blog-image

CHP’DE SORUNLAR NELERDİR? ÇÖZÜMLERE NEREDEN BAŞLANMALIDIR?

CHP’DE SORUNLAR NELERDİR?
ÇÖZÜMLERE NEREDEN BAŞLANMALIDIR?

CHP TABAN HAREKETİ

HAZİRAN 2004
İkinci baskıya önsöz
SEVGİLİ PARTİLİ ARKADAŞLAR;

Beş ay önce ilk baskısını yaptığımız bu broşür; umduğumuzun ötesinde ilgi uyandırmış; İstanbul’un diğer ilçelerindeki partililerden ve hatta diğer illerden talep görmüştür.

READ MORE

blog-image

SOMA MADEN FACİASI

Yer altı ve yerüstü kaynaklarının tamamı Devletin, yani halkındır. Kendi arazinizin altındaki madenleri Devletten işletme ruhsatı almadan işletemez, satamazsınız. Her şeyimizde olduğu gibi sipariş usulü yapılan yasalarla ulusal yer altı ve yer üstü kaynaklarımız, sularımız adeta kapanın elinde kalmakta, denetimi, işletilmesi ahbap çavuş, eş dost ekonomi düzeni içinde yapılmaktadır. Madenciliğimizin öncü kuruluşu Etibank 1935 yılında kurulmuş, 1998 yılında Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar’a satılmıştır. Bugün Etibank sadece bor madeni işletir durumdadır. Zamanında alınan işletme ruhsatları alınır, satılır hale gelmiştir. Zonguldak-Gümüşhane bölgesindeki kömür rezervleri Türkiye’nin tüm enerjisini 120 yıl karşılayabilecek miktarda olduğu kamuoyunca bilinmemektedir. Sondaj, araştırma, yatırım, ekipman, maden sahalarının işletilir hale gelmesinden sonra rödovans sözleşmeleriyle kamu kaynaklarının siyasetçi aracılığıyla peşkeş çekilmesi şeklindeki soygun sürmektedir. Demokrat Parti – Adalet Partisi – Milliyetçi Cephe Hükümetleri – Anavatan Partisi ve bugünkü AKP hemen hemen aynı politikaları izlemişlerdir. Gün olmuş istihdam alanı olarak kullanılmış, gün olmuş maliyetleri şişirilerek veya üretilenler ucuz satılarak kaynakları çalınmış, gün olmuş rödovans sahaları siyasetçilerin yancılarına peşkeş çekilmiş, gün olmuş ruhsat sahaları el altından satılmış, gün olmuş kaynakları kullanılmış, gün olmuş siyasetçiler ve yakınlarının makam odaları haline getirilmiştir. Bugüne kadar madenler hiç şeffaflaşmamış, verimli kullanılmamış, yıllarca sanayi ürünü ihracatı yapıyoruz diye işlenmemiş ham madenler yurt dışına ucuza satılmış, işlenmiş ürünler aynı şahıslarla tekrar geri alınmıştır.

Uranyum, toryum, trona, bakır, kurşun, çinko, kadmiyum, demir, krom, boksit, vanadyum, antimuan, tungsten, molibden, nikel, kalay, altın, gümüş bor, trona, sodyum sülfat, tuz , stronsiyum mineralleri, kaolen, seramik killeri, refrakter, killeriy, wollastonit, magnezit, disten, Aandaluzit, sillimanit, olivin, kuvars, kuvarsit, kuvars kumu, döküm kumu, mermer, alçıtaşı, kireç, perlit, pomza, Vermikülit. alunit, nadir toprak elementleri , serpiyolit, grafit, barit, talk, zeolit , diatomit, bentonit, florit, kıymetli taşlar, ssbest, titanyum, zirkonyumy, hafniyum, lityum , mika, jeotermal enerji , nükleer enerji hammaddeleri, kömür madenlerini kimler işletir, kimler kimlere satar, ne kadar vergi verilir, ne kadar istihdam sağlar, yurt içi hasılaya ne kadar katkıda bulunur bilen var mı?

2014 Türkiye’sinde her yerde kaçak sigara, korsan taksi, kaçak işçi, kaçak yapı, kaçak elektrik, kaçak yolcu vs. görmek olağan halde iken en sonunda kaza ve işçi ölümü sonucunda Zonguldak’ta kaçak kömür madeni işletmesinin olduğunu da duyduk.

