20/04/2015

Ülkemizin Gelişmesi ve Kalkınması

Dün olduğu gibi ülkemiz kötü yönetilmektedir. İyi yönetildiğini iddia etmek, birtakım istatistik ve matematiksel yöntemlerle iyi göstermeye çalışmak halk dalkavukluğundan başka birşey değildir. Kötü yönetimin başlıca nedeni ise siyasi partilerimiz ve siyasi partilerin dar kadro anlayışla, delege ağalığı sistemi üzerine kurulu ufuk ve bilgiden yoksun yapılanmalarından kaynaklanmaktadır.

Sosyal ve Hukuk Devlet ilkeleri tamamen yok olmuştur. Başta; adalet, eğitim, sağlık ve güvenlij olmak üzere iflasın eşiğine yaklaşmış bulunmaktayız.

Ülkemizin kaynakları ve insan potansiyeli sorunları çözebilecek güç ve yetenektedir. Ancak; 100’ün üzerindeki mafya-çete tipi örgütlenme biçiminde kendini gösteren rant ve mafya ekonomisi, sosyal dengelerde uçurumlar oluşturmuş, devri zenginler sınıfı yaratmıştır. Mafya ile işbirliği halinde her kademedeki siyaset kurumları, halkımızda kendini yönetenlere karşı güven bunalımı doğmasına neden olmuştur. Devletin birliğini, üniter yapının bozulmasını, bölünmez bütünlüğü hedef alan iç ve dış güçler siyasi yapılanmamızdan kaynaklanan olumsuzlukları kullanmaya başlamışlar, ulusal onurdan yoksun, haysiyetsiz bakış açısı insanlarımızdaki umut ve sevgiyi de yok etmiştir.

Eskiden her 10 yıllarda tekrarlanan ve istikrarı bozan ekonomik, sosyal, kültürel, güvenlik vs. kriz süreçleri nerdeyse 6’şar aylık dönemlerde tekrarlanır hale gelmiştir. Dış politikamız ise adeta politikasızlaştırılarak hedefsizleştirilmiş, ulusal çıkarlar yerine emperyalist uluslararası sermaye kurumlarının çıkar odağı haline gelinmiştir. Vizesiz yurt dışına dahi çıkamayan yerli sermaye ve üreticilerimiz, hiç bir kısıtlamaya gidilmeksizin müstemleke anlayışıyla Cumhuriyetin kazanımlarını, kurumlarını, kuruluşlarını ve hatta canla korunan vatan topraklarını satın alır hale gelenlerle karşı karşıya bırakılmışlardır.

Hala onurunu korumaya çalışan, insan haklarını, evrensel hukuk kurullarını, laik-demokratik Cumhuriyet ilkelerini savunan T.C. Vatandaşlarının öncelikli ve ivedi ortak istemleri;

1- Vatanın bölünmez bütünlüğü ve üniter Devlet yapısının korunması,
2- Eğitim, sağlık alanlarında sosyal adalet ilkelerinin korunarak herkesin eşit ve hakça yararlanmasının sağlanması,
3- İşsizliğin önlenmesi, istihdam alanlarının genişletilmesi, ödenebilir en az ücretten vergi alınmaması yine ödenebilir en fazla ücret ile en az ücret arasındaki vergi oranının % 5’ler düzeyine çekilmesi,
4- Dolaylı vergilerin azaltılarak, gerçek gelirden vergi alınması,
5- Çocuk, genç ve yaşlılar başta olmak üzere halkımızın tüm bireylerinin insanca yaşayabilecekleri gelire kavuşmalarının sağlanması,
6- Vatan topraklarının satışının engellenmesi,
7- Halkın güvenliğinin sağlanması,
8- Yolsuzluk ve yoksullukla etkin ve kararlı savaşımı, mafya-çete ekonomisinin yok edilmesi,
9- Dış politikada; uluslar arası ilişkilerde karşılık çıkarların korunması, sınır komşularla iyi ilişkiler ve toprak bütünlüklerine saygı, ülke insanının onurunu ve haysiyetini koruyucu Devlet tavrının sergilenmesi,
10- Kamu hizmetlerinde partizanlığın son bulması, liyakat, kariyer, eğitim, Cumhuriyete ve ilkelerine bağlılık kıstaslarının atamalarda dikkate alınması,
11- Başta tarım ve sanayi olmak üzere, her alanda ulusal ekonomi politikaları oluşturarak, yer altı ve yerüstü zenginliklerinin halkın yarına kullanılması, güvenlik ve stratejik öneme haiz ekonomik ve sosyal kuruluşlarımızın yabancılara satışlarının engellenmesi,
12- Her ne olursa olsun ekonomik, sosyal, kültürel, adalet, eğitim ve güvenlikle ilgili DENETİM yetkisinin yasalarda gerekli değişiklikler yapılarak yargı denetiminde kamuya ait olmasının sağlanması,
13- Yargının hızlı ve doğru karar verebilmesi olanaklarının sağlanarak tamamen bağımsızlaştırılması,
14- Üniversitelerin özellikle bilimsel ve mali başta olmak üzere kesinlikle özerklikleri sağlanması, YÖK sisteminin tekrar gözden geçirilmesi, Cumhuriyet ilke ve devrimlerine aykırı davranış, düzenleme ve uygulamalara son verilmesidir.

Yukarıda sayılan öncelikli ve diğer insanca yaşamı kolaylaştıracak ve mutluluğu getirecek istemlerin gerçekleştirilmesi doğaldır ki; ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve toplumsal nitelikte mali kaynaklarla birlikte reform niteliğinde düzenlemeleri gerektirmektedir. Başta da söylendiği gibi ülkemiz kaynakları ve potansiyeli, tarihi birikimi sorunların üstesinden gelebilecek nitelik ve niceliktedir. Ancak tek koşulla;

SİYASETİN YENİDEN YAPILANMASI. Bunun içinde yapılması gereken; Anayasamızdaki siyasi partilerin kuruluş, çalışma usulü ve yönetimlerine ilişkin hükümlerine uygun, başlangıç bölümünde belirtilen temel hak ve özgürlükler, eşitlik ve sosyal adalet kuralları dikkate alınarak, sosyal hukuk Devleti ilkeleriyle bağdaşır yasal düzenlemelerin yapılması ve uygulanması çözümleri kolaylaştıracaktır. Her ne kadar var olan yasalarımızda da partilerin demokratişmesi ve daha iyi hizmet verir hale gelmesini düzenleyen hükümler var ise de; beyanname suretiyle ödenen vergilerin nerdeyse 20 katını bulan mafya-çete ekonomisiyle işbirliği halindeki siyasetimiz, siyasi yapımız bir, iki paragraflık yasal düzenlemeleri bile çıkarlarını korumaya yönelik olarak kullandıkları gibi, demokratikleşmenin önünü açacak düzenlemeleri de görmezlikten gelmektedirler. Temelde yapılması gereken birkaç düzenleme dahi yeterli olabilecektir. Nedir bunlar?

1. ANAYASADA YAPILMASI GEREKEN DEĞİŞİKLİKLER; Anayasamızda değişiklik yapılarak öncelikle “Hâkimler ve savcılar, Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler mensupları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar.” yerine ” Hâkimler ve savcılar, Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları, Silahlı Kuvvetler mensupları emniyet ve milli istihbarat sınıfındaki kamu görevlileri ile yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar.

2. PARTİLERE ÜYE YAZILIM ŞEKLİ; partiye üye olmak isteyen her vatandaş başvurularını doğrudan bizzat sadece kimlikleriyle birlikte ilçe seçim kurularına yapmalı. İlçe seçim kurulları her 4 veya 6 ayda bir üye listelerini parti il başkanlıklarına göndermeli eğer partisine kaydolanların parti üyelik koşullarını taşımadığını iddia ederlerse üyelikten çıkarma veya üyeliği askıya alma yerine partiler yargıya başvurarak üye başvurusunun iptalini isteyebilmelidir. Bunun içinde 298 sayılı “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Yasa’nın” 28. maddesinde değişiklik veya ek bir madde ile düzenleme yapılabilir.

3. 282 sayılı Siyasi Partiler Yasasında yapılması gereken değişiklikler;

– 6. madde “Her Türk vatandaşı, kanunda ve parti tüzüğünde gösterilen koşullara ve usullere göre siyasi partilere üye olma ve dilediği anda üyelikten çekilme hakkına sahiptir” hükmü “”Her Türk vatandaşı, kanunda gösterilen koşullara ve usullere göre siyasi partilere üye olma ve dilediği anda üyelikten çekilme hakkına sahiptir.” şeklinde

– 11. madde “Hakimler ve savcılar, Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler mensupları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar.” yerine, “Hakimler ve savcılar, Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları, Silahlı Kuvvetler mensupları, Emniyet, Milli istihbarat hizmetleri sınıfındaki Devlet memurları, yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar. Her ne ad altında olursa olsun kamu çalışanlarının parti propoganda faaliyetlerinde bulunması yasak olup, seçme, seçilme haklarının kullanmasında özel kanunlarla kısıtlama yapılamaz”

– 14. madde “Büyük kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler içerisinde toplanır. Bu süre iki yıldan az üç yıldan fazla olamaz. Olağanüstü toplantılar, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır.;” hükmü “Büyük kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler içerisinde toplanır. Bu süre 6 aydan az 18 aydan fazla olamaz. Olağanüstü toplantılar, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun gerek görmesi veya büyük kongre üyelerinin en az dörtte biri veya parti üyelerinin yüzde birinin yazılı istemi üzerine yapılır. Partiler yazılı başvurulardaki şekil koşullarını 2 aylık süreden az olmamak üzere süreyle sınırlandırabilir. Başkaça şekil koşulu tüzüklerine koyamaz.”

