blog-image

CHP İL KONGRELERİ YAPILIYOR

Partimiz CHP Kurultay sürecinde. 26-27/12/2015 tarihlerinde İl kongreleri yapılıyor. Elbette tüm illerimiz çok önemli. Ancak İstanbul bunlar arasında belirleyici konumda.

Ne yazık ki Atatürkçüyüm deyince Atatürkçü, sol elini kaldırınca solcu, demokratım deyince demokrat olunmuyor. Hepimiz biliyoruz ki; CHP bugünkü örgüt yapısı ve yönetim anlayışıyla yerelde ve genelde iktidar olması zor. İlkeli, tutarlı davranılmadığı gibi, yönetim kadroları da güven vermiyor.

Yıllardır partimiz dar kadrocu, hizipçi anlayıştan kurtulamadı.  CHP tüzüğünde zorunluluk olmadıkça çarşaf liste uygulanması gerekiyor. Oysa; çarşaf liste oylaması zor oluyor, saatlerce sayım sürüyor, delegeler oy kullanmasını bilmiyor, oylar boşa gidiyor vs. gerekçelerle, yalan söylenerek blok liste yöntemleri uygulanmaya devam ediliyor. Siyaseti meslek edinmiş, siyasetten geçinen, şeffaf olmayan, rant çeteleriyle iş birliği halindeki kişilerin onaylayabileceği blok liste anlayışı terk edilmedikçe partimiz küçülmeye devam edecektir.

CHP’nin tarihiyle bağdaşmayan bu çağ dışı, ilkel,  kötü ve ahlaktan yoksun delege ağalığı sistemiyle bir yere gitmek mümkün değildir.

26/12/2015 tarihi itibariyle il yönetimlerinin kimler olduğunu, kurultay sonucunda oluşacak PM ve MYK üyelerini bilmiyoruz. Sonuç her ne olursa olsun delege ağalığı sistemiyle oluşan yapı katılımcı, demokratik, doğru olmayacaktır. Kurultay sürecinin hemen sonrasında tüzük ve program kurultayları toplanmalı, antidemokratik tüzük hükümleri kaldırılarak delege ağalığı sistemine son verilmelidir. Doktora tezlerinden yararlanılarak hazırlanan seçim bildirge sisteminden vaz geçilmeli, çağa uygun, halkımızın sorunlarını çözmeye yönelik hukukun üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini, eşitliği, halkı, adaleti, barışı savunan, Atatürk devrim ve ilkeleri ışığında yeniden yapılanmaya gidilmelidir.

Selam ve saygılarımızla,
CHP TABAN HAREKETİ

 

blog-image

1 KASIM SEÇİMİ BİTTİ

1 Kasım 2015 günü tekrarlanan seçim sona erdi. 7 Haziran 2015- 1 Kasım 2015 tarihleri arasında Türkiye’de yaşananların tamamını değerlendirmeden yapılan yorum ve saptamalar eksik yada yanlış olacaktır. Öncelikle belirtelim ki; ülkemizde hukuk, adalet, vicdan, sosyal barış, insana saygı kalmamıştır. 7 Haziran sonrasında birbirleriyle konuşmayan / konuşamayan partilere halkımız tekrar iktidar şansı vermemiş, etnik temel üzerine siyaset yapanlara da adeta tokat atmıştır.

AKP açık ara tartışmasız şekilde seçimi kazanmış, CHP kaybetmiştir. CHP açısından “oyumuzu koruduk” söylemi, siyasetten geçinenlerin kendini koruma kalkanıdır. Esas üzücü olan Parti Meclisi, Merkez Yürütme Kurulu, İl ve İlçe yönetimlerinden bir kişinin bile çıkıp sorumlu benim, görevimi gereği gibi yapmadım / yapamadım diyerek istifa etmemesidir.  Demokratlığından, dürüstlüğünden, yeterliliğinden şüphemiz olmayan, adeta tek başına seçim sürecinde çalışan Sayın Genel Başkanın tek başına sorumlu tutulması da hakkaniyete uygun olmayacaktır.