Özelleştirilen ve Soma Holding tarafından işletilen SOMA kömür maden ocağında 13 Mayıs 2014 günü meydana gelen iş kazası vicdanı olan her insanı üzdü. Ölenlere rahmet, ailelerini, yakınlarına ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyoruz.

Resmi açıklamalarda birinci günü 17 olarak açıklanan vefat eden işçi sayısı 4. Günün sonunda 292’ye yükseldi. (en son vefat eden kişi sayısı 301 olarak açıklandı ve aramalar sonlandırıldı) Kartla giriş çıkış yapılan maden ocağında 4. Gün itibariyle kaç kişinin çalıştığı, kaç kişinin vefat ettiği, kaç kişinin ocakta kaldığı konusunda bilgi verilmemesi, maden işleticisi / sahibi firmanın AFAT’a bilgileri verdik, gidin onlardan öğrenin demesi, ocağı işletenler ile denetleyen Devletin olaya bakış açısını, niyetlerini ortaya koymuştur. Dün olduğu gibi bugünde çalışanımız, emek harcayanımız ne yazık ki hak ettiği sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmişliğe erişememiştir. İnsanı köleleştiren taşeronluk sistemi emek sömürüsüdür, emek ticaretidir. İnsanın satılmasıdır. Kimse bunu verimlilikle açıklayamaz. Belediyelerdeki temizlik işçisinden, otobüs şoföründen, fabrikalarda üretim yapandan, maden işletmelerine kadar her yerde işçiler -emek- asgari ücret sistemi ve taşeronluk uygulamalarıyla sömürülmektedir. İş güvencesinin kaldırılması, kısa süreli çalışma sözleşmelerinin adeta sisteme dönüşmesi, iş sağlığı ve güvenliğinin yasak savmanın ötesine geçmemesi ülkenin gelişmesi ve kalkınması önündeki en büyük engel haline gelmiştir. Merdiven altı ve kayıt dışı ekonomi yasal çalışanları zora sokmakta, emek sömürüsü insanlık dışı uygulamaların artmasına neden olmaktadır. Vergi ve sigorta primleriyle de Devlet adeta işçi ve işverenleri cezalandırır konuma gelmiştir. Kesin sayısı bilinmeyen Afrikalı, Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, Gürcistanlı, Ukraynalılar başta olmak üzere birçok ülkeden gelen ve inşaat, maden ve tekstil sektörlerinde kaçak çalışanlar çalışma iş barışını bozmaktadır. Zaten ülkemiz insanı da Afrikalı, Suriyeli mülteci durumuna düşmüştür.

Vatandaşın haklı istem ve tepkilerine duyarsız kalan Hükümet, zor kullanarak yurttaşı sindirmeye, korkutmaya çalışmakta, emniyet güçleriyle halkı karşı karşıya getirmeye adeta çaba harcamaktadır. Soma’da madenden yaralı çıkan işçimizin ambulansta çarşaf kirlenmesin diye ayakkabısını çıkarmaya çalışması yurttaşlığın yanında insanlık dersidir de. Devleti yönetirken Devleti soyanların yanında saati 5 (beş) TL’ye çalışarak ailesini geçindirmeye çalışanların hassasiyeti ibretliktir.

Soma’daki katliam gibi facia kaza değildir. Dünde bu duyarsızlık, boş vermişlik, kadercilik vardı, bugün olduğu gibi yarında olacaktır. Bilim ve aklı yok sayarak sadece ve sadece yakınına, yanındakine yani yandaşına kamu kaynaklarını aktarmaya çalışanlar olduğu sürece bunları görüp, duyup, yaşayacağız.

İnsanı merkeze alan, hak ve özgürlükleri öncelikli kılan, hukukun üstünlüğünü savunan, bilim ve aklı rehber edinen nesiller yetiştiremediğimiz sürece kaderimize razı olacak, doğruları söylediğimizde birileri tarafından tekmelenecek, azarlanacak, kimlikler sorgulanacak ve cezalandırılacağız. Devleti yönetenler, Cuma hutbeleriyle iş sağlığı ve güvenliği konusunda hiçbir eğitim ve bilgisi olmyan imimlar aracılığıyla halkı kandırmaya devam edecek, kader diyerek kendilerini sorumluluktan kurtarmaya çalışacaklardır. Psikolojik travma yaşayan acılı ailelerin dini telkinden çok psikolojik desteğe ihtiyaçları olduğunu ne zaman öğreneceğiz?