-15. madde “Genel başkan en çok üç yıl için seçilir.” hükmü “Genel başkan en çok iki yıl için seçilir.

-37. madde “Siyasi partiler, milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, adaylık için müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından, adayların tespitini; serbest, eşit, gizli oy açık tasnif esasları çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapabilirler” hükmü “Siyasi partiler, milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, adaylık için müracaat eden parti üyeleri arasından, adayların tespitini; serbest, eşit, gizli oy açık tasnif esasları çerçevesinde, seçim çevresindeki parti üyeleri tarafından ön seçimle seçer. Milletvekilliği genel ve ara seçimleri ile, yerel seçimlerde il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliklerinin her seçim bölgesinde % 25’i geçmemek üzere en fazla % 20’sini tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile belirleyebilir. Sayılardaki artanlar dikkate alınmaz. Diğerleri parti üyeleri tarafından seçilir. Tüzüklerinde aksine hüküm konulamaz.”

– 25. madde “Siyasi partilerin genel başkanlığı partilerinin, aday adayları listelerini ve seçim çevrelerini önseçimin yapılacağı tarihten en az yirmi gün önce saat onyediye kadar Yüksek Seçim Kuruluna ve ilgili il ve ilçe seçim kurullarına bildirir. Kurullarca ilgiliye bir alındı belgesi verilir. ” hükmü “Siyasi partilerin genel başkanlığı partilerinin, aday adayları listelerini ve seçim çevrelerini önseçimin yapılacağı tarihten en az 45 gün önce saat onyediye kadar Yüksek Seçim Kuruluna ve ilgili il ve ilçe seçim kurullarına bildirir. Kurullarca ilgiliye bir alındı belgesi verilir.”

-42. madde “Siyasi partilerin ilçe teşkilatı, kendi çevrelerindeki üyelerini muntazam kayıt ve sıra numarası ve partiye giriş çıkış tarihleri ve üye hakkında diğer bilgileri ihtiva eden bir üye kayıt defterine kaydederler

Üye kayıt defterleri, ilçe seçim kurulu başkanının denetimi altındadır. Üye kayıt defterleri, en az altı ayda bir defa ilçe seçim kurulu başkanı tarafından incelenir ve kayıtların usule uygun olarak tutulup tutulmadığı bir tutanakla tespit edilir.

(Değişik: 31/3/1988 – 3420/5. md.) Üye Kayıt Defterinde Parti üyesi olarak kayıtlı bulunan ve Cumhuriyet Başsavcılığınca seçim kurullarına gönderilen listelerde yer alan üyeler önseçimde oy kullanabilir.” hükmü “İlçe Seçim Bürolarınca, kendi çevrelerindeki partilerin üyelerini düzenli kayıt ve sıra numarası ve partiye giriş çıkış tarihleri ve üye hakkında diğer bilgileri ihtiva eden bir üye kayıt defterine kaydederler.

Üye kayıt defterleri, ilçe seçim kurulu başkanının denetimi altındadır. Üye kayıt defterleri, en az altı ayda bir ve seçimlerden üç ay önce ilçe seçim kurulu başkanı tarafından incelenir ve kayıtların usule uygun olarak tutulup tutulmadığı bir tutanakla tespit edilir.

Her parti için ayrı ayrı tutulan Üye Kayıt Defterinde Parti üyesi olarak kayıtlı bulunan ve Cumhuriyet Başsavcılığınca seçim kurullarına ve parti ilçe başkanlıklarına gönderilen listelerde yer alan üyeler önseçimde oy kullanabilir.

Parti üyelik başvurusu bizzat başvuruyu yapan kişi tarafından kimlik ibraz edilerek beyan esasına göre yapılır. Yanlış beyanda bulunanlar 20 yıl geçmedikçe başka bir partiye üye olamayacakları gibi, seçme ve seçilme haklarından da yararlanamazlar.”

– 43. madde “Aday yoklamalarına katılan aday adayları için propaganda yapmak amacı ile açık hava toplantıları, örf ve adete göre sohbet toplantısı sayılanlar hariç olmak üzere kapalı salon toplantıları tertiplenemez, duvar ilanı, el ilanı ve her nevi matbua, ses ve görüntü bantlarıyla propaganda yapılamaz. Bu tür toplantılarda başka aday adaylarına karşı kötüleyici beyanlarda bulunulması yasaktır.” hükmü “Ön seçime katılan aday adayları için propaganda yapmak amacı ile açık hava toplantıları, örf ve adete göre, salon ve sohbet toplantısı sayılanlar hariç olmak üzere duvar ilanı, afiş ve ses bantlarıyla propaganda yapılamaz. Bu tür toplantılarda başka aday adaylarına karşı kötüleyici beyanlarda bulunulması yasaktır.”

– 70. madde “Siyasi partilerin giderleri amaçlarına aykırı olamaz,” hükmü” Siyasi partilerin giderleri amaçlarına aykırı olamaz, Devlet tarafından yapılan yardımların en az %50’si örgütlenme ve eğitim çalışmalarında kullanılmak üzere üye sayıları esas alınarak parti örgütlerine 30 gün içinde dağıtılır.

Ek Madde 1. Yüksek Seçim Kurulunca son milletvekili genel seçimlerine katılma hakkı tanınan ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33 üncü maddesindeki genel barajı aşmış bulunan siyasi partilere her yıl Hazineden ödenmek üzere o yılki genel bütçe gelirleri “(B) Cetveli” toplanmış beşbinde ikisi oranında ödenek mali yıl için konur.” hükmü “Yüksek Seçim Kurulunca son milletvekili genel seçimlerine katılma hakkı tanınan ve seçime katılanların en az yüzde ikisi oranında oy alan siyasi partilere her yıl Hazineden ödenmek üzere o yılki genel bütçe gelirleri “(B) Cetveli” toplanmış beşbinde ikisi oranında ödenek mali yıl için konur. ”

şeklindeki 12 maddelik yasa değişikliklerinin yapılması halinde, sanıyorum ülkemin aydınlık geleceğinin umut ışıkları da yakılmış olacaktır. Sadece Mecliste birgünlük çalışmayla yapılabilecek bu düzenlemeler toplumun sağlıklı değişim ve gelişimini inanın ki sağlamaya çok büyük katkısı olacaktır. 23 Nisan 2006

Saygılarımızla,
CHP TABAN HAREKETİ
üye çalışması

20/04/2015

CHP TABAN HAREKETİ’NİN 31, KURULTAY HAKKINDAKİ GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ

CHP TABAN HAREKETİ’NİN 31, KURULTAY HAKKINDAKİ
GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ

Partimiz mevcut yapısı, işleyişi ve yönetici kadrosuyla, üyelerinin ve halkın güvenini yitirmiş durumdadır. Bunun için CHP de temel sorun değişim, hemen değişimdir. Ülkemizin dünden daha çok CHP’ye gereksinimi olduğu karşıtları tarafından da söylendiği bu ortamda değişimin belki de tam zamanıdır. Ancak bunun kiminle ve hangi program ile yapılacağı çok önemlidir. Özellikle değişime öncülük edecek kadroların yeni ve inandırıcı olması zorunludur. Bu değişimin ancak tabandan başladığı takdirde başarıya ulaşabileceği temel inancımızdır.

CHP Devrimci bir partidir. Kurtuluş Savaşımızı örgütleyen ve yürüten Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin devamı olarak kurulmuştur. İlk adı da Halk Fırkasıdır. Ancak süreç içinde Partimiz devrimci ve halkçı yapısından uzaklaştırılarak, devlet ve düzen partisi haline getirilmiştir. Halkın Partisi olmaya çalıştığı her dönemde de halkın büyük desteği ve ilgisini görmüştür. CHP yeniden çağdaş sosyal demokrasinin ilkeleri doğrultusunda ve çalışma şekli ile devrimci ve halkçı özüne dönmelidir.

Partilerin tutucu ve kapalı kutu haline gelmelerinin en büyük nedenlerinden biri de Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunudur. Bu yasalar bir şekilde partinin başına geçen insanların bir daha oradan inmemeleri, için her türlü imkanı vermektedir. Parti içi demokrasi işletilmediği gibi, aynı kişinin devamlı genel başkan seçilmesini sınırlayan bir yasa maddesi söz konusu değildir. Bu nedenle yaşamları elverirse genel başkanlığı ömür boyu yapmaları mümkündür. Bu durum partide lider diktatörlüğü yaratmaktadır. Üye yapıları sağlıklı olmadığı gibi, gerçek üyelerin yasal bir güvencesi yoktur. Bu nedenle özgür partililer yerine biat eden üyelik profili öne çıkmaktadır.

