezirganlarının düşünce ortaklarınca şehit edilen Mustafa Fehmi KUBİLAY ve bekçiler Hasan ve Fehmi ile birlikte tüm Devrim şehitlerini sevgi, saygı ve rahmetle anıyor, yüreklice emperyalizme karşı duran Üniversiteli gençlerimize başarılar diliyoruz.

23.12.2012
CHP TABAN HAREKETİ

blog-image

ÇOCUKLARIMIZI RAHAT BIRAKIN – ÜNİVERSİTELİLERE DESTEK-2

ÇOCUKLARIMIZI RAHAT BIRAKIN
ÜNİVERSİTELİLERE DESTEK-2

06.10.2010 tarihinde kamuoyuna yaptığımız açıklamada “meşrebimizin soydan geldiğinden” bozulamayacağı, üniversiteli çocuklarımıza yapılan saldırılan durdurulmasını, sorumluların istifa etmesini talep ederek ” polise güveni yitiren vatandaşlar isteseniz de, istemeseniz de insan olma gereği haklarını savunacaklar, yolsuzluk batağına saplanmadan, harami düzeninden nemalanmadan onurlarını korumaya devam edeceklerdir …..”. Demiştik. Aynı uygulamaların yoğun şekilde tüm kesimler üzerinde uygulanması iç barışın korunması açısından bizleri kaygılandırmaktadır.

19.12.2012 tarihinde, yetkililerce % 80’inin yerli olduğu söylenen keşif uydusu Göktürk 2’nin Çin’den uzaya fırlatılmasını izlemek için Ortadoğu Teknik Üniversitesi yerleşkesinde bulunan TUBİTAK izleme merkezine Başbakan yanında Genel Kurmay Başkanı olduğu halde yüksek düzeydeki! yetkilerin gelişlerinde güvenliğini 20 panzer, 8 toma ile gelen 3500 e yakın çevik kuvvet polisi sağlamıştır. Ceplerinde sadece kalem bulunan öğrencilerin doğal yöntemlerle kendilerini savunur duruma düşürülmeleri incitici ve utanç vericidir. Genel Kurmay Başkanı’da olduğuna göre tank ve zırhlı birliklerin bulunmaması, alçaktan uçuş yapan jetlerin yokluğu güvenlik zafiyetini oluşturmuştur!…

Bilindiği üzere 6 Ocak 1969’da ABD Ankara büyükelçisi Robert Commer, rektör Kemal Kurdaş tarafından ODTÜ’ye çağrılmış, elçinin makam arabasının forsunu açarak rektörlük önünde park ettiğini duyan ODTÜ öğrencileri emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine karşı durarak adlarını tarihe yazdırmışlardı. Kendilerini 2012 yılının sonunda saygı ve sevgiyle selamlıyoruz.

Tarihlerinden gelen duruş ve duyarlılıkla emperyalizme karşı demokratik haklarını kullanan, en doğal yöntemlerle kendilerini korumaya çalışan, yarının bilim adamlarına, yöneticilerine, çalışanlarına yapılan saldırıyı kınıyoruz.

Halkın soyulmasına, yurdun parçalanma sürecine gelmesine neden olan Devletten geçinen Sayın sorumlu / sorumsuzlar;
Binlerce görevliyi çocuklarımızın üzerine salarak adeta işkence edercesine çağdışı, ilkel, insana yakışmayan yöntemlerle hayvana dahi yapılmayacak muamelelere tabi tutmanızı kabul etmiyoruz. Emri veren görevli ve sorumlular ile sorumsuzca yasalara aykırı şekilde davrananların derhal görevden alınmalarını istiyoruz. Dövdüğünüz, işkence ettiğiniz, yaraladığınız, yalan ve iftiralarla küçümsediğiniz çocuklarımızın ailelerinin verdiği vergilerle maaşlarını alarak evlerine ekmek götürenlerin ABD ve emperyalizm uşaklığı yapmamalarını, görevlerini insana yaraşır şekilde yerine getirmelerini öneriyoruz.
20.12.2012
CHP TABAN HAREKETİ

WordPress gururla sunar | Tema: Spicethemes tarafından geliştirilen Spiko