Kamuoyunda iktidar ve iktidar yanlıları ile iktidarın değirmenine su taşıyanlar CHP aleyhine karalama kampanyalarını yine hızlandırdılar. İktidarda kalmak için her şeyi göze almış olanlarla, kim olduklarını bilmediğimiz aynı merkezden beslendiklerini sandığımız kişiler seçim sürecinde değil, her günün yirmi dört saatinde Devletin kurucusu partiyi karalamak için elinden gelen çabayı gösteriyorlar. Genelde kullandıkları yöntemler; geçmişi karalamak, kabuk bağlamış ortak acıları kaşımak, toplumun belirli kesimlerinde karşılık bulacakları çarpıtılmış gerçekleri hoşa gidecek şekilde söylemek. Bunu da başardıklarını, en azından CHP’ye 4-5 puan kaybettirdiklerini söyleyebiliriz.
Son günlerde özellikle etnik kimliği veya inancı, mezhebi nedeniyle bazı CHP milletvekillerine doğrudan CHP’yi öne çıkararak saldırılmaktadır. Aslında saldırılan o kişiler değil, CHP’dir. CHP felsefesi, CHP ilkeleridir. Çağ dışı ilkel anlayışların, çıkarcı, saptırımcı ve işbirlikçilerin önündeki tek engel tam bağımsızlığı, özgürlü savunan Atatürk ilke ve devrimlerinin savunucusu CHP’dir, CHP’lilerdir.
Ne yazık ki Ülkemiz bugün ahlaktan yoksun bireylerin egemen olduğu, hukukun üstünlüğünün yok edildiği, adalet duygularının köreltildiği bölünme aşamasına gelmiş / getirilmiş durumdadır. 60 yıldır izlenen ABD güdümlü politikalar meyvesini vermiş, Osmanlının parçalanmasını sağlayan seramik müzesinde imzalanan 433 maddelik Serv dayatmasında olduğu gibi önümüze içeriğini bilmediğimiz çözüm süreci dayatmasını koymuşlardır. Sözüm ona yarım asır uygulanan olağanüstü hal doğu ve güneydoğuda kaldırılmış, olağan üstü hal komuta zinciri askerin elinden alınarak Valilere verilmek suretiyle olağan hale gelmiştir. Doğu ve Güneydoğu da dünkü hukuksuzluk, mezalim, işkence, ağalık-marabalık düzeni ne ise bugün de odur. Ülkemizin diğer yerlerindeki insan hakları ihlali, hukuksuzluk neyse Doğusunda da odur.
Kıbrıs Barış Kuvvetleri komutanlığı yapmış, Çekiç Güce karşı çıkan, ABD’nin Kuzey Irakta oluşturmaya çalıştığı Kürt Devletinin Türkiye için zararlı olacağını ifade ettiği için ABD tarafından istenmeyen, Doğumuzdaki sorunların demokratik yollarla çözümlenmesi gerektiğini ifade eden, JİTEM’in kurularak yargısız infazların yapılmasına, itirafçılarla birlikte silah ve uyuşturucu kaçakçılığına karşı çıkan, İncilik üssünden kalkan ABD uçaklarının PKK’ya yardım dağıtıyor, diyen Jandarma Eski komutanı Eşref Bitlis 1993 yılında nedeni henüz bilinmeyen şekilde ölmüş/öldürülmüştür. Demokratik yollarla çözüm isteyen iyi yetişmiş, gerçekten yurtsever ve demokrat Jandarma Genel Komutanının ölümünden sonra birlikte çalıştığı ekip birer birer öldürülmüştür. 12 Eylül darbecilerinin ürünü parti ve devamı partilerce politikalar değiştirilmiş bazen asker, bazen PKK kullanılarak izlenen köy boşaltma, batıya göç ettirme yoluyla toprak ağalığının yıkılması süreci ters tepmiştir. Gelişen bilgi iletişim teknoloji, batı ülkelerinin enerji dağıtım ve kaynaklarına egemen olma, SU havzalarını ele geçirme istekleri HES projeleriyle, Karadeniz sahil yoluyla, maden arama ruhsatlarıyla ortaya çıkmış durumdadır.
Türkiye dönem noktasındadır ve bizce halkımızın önünde belli başlı üç seçenek vardır.
1. Yol; Hırsızlığı, yolsuzluğu, ABD güdümlü politikaları benimseyip, yurttaşlar arasında kin ve nefret tohumlarının ekilmesini, baskı ve küfrü, ülke varlıklarının, topraklarının, madenlerinin yabancılara satılarak, borç alınarak zenginleşmeyi, Hakkın değil, güçlünün egemen olduğu yönetim anlayışı ve ülkeyi seçeceğiz,
2. Yol; kim ne yaparsa yapsın haklarını kullanmayan, görevlerini yapmayan nemelazımcı yurttaşların çoğunlukta olduğu ülkeyi seçeceğiz.