Facia gerçekleşeli 4 gün oldu, 292 (güncel son vefat: 301) ölü sayısına ulaşıldı, daha fazla olmasından korkuluyor, ne yazık ki sorumluluk üstlenen bir tane siyasetçi ortaya çıkmadı, bir tane kamu görevlisi sorumlu tutulmadı, bir tane işletme sorumlusu, yöneticisi, sahibi Savcılığa çağrılmadı. Tek yapılan Devlet gücünü kullanarak işçileri susturmak, işten atarız tehditleriyle konuşmalarını önlemek. Acılı ailelere bile hoşgörüyle yaklaşamayan, gaz sıkan, tekme atan, susturmaya çalışanların emeğin hakkının yanında olabileceğini düşünmek saflık olacaktır. Enerji Bakanının açıklamaları da haber muhabirliği boyutundan öte gitmemektedir.

Soma’daki katliamla ve benzer olaylarla ilgili olarak diyoruz ki;
1- Öncelikle insan haklarının savunulabilmesi, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları için açılacak maddi-manevi tazminatlarda yargı harçları binde 68,31’den binde bire (1) indirilsin,
2- Tüm madenlerde çalışanların hakları hukuki güvence altına alınsın. İş kazası olan işyerlerinden yasayla belirlenecek haller dışında en az 5 yıl süreyle işçi çıkarılması engellensin,
3- İş sağlığı ve güvenliği konusunda öncelikle eğitim çalışmaları yapılsın, ücretsiz sertifika kursları düzenlensin, sertifikasız işçi çalıştırılmasın,
4- İşverenlerin malları işçi ücretlerinin teminatı olsun,
5- İş sağlığı ve güvenliği konusundaki İLO sözleşmeleri işler hale getirilsin.
6- Tehlikeli iş yerlerinde Devletin yanında bağımsız denetim kuruluşları da (Ücreti Devlet tarafından ödenmek koşuluyla) denetlesin,
7- Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için kişisel sorumluluk getirilsin,
8- Hak ve özgürlüklerin kullanılması konusundaki yasal engeller kaldırılsın.
9- Hükümet yetkililerince Soma’da hayatını kaybeden işçi kardeşlerimize Şehit denildi. Kendilerine aynen katılıyor, Ölenlere ŞEHİT, kalanlara ise GAZİ haklarının verilmesini talep ediyoruz.
16.05.2014
CHP TABAN HAREKETİ.

18/04/2015

MERKEZ YOKLAMASI MI? ÖN SEÇİM Mİ?

Sayın Genel Başkanımız,
Sayın PM Üyelerimiz,
CHP TABAN HAREKETİ adı altında 2004 yılından bu yana CHP’nin yerelde ve genelde iktidar olabilmesi için çalışıyor, çabalıyoruz. CHP örgütlerinde siyaset yapan parti emekçileriyle, seçimlerde CHP’ye oy veren yurttaşların kendilerini ifade etmeleri, ait olma duygusunun pekiştirilmesi, CHP ilke ve hedeflerinin doğru şekilde anlaşılması için yurt genelinde çoban ateşlerinin yakılmasını sağladığımıza inanıyoruz. Yerel basın yayın kuruluşları başta olmak üzere her türlü iletişim olanaklarını kullanarak CHP’lilere ve yöneticilerine ulaşmaya çalıştık. CHP’nin hiçbir yönetim kademesinden CHP TABAN HAREKETİ adını kullanarak istemde bulunmadık. Yapmış olduğumuz duyurular, basın açıklamaları, toplantılar vs. yöntemlerle görüş ve düşüncelerimizi CHP yöneticileri ve kamuoyuyla paylaşmaya çalıştık. Bildiğimiz doğruları dosdoğru söyledik. Görüş, öneri , eleştiri, isteklerimiz www.chptabanhareketi.com internet sitesinde yayınlanmaktadır.