Hiçbir kimsenin kişisel hırs ve ihtirasları, çıkar ilişkileri Partimizin önünü tıkamamalıdır. Yasal bir engel bulunmadığına göre, bu gidişi durdurabilecek tek engel yine de özgürce düşünebilen partililerdir. Çünkü; uyuyan taban uyandı. Bizler daha önce ifade ettiğimiz ve aylar önce yazılı hale getirdiğimiz görüşlerin savunuculuğunu yapıyoruz yapmaya da devam edeceğiz…

CHP TABAN HAREKETİ olarak bizler aşağıdaki görüşlerimize sahip çıkan ve yapılması gerekenleri takvime bağlayarak yapacağına söz veren CHP Genel Başkan adayının yanındayız. Hiç kuşku duyulmasın ki CHP’nin gelişimini engelleyenlerin takipçisi de olacağız.

GÖRÜŞ ve İSTEMLERİMİZ:

Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasasının antidemokratik hükümleri derhal değiştirilmelidir. CHP buna öncülük etmelidir.

– CHP özeleştiri yaparak kendini yeniden yapılandırmalıdır. Bu kapsamda üye yapısını, programını, tüzüğünü çağdaş sosyal demokrasi ilkelerine, halkım istemlerine uygun hale getirmelidir.

– Parti içi demokrasi işletilmeli ve Partideki dar kadroculuk anlayışına son verilmelidir.

– İdeolojik temeller netleştirilmeli ve zenginleştirilmelidir.

– Avrupa’da ki ve diğer ülkelerdeki kardeş partiler ile dayanışma artırılmalı; sosyal, ekonomik, demokratik açılımlarla ilgili politika ve projelerin oluşturulmasında gerekirse ilgili partilerden destek alınmalıdır.

– Politika üretmek sadece genel merkez ve milletvekillerine bırakılmamalı; sorumlu her CHP’li üye politika üretebilmeli ve üretimde katılımcılık uygulanmalıdır.

– Yoksullara yönelik ve işsizliğe çözüm bulacak ciddi politikalar üretilmelidir. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan ulusal yoksulluğun, yolsuzluğun önlenmesi ile ilgili özel bir program acil olarak hazırlanmalıdır.

– CHP; mevcut kokuşmuş sistemi değiştirecek ve değişimin önünde gidecek bir parti haline gelmelidir.

– Halkın sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarıyla ilgili beklentilerine yanıt verecek olan projeler ve programlar geliştirilmelidir.

– CHP; bilişim teknolojisinden ve medya olanaklarından en geniş şekilde yararlanmalı. Şeffaflığı kendi üye isimlerinin üyelerine açıklamasından başlatmalı,

– Acilen Türkiye’nin temel sorunlarına ve önceliklerine yönelik politikalar üretilmeli,

– Tarımı ve hayvancılığı geliştirecek her yöreye özgü çağdaş politikalar üretilmelidir.

CHP; üyelerinin ve halkın kendisine sahip çıkmasına olanak vermeli; kendisi de üyelerine ve halka sahip çıkmalıdır.

Saygılarımızla, Ocak/ 2005
CHP TABAN HAREKETİ

20/04/2015

32. Olağan Kurultay Hakkındaki Görüşlerimiz

BASIN AÇIKLAMASI

Sayın Genel Başkanımız,
Sayın Genel Başkan Adayları,
Sayın Milletvekilleri,
Sayın Parti Meclisi Üyeleri,
Sayın Delegeler,
Basınımızın Saygıdeğer Mensupları;

Ülkemizin dünden daha çok CHP’ye gereksinimi olduğu karşıtları tarafından da söylendiği ortamda çağdaş açılımların yapılmasının belki de tam zamanı. Ülkemizde sosyal demokratların darmadağın olmasında sorumlular kesinlikle tabanda bulunan partisine oy veren, partisinden bağları kesilen, partisinin başarılı olması için çalışan örgüt emekçileri değil; siyaseti geçim kaynağı haline getirmiş hukukun üstünlüğünü yok sayan, sosyal adalet ve demokrasinin temel ilkelerini dahi benimsememiş, sahte üyeli örgüt yapısı ve delege ağalığı sistemiyle pozisyonlarını koruyan kişiler veya gruplardır.
Ulusumuzun kaderi bugünkü yönetim biçimi olmamalı… Ülkenin geri kalmışlığından, ulusal saygınlığın yitirilmesinden, emperyalist güçlerin egemenliğine girmekten, yoksuzluk ve yolsuzluklardan, siyaset-tarikat-mafya-bürokrat işbirlikteliğinden; 55 yıldır tek başına iktidar olamamış sosyal demokratların doğrudan sorumlu olduğunu iddia etmek de en büyük haksızlık olur.

CHP TABAN HAREKETİ olarak görüşlerimizi www.chptabanhareketi.com internet adresinde bulabilirsiniz. İlkelerimizin benimsenmesi, tartışma ortamının gündeme getirilmesi, CHP’nin iktidar seçeneği olmasında ivme kazandıracaktır kanısındayız. Hiç kimsenin kişisel hırs ve ihtirasları, çıkar ilişkileri Ülkemizin önünü tıkamamalıdır. Var olan yönetim yapısı her ne kadar eleştirilecek nitelikte ise de; az sayıdaki hakim grup CHP’nin açılımı ve gelişimini geciktirseler bile engelleyemeyeceklerdir. Çünkü; uyuyan taban uyandı. Bizler daha önce ifade ettiğimiz ve aylar önce yazılı hale getirdiğimiz görüşlerin savunuculuğunu yapıyoruz yapmaya da devam edeceğiz…

Sayın Genel Başkanı, Sayın Genel Başkan Adaylarını, Sayın Milletvekillerini, Sayın Parti Meclisi Üyelerini ve Sayın Delegeleri duyarlılığa davet ediyor; us ve bilimsellikten ayrılmadan, ahlaklıca düşünüp namusluca karar vermelerini istiyoruz. CHP TABAN HAREKETİ olarak bizler aşağıdaki görüşlerimizi sahip çıkan ve yapılması gerekenleri takvime bağlayarak yapacağına söz veren CHP Genel Başkan adayının yanındayız. Hiç kuşku duyulmasınki CHP’nin gelişimini engelleyenlerin takipçiside olacağız.
Saygılarımızla;
CHP TABAN HAREKETİ YÜRÜTME KURULU

GÖRÜŞ ve İSTEMLERİMİZ:

– CHP özeleştiri yaparak kendini derhal yeniden yapılandırmalıdır. Örgütün arındırılmasına yönelik olarak üyeler güncelleştirilirken derhal program ve tüzük kurultayı yapma hazırlıklarına başlanmalı, halkın istemlerine yanıt verecek şekilde iktidar seçeneği haline getirilmeli,
– Parti içi demokrasi işletilmeli ve Partideki dar kadroculuk anlayışına son verilmeli,
– İdeolojik temeller netleştirilmeli ve zenginleştirilmeli,
– Avrupa’daki ve diğer ülkelerdeki kardeş partiler ile dayanışma artırılmalı; sosyal, ekonomik, demokratik açılımlarla ilgili politika ve projelerin oluşturulmasında gerekirse ilgili partilerden destek alınmalı,

– Politika üretmek sadece genel merkez ve milletvekillerine bırakılmamalı; sorumlu her CHP’li üye politika üretebilmeli ve üretimde katılımcılık uygulanmalı,
-Yoksullara yönelik ve işsizliğe çözüm bulacak ciddi politikalar üretilmelidir. Türkiyenin en önemli sorunlarından biri olan ulusal yoksulluğun önlenmesi ile ilgili özel bir program acil olarak hazırlanmalı,

CHP; mevcut kokuşmuş sistemi değiştirecek ve değişimin önünde gidecek bir parti haline dönüşmeli,
– Halkın sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarıyla ilgili beklentilerine yanıt verecek olan projeler ve programlar geliştirilmeli,
– CHP; bilişim teknolojisinden ve medya olanaklarından en geniş şekilde yararlanmalı… Şeffaflığı kendi üye isimlerinin üyelerine açıklamasından başlatmalı,
– Acilen Türkiye’nin temel sorunlarına ve önceliklerine yönelik politikalar üretilmeli,
– Tarıma ve hayvancılığa yönelik olarak her yöreye özgü çağdaş politikalar üretilmeli,
CHP; üyelerinin ve halkın kendisine sahip çıkmasına olanak vermeli; kendisi de üyelerine ve halka sahip çıkmalıdır.
CHP TABAN HAREKETİ

20/04/2015

Sayın Kılıçdaroğlu’nun 33. Olağan Kurultay Konuşması

Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun 20/05/2010 tarihinde kurultayda yaptığı konuşmadan notlar

CHP’NİN GÖRKEMLİ TARİHİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ: Böylesine görkemli bir toplantıda kurultayımıza Mustafa Kemal’den İnönü’ye, Ecevit’ten Deniz Baykal’a kadar bize bırakılan görkemli tarihin sahibi olacağız ve o görkemli tarihi çağdaş uygarlığa taşıyacağız.