En başta İstanbul İl ve İlçe yönetimleri olmak üzere seçim sürecinde kendini sorumlu görenlerin tamamını istifaya davet ediyoruz. Doğrusu seçimleri AKP kazanmadı; tutarsız, ilkesiz, beceriksiz, niteliksiz, güven vermeyen CHP yönetimleri, örgütü nedeniyle halk zorunlu olarak gidip AKP’ye tekrar oy verdi.  7 Haziran seçimlerinde “alkışlıyoruz” kampanyasını bile anlamayan, oyun havasına çeviren CHP örgütlerinin de baştan sona – sondan başa gözden geçirilmesi, yığma, devşirme, eş, dost, hemşehri, ahbap çavuş ilişkisiyle oluşturulmuş örgüt yapısından kurtarılması gerekiyor.

Ana muhalefet görevini halkımız yine CHP’ye vermiştir. Muhalefet görevini de hukukun içinde kalarak, kişisel tanıtım ve propaganda aracına dönüştürülmeden zamanında, doğru, amaca uygun, şeffaf, denetleyen, bilgilendiren, hesap soran anlayışla oluşturulacak kadro hareketiyle sağlanmasını istemekte önce CHP’li sonra YURTTAŞ olarak hakkımız olduğuna inanıyoruz.

CHP TABAN HAREKETİ

blog-image

CHP – AKP HÜKÜMET GÖRÜŞMELERİ

CHP – AKP Hükümet kurma görüşmeleri sırasında başta TV’ler olmak üzere basın yayın kuruluşlarının neredeyse tamamının yalan, yanlış, yanıltıcı haber yaptıkları ortaya çıktı.
Bir aydır yapılan heyetler arası görüşmelerde CHP temsilcilerinin AKP temsilcilerine ülkenin sorunları ve çözüm yolları hakkında bilgi verdikleri, koalisyon görüşmesi yapılmadığı ortaya çıktı.
Ülke insanının ekonomik, sosyal, kültürel, sağlık, eğitim, güvenlik, adalet, işsizlik, gelecek sorunlarının çözümü için görevli siyasiler ne yazık ki 7 Haziranda halk tarafından birlikte yönetin mesajını yok saymışlardır. Yıllardır ağızlarda pelesenk yapılan MİLLİ İRADENİN aslında çiğnenen sakız markası olduğu da ortadır.
Siyaset simsarlarının Parti, kişisel hırs ve çıkarlarını esas alarak yapmış olduklarının tamamı vicdansızlıktır. Çöplükten ekmek toplayanlarla, lüks araba sırasının aynı kentte yaşandığı ülkemizde kandan, kinden, terörden, savaştan medet umar hale gelen siyasilerin, yöneticilerin yaptıkları en basit tanımıyla aymazlıktır, sorumsuzluktur.
Koalisyon görüşmelerinin olumsuzlukla sonuçlanmasının belki de en önemli sonucu; birkaç tanesi dışında seçilen milletvekillerinin milletvekilliğini hak etmediklerinin ortaya çıkmasıdır. Kısa süre içinde kimliklerinin, kişiliklerinin, ilke ve hedeflerinin ne olduğunun ortaya çıkması açısından belki de çok iyi olmuştur.
Şimdi seçim meydanlarında AKP, MHP, HDP ne diyecekler çok merak ediyoruz. 

09/05/2015

CHP MECLİSTEN ÇEKİLMELİDİR.

CHP’nin yerel yönetim adaylarını belirlerken izlediği yöntemin sağlıklı ve doğru olmadığını ifade ettik. Adayları belirleyen yetkili komisyonun kimlerden oluştuğunu öğrenemedik. Seçimlerde aday belirlemede hangi kriterlerin esas alındığını anlamış değiliz. İstemlerimizi, yanlışlıkları, ilkesizlikleri laşabildiğimiz CHP yetkililerine iletmeye çalıştık. Duymadılar, duymak istemediler, ya da işlerine gelmediği için duymazlıktan geldiler.

Bilindiği üzere seçme ve seçilme hakkı temel insan haklarındandır. CHP parti meclisi seçme yetkilerinin tamamını MYK’ya devretmiş, kamuoyunda ayıp olmasın diye bir gecelik kararla adayları onaylamıştır. Öncelikle MYK ve PM üyelerinin CHP’nin tarihsel birikimi göz ardı ederek ilke ve hedeflerden uzaklaştığını , müteahhit ağırlıklı Belediye Başkan adaylarını neden seçtiklerini halka anlatmalıdırlar.