CHP yönetim organlarında görev alanların istifa süreciyle birlikte zorunlu olarak milletvekili aday adaylarının kimlikleri belirlenmeye başladı. 7 Haziran 2015 günü yapılacak genel seçimlerde milletvekili adaylarının nasıl belirleneceği konusunda Partimiz henüz karar vermedi. Siyasi partilerin hangi seçim çevresinde ön seçim veya aday yoklamasının YSK’ya bildirilmesinin son günü 14 Mart 2015, ön seçim sürecide Mart ayı sonunda bitiyor.

Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere Bursa , Adana, Antalya, Konya illerinde milletvekili aday adaylarının üyelere ulaşmaları mümkün olmadığı gibi, kendilerini tanıtmaları, ön seçimde yarışmaları da eğer parası yok, medyayı özellikle TV’yi kullanamıyorsa zor. Birebir, yüz yüze temas sağlaması olanaksız.

Yıllardır savunduğumuz görüş seçimlerde aday belirleme usulünün Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olarak ÖN SEÇİM. İlçe, İl, Kurultay seçimlerinde ise ÇARŞAF LİSTE uygulanması önerisinde bulunduk. CHP’nin üye yapısı ve yönetim anlayışı itibariyle başarılı olamadık. Değişimi tabandan tavana doğru sağlayamadık. Bu bizim eksikliğimiz ve kusurumuz olduğu kadar sizlerin de kusuru olduğunu, 12 Eylül darbe anlayışının düzenlediği Siyasi Partiler yasasından kaynaklandığını belirtmek isteriz.
Biz biliyoruz ki 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturma kayıtlarında AKP’liler kadar olmasa da MHP’li ve CHP’lilerde var. Partide yolsuzluğa bulamışların egemenliklerinin son bulmasını, CHP’nin geçmişine yakışan, ilkeleriyle bağdaşan sürecin yaşanmasını istiyoruz.