KASET İŞİNİ ÇÖZMEK HÜKÜMETİN İŞİ: İki olay yüreğimizi burktu. Sayın Baykal’a karşı yapılan komplonun failleri henüz çıkmış değil. O failleri bulmak, bizim boynumuzun borcudur. Hükümete düşen görev, bu komplonun bir parçası değilse, failleri çıkarmak zorundadır. Yoksa CHP iktidarında… sonuna kadar gideceğiz ve bulacağız onları.

BAŞKA YERDE KADER DEĞİL DE ZONGULDAK’TA MI KADER: İkinci olayımız Zonguldak’ta yaşanan dramdır. Zonguldak’ta 30 canımızı kara elmas için kaybeden, alın teri döken, yüzlerindeki kömür karası alınlarındaki akı gösteren emekçilerimizi kaybettik. Recep Bey diyor ki, ‘Bu yörenin insanları bu tür olaylara alışık. Ölüm bu mesleğin kaderinde var’ diyor. Dünyanın her tarafında maden çıkarılır, bizim kadar yaşamını yitiren emekçiler var mı? Bizim kadar yaşamını yitiren işçiler var mı? Nasıl oluyor da başka yerde kader olmayan bir olay, Türkiye’de, Zonguldak’ta kader olabiliyor. Onların kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.

TAŞERONLUĞU GÖMECEĞİZ: Meraklanmasınlar, iş sağlığı ve iş güvenliği nedir biz onlara öğreteceğiz. Bu işçilerimizin bir sorunu bir derdi daha var. Yaşamlarını kaybeden bu işçilerimizin tamamı taşeron işçisi. CHP iktidarında taşeronluğu kesinlikle gömeceğiz. Hiçbir işçi, kamuda çalışan hiçbir işçi, yaşamı boyunca asgari ücrete mahkum olmayacak. İş Yasası’nın getirdiği bütün olanaklardan yararlanacak. Toplu sözleşmeli, grevli hakları olacak. Örgütlenmeden korkmayacağız, örgütlü toplum istiyoruz zaten biz.

İLK ZİYARET ZONGULDAK’A: Buradan bütün Zonguldak’lılara selam gönderiyorum ve Zonguldaklılar’a şunu söylüyorum. Kurultaydan sonra ilk ziyaret edeceğim yer Zonguldak olacaktır. Emeğin başkenti Zonguldak olacaktır.

KASIMPAŞALI ÜNVANINI ALIN: Sayın Başbakan geçen gün herhalde ülkeyi yönetmekte biraz zorlandı veya sorunları gözardı etmek için CHP’nin içişleriyle uğraşmaya başladı. Benim bildiğim hiçbir Kasımpaşalı dedikodu ile uğraşmaz. Kasımpaşalılar yiğit insanlardır, tuttuklarını koparırlar. Bel altı vurmazlar. Kasımpaşalı ünvanını ondan geri almak da Kasımpaşalılar’ın görevidir.

AKP YÖNETMİYOR YÖNETİLİYOR, BİZ YÖNETECEĞİZ: Güdümlü bir siyaset var. Yönetiliyorlar bunlar, ülkeyi yönetmiyorlar. Birileri talimat veriyor, bunlar yerine getiriyorlar. Türkiye’nin taşeron iktidara ihtiyacı yoktur. Biz yöneteceğiz. Halkla beraber yöneteceğiz, hakça yöneteceğiz. Halkın çıkarlarından yana olacağız. Halk için halka beraber mücadele edeceğiz.

YOKSULLUĞU, İŞSİZLİĞİ, HAKSIZLIĞI BİTİRECEĞİZ: Türkiye’de yoksulluğun, işsizliğin, haksızlığın, rüşvetin sonunu getirmek inşallah bize nasip olacaktır. Demokrasi çıtasını yükselteceğiz. Bağımsız, özgür, güzel bir Türkiye’yi elbirliğiyle yaratacağız.

ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİ KAPATACAĞIZ: Bunlar demokrasi dediler, demokrasiyi katlettiler. Hukuk dediler, aydınları toplayıp tutukluğu, infaza dönüştürdüler. DGM’leri kaldırdılar, özel güvenlik güçleri, özel mahkemelerle aynı sonucu elde etmek için çaba harcadılar. Size söz. Özel yetkili mahkemelere de son vermek bizim görevimiz olacaktır.

DÜĞMEYE BASIYOR, UZUN YÜRÜYÜŞÜ BAŞLATIYORUZ: Bu kongre tarihi bir kongredir. Bu kongrede, kongrenin bütün üyeleri, bütün delegeleri, bütün milletvekilleri artık düğmeye basıyoruz. Artık uzun yürüyüşümüzü başlatıyoruz. Yürüyüş değil artık iktidara koşuyoruz.

ÖNCE HALK, SONRA HALK: Mustafa Kemal ve arkadaşları bu ülkeyi kurarken ‘önce halk’ dediler. Önce halk. İlk sözümüz halk, son sözümüz de halk olacaktır. Halkla beraber yürüyeceğiz. Biz Türkiye’nin içinde bulunduğu çıkmazdan Türkiye’yi çekip kurtarmaya mecburuz, zorunluyuz. Bunun andını verdik artık. Bunu ancak ve ancak CHP yapabilir.

CHP DEVRİMCİDİR: Neden CHP yapabilir. Çünkü CHP, Kuva-i Milliye demektir. Çünkü CHP, müdafaa-i hukuk demektir. Çünkü CHP, Anafartalar’dır, Conk Bayırı’dır. İzmir’de Hasan Tahsin, Lozan’da İnönü’dür. Tuttuğunu koparır. Erzurum’da Nene Hatun, Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam’dır. CHP, budur. Genlerinde halkının çıkarlarını korumak vardır. CHP, değişimcidir ve devrimcidir. Değişimi ve devrimi sonuna kadar götüreceğiz. Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Korku imparatorluğu değil, sevgiyi ve egemenliği bu ülkede egemen kılacağız. Demokrasiyi hukukla güçlendiriceğiz. Böylece yürekli insanların yaşadığı bir Türkiye yaratacağız yeniden.

DÜŞMANIMIZ KİNDİR: Kardeşçe, beraber olacağız. Kine asla ve asla kitabımızda yer yoktur. “Düşmanımız kindir” diyen bir felsefeyi sonuna kadar götüreceğiz.Bir ozanımız diyor ki, “yok edin insanın, insana kulluğunu”. Yok edeceğiz insanın insana kulluğunu. Kardeşçe yaşayacağız bu coğrafyada. Barış türküleri söyleyeceğiz. Kol kola, omuz omuza mücadele edeceğiz. Açlığa karşı, yoksulluğa karşı, demokrasinin çıtasının yükseltilmesi için hep beraber bu coğrafyada hepimiz kucaklaşarak güzel Türkiye’yi yaratacağız yeniden.

ÇAYCI, SİMİTÇİ, İŞÇİ, ÇİFTÇİ, YENİDEN ÜRETEN TÜRKİYE: Yaratacağız. Çaycısıyla, simitçisiyle, işçisiyle, çiftçisiyle, emekçisiyle, bütün toplum katmanlarıyla beraber olacağız. Bu ülkeyi kuran lider şunu söylüyor. Aynen okuyorum, değerli arkadaşlarım: “Çalışmadan,yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar” diyor.

AKP’nin izlediği ekonomi politikasına bakın. Üretmeyin diyorlar. Tarlayı ekmeyin, para vereceğiz. Fabrikalar çalışmasın. Peki bu ülkenin karnı nasıl doyacak. Birileri için Türkiye pazar mıdır. Buna izin vermeyeceğiz. Yeniden üreten bir Türkiye’yi kuracağız. Sanayicisiyle, çiftçisiyle, esnafıyla, serbest meslek erbabıyla istihdam yaratan, katma değer yaratan ve yarattığı katma değeri hakça bölüşen bir Türkiye yaratacağız.

SANAYİCİ ARTIK KAMU GÖREVLİSİ: Yenilikçiyi teşvik edeceğiz. Arge yatırımlarına mutlaka ama mutlaka olağanüstü destek vereceğiz. Sanayici artık bu ülkenin kamu görevlisidir. Çalışacak, üretecek, istihdam yaratacak, uluslararası piyasalarda rekabet edecek. Onun önünü biz açacağız. Bütün bürokratik engelleri kaldıracağız. Sanayici üretecek, istihdam yaratacak.

