CHP Program

İÇİNDEKİLER

BÖLÜM: 1

HEDEF VE ÖNCELİKLERİMİZ
ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNİN BEKÇİSİYİZ
GÜCÜMÜZÜ TARİHSEL
KÖKLERİMİZDEN ALIYORUZ
ATATÜRK DEVRİMLERİ VE ALTI OK İLKELERİ
• CUMHURİYETÇİLİK
• MİLLİYETÇİLİK
• HALKÇILIK
• DEVLETÇİLİK
• LAİKLİK
• DEVRİMCİLİK
CHP’NİN YENİDEN YAPILANMASI
– ÇAĞDAŞ TÜRKİYE İÇİN DEĞİŞİM PROGRAMI
• PROGRAMIN TEMEL HEDEFLERİ
• ÖNCELİKLERİMİZ
• İDEOLOJİMİZİN TEMEL DAYANAKLARI

BÖLÜM: 2
DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİRME
DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLER
DEMOKRASİ
DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ
BAĞIMSIZ, ETKİN VE GECİKMEYEN YARGI
• Yargıç Güvencesi
• Hak Arama Özgürlüğü
• İnfaz Kurumları

İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ
• Özgür Birey
• İnsan Hak ve Özgürlükleri
ETNİK FARKLILIKLAR ÜLKEMİZİN ZENGİNLİĞİDİR
HEDEFİMİZ KADINI ERKEĞİ, HER ALANDA EŞİT TÜRKİYE
ÇALIŞMA HAKKI KUTSALDIR
• CHP Bireysel İş Hukuku Alanında
Reform Yapacaktır
• CHP Toplu İş Hukuku Alanında
Reform Yapacaktır
• İş Güvencesi
• Tüm Çalışanlara Çağdaş Sendikal Haklar
• Tüm Çalışanlara Grevli Toplu
Sözleşme Hakkı
Güvenli ve Sağlıklı Çalışma Hakkı
DEMOKRATİK, ÖZGÜR BASIN VE İLETİŞİM ORGANLARI
SİYASET VE SİVİL TOPLUM
Etkin İlkeli ve Saygın Parlamento
Temiz Siyaset, Dürüst Yönetim
Milletvekili Dokunulmazlığına Çağdaş a. Siyaset Sınırlaması Getirilecektir
Siyasi Etik (Ahlak Yasası Çıkarılacaktır)
Devlet Sırtından Zenginleşme c. Dönemine Son Verilecektir
Siyasi Partilerin ve Adayların Seçim d. Harcamalarına Etkin Denetim Sağlanacaktır
Kamu Yönetiminde Saydamlık ve Dürüstlük Egemen Kılınacaktır
Siyasi Partiler
Sivil Toplum Örgütleri
Kooperatifler
Sendikalar
BÖLÜM: 3
KAMU YÖNETİMİ
ÇAĞDAŞ KAMU YÖNETİMİ REFORMU
ŞEFFAF, ADİL, RASYONEL KAMU İHALE REFORMU
YEREL YÖNETİMLERİN GÖREV, YETKİ
VE SORUMLULUKLARI YENİDEN TANIMLANACAKTIR
YEREL YÖNETİM- YERİNDEN YÖNETİM
YEREL YÖNETİM REFORMU
BÜYÜKŞEHİR YÖNETİMLERİ
DÜNYA KENTİ İSTANBUL İÇİN YENİ
YEREL YÖNETİM MODELİ
KAMU PERSONEL REFORMU
PLANLI, SAĞLIKLI KENTLEŞME
KENTSEL PLANLAMA
SAĞLIKLI KENTLEŞME
KONUT HAKKI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM
DEPREME HAZIRLIKLI KENTLER
Bölüm: 4
ULUSAL GÜVENLİK VE DIŞ POLİTİKA
ULUSAL GÜVENLİK VE DIŞ İLİŞKİLER
ULUSAL GÜVENLİK
DIŞ İLİŞKİLER
AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER
DÜNYA SOSYAL DEMOKRAT PARTİLERİYLE İLİŞKİLER
BÖLÜM: 5
ÜRETİMDEN VE ÜRETENDEN YANA
YENİ EKONOMİK DÜZEN
EKONOMİK HEDEFLER VE POLİTİKALAR
ORTA VE UZUN VADELİ BAKIŞ AÇIMIZ:
GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN STRATEJİ
VE POLİTİKA PLANLAMASI
EKONOMİDE ÇAĞDAŞLAMA:
YENİ TÜRKİYE PROJESİ
GÜÇLÜ EKONOMİK TEMELLERE SAHİP TÜRKİYE
İSTİKRARLI BÜYÜME İÇİN “PARA POLİTİKASI”
EKONOMİDE İSTİKRARI SAĞLAYACAK
KUR POLİTİKASI VE DIŞ DENGE
YENİ VERGİ DÜZENİ
KAMU GİRİŞİMCİLİĞİ VE ÖZELLEŞTİRMEDE AMACIMIZ:
ÜRETEN TÜRKİYE
YENİ VE ETKİN BİR TEŞVİK SİSTEMİ
VERİMLİ, REKABET GÜCÜ YÜKSEK, DOĞAYA
SAYGILI VE İNSAN ODAKLI YENİ TARIM DÜZENİ
ORMAN VE ORMAN KÖYLÜSÜ KORUNACAK,
ORMAN İŞLETMECİLİĞİ GELİŞTİRİLECEK
ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR
ULUSAL ENERJİ POLİTİKASI
NÜKLEER ENERJİ DÜZENLEME KURULU (NEDK)
MADENLER VE DOĞAL KAYNAKLAR
HIZLI, GÜVENLİ, EKONOMİK, ÇAĞDAŞ ULAŞIM
ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ PLANLI VE
DENGELİ BİR ULAŞIM SİSTEMİNİ KURMAKTIR
HEDEFİMİZ: “TURİZMDE YENİ ATILIM”
TURİZM, “SOSYO-EKONOMİK GELİŞME,
KALİTELİ YAŞAM VE DÜNYA İLE BULUŞMA”
KAYNAĞIMIZDIR
TURİZMDE HEDEFİMİZ:
CAZİBE MERKEZİ TÜRKİYE”
ÜLKE TURİZMİNE GÜÇLÜ DESTEK
TURİZMDE YASAL
VE KURUMSAL YAPI GÜÇLENDİRİLECEK
BÖLÜM: 6
SOSYAL REFAH DEVLETİ
FIRSAT EŞİTLİĞİ – SOSYAL ADALET
KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR
EMEKLİ, DUL VE YETİMLERE ONURLU YAŞAM
YOKSULLUKLA ÇOK YÖNLÜ MÜCADELE
AİLE SİGORTASI KURUMU (AS-KUR) KURULACAK
VATANDAŞLIK HAKKI ÖDEMESİ
SOSYAL REFAH DEVLETİ’NİN DİĞER HEDEFLERİ
HERKESE SOSYAL GÜVENLİK
İŞSİZLİKLE ETKİN MÜCADELE HEDEFİMİZDİR
BÖLGESEL KALKINMA
BÖLGESEL KALKINMA PLANLARI
EĞİTİM, AYDINLIĞIN YOLUDUR
İNSAN MERKEZLİ ÇAĞDAŞ EĞİTİM REFORMU
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK EĞİTİMİ
İKİ YILLIK AKADEMİK LİSE VE MESLEK LİSESİ
• 2 YILLIK MESLEK LİSELERİ
• 2 YILLIK AKADEMİK LİSELER
YÜKSEKÖĞRETİM
ÖĞRETMENE SAYGI
ULUSAL KÜLTÜR ZENGİNLİĞİMİZDİR
TARİHİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİN KORUNMASI
GENEL SAĞLIK REFORMU
HERKESE SAĞLIKLI YAŞAM HAKKI
• HERKESE ULUSAL SAĞLIK SİGORTASI
• KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ
• II. ve III. KADEME SAĞLIK HİZMETLERİ
ÇAĞDAŞ SAĞLIK HİZMETLERİ
• HASTA HAKLARI
• AİLE PLANLAMASI POLİTİKALARI
VE ANA – ÇOCUK SAĞLIĞI
GENÇLERİMİZ İÇİN YENİ BİR DÜNYA
SAĞLIKLI BİR GENÇLİK VE TOPLUM İÇİN SPOR
ÇEVREYE DUYARLILIK ÇAĞDAŞLIKTIR
ÇEVRE KORUMA POLİTİKALARI
HAYVAN HAKLARI

BİRİNCİ BÖLÜM
HEDEF VE
ÖNCELİKLERİMİZ

ÇAĞDAŞ TÜRKİYE İÇİN DEĞİŞİM
BÖLÜM 1
HEDEF VE ÖNCELİKLERİMİZ

Atatürk İlke Ve Devrimlerinin Bekçisiyiz
Gücümüzü Tarihsel Köklerimizden Alıyoruz
Emperyalizme karşı ulusal başkaldırının öncüsü olan Kuvayi Milliye, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin oluşu¬muna dayanak oldu. Müdafaa-i Hukuk ise işgal altındaki Anadolu’da, yerel kimlikten ulusal kimliğe ve ulusal daya¬nışmaya ulaşmayı, gücünü ulusal iradeye dayandırmayı hedef aldı.