Yıllardır Partinin olanaklarını kullanarak kendi tanıtımlarını yapanlar ile, günümüz medya çalışma pratiği dikkate alındığında PİAR çalışmalarıyla parasal gücünü kullanarak seçilebilecek konuma gelebilecek kişiler yararına CHP Parti Meclisinin karar almaması gerekir. Gerçek partili olmasına rağmen geçimini siyasetten sağlamayan, mesleğini, işini icra edenler ile siyaset simsarlarının aynı kategoride 15 günlük süreç içinde ön seçimde birlikte yarıştırılmaları haksızlık olacaktır. Kuzu ile kurdun yarıştırılması mümkün mü? Aday adaylığı başvuru, propaganda, tanıtım, ön seçimin 15 günde bittiği / bitirildiği yöntem sağlıklı ve doğru yöntem olmadığı açıktır. İl, İlçe seçimlerinde çarşaf liste uygulamayanların, geçmiş dönemlerde ön seçimi savunmayanların birden bire demokrasi havarisi kesilmesi düşündürücüdür.
Partilerde gerçek ön seçim seçimlerden en az 12-16 ay öncesinden başlanır, aday adayları başvurularını yapar, makul başvuru parası alınır. Elde edilen gelirler kullanılarak, Partinin yapacağı toplantı, panel, konferanslarda dinlenir, kamuoyuna sunulur. 8-12 ay süreç içinde zaten adayların % 80’i elenir veya çekilir. Ortak tanıtım platformlarında yer almış, kabul görmüş, nitelikle % 20 ön seçime girer. Son 15 günde yapılacak ön seçim doğru sonuçlar vermeyecek, gerçekten ülkeye ve partiye katkı sağlayacaklar elenecektir.
Elbette kendisini CHP’li olarak tanımlayan, CHP’liyim diyen herkes CHP’den milletvekili seçilebilir. Meşrebine, soy kütüğüne bakarak hiç kimse dışlanamaz, öne çıkarılamaz. Her üye özgürdür ve eşit haklara sahip olması gerekir. Geçmişte yaşanan olumsuzlukların tekrarlanmaması, milletvekili pazarlarının kurulmaması için CHP TABAN HAREKETİ olarak aşağıdaki görüş ve önerilerimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Eksikliklerimizin tamamlanması, yanlış ifadelerin hoş görülmesi CHP yöneticilerinden isteğimizdir. Devlet Devlet, Bakan Bakan, Milletvekili Milletvekili, Yönetici Yönetici, Üye Üye, doğru doğru olsun diyorsak;
1- CHP yönetimince kontenjan uygulaması dolgu veya vitrin olarak kullanılmamalı,
2-CHP’de milletvekilliği ve Parti Yöneticiliği süre/dönem kısıtlaması olmadığından 2 veya daha fazla dönem yöneticilik ve milletvekilliği yapmışlardan % 1 kontenjan dışında kesinlikle geri kalanlar ön seçimle seçilmeli,
2- İl, İlçe yöneticiliği görev yerleridir. Kesinlikle Milletvekilliği basamak yeri değildir. Özellikle İl ve İlçe yöneticileri ile Belediye Başkanı, Belediye Meclisi görevlerinden ayrılanların tamamı istisna gözetilmeksizin ön seçime katılmalı, merkez yoklaması veya kontenjan haklarından yararlanmamalı,
4- Ankara, İstanbul, İzmir İllerinde tanıtım, propaganda ve Partinin gereksinimleri dikkate alınarak seçim yönteminden çok, seçilecek milletvekillerinin nitelikleri ön planda tutulmalı, ilkesel kararlar alınarak uygulanmalı. Unutmamak gerekir ki özellikle İstanbul’da Atatürk gelse ön seçimi kaybeder.
5- Sivil Toplum Örgütleri, Odalar, Sendikalar siyasetin alt kademe yeri değildir. Eğitim-Sen dışında gerçek anlamda görevini yapan, meslek etik kurallarını uygulayan meslek odası kalmamıştır. Kesinlikle ve kesinlikle CHP ile organik bağı bulunmayan, CHP içinde siyaset yapmayan Sendika, Oda temsilcileri transfer usulüyle milletvekili adayı yapılmamalı, bu yöntem daha başlangıçta kapatılmalıdır.
6- CHP’den milletvekili seçileceklerin ortak özelliklerinin neler olacağı ilkesel olarak belirlenmelidir.
Seçim çevrelerinde uygulanacak usullerin belirlenmesi sırasında ana başlıklar halinde saydığımız temel ilkelerin gözetilerek karar alınmasını istiyoruz. Partimiz yöneticilerinin en doğru kararı vereceklerini umuyor, selam ve saygılarımızı sunuyoruz. 12 Mart 2015
CHP TABAN HAREKETİ

20/12/2014

CHP Taban Hareketinden CHP Üyelerine Mektup – 2004

Sevgili Partili Arkadaşlar;

Bizler; bir grup Parti Örgütü emekçisiyiz. Partimizin iktidara gelmesine katkıda bulunmak, bunun için de olumsuz gidişe dur demek ve doğrulara ulaşmak amacıyla CHP TABAN HAREKETİ çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz. Çünkü bizler Parti vitrinindeki değişimleri, gerçek değişim olarak görmüyoruz. Yukarıdan aşağıya değişim ve örgütlenme yerine, aşağıdan yukarıya, yani tabandan başlayan değişime ve örgütlenmeye inanıyoruz.Partimizin, tüm örgüt emekçilerinin katılımıyla geçireceği bir değişim ve yenileşmeden sonra iktidara gelebileceğini düşünüyoruz.

Maalesef bugün Partimiz; seçimden seçime çalıştırılan,siyaset üretemeyen, parti içi eğitimin yapılmadığı, Ülkemiz siyasetine yeni bir açılım getiremeyen, dar kadroculuk, delege ağalığı,bölgecilik ve etnik siyasetin önemli ölçüde egemen olduğu, üyeler arasında gerekli iletişimin bulunmadığı, karar alma ve atamalarda patronaj sisteminin uygulandığı, parti içi demokrasinin iyi çalışmadığı, gençliğe ve kadınlara yeterince önem vermeyen ve giderek siyasetin rant için yapılmaya başlandığı, katılımcılık, saydamlık ve hesap verebilirlikten yoksun bir parti görünümündedir.