ORGANİZE YATILI OKULLAR KURACAĞIZ: Ve birşey daha söylüyorum, değerli arkadaşlarım. Her organize sanayi bölgesinde sanayicinin beklediği ara eleman sıkıntısını gidermek için mutlaka ama mutlaka organize sanayi bölgelerinde yatılı meslek liseleri kuracağız. Kimseye yük olmayacak o çocuklar. Anne-babalarına yük olmayacak. Gelecekler, okuyacaklar. O bölgede stajını yapacak, mezun olduğunda da işi hazır olacak. Türkiye’yi kurtaracağız ve silkeleyeceğiz Türkiye’yi.

YARATTIĞIMIZ DEĞERİ HAKÇA BÖLÜŞECEĞİZ: Bu ülkede, önce kendi sanayicinizi destekleyeceksiniz. Benim ülkemde otobüs üretiliyorsa, niye ben dışardan otobüs alıyorum. Üstelik daha pahalıya alıyorum. Bunun hesabını her gittiğimiz yerde bu iktidara zormak zorundayız. Çiftçiyi perişan ettiler. Yunanistan’dan pamuk ithalat etme ayıbı kime ait. Ortadoğu’yu besleyecek ovalarımız var. Bir dönem Ortadoğu’yu besleyecek hayvancılığımız vardı. Şimdi dışardan et ithal ediyoruz. Bu ayıp, kime ait? Biz halk için çalışacağız, sanayici için çalışacağız, çiftçi için çalışacağız, üreten için çalışacağız, serbest meslek erbabı için çalışacağız. Herkese her ortamda olanak sağlayacağız. Yeter ki, katma değer yaratalım, yeter ki yarattığımız katma değeri hakça bölüşelim. Biz üreticinin cezalandırıldığı değil, üreticinin ödüllendirildiği bir düzeni getireceğiz. Bunlar üreteni cezalandırıyorlar…0

RECEP BEYİN MUCİZESİ VAR AMA EKONOMİ BİLMİYOR: Sorsanız Türkiye’nin en büyük sorunu nedir diye? İşsizlik. Üniversiteyi bitiriyor çocuk, iş arıyor.Üniversite mezunları arasında işsizlik oranı yüzde 30-40’lara çıktı. Batman’a, Hakkari’ye gidin, yüzde 50’lerde işsizlik oranı. Gençler kahvelerde oturuyorlar. İşsizlik açlıktır, işsizlik yoksulluktur,işsizlik moral değerleri yitirmektir. İşsizlik gelecek kaygısı taşıyan insanın içindeki kor ateştir. İşsizlik, moral değerlerin kaybedilmesidir. Peki işsizliği bu kadar artırdılar, noldu, işsizlik giderildi mi, işsizlik sorunu çözüldü mü? Ama Sayın Başbakan Recep Bey’in çok güzel bir buluşu var. Diyor ki, her işveren bir işçi çalıştırsa işsizlik sorunu çözülür. Bakın şimdi Recep Bey’in mucizesi. Bu mucize hayata geçti mi. Geçmedi. Çünkü Recep Bey ekonomi nedir bilmiyor, Recep Bey piyasa nedir bilmiyor. Ekonomi bilmeyen bir insanın ülkeyi yönetmesine hazır mısınız. O zaman bunları alaşağı etmeliyiz. Sandıkta, bunları sandığa gömmeliyiz.

HEPSİ KÖŞEYİ DÖNDÜ: Birşey daha söylüyor. Efendim diyor, her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kural yok, diyor. Gözünü seveyim Recep Bey, bu kural senin için geçerli olabilir ama fakir fukaranın çocuğu için nasıl geçerli olacak. Onun gemileri mi var, onun havuzlu villaları mı var. Unutmayın, bunlar fakir fukara edebiyatı yaptılar. Hepsi köşeyi döndü. Verdiği sözü tutmayan insan, yiğit değildir. Düşünün binbir belayla bir aile çocuğunu üniversitede okutur, boğazından sıkıyor okutuyor. Çocuk üniversiteyi bitiriyor, askere gidip geliyor, iş arıyor, iş bulamıyor. Başbakan diyor ki, her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kural yoktur. Bu anlayışı, şiddetle ama şiddetle reddediyoruz. Milletimize karşı yapılmış bir hakaret olarak algılıyoruz bunu.

GÜNEYDOĞUDA YATIRIMCIYA FAİZSİZ KREDİ: 30 milyon yurttaşımızı, canımızı yitirdik. Ama maalesef bugüne kadar izlediğimiz politikalarla adeta teröre terörle destek verdik. İşsizlik yarattık, yoksulluk yarattık, özelleştirdiğimiz fabrikalardaki işçileri kapının önüne koyduk, hayvancılığı öldürdük, doğu ve güneydoğu’da adeta ‘teröre gidebilirsiniz’ diye gençlere yol gösterdik. Bu anlayışı ters yüz edeceğiz. O bölgede önce istihdam yaratmak için çaba harcayacağız. Özelleştirmeleri o bölgede yapmayacağız. Özel sektör o bölgede gidip fabrika kuracaksa, sıfır faizli banka kredisini devlet verecek, gidin yatırım yapın diyecek. Mayınlı araziler vardı biliyorsunuz.

İŞSİZLİK SİGORTASI PARALARI NE OLDU?: Mayınlı araziyi topraksız köylüye dağıtacağız. Topraksız köylü de toprak sahibi olacak. O da alın teri dökecek, o da çoluk çocuğunu alın teriyle kazandığı gelirle besleyecek. Onlara da gelecek vaad edeceğiz. GAP ile ilgili işçilerin sırtından, işsizlik sigortası fonundaki paranın bir kısmını alıp, ‘Efendim GAP’a yatırım yapacağız, finansal desteğini sağlayacağız’ diye özel bir yasa çıkardılar. Şimdi buradan soruyorum Sayın Başbakana. Recep Bey, işsizlik fonundan aldığın paranın ne kadarını GAP’a harcadın? Açıkla bana bakayım. Soralım Recep Bey de açıklasın bakalım.

SİZİ SOYUP HAVUZ YAPTILAR: Birşey çok önemli değerli arkadaşlarım, siyasetin odağına etkin kimliği ve inançları koyan siyaset bizim dostumuz olan bir siyaset değildir. Siyasetin odağına etnik kimliği ve inançları koyan siyaset toplumda ayrışmayı dinamitleyen siyasettir. Biz ayrışmanın değil, beraber olmanın çabasını göstereceğiz. Bakınız hiç kimsenin kendi baba ve annesini seçme özgürlüğü yoktur böyle bir ortamda hangi gerekçeyle siz etnik kimliği siyasetin odağına koyarsınız. Her etnik kimliğe saygımız var, her etnik kökenden yurttaşımızın başımızın üzerinde yeri var, her inanca da saygılıyız. Yurttaşlarıma şunu söylüyorum, onların temiz dini duygularını sömürüp, siyasete malzeme yapanlara oy vermeyin. Sizi soya soya kendileri villalı havuzlar yapmaya başladılar.

İNSAN İNANÇLARIYLA ETNİK KİMLİĞİ İLE BAŞTACI: Doğu ve güneydoğu da yapılan ayrışma politakalarını ters yüz edeceğiz. Herkesin karnı doyacak bu ülkede. Refah devletini tabana yayayacağız, kazandığımız değerleri halk için harcayacağız. Halkla beraber yola çıkacağız ve göreceksiniz Türkiye’de barış rüzgarları esecek, kardeşlik rügzaları esecek, beraber kucaklaşacağız, omuz omuza Türkiye’nin kaderini değiştireceğiz. inançlara saygılı olacağız, her etnik kimliğe de saygılı olacağız. Bizim için insan önemlidir. İnsanı baş tacı ideceğiz. İnsan inançlarıyla ve etnik kimliği ile bizim başımızın üstündedir, onu kucaklayacağız, onun işsizlik sorununu çözecğiz.

EVDEKİ KADININ DRAMINI ÇÖZECEĞİZ: Hangi evde bir kadın, işsiz kocası akşam eve gelirken yaşadığı dramı nasıl anlatabilir. O dramı yaşamak farklı bir olaydır. O dramı terz yüz edeceğiz, onların da gülmeye hakkı vardır, onların da çocuklarını beslemeye hakkı vardır. bunu da çözeceğiz biz.

AKP’Yİ MALULEN EMEKLİ EDİN: Emeklilere birşey söylüyorum, emekliler ilk seçimde AKP’yi malulen emekli etmek zorundadılar. AKP’yi ve onun yandaşlarını… Emekliyi bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşı yaptılar. Size söz emekliler yine bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olacaklar. Bunu değiştireceğiz. Emekli de bu ülkenin yurttaşıdır, o da yaratılan katma değerden hakkını alacaktır. Ona milli gelir artışından pay vermek CHP’nin boynunun borcudur. Yıllardır bekliyorlar, intibak yasası ne zaman çıkacak diye… Yine aldattılar. Buradan yine emeklilere söz veriyorum, CHP iktidarında intibak yasasını mutlaka çıkaracağız.