AKP yeşil devrimin alt yapısını tamamen oluşturmuş, toplumun duyarlı olabileceği veya öyle sandığımız yolsuzluk/hırsızlıklar konusunda da Cemaat-AKP yapay çatışmasını yaratarak hukuku işlemez hale getirmiştir. Sözüm ona İslam karşıtı! düzenin yıkılması için her şeyin geçerli olduğu konusunda koşullandırılan halk % 71-80 arasında “evet Türkiye’de yolsuzluk yapılıyor” derken; yolsuzluklardan sorumlu iktidarı desteklemeye devam etmesi de insanımızın yüz karası değil, CHP’nin yüz ayıbıdır. Adayların kişiliklerine, kimliklerine bir şey söylemiyoruz. Onlar işlerini yapmışlar, her nasılsa aday olmuşlardır. Esas sorun “Kadıköy’ü Kadıköylü biri yönetecek” diyen parti yetkilileri, diğer ilçelerde neden aynı duyarlılığı göstermedi veya bu o kadarda önemli mi? AKP ne kadar yalan söylüyorsa, ne kadar yolsuzluğa karışmışsa CHP’de karar alıcılar da o kadar yalan söylüyor, en azından çelişkili açıklamalarla söylem birliği yapamıyor, bir o kadar da yolsuzluk konusunda güven vermiyor. % 71-80 oranında yolsuzluk var deyip, AKP’ye oy vereceğini söyleyenler AKP’yi sevdiklerinden oy vermiyorlar. Başka gidecekleri yer olmadığından AKP’ye oy veriyorlar. Bu kadar açık tabloyu bile göremiyorlarsa; CHP’yi yönetenler ya gerçekten CHP ve ülkeye ihanet ediyorlar yada kişisel çıkarları için en hafif deyimiyle insanımızı kullanıyorlar ve apılanların tamamı siyasal oyun.

Mecliste yapılan son HSYK düzenlemesi şüpheniz olmasın aynen onaylanacak ve yürürlüğe girecektir. Yapılan doğrudan; olmayan hukuk düzenine karşı darbedir. CHP; AKP’nin meclisteki varlığını ve yapılan sessiz darbeyi meşrulaştıramaz. Genel seçim ve yerel seçimlerin doğru zeminde yapılabilmesi için ülke iç savaşa götürülmeden CHP meclisten çekilmelidir. 16.02.2014

09/05/2015

Kılıçdaroğlu Yazılı Açıklama Yaptı

“Bu çağrıyı; şu anda Taksim Gezi Parkı’na yapılan haksız ve hukuksuz operasyona dâhil olan ve bu müdahalenin parçası haline gelen başta kamu görevlileri olmak üzere herkese yapıyorum.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir türlü dizginleyemediği kişisel hırsı ve diktatör zihniyeti yüzünden Türkiye’nin canına kastetmektedir.

Bu milleti kendi çıkarları için iç savaşa bile sürüklemekten çekinmeyeceği anlaşılan bir başbakanın, kanunsuz emirlerini uygulamak uluslararası normlara göre suçtur.

Yapılan uygulamalar, insanlık dışı ve sistematik işkencenin sokağa yansımasıdır.

Burada işlenen fiiller, sadece bir demokrasi suçu değil, aynı zamanda bir insanlık suçudur. Bu suçu işleyenleri ne halk, ne tarih, ne de insanlığın toplumsal vicdanı affetmeyecektir.

Sağduyunun zerresini barındırmayan, bu milleti kendi çıkarları için ateşe atmaktan, ülkeyi yakmaktan çekinmeyen bir Başbakan’ın, kanunsuz emirlerine uymak suç işlemek demektir. Tayyip Erdoğan’ın suç ortağı olmak demektir.

Bu kanunsuzluklara ortak olanlar gün gelir mutlaka yargı önüne çıkarılırlar, mutlaka hesap verirler.

Ve yurttaşlarıma sesleniyorum.
Bu direnişte en önemli gücünüz, haklılığınız ve barışseverliğinizdir.
Haklısınız, güçlüsünüz.
Çok iyi bilmelisiniz ki;
Dünyanın ortak insanlık vicdanı sizinle gurur duyuyor.”

WordPress gururla sunar | Tema: Spicethemes tarafından geliştirilen Spiko