Partimiz; mevcut yapısı, işleyişi ve yönetici kadrosuyla, üyelerinin ve halkın güvenini yitirmiş durumdadır. Ne yazık ki, zaman geçtikçe, kaybedilen güveni yeniden kazanabilmek için çok daha büyük bir çaba harcanması gerekecektir.

Oluşturduğumuz CHP TABAN HAREKETİ’nin amacı; yukarıda bahsedilen olumsuz gidişi olumluya çevirecek bir çoban ateşi yakmaktır. Bu ise “özgür partililer” in aktif olması ile mümkündür. O nedenle, benzer düşüncelere sahip arkadaşların bir araya gelmesini ve örgütlenmesini öneriyoruz.

Kendimizi “muhalefet” olarak nitelendirmiyoruz. Çünkü amacımız kişiler değildir: CHP de değişimi sağlayacak ilkeleri hayata geçirmektir.

Bu amaçla biz, bir grup örgüt emekçisi olarak bir araya geldik ve çalışmalarımızı başlattık. Her hangi bir liderimiz yoktur, liderlik yerine demokratik yöneticiliğe inanıyoruz. Hepimiz aynı derecede sorumluyuz. Sosyal hareketlerin zaman içinde hak eden arkadaşımızı yöneticiliğe taşıyacağını düşünüyoruz. İşe, kendi bakış açımızdan Partimizin sorunlarını saptayarak ve çözüm yollarını önererek başladık. Daha sonra katılımcı bir yöntemle ve her noktasını defalarca tartışarak oluşturduğumuz görüş ve önerilerimizi bir kitapçık(broşür) haline getirdik. Sizlerin görüşlerinize sunuyoruz. Bu kitapçık, bir akademik çalışma ve değişmez bir metin değildir. Daha çok parti içi deneyimlerimize ve tanıklıklarımıza dayanmaktadır. Çoğu sizlerin de tanık olduğu şeylerdir. Arkadaşlarımızdan gelen öneri ve katkıları da dikkate alarak geliştirmeye çalışıyoruz. Böylece sorunlar ve çözümleri üzerinde geniş bir mutabakata varacağımıza ve bir dil birliği sağlayacağımıza inanıyoruz. Her geçen gün , CHP Taban Hareketi’ne ilgi ve katkının giderek arttığını mutlulukla görmekteyiz.

Örgütlenme ve çalışma yöntemi olarak ; Kurtuluş Savaşımızda Kuvayı Milliyecilerin benimsediği ve tarihsel mirasımızı oluşturan “müdafaayı hukuk yöntemi”ni uygulamaya çalışıyoruz.
Sevgili partili arkadaşlar,

Bulunduğumuz durumda olması gereken; Partimizin süratle bir değişim geçirmesi, kendisini yenilemesi, siyaset üretebilmesi ve yerel yönetimlerden başlamak üzere iktidar seçeneği haline gelmesidir. Ülke ve dünya sorunlarına ancak bu şekilde yanıt verecek duruma gelebiliriz.

Ayrıca CHP’nin mevcut kadrosu ile halk ve örgüt arasında doğmuş bulunan güven bunalımının aşılması gerekir. Bunalımın kesin çözümü; Partinin çalışma şeklinin, yönetici kadrolarının ve ideolojisinin yenilenmesinden geçmektedir.

Belirttiğimiz ilkeleri ve yöntemi temel alarak; Partimize katkı için tabandan başlattığımız bu harekete, sizleri de katılmaya davet ediyoruz. CHP TABAN HAREKETİ, sizlerin katkılarıyla büyüyecek ve gelişecektir.

Dileğimiz bu hareketin, Bakırköy’ün sınırlarını da aşarak CHP’deki değişimi başlatacak bir kıvılcım olmasıdır.Çünkü ülkemizdeki gidiş iyi değildir ve Türkiye’nin CHP’ye her zamankinden daha fazla gereksinmesi vardır.
Bu değerlendirmelerimizin çerçevesinde 2005 yılının; Dünya, Ülkemiz, CHP ve Partililerimiz açısında barış, mutluluk ve olumlu yönden gelişmelerle dolu olmasını diliyoruz.
Aralık 2004

Saygılarımızla;

WordPress gururla sunar | Tema: Spicethemes tarafından geliştirilen Spiko