EMEKLİLERE BİR SİTEM BİR SÖZ: Şikayet ediyorlar her gittikleri yerde geçinemiyoruz diye, iyi de kardeşim geçinemiyorsan, niye gidip AKP’ye oy veriyorsun. Senin haklarını ben savunuyorum, her yerde her ortamda savunuyorum. Yıllar yılı çalıştı, yıllar yılı üretti, alın teri döktü, iş kazası meslek hastalığı geçirdi, bazıları yaşamlarını yitirdi. E peki bu kadar çalışmanın bedeli emekli olduktan sonra bir köşeye atılmak mıdır. AKP aldı onları bir köşeye attı. Biz oradan çıkarmak istiyoruz, emekliyi baş tacı yapacağız.

ESNAF SOSYAL DEMOKRATTIR: Bugün iki milyon esnaf can çekişiyor. Aslında esnaf özü itibariyle sosyal demokrattır. Devletten hiçbirşey beklemez, bir de götürür yine götürür devlete vergi verir. Siz ne yapıyorsunuz esnafı bitiriyorsunuz. Esnaftan da oy istiyorum, senin sonunu getirene ben dur diyeceğim. Recep Bey, bir mucize daha söyledi. Efendim bu küçük bakkaların tamamı birleşsin, süper market kursun. Ben diyorum Recep bey ekonomi bilmiyor diye siz inanmıyorsunuz. Ama meraklanmasın CHP iktidarında ekonomi neymiş görecek.

YOKSULLUĞU NİYE TEŞHİR EDİYORSUN: Diyarbakır’ın Bağlar semtinde bundan yıllarca önce bir kamyonun üzerinden kadınlara ekmek dağıtılıyor. Kadınlar bir ekmeği almak için çamurlarda debeleniyorlar. Bu manzara Türkiye manzarası. Yoksulları alıyorsunuz kuyruğa diziyorsunuz, onlara birşey vermek için. Bizim inancımıza göre sağ elin verdiğini sol el görmeyecek öyle değil mi? Peki şimdi Recep beye sormayacak mıyız, senin yaptığın nedir allah aşkına, senin yaptığında inanç var mı, insaf varmı, insan onuru var mı? Sen bir insanın yoksulluğunu nasıl teşhir edebilirsin, bir inasanın yoksulluğuyla nasıl oynayabilirsin? Bunlar sosyal devleti unuttular.

P>HALKIN DEVRİMCİSİ: Evet halkın devrimcisi olacağız, çünkü halk için çalışacağız biz. Yoksulluğu tarihe gömmek bizim boynumuzun borcudur. Bu coğacrafyada bir tek çocuk bile yatağa aç girmeyecek, bunun mücadelesini vereceğiz biz. Bunlar yurttaşlık kavramını ortadan kaldırıp, kul mantığını getiriyorlar. Sosyal devleti kaldırıp, sadaka devleti getiriyorlar. Bir de diyorlar ki demokrasi, halk diyorlar, özgürlük diyorlar, sen insanın yoksuluğunu siyasi sömürü malzemesi haline hangi gerekçeyle getirebilirsin? Hangi hukuk mantığıyla, hangi inançla getirebilirsin? Diyeceksiniz ki peki siz ne yapacaksınız? İşçiye söylüyorum, emekliye söylüyorum, işsize söylüyorum, atanamayan öğretmenlere söylüyorum. Ahmet Arif’in dediği gibi bunlar, aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır, bunları tanı tanı da büyü diyor adiloş bebe…

AKP HESAP VERECEK: Hiç meraklanmayın kesinlikle AKP halka hesap verecek. Bugüne kadar yapanın yanına kar kaldı. Soyuna soyuna millette çeket kalmadı, gömlek kalmadı, pantolonunu bile almaya kalkıyorlar. İnançları sömürüyorlar. Deniz Feneri örneği hepinizin önündedir. Yoksula yardım yapacağız deyip kendileri köşeyi dönüyorlar. Sonuna kadar gideceğiz, kaçarlarsa kaçtıkları yere kadar gideceğiz.

YOKSULLUĞA KARŞI AİLE SİGORTASI: Yoksulluğu çözme yolu aile sigortasıdır. her ailenin bir sirgortası olacak. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kabul ettiği 102 sayılı sözleşmenin 9. sayılı sigorta dalını Türkiye’de uygulayacağız. 1971’den beri bu sirgorta dalı uygulanmıyor. Çünkü yoksulun yoksulluğunu sömürmek bunların marifetidir. Recep Bey bunu da duysun. Aile sigortasını getireceğiz. Yoksul, yoksulluğunu giderme hakkını sosyal devletten isteycek. Onun hakkıdır diyeceğiz biz, gidip birilerine yalvarmayacak, bana kömür, bulgur, makarna getir demiyecek. Kadının banka hesabına parayı yatıracağız, o da alacak çocuk, çoluğunun rıskını giderecek. Kime oy verirse versin, onun oyuna biz saygı duyacağız. Bizim için önemli olan o bir insandır ve onun yoksululğunu gidermek de bizim boynumuzun borcudur.

SEÇİM BARAJI İNECEK: Recep bey, çok sık milli irade der, milli irade böyle, milli irade şöyle. Milli irade tecelli etti vesaire. Allah aşkına bunlar son seçimde kaç aldılar, yüzde 47. Milli irade saygımız var, oy veren bütün yurttaşlarımıza da saygımız var ve bu seçimde düşünmelerini de isteriz ayrıca kendileri oy verdiler başlarına geleni gördüler. Şimdi yüzde 47 oy alıyor, mecliste yüzde 60’ı temsil ediyor. Yüzde 13 milli irade gaspı var. Başkasının iradesini sen temsil edemezsin. Siyasi partiler yasasına, getirmişsin yüzde 10 barajı. Fakir, fukaranın da oyunu kendi milli iradenmiş gibi kabul ediyorsun. Söz veriyoruz, yüzde 10 barajını aşağı çekeceğiz. Böylece Recep Beyin gerçek milli iradesini de görmüş olacağız. Öyle başkalarının oyunu kendi iradesiymiş gibi ortaya çıkıp övüne övüne anlatmasın, neyse iradesi çıksın bakalım, mecliste de o kadar temsil etsin.

FAŞİZME GEÇİT YOK: Tam bir korku imparatorluğu yaratıyorlar, şimdi yaptıkları son Anayasa değişikliğiyle de kendi korku imparatorluklarının hukuksal temellerini hazırlamak istiyorlar. Buna meydan veremeyeceğiz, bunun mücadelesini yapacağız. Bakınız şimdi bu ülkede işverenler, medya, sendikalar, stklar hepsi korkudan konuşamıyor, sokaktaki sade vadandaş bile telefonla konuşmaktan korkuyor, dinlenirim diye. Ne diyorlar bunun adına, demokrasi. şimdi ben size soruyorum, bu demokrasi mi faşist yönetim mi? Faşizme geçit yok, izin vermeyeceğiz, demokrasinin çıtasını yükselteceğiz.

KİMSE RECEP BEYİ ELEŞTİREMİYOR: Hukuku yüreklendirmeniz lazım, yargı bağımsızlığını sağlamamız lazım. Herkesin gidip davasının görüldüğü yerde güven duyması lazım. Eğer bir korku imparatorluğu yaratırsanız, kimse korkudan Recep Beyi eleştiremiyor. Recep Bey elini kaldırıyor herkes ölüyor, recep bey oturuyor herkes ölüyor, Recep bey konuşuyor ağzından bal damlıyor, nasıl bir düzendir bu. Benim bildiğim iktidarlar eleştirilir. Kimse korkudan eleştiremiyor. Bu korku imparatorluğunu sonlandırmak bize nasip olacak, biz bunu yapacağız.

BESLEME MEDYA OLMAYACAK: Medya, halkın gözü kulağı ve sesidir. Halkın sözü, medyada yankılanır. AKP iktidarından önce yandaş medya diye bir kavram yoktu. Şimdi bir kavram çıktı, yandaş medya. CHP iktidarında medya gerçekten medya olacaktır, besleme medya bitecektir artık. Yandaş medya halkın değil sevgili Recep Beyin gözü kulağı ve sesi.

TAYYİP RADYO TELEVİZYONU: Her yaktığınız elektrik, her ödediğiniz vergiden TRT’ye pay gider. TRT’yi izliyor musunuz, (Tribünlerden Hayır cevabı) çünkü TRT’nin yeni adı Tayyip Radyo Televizyon Kurumu… Buna da isyan ediyoruz. Benim vergimle bana haber vermiyorsun benim vergimle oturuyorsun kimin ne kadar para aldığını açıklamıyorsun. Hani saydamdı burası… Bunları yeniden inşa etmek, kurmak, halkın güvenini kazanmak inşallah bize nasip olacak.