Cumhuriyet Halk Partisi; işte bu soylu, ilkeli ve onurlu temelde oluşan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin devamı olarak 9 Eylül 1923’de Mustafa Ke¬mal Atatürk tarafından kuruldu.
CHP’nin tarihsel kimliği, ATATÜRK devrimlerinin birikim¬leri ile ALTI OK ilkeleri eşliğinde;
Kemal ATATÜRK’ÜN Bağımsızlık benim karakterimdir,
İsmet İNÖNÜ’NÜN, Namuslular da, en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır,
sözleri ile öz ifadesini bulan bu soylu ve erdemli gelenek ile şekillendi.
Ulusal Bağımsızlık Mücadelesinin birikimleri ve Atatürk Devrimleri ile bu eşsiz sürecin felsefi ve ahlaki değerle¬rinin özünü oluşturan ALTI OK ilkeleri, bir bütün olarak, siyasi kimliğimiz ile ideolojimizin, Parti Programımızın ta¬rihsel kaynağı ve en güçlü dayanağıdır.
Atatürk Devrimleri Ve Altı Ok İlkeleri,
Tam Bağımsızlık tutkumuzun,
Halkın iradesine, yurttaşın özgürlüğüne ve modernleşme¬ye dayalı çağdaş bir toplum olma iddiamızın,
Cumhuriyet-Laiklik-Demokrasi altın üçgenini korumaya ve geliştirmeye yönelik kararlılığımızın kaynaklarıdır.
Atatürk Devrimleri Ve Altı Ok İlkeleri,
Emperyalizme, kurulu düzenin yanlışlıklarına, eşitsizliğe, gericiliğe, sömürüye, imtiyazlara başkaldırıdır.
Uluslaşma sürecinin, Laik Cumhuriyet yapılanmasının, çağdaşlaşma hedefinin, Aydınlanma Devriminin süreklili¬ğinin ifadesidir.
Cumhuriyetçilik
Cumhuriyet, tarihimizdeki en köklü dönüşümdür. Ege¬menliğin kaynağını ulusta bulan anlayıştır; saltanat kav¬ramının yıkılması ve milli iradeye dayalı devlet düzeninin gerçekleştirilmesidir. Milli irade, iktidarıyla, muhalefetiyle tüm halkı kapsar.

CHP Cumhuriyetçidir; Türkiye Cumhuriyeti tüm yurttaş¬ların ilke ve ideal beraberliği üzerinde kurulmuştur. Cum¬huriyet, gücünü, bu beraberliği oluşturan tüm insanların, hakları, eşitliği ve bütünlüğü ilkesinden almaktadır.
Cumhuriyetçilik; tebaanın yerini yurttaşın almasıdır.