3. Yol; Yeniden yapılanarak, şeffaf, birlikte, hukukun üstünlüğünü savunarak, ulusal değerlere ve kimliğe sahip çıkarak, eşit yurttaşlık haklarının sözle değil, eylem ve uygulamalarla sağlayarak, kimsenin diğerinden üstün olmadığı, vatandaşlar arasında, görevi, yetkisi, konumu, ne olursa olsun ayrım ve ayrıcalığın yapılmadığı, hakça ve eşitçe paylaşımın esas olduğu, hak edenin haklarının korunduğu, bilim ve gelişmeyi hedef alan eğitimli, gelişmiş, inançların serbestçe yaşanabildiği, özgürlüklerin sınırsızlığının sadece diğer kişinin özgürlüğüyle sınırlanabileceği, insanın ve insanlığın merkezde olduğu ülkeyi seçeceğiz,
CHP’nin tarihinde Devlet kurma becerisi, kararlılığı, azmi ve yeteneği vardır. Aslında Türk Devriminin gerçekleşmesinde emeği geçen, şehit kanlarıyla sulanmış toprakları yurt edinen her yurttaş CHP’lidir. Doksan yıldır Devleti, yurttaşları koruyup, kollayan Parti CHP’dir. Yapısı hata yapmama üzerine kuruludur. Hata yaptığında halk kendisine çok ağır cezalar verir. Halkımız CHP’ye güvenir. CHP’siz demokrasi olmayacağını bilir. Çünkü çok partili düzene CHP kendisi geçmiştir. Kendisi her şeyiyle egemen olduğu 1954 seçimlerinde iktidarı teslim etmekten çekinmemiştir. Tarihi doğru okumak gerekir. Hangi güç o günlerde İsmet Paşa’ya karşı gelebilirdi? İsmet Paşa “temiz seçim istiyorum” demeseydi DP iktidar olabilir miydi? CHP işte bu gelenekten geliyor. Her fırsatta doğrudan veya dolaylı yollardan Atatürk ve devrimlerine karşı çıkanlar bugün iktidardadırlar. Bazen iki ayyaş derler, bazen bir gecede insanları cahil etti derler (sanki harf devrimi yapılınca okuma yazma unutuluyor), bazen olmayan dili varmış gibi gösterirler, bazen Türkçe yetersiz dil deyip aşağılayarak, öykündüklerin Arap dilini överler. Algı yönetmeyle, ülke yönetmek farklı kavramlardır. Aynen kılıçla zafer kazanabilirsiniz ancak kılıcın üzerine oturamadığınız gibi. Algı ile iktidar olursunuz da muktedir olamazsınız. DP, ANAP, AP gibi yüzde ellilerle iktidar olur, sonradan sıfıra inersiniz. CHP bu partilere benzemez. AKP’ye hiç benzemez.
Bugünkü CHP’nin Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğünden, insancıllığından, demokratlığından hiçbir şüphemiz yoktur. Kendisinin Atatürk, Vladimir Lenin, De Gaulle, George Washinton, Mao Zedong, Sultan Süleyman gibi lider olmadığını biliyoruz. Ancak Kılıçdaroğlu’nun iyi bir insan, iyi bir yönetici olduğunu, yanındaki kişilerin en az yarısının da kendi görüntüsünü bozduğunu biliyoruz. O da bizim kusurumuz. Parti örgütünü yenileyemedik. Yenileştiremedik daha doğrusu bu yönde fırsat bulamadık. Ama her şeye rağmen diyoruz ki 90 yıllık geçmişi olan, bilgi, birikim deneyimleriyle ülkeyi karanlık günlerden aydınlığa barış içinde birlik ve beraberlik duygularıyla çıkarabilecek tek parti CHP’dir. CHP anlayışıdır, CHP zihniyetidir. 90 yıl önce ne demişsek, bugünde aynı ilke ve hedeflerle söylüyoruz.
CHP içinde konuşulmayacak, konuşulamayacak hiçbir konu yoktur. Her şeyi yeri geldiğinde, ortamında tartışır, konuşuruz. Elbette CHP Gezi olaylarında, Uludere’de, Reyhanlı’da ve diğer yerlerde katledilen yurttaşlarımızın yanında olacaktır. Elbette suçluların ortaya çıkarılması, yargılanması için T.C. Devletinin tüm kurumlarını göreve davet edecektir. Devlette ahlak yoktur. Devlette kin tutulmaz. Devlet suçluyu korumuz. Devletin kuralları vardır ve eşit şekilde, ayrım gözetmeksizin uygular, uygulaması gerekir. Yoksa Devlet ortadan kalkmış demektir. CHP’li olarak diyoruz ki Devlet suç işlemez. Devlet politikası başka şeydir, Devlet görevlilerinin eylemleri başka şey. Bu noktadan hareketle diyoruz ki; Dersim bölgesinde 1937-1938 yıllarında günümüzden baktığımızda katliam yapıldığını görüyoruz. Hiç kimse bunu yokmuş kabul edemez. Hiç kimse 600-700 yıldır sürdürülen feodalite düzenini 1937-1938’e sıkıştıramaz. Bugün farklı bir yapımı var? Yargısız ölen sayısı az olunca suç ortadan mı kalkıyor? Dersim katliamı sırasında hasta olan Atatürk’e de doğru bilgi verildiğine inanmıyoruz. Atatürk’e isyan var denildiğinde “isyanı bastırın” demesi kadar doğal bir emrin olamayacağına da inanıyoruz. Herhalde Atatürk veya hükümet üyeleri o dönemlerde gidin çocukları, yaşlıları da öldürün dememiştir. Tarihi gerçeklerin ortaya çıkarılması varsa suç ve suçluların bilinmesi için T.C: Devletinin kuruluşundan itibaren gizli meclis görüşmelerinin açıklanmasını, Meclis araştırma komisyonu kurulmasını istiyoruz. Mademki CHP suçlu alın size fırsat. Kurun komisyonları, açın arşivleri gerçeği millet öğrensin.
Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin iktidar olması demokrasinin tekrar raylarına oturması için fırsattır. İki dünya savaşı ile birlikte kurtuluş savaşını da yönetmiş kadroların geleneğinden gelen, genlerinde Devlet yönetme becerisi bulunan CHP’nin tekrar iktidar olması tam bağımsız, özgür Türkiye’nin tek, belki de son şansıdır. 31.12.2014