P>BAŞÖRTÜLÜNÜN RANTINA DEĞİL SORUNUNA TALİBİZ: Şimdi bunlar, sözde toplumun her kesimine sahip çıkıyorlar. Buradan söylüyorum İstanbul’un merdiven altı atölyelerinde binlerce genç kız başörtülü genç kız üretim yapar, siz hiç AKP’nin yani Recep Beyin bu genç kızlarımız kayıt dışı çalışıyorlar, bunları sigortalı yapalım, dediğini duydunuz mu? İşte o başörtüsünü bunlar sömürüyorlar… başörtüsü de bunlar sömürüyorlar. Biz onlara gideceğiz. Merdiven altı atölyelere gideceğiz. Diyeceğiz ki, ‘biz seni sigortalı yapacağız, ben seni sendikalı yapacağım’ Gelecek güvencesi senin ellerinde olacak. Hiçkimseyi ötekileştirme lüksümüz yok. ‘Bu bana oy vermez’ diye bir kaygımız yok. Biz ülkenin rantına değil, sorunlarına talibiz. Onun için yola çıktık, seçim sandığına kadar da koşmaya devam edeceğiz.

P>ANAYASA PAKETİ DAVALARI KISALTMAYACAK: Anayasa değişikliğin temel hedefi yargıyı ele geçirmek. Millet sanmasın ki, bu anayasa değişikliği çıktı, benim işsizlik sorunum çözülecek, daha özgür olacağım, memurun grev hakkı olacak, yok öyle birşey. Var olan hakların bir kısmı ellerinden alınıyor. Memurlar farkında mı bilmiyorum. Sanacak ki vatandaş, davam 10-15 yıl sürmeyecek daha erken sonuçlanacak. Yok öyle birşey. Vatandaşların davaları erken bitmiyor, harçlar yüksek. Peki bunları çözüyorlar mı? Hayır. Vatandaş sanmasın ki bunlar çözülecek de gidip oy verelim. Tam tersine yargıyı ele geçirmek, yandaş medyadan sonra yandaş yargı yaratmak için bunu yapıyorlar. Bu yasa çıkarsa artık Türkiye farklı bir noktaya gidiyor.

YENİ ANAYASA SÖZÜ: CHP iktidarında söz veriyoruz; kesinlikle, ama kesinlikle, çağdaş, batı standartlarına uygun, bizim insanımızın kültürünü özümseyen bir anayasayı yapacağız. Güçler ayrılığı ilkesini kuvvetlendireceğiz. Demokrasi çıtasını yükselteceğiz. Atatürk’ün vasiyeti 12 Eylül’de çiğnendi; O vasiyetin de gereğini yapacağız.

P>DOKUNULMAZLIĞI REFERANDUMA GÖTÜRELİM: Vatandaşa gidelim. Recep Bey referandumdan hoşlanıyor. Bakalım dokunulmazlıkları vatandaş kaldıralım diyor mu, demiyor mu? Gidemez. Çünkü Recep Bey’in yargı fobisi var. Bu fobiyi atmış değil. Seçimlerden önce söz verdin, neden kaldırmıyorsun? Ama size söz, dokunulmazlıkları mutlama ama mutlaka CHP iktidarında kaldıracağız.

KİMİ ALDATIYORSUN RECEP BEY: Anayasa değişiklerinden biri de ekonomik sosyal konsey kuruluşu. Eee zaten var ekonomik sosyal konsey. Her üç ayda bir toplanması lazım. Bir yıldır toplanmıyor. Sen kimi aldatıyorsun Recep Bey? Çıkıp bunu millete anlatsana. Neden toplamıyorsun? İşsizlik, yolsuzluk var. Toplayamazlar.

FRANSIZ ANAYASA MAHKEMESİNE Mİ GİDİYORUZ: Ana muhalefet partisi Anayasa Mahkemesine gidiyor, diyor Recep Bey. Anayasa Mahkemesi de Anamuhalefet Mahkemesi oldu diyor. Ben diyorum Recep Bey ekonomi bilmiyor, bunun üzerine hukuk da bilmiyor. Hukuk kültürü de yok. Sevgili Recep Bey, biz Fransa’nın mı Anayasa mahkemesine başvurduk? Türkiye Cumhuriyeti Anayasa mahkemesine başvurduk. Hatta birşey daha söyleyeyim, milletvekili seçildik, gittik çıktık bu Anayasa’ya sadakat dolayası ile namusumuz ve şerefimiz üzerine söz verdik. Recep bey de aynı yemini içti. Sen Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı düzenleme yaparsan, biz de bunu görüp, duyup, bilip sesimizi çıkarmazsak, ettiğimiz yemini çiğnemez miyiz? Bizim namusumuz ve şerefimiz bu kadar ucuz mu?

RECEP BEY KORKMAYA DEVAM ETSİN: Biz eğer Anayasa’nın değişmez ilkelerine aykırı düzenleme yapılıyorsa elbette Anayasa mahkemesine gideceğiz. Çünkü biz halkın çıkarlarını savunuyoruz. Recep Bey’in çıkarlarını değil. Ortada bir hukuk cinayeti var; Diyor ki Recep Bey, ‘Efendim faille uğraşmayın’ Biz biliyoruz bunun faili sensin. Onun için uğraşıyoruz zaten. Hukuku katlediyorsun, diyorsun ki, ‘sesini çıkarma’ Olmaz. Hukukun gereği neyse onu yapacağız. Recep Bey’in fobileri burdan kaynaklanıyor. Korumak istediği yalan düzenine karşı mücadele ettiğimiz için korkuyor Recep Bey. Ama korsun. Korkmaya da devam etsin. Çünkü CHP iktidarı geliyor artık.

NAYLON FATURACI, ALİ DİBOCU, KALPAZAN: Size bir söz daha veriyorum; CHP iktidarında ilk yapılacak işlerden birisi siyasi ahlak yasasını çıkartmaktır. Parlamento’da vurguncunun, talancının, ihaleye fesat karıştıranın, dolandırıcının, kalpazanın yeri yoktur. Silip atacağız. Bu yasayı çıkaracağız ki, artık ülkede naylon faturacıdan maliye bakanı, Ali Dibocu’dan Adalet Bakanı, kalpazandan da başbakan olmasın. Eğer parlamentoya milletvekili gelecekse dürüst adam gelsin. Millet perişan, o cebini doldurmakla meşgul. Bu düzeni yıkacağız. Politikacı halka hesap vermeyi namuslu bir görev olarak kabul etmelidir. Hesap vermekten kimse korkmamalıdır. Alınteri ile oluşturulan servetin, başımızın üzerinde yeri var. Ama birileri cebini dolduruyorsa ona da hesap soralım artık.

KESİN HESAP KOMİSYONU: Bütçe parlamentoda ve komisyonda konuşulur ve biter. Bir kanun daha var, adına kesin hesap kanunu derler. Geçmiş bütçe, öngörülen hedefler, harcanan paralar nerede kullanıldı. Amaca ulaşıldı mı ulaşılmadı mı? Bunu bir iki kişi konuşur ve kaybolur gider. Size söz; Plan Bütçe Komisyonu dışında, bir de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Başkanı da anamuhalefet partisinden olacak. Bizi sorgulayacak, biz de hesap vereceğiz. Vatandaşın dişinden kovuğundan aldığımız verginin hesabını vermezseniz bu ülkeye demokrasi gelir mi? Bu ülkeye barış gelir mi, işsizlik biter mi? Yolsuzluk biter mi?

HERŞEY YOLUNDA AMA MAĞDUR: Bir mağdur edebiyatıdır gidiyor.. Ne biçim mağdurluktur bu? 7 yıldızlı otellerde tatil yaparsın, adam mağdur. 5 yıldızlı otellerde, saraylarda düğün yaparsın, adamcağız mağdur. Çin Seddi gibi, çift duvarlı örersin, 5 tane villayı alırsın, yanında helikopter pisti, havuzlu villanda oturursun, adamcağız mağdur. 4 çekerli ciplere binersin, keyfin yerinde, gıcır, para pul derdin yok, adamcağız mağdur. Anlamak mümkün değil. İşsizlik var, yolsuzluk var, yatağa aç giren çocuklar var, beyfendiye bir uçak yetmiyor, Recep Bey ikinci uçağı alıyor, gene mağdur.

P>Çocuğunu Amerika’da okutursun, masrafını da bir işverene yüklersin, Recep bey mağdur. Katar Emiri’nin düğününe gidersin, üstelik Başbakanlık uçağını da kullanırsın ama beyfendiler mağdur. Anlamak mümkün değil. Yoksa bu ülkede mağdur olan bizim anladığımız anlamda emekliler mi, işsizler mi, atanamayan öğretmenler mi, yoksullar mı, sokakta kağıt toplayanlar mı, bunlar mağdur değil mi? Hele hele dershane parasını ödemedi diye eşi hapse giren, çocuğu intihar eden hiç mağdur değil mi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Geçimini sağlamak içtin böbreğini satan vatandaş mağdur değil mi? Bu anlayışı da ters düz edeceğiz. Doğru eğri oldu, eğri de doğru oldu AKP iktidarında. Bunu değiştireceğiz. Eğri eğri olacak, doğru da doğru.

