CHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in 10 Kasım 2009 tarihinde TBMM’sinde grubu adına yaptığı konuşmada; 1938’de Dersim’de yaşanmış “vahşet ve katliamı” PKK ve Şeyh Sait İsyanıyla eş tutarak “Dersim İsyanı” tanımlaması yapmıştır. Yapılan tanımlama ile 1937-1939 döneminde Tunceli / Dersim yöresindeki halkı inciten yaklaşım ve anlayışı, katliamı teröre karşı bir çözüm modeli olarak önermesi CHP yönetim kadro ve anlayışını ülkeye ve insanlığa bir şey vermeyeceğini birkez daha göstermektedir. Dersim’de halka yapılanlar, zorunlu göçler, insanlık ayıbıdır. Halkla, İngiliz işbirlikçilerini aynı kefede değerlendirmek tarihi hatadır ”. Sayın yöre milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklama yapmasını, partideki yeri ve konumunu tekrar gözden geçirmesini bekliyoruz. Dersimde yaşananları model olarak TBMM’sinde sunan Öymen derhal partideki tüm görevlerinden istifa etmelidir. İstifada görev kadar onurlu bir davranıştır. Ülkeyi AKP’ye teslim edenlerin başta CHP yöneticileri olduğu görüş ve kanaatimizin ne kadar isabetli olduğu bizleri üzmektedir.
CHP TABAN HAREKETİ / 11/11/2009 EK AÇIKLAMA
10 Kasım 2009 günü yukarıda “tırnak” içerisinde belirtildiği üzere CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen PKK ile mücadelede kullanılacak yöntemi anlatmaya çalışırken “Dersim İsyanı” örneğini vermiştir. Genel Başkan Yardımcısı olarak CHP grubu adına yapılan konuşmadan Başta Genel Başkan olmak üzere üst yönetim kadrosunun konuşma metninden haberlerinin olmaması mümkün değildir. Parti adına yapılan konuşmayı kişisel konuşma gibi geçiştirmek en hafif deyimiyle halkla dalga geçmek, CHP üyelerini aldatmak demektir. 500 yıldır kin ve nefretle iftiralara uğramış, haklı ve insani istemleri gözardı edilmiş masum, suçsuz binlerce Alevi-Bektaşi yurttaş 1937-1939 yıllarında da yurtlarından edilmiş, zorunlu ikamete tabi tutulmuş, insanlıkla bağdaşmayan uygulamalara maruz kalmışlardır.
Devrim süreci içinde olsa da Başbakan Mahmut Celal Bayar, 1924-1935 yıllarında TBMM başkanlığı, 1935-1939 yıllarında Milli Savunma Bakanlığı yapan Kazım Özalp’ın uygulamalarının ne olduğu gizemini hala sürdürmektedir. Ancak suçluların yanında kıyıma uğrayan masum insanların olduğu gerçeği gün gibi ortadadır.
Sayın Genel Başkan ve Yardımcısı Alevi-Bektaşi yurttaşlardan özür dilemeleri gerekirken diğer siyasetçiler gibi selden kütük kapma yarışına girmişlerdir. Üzülerek görüyoruz ki; Maraş, Sivas, Çorum, Gazi olaylarının baş aktörleri bugün Vatandaşları ötekileştirerek güya demokratik açılım yapmakta, bir kısım siyasetçi de açılmayan açılıma karşı durmaktadır.
Laik, demokratik, sosyal hukuk Devletinin savunucusu ve güvencesi Alevi-Bektaşilerdir. Çalıştay adı altındaki çözme, dağıtma aldatmacasının da farkındadırlar. Kesinlikle haklı, insani ve hukuki istemleri çözüme ulaştırılmamışken, siyaset simsarlarının mantar gibi ortaya çıkmasını da yadırgamış değiliz. Hele Belediye başkanı olduğu ilk gün Cem evini dozerle yıkmaya kalkan Sayın Başbakan’ın “evladı kerbela” lafını da ağzına almadan önce abdest alması gerekir.
Sayın Baykal; CHP parti tüzüğü gereği aldığınız yetkilerin karşıtı sorumluluğunuz ve yükümlülükleriniz bulunmaktadır. Ülkeyi bugün AKP yönetiyorsa tek sorumlu bizzat sizsiniz. İnançlara saygısı bulunmayan ÖNDER SAV, Yerel yönetimlerde özellikle İstanbul’da kaybetmeye neden olan MEHMET SEVİGEN, demokrasi ve demokratlıkla ilgisi bulunmayan MUSTAFA ÖZYÜREK, kerameti kendinden meçhul MEHMET ALİ ÖZPOLAT, sendika ve siyaseti meslek edinmiş kontenjan vekil MEHMET CEVDET SELVİ’ninde CHP YÖNETİMİNDEN AYRILMALARI, istifa etmeleri, görevden alınmaları gerekir.
Sayın Baykal; ya CHP’yi kuruluş ilke ve felsefesine uygun şekilde yönetirsiniz, yada enzakı altında kalırsınız. Unutmayınız CHP yönetim kadrolarının sorumluluğu İş Bankası yönetim kadrosuna benzemez.
Sayın Öymen söylediğiniz gibi Alevi dostu iseniz lütfen istifa ediniz. Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamları değil, dostun sözü Alevileri yaralamıştır. Güzel insanları incitmeye hakkınızın olmadığını bildiğinizi sanıyoruz.
25/11/2009
CHP TABAN HAREKETİ