Milliyetçilik
CHP Atatürk milliyetçiliğini benimsemektedir: Türkiye Cumhuriyeti din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve ideal beraberliği zemininde kurul¬muştur. Milliyetçilik, ırk, köken, din, mezhep, bölgecilik, kavimcilik anlayışlarının, ulusal düzeyde aşılmasıdır. Türki¬ye hiçbir zaman ırk, kan ve kafatası esasına göre yönetilen bir devlet olmamıştır, olmayacaktır. Ülkenin sorunlarının çözümüne ırk temelinde değil yurttaş temelinde yaklaş¬maktayız. Türkiye’nin bölünmesine ve parçalanmasına yönelik tüm düşünceleri CHP kesinlikle reddeder. CHP sosyal demokrat anlayışın gereği olarak iktisaden ve siyasi açıdan güçlü sınıfın bu güce sahip olmayan sınıflar üze¬rinde egemenlik kurmasını redder.
Bizim Milliyetçiliğimiz;
Çoğulculuk anlayışını benimser, tüm etnik ve kültürel kim¬liklere saygılıdır. Hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun ve hangi inancı paylaşırsa paylaşsın, tüm yurttaşların hukuk önündeki eşitliğidir, bütün vatan¬daşların ülkenin sahibi olduğu anlayışıdır.
Farklı etnik kökenler arasında bir tercih ve ayrım ölçüsü olarak değerlendirilemez.
Tüm etnik ve inanç farklılıklarını kapsayan, bu farklılıkların Türkiye’nin ulusal bütünlüğü çerçevesinde bir zenginlik olduğunu benimseyen, bireysel haklara çağdaş anlayışla sahip çıkan, demokratik farklılaşma özgürlüğünü tanıyan, farklılık içinde bütünleşmeyi öngören, ulusal birliği koru¬mayı hedefleyen bütünlük idealini tanımlayan kapsayıcı bir değerdir.
Devletin ırkı olmaz, devlet tüm etnik kimliklere eşit mesa¬fede durur, kültürel çoğulculuğun güvencesini oluşturur görüşüne sahip çıkar.
Farklı etnik kökenlere sahip yurttaşlarımızın karşılaştıkları sorunların ülke bütünlüğü içinde ve çağdaş bir yaklaşımla çözüme kavuşturulmasını benimser.
Bireysel Kültürel Haklara Saygı ilkesini savunur.
Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan tüm yurttaşların birliği¬nin ve güvenliğinin, ülkenin bağımsızlığının ve egemen¬liğinin, Türkiye’nin toprakları ve halkı ile bütünlüğünün koşulsuz olarak korunmasını öngörür.
Halkçılık
CHP Halkçıdır: CHP’nin halkçılık anlayışı; siyasal meşru¬iyetin temelinin halkın iradesi olduğunu kabul etmektir. Bazı sınıf ve zümrelerin ekonomik ve siyasal imtiyazları¬nın kaldırılmasıdır, sahipsizlerin sahibi olmaktır, çözümleri halk için, halkla beraber bulmaktır.
Devletçilik
CHP Devletçidir: CHP’nin devletçiliği, devletin halka hiz¬met için yapılanmasını, katılımcı yönetimi, demokratik hu¬kuk devletini öngörür.
Bizim Devletçilik anlayışımız;
Yurttaş, devlet için değil; devlet, yurttaş için, anlayışının yaşama geçirilmesidir. Devletin tüm ekonomik, sosyal ve siyasal hedeflerinin odağında insanın olmasıdır.
Özel yararlarla toplumsal yararlar arasındaki dengenin sağlıklı oluşması için getirilmiş bir güvencedir.
Örgütlü sosyal piyasa ekonomisine karşı değildir. Piyasa¬ların hata yapabileceği gerçeğinden hareketle devletin düzenleyici ve denetleyici rolünün önemini kabul eder. Piyasaların halkın iradesinin üzerine çıkarak devlete yön verme çabalarına karşıdır.
Laiklik
Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulması¬dır. İnanç ve vicdan özgürlüğünün omurgası, toplumdaki farklı inançların barış içinde birlikte yaşamalarının ön ko¬şulu ve güvencesidir.