DUBAİDEKİ PAZARLIK VATANA İHANETTİR: Oldu bitti ile dış politika yürütülemez. Yılların alın teri var orada. Uzun uzun bürokratlar önce çalışırlar. Görüşler çıkar. Ülkelerin karşılıklı çıkarları var. Siz, ‘ben gidip imza atayım bu sorun çözülsün’ dediğiniz zaman çözülmez. Çözemediler işte. Kıbrıs’ı gördünüz. Kıbrıs halkı ne yaptı? AKP’nin getirdiği iktidarı sandığa gömdü. Şimdi sıra bizim halkımızda. Önümüzde seçim var. Kıbrıslıların yaptığı gibi AKP’yi de burada sandığa gömeceğiz. Duygusallıkla dış politika gitmez. Dubaide anlaşma imzalayacaksın 1 milyar dolara Türkiye’nin onurunu masaya yatıracaksın. Buna dış potika denmez. Bunun hukuktaki adı vatana ihanettir. Bu kadar açık söylüyorum. Japonlarla bir anlaşma yaptılar ve meclise geldi. Koşullardan biri, kimseye rüşvet vermeyeceksiniz. CHP itiraz ettiği için bu uygulanmadı. Bunun altına bakanlar nasıl imza atarlar? Bu ülkenin onuru yok mu, Allah aşkına?

AB SÜRECİ DEVAM: AB çok önemli. İkinci Genel Başkanımızın imzasıyla başlamıştır bu süreç. Bir çağdaşlaşma projesi olarak görüyorum. Amma velakin, bize uygulanan çifte standartı kesinlikle kabul etmiyoruz. Ya adam gibi oturur müzakere yaparsınız, tarih verirsiniz. Yada kusura bakmayın. Biz size mahkum değiliz, deriz bunu. Çünkü dinamizm bizde, gelecek, gençlik bizde. Gelecek bizde. Elbette ki, AB’nin standartlarını yakalamak isteriz. Elbetteki onların hukuk düzenini, etik değerlerini saygı gösteririz. Ama artık Türkiye’yi ikinci sınıf ülke yerine koymaktan kendilerini alıkoysunlar. Biz elbetteki çağdaş ülkelerle birlikte olmak, çağdaş uygarlığı yakalamak isteriz. Dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olmak isteriz. İşbirliğine, yatırımlara elbette evet. Ama Türkiye’ye yaptıkları çifte standart bizi rahatsız edilyor. AB temsilcileri Türkiye’de otel lobilerinde, bürokrat odalarında Türkiye’nin gerçeğini öğrenemezler. Anayasa değişikliğinde, bunu desteklediklerini söylediler. O zaman AB yetkililerine söylüyorum; bu değişikleri neden kendi ülkenizde yapmıyorsunuz? Çıkarın, yapın kendi ülkenizde. Oraya gelince yapamıyorlar. Niye bize dayatıyorsunuz?

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ: CHP demokrasiyi, çok partili rejimi getirmiş bir partidir. CHP’nin ikinci genel başkanı seçimde kaybettiği zaman, “Paşam yenildiniz” sorusuna mahutap olduğunda, “Evet ben yenildim. Ama benim yenilgim en büyük zaferimdir” diyen birisidir. Bu ülkeye demokrasiyi getirdik, parti içi demokrasiyi de getireceğiz. Gençliği olmayan bir partinin, geleceği yoktur. Kadın kollarımız da öyle. Daha demokratik bir yapı olacak. Parti içi demokrasi ile. Tüzüğü de değiştirerek bunu yapacağız.

BÖLÜNME LÜKSÜ KALMADI, HERKESİ KUCAKLAYACAĞIZ: (Türkiye) Raydan çıkmış bir tren, nereye çarpacağı belli olmadan gidiyor. Her alanda belirsizlikler oluşmaya başladı. Başbakan sadece bu belirsizlikleri seyretme noktasında kalmıştır. Artık bölünme lüksümüz yok. Bu ülkenin aydınları, yurseverleri, sanatçıları, sosyal demokratları, solcuları, işçisi, çiftçisi, memuru, halkı, temiz toplumdan, düzgün toplumdan yana olmak zorundadır. Artık bir yürüyüş başlattık. Temiz Türkiye yürüyüşü. Halktan yana yürüyüş. Kul hakkı yemeyen yürüyüz. Bunu yakalayacağız. Ve herkesi kucaklamak zorundayız. Buna inanan bütün yurtseverleri, bütün vatanseverleri, bütün yurttaşlarını inancı ne olursa olsun, etnik kimliği ne olursa olsun artık soyulmaktan bıktıysa CHP altına gelsin. Buradan da yer var. Önce birleşeceğiz.

“Y”yi YEMEK SANDILAR: Bakın bunlar ne diyorlardı. Üç Y’le mücadele edeceğiz diyorlardı. Bunlar Y’yi, yemek olarak algıladılar. 3 kez yemeye başladılar. Talan, vurgun düzeni yarattılar bunlar. Bunun hesabını sormak hepimizin boynunun borcudur. Bir kişinin değil. Hep beraber çalışacağız. Tarlada çalışacağız, fabrikada çalışacağız, lokantada çalışacağız, berberde çalışacağız, kahvede çalışacağız, sokakta çalışacağız. Halkı aydınlatacağız, halkı kucaklayacağız. Onun dertlerine derman olacağız.

ONLARIN DERDİ BİZİM DERDİMİZ: Yatağa her akşam aç giren çocuğun acısı; ürettiği malı 5 kuruşa maledip, 3 kuruşa satan çiftçinin acısı bizim acımızdır. Kepenk kapatan esnafın; Zonguldak’ta yerin yüzlerce metre altında kara elması kendisine tabut yapan işçinin; İşsiz kocası akşam eve yemek getirmediği zaman, ekmek getirmediği zaman, tenceresi kaynamayan kadının, aybaşını getiremeyen emekçinin derdi bizim derdimiz olacaktır. Bunları dert edindik. Bu dertleri çözeceğiz. derdi bizim derdimizdir. Bu sorunları çözmeden politika olmaz. Bizim için değil, cebimiz için değil, akrabalarımız için değil. Halk için politika yapacağız. Beraber kazanacağız, halkla bölüşeceğiz.

BEN YOK, BİZ VARIZ. Türkiye hepinizle gurur duyacak. Çünkü ben yok, biz varız. Biz yola çıkıyoruz. Beraber gideceğiz, beraber çaba harcayacağız, hiçbir beklenti içine girmeden. Biz başka birşey istemiyoruz. Biz zengin olmayacağız, yakınlarımız zengin olmayacak, alınteriyle kazanılmış paraya her zaman saygı duyacağız, ama birisi kazandığının hesabını veremiyorsa, siyaseten ona da hesap soracağız. Kusura bakmasınlar. BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE KOŞACAĞIZ: İktidar yürüyüşü dedim ama arkadaşlar buna iktidar koşusu diyelim dediler. İktidar koşusunu yapacağız. İktidar koşusuna hazır mısınız. Hazır mısınız. Siz hazırsanız, söz veriyorum, ben de hazırım. Doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde aynı sloganla yola çıkacağız. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yürüyeceğiz.

yazı http://www.radikal.com.tr internet adresinden alınmıştır.

20/04/2015

Sorumlular Sorumluluklarını Yerine Getirmelidir

Siyasi partilerin amacı yerelde ve genelde iktidar olmaktır. Çalışmaları, hedefleri, yöntemleri, ilkeleri, organları, örgütü, oy verenleri vardır. Amaca ulaşmak için duygusallıklar dikkate alınmaz. Etik kurullar önceliklidir. Üzüntü kadar sevinç gözyaşları partililere yakışmaz. Yakışık almaz. Partide hangi noktada olursa olsun görev ve sorumluluk vardır. Görev ve sorumluluklarını partinin amacına uygun şekilde yerine getiremeyenler / getirmeyenler doğaldır ki görevlerinden ayrılmaları gerekir. Bilinen bir gerçek daha vardır ki; ülkemizde siyaseti geçim kaynağı haline getirmişler de azımsanmayacak kadar çoktur. Vizyonu ve misyonu olmayan, kişiliksiz ve mesleksiz insanlar yalan ve iftiralarla da sürekli kendilerine orun yaratırlar. Gerçek partililer her ne olursa olsun doğrulardan, ilkelerden, etik kurallardan vazgeçmezler. Sayın Genel Başkan Deniz Baykal’ın 10/05/2010 tarihli istifasını doğru bir hareket olarak kabul ediyoruz. Pensilvanyadakinin üzüntü dileklerini samimi bulmadan önce, bizlerin istemlerini dikkate almış olsaydı herhalde kendisi ve ülkemiz bugün farklı yerlerde olurdu. Hangi gerekçe ile olursa olsun alınan kararların onurluca arkasında durmak insan olmanın da gereğidir. Ümidimiz başta Önder Sav, Mehmet Sevigen, Yılmaz Ateş, Mustafa Özyürek, Mehmet Ali Özpolat, Onur Öymen Başaran, Algan Hacaloğlu, Mehmet Cevdet Selvi, Canan Arıtman ve Eşref Erdem olmak üzere kamu oyunda güvenilirliklerini yitirmişler ile, il ve ilçe örgüt yöneticilerinin de durumlarını gözden geçirmeleridir.
10/05/2010

WordPress gururla sunar | Tema: Spicethemes tarafından geliştirilen Spiko