Cumhuriyetin ve demokrasinin, ulusal bütünlüğün ve iç barı¬şın temel değeridir. Devletin ve kurumlarının, toplumun, hu¬kukun ve eğitimin laik olması, asla ödün veremeyeceğimiz temel kuraldır. Laiklik ilkesinin temel amacı aklın özgürleş¬tirilmesidir.
CHP için laiklik;
Ulusal bütünlük ile iç barışın, çağdaşlık ile bilimselliğin te¬mel taşıdır. Bu anlayışla, siyasetin dini istismar etmesine kesinlikle karşıdır. Ne dinin siyasallaştırılması, ne de siya¬setin dinselleştirilmesini kabul etmez. Devlet din ve inanç¬lar karşısında eşit mesafededir. Devletin dini olmaz. Din kamusal alanın değil, özel alanın olgusudur.
Cumhuriyetin, bilimselliğin, demokrasinin, iç barışın, in¬san haklarının ve ulusal bütünlüğün temel taşıdır.
İnsan haklarının, kadın-erkek eşitliğinin, çağdaşlığın ve modernleşmenin güvencesidir.
Bütün bu özellikleriyle anayasamızın değiştirilemez ve vazgeçilemez hükmüdür.
Devrimcilik
CHP Devrimcidir: CHP’nin devrimciliği, kurucumuz Mus¬tafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti kurarak başlattığı çağ¬daş medeniyeti hedefleyen kökten değişim sürecinin de¬vam ettirilmesidir, çağı paylaşmadır, geleceğe atılımdır. Bu anlayışla, CHP, halkla birlikte, halktan güç ve yetki alarak, demokratik hukuk devleti kurallarına ve barışçı yöntemle¬re bağlı kalarak devrimciliği sürdürür.
CHP’nin Devrimciliği;
Çağdaş düşüncelere açılarak yenilikleri kavrayıp benimse¬mek; bunu süreklilik içinde bir yaşam ve yönetim biçimine dönüştürmektir.
Kuralları ve kendini sorgulayarak, daha iyiye ve doğruya ulaşmanın yollarını açmak, bu çerçevede gelişimin yön¬tem ve araçlarını oluşturmaktır.
Özü itibariyle gençliğin enerjisini ve dinamizmini değişi¬min itici gücüne dönüştürmek, gençliğin değişim ve yeni¬lik vizyonunu topluma aşılamaktır.
CHP’nin yeniden yapılandırılması
CHP 9 Eylül 1992’de onurlu ve tarihsel misyonu doğrul¬tusunda siyasi yaşamına yeniden başlamış ve 1994’de ka¬bul edilen YENİ HEDEFLER, YENİ TÜRKİYE Programı ile temel amaçlarını ortaya koymuştur. O programda öngö¬rülen birçok hedefin14 yıl içinde çeşitli hükümetler zama¬nında fiilen gerçekleşmiş olması partimizin uzak görüşlü¬lüğünü kanıtlamıştır. Ancak geçen zaman içinde ülkemiz¬de ve dünyada meydana gelen değişimler programımızın yenilenmesini zorunlu hale getirmiştir.
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE İÇİN DEĞİŞİM PROGRAMI işte bu ihtiyaçtan doğmuştur.

CHP’NİN YENİDEN YAPILANMASI-ÇAĞDAŞ TÜRKİYE İÇİN DEĞİŞİM PROGRAMI
PROGRAMIN TEMEL HEDEFLERİ
Her türlü ayrımcılığı reddedip insana öncelik veren,
Daha demokratik ve katılımcı bir toplum yapısına kavuşmuş,
Temel insan hak ve özgürlüklerinde en ileri ülkeler
düzeyine erişmiş,
Her türlü eşitsizliği gidererek ulusal dayanışma duygularını güçlendirmiş,
Sosyal adalete dayalı bir toplum yapısı oluşturmuş,
Siyasette ve yönetimde temiz toplum yaratma amacına ulaşmış,
Ülkede yurttaşlık, kardeşlik, dayanışma ve birlik bağlarını güçlendirmiş,
Ekonomide fırsat eşitliğine dayanan, sürdürülebilir, bireyler ve bölgeler arasında dengeli bir kalkınma sürecine girmiş,
Tam istihdamı hedefleyen,
Bilgi ekonomisine dayanan ve uluslararası alanda rekabet gücü yüksek,
Yurtta ve dünyada barışı, ülkemizin ve yurttaşlarımızın güvenliğini ve çıkarlarını koruyan,
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmış,
Bir Türkiye yaratmaktır.
TÜRKİYE’Yİ ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNE ÇIKARMAK İÇİN ÖNCELİKLERİMİZ
CHP Mustafa Kemal Atatürk’ü en önemli modernleşme projemizin mimarı olarak görmektedir. Ülkemizin her alanda yenileşmesi ve çağdaşlaşması yolunda atılacak adımlarda Atatürk ilkeleri ve devrimleri daima partimize ışık tutacaktır. 21. yüzyılda çağdaş bir Türkiye hedefine ulaşmak için CHP Atatürk’ün ilke ve devrimlerine bağlı sosyal demokrasinin temel değerlerini benimseyen bir anlayışla her alanda bir yenilenme ve değişim süreci baş¬latmaya kararlıdır. Amacımız ülkemizin ve toplumumuzun güvenlik içinde refaha, huzura ve her alanda çağdaşlaş¬maya ulaşmasıdır.
Önceliklerimiz:
İnsandır: Hiçbir dini, mezhepsel, etnik köken gözetmeksi¬zin insan odaklı gelişmedir. İnsanı emeği, değerleri, kültürü, kimliği ve hakları ile kucaklamaktır. Sosyal demokrat ilkeler temelinde insan odaklı yeni düzendir. Etnik kimliği bir şeref olarak kabul etmek ama bütün etnik ve dinsel kimliklerin üze¬rindeki ortak noktayı aramaktır. Devlete, sınıflara, kurumlara mistik bir güç niteliği vermeden insanı temel almaktır. Yurt¬taşlara etnik ve dinsel özelliklerine göre değil, bir bütün ola¬rak hizmet götürme anlayışıdır. Mezhepleri dışlamadan ama onları ayrı bir din gibi de görmeden din özgürlüğüne saygı göstermektir. Diyanet İşlerinin Alevilerin de temsiline imkân verecek şekilde yeniden yapılandırılmasıdır.
Demokrasidir: Tüm kurum ve kuralları ile özgürlükçü ve çoğulcu demokrasidir, özgür bireydir, hukuk devletidir, insan hak ve özgürlüklerine saygıdır. Her alanda demokrasinin kökleştirilip geliştirilmesidir. Temiz siyaset ve dürüst yöne¬timdir. Özgür birey anlayışımız sadece yasalarda yapılacak deği¬şiklikle sınırlı olmayıp gerçek hayatta bireylerin her türlü ekonomik ve sosyal baskılardan, ekonomik bağımlılıktan, tarikat baskısından, toprak mülkiyetindeki çarpıklıklardan ve feodal baskılardan kurtarılmasını da kapsamaktadır. Eğitim ve kültür yoluyla kadını özgürleştirmektir.
Demokrasi aynı zamanda halkın seçimlerde daha etkin biçimde söz sahibi olmasıdır. Bunun için CHP siyasi par¬tilerin seçimlerde seçilecek milletvekili sayısının iki misli aday adayı göstermelerini ve bunlar arasında nihai aday listesinin tespitinin halkın tercihine göre yapılmasını he¬deflemektedir.
İnsan Haklarıdır: Bütün vatandaşlarımızın evrensel in¬san haklarına eksiksiz sahip olmalarıdır. İnsan hakları ala¬nında yalnız yasalardan değil, uygulamadan kaynaklanan sorunları çözüme kavuşturmaktır. Uluslararası antlaş¬malardan kaynaklanan azınlık haklarını korumak, ancak toplum içinde yeni azınlıklar yaratılması çabalarına karşı çıkmaktır. Kürt kökenli vatandaşlarımızın yoğun olarak ya¬şadıkları bölgelerdeki geri kalmışlığı, işsizliği, yoksulluğu, feodal düzeni ortadan kaldırmaktır. Bir toprak reformu gerçekleştirerek yurttaşlarımızı toprak sahibi yapmaktır. GAP projesini süratle tamamlamaktır. Terörü ortadan kal¬dırıp evvelce terörle mücadele için sarf edilen kaynakları bölgenin kalkınmasına harcamaktır. O bölgedeki vatan-daşlarımızın etnik kimliklerini koruyarak bütün toplumu¬muzla bütünleştirme hedefine ulaşmaktır.
Güvenliktir: Ülkenin, toplumun ve vatandaşların can ve mal güvenliğini etkili biçimde korumaktır. Masum vatan¬daşları teröristlerden ayırt eden, terörle mücadele eder¬ken vatandaşlara sahip çıkan bir politika izlemektir. Ül¬kemizi bölüp parçalamayı amaçlayan iç ve dış çevrelerle etkili mücadeledir.
Yurtta sulh cihanda sulh ilkesini korumaktır: Başta kom¬şularımız olmak üzere bütün dünya ülkeleriyle karşılıklı saygıya dayanan, ülkemizin çıkarlarını en üst düzeyde ko¬ruyan, kararlı ve kişilikli bir dış politika anlayışını egemen kılmaktır. Bir medeniyet projesi olarak gördüğümüz AB’ye diğer üyelerle eşit haklara sahip biçimde tam üye olmak¬tır. Demokrasinin bölgemize ve dünyaya yayılmasına kat¬kıda bulunmaktır ve bölgesel işbirliği çalışmalarında öncü rol oynamaktır.
Ahlaktır: Ahlakı ve erdemliliği toplumda en yüce değer saymaktır. Yolsuzluklarla kararlı mücadeledir. Milletvekili dokunulmazlığının kürsü ile sınırlandırılmasıdır.
Hoşgörüdür: Ulusal bütünlük içinde kültürel çoğulcu¬luktur. Sorunları şiddete başvurarak değil, hoşgörü anla¬yışıyla çözmektir.
Katılımcılıktır: Üniter Devlet temelinde katılımcı yö¬netimdir.Demokratik örgütlenme hakkıdır. Katılımcı ve toplumsal duyarlılığı yüksek, yaygın ve güçlü örgütlü top¬lumdur. Sivil toplum örgütlerinin toplum yaşamına etkili katılımıdır.
Onurlu çalışma hakkıdır: Çalışmak isteyen herkese iş ve onurlu çalışma hakkıdır. Emeğin önceliği ve serbest do¬laşımıdır. Verimliliği artırmaktır. İş güvenliği ve işçi sağlığı, çağdaş çalışma hukuku, örgütlenme ve toplu sözleşme hakları temelinde ILO standartlarına uygun çağdaş, adil ve demokratik çalışma yaşamıdır.
Sürdürülebilir, Hızlı Ve Dengeli Kalkınmadır: İleri teknolojiye dayanan, istihdam yaratan ve toplum refahını yükseltecek yatırımların ülke çapında teşvikidir. Piyasa eko¬nomisinin önemini kabul eden ancak devletin düzenleyici rolüne de önem veren çağdaş bir ekonomik düzendir.
Herkese eğitimdir: Gelir ve cinsiyet farkı gözetmeksizin çağdaş ülkelerin normlarına uygun bir yaklaşımla bütün yurttaşların eğitim hakkından eşit yararlandırılmasıdır.
Özgün Ve Çağdaş Kültürdür: Hacı Bektaşı Veli, Mev¬lana ve Yunus Emre’nin temsil ettiği 13. yüzyıl Anadolu hümanizmasından kaynaklanan, toplumun kültürel de¬ğerlerini kucaklayan, çağdaş, evrensel kültür anlayışıyla uyumlu ve toplumun kültür yaşamını zenginleştiren bir anlayıştır.
Herkes için sağlıktır: Yurdumuzun her köşesindeki yurttaşlarımıza ihtiyaç duyduğu nitelikli sağlık hizmetini ulaştırmaktır.
Yoksullukla mücadeledir: Adil bölüşüm ve sosyal ada¬lettir. Hiçbir vatandaşın açlık sınırının altında yaşamadığı bir toplumdur. Herkese her alanda fırsat eşitliğidir. Her¬kese sosyal güvenliktir. Yoksullukla mücadeleye öncelik veren, çağdaş sosyal refah devletidir. Cinsiyet eşitliğidir: Kadının, yönetimde, siyasette, çalış¬ma yaşamında, eğitimde, hukukta, evrensel hak ve özgür¬lüklerde ve diğer tüm alanlarda erkeklerle eşit haklara ve olanaklara, sahip olduğu, her türlü toplumsal ve fiziki bas¬kıdan uzak, özgürce yaşadığı toplumdur. Bunu sağlamak için gerektiğinde kadının lehine pozitif ayrımcılık yapan yapısal düzenlemelerdir.
Yenilikçiliktir: Bilgi ve iletişim çağının tüm olanaklarının ülke düzeyinde yaygınlaştırılmasıdır. Teknolojik ilerleme, yüksek rekabet ve verimliliğe dayalı etkin üretim ortamıdır; Toplum yaşamının her alanında bilginin üretildiği, kulla¬nıldığı ve pazarlanabildiği bilgi ekonomisine geçmektir..
Çevreye duyarlılıktır: Temiz çevre, korunan doğa ve ekolojik denge; yani sağlıklı çevrede sağlıklı yaşamdır.
AMACIMIZ, 21. yüzyılda, CHP’nin Atatürkçü ve devrimci ilkeleriyle, gelenekleriyle, sosyal demokrasi anlayışıyla toplumumuzu, devletimizi,
yenileştirmektir. Hedefimiz, Türkiye’yi çağdaşlığa, refaha, huzura, güvenliğe ve aydınlığa kavuşturmaktır.
çağdaş türkiye için değişim programı işte bu hedefleri ve öncelikleri hayata geçirmeyi amaçlamaktadır.

İDEOLOJİMİZİN TEMEL DAYANAKLARI
Partimizin ideolojisini besleyen, üç ana kaynak:
Atatürk’ün modernleşme devrimi ve altı ok ilkeleri,
Sosyal demokrasinin evrensel kuralları ve Anadolu ve Trakya’nın tarihsel ve felsefi birikimidir.
CHP bu temel kaynakları çağdaş ve gerçekçi bir anlayışla özümsemektedir.
Çağdaş Türkiye için değişim programı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin onurlu geçmişiyle aydınlık geleceğinin çağdaş sentezidir…
CHP, bu ideolojik birikim, değer ve duyarlılıklar temelin¬de;
Ulusal kurtuluş mücadelesinin tam bağımsızlık ruhunun temsilcisidir…
Laik demokratik cumhuriyetin kararlı savunucusudur…
Kemal Atatürk önderliğinde oluşturulan ve dünyada baş¬ka örneği olmayan çağdaş Türkiye modelinin güvencesi¬dir.

SOSYAL DEMOKRASİNİN EVRENSEL İLKELE¬RİNİ VE DEĞERLERİNİ BENİMSİYORUZ
Cumhuriyet Halk Partisi, Sosyal Demokrasinin evrensel değer ve kurallarını benimseyen, onları yaşama geçirme¬yi amaçlayan bir Sosyal Demokrat Partidir. CHP’nin Sos¬yal Devleti ve Sosyal Demokrasiyi öne çıkaran siyasetinin odağında,
CHP, sosyal demokrat kimlikli bir parti olarak;
Çoğulculuk ve katılımcılığı,
İnsan Haklarını, özgürlük ve hukuk devleti kurallarına sa¬hip çıkmayı,
Azınlık haklarına saygıyı,
Eşitlik ve adalet ilkelerini,
Dayanışmayı,
Barış ve hoşgörüyü,
Emeğin önceliği ve bütünlüğünü,
Çevrenin ve doğanın korunmasını,
Yani sosyal demokrasinin çağdaş evrensel değerlerini her koşul ve ortamda sahiplenir, politikalarında rehber olarak değerlendirir.
Çoğulculuk:
CHP, ÇOĞULCUDUR: Farklı sosyal sınıfların, inançların, kültürlerin ve etnik kimliklerin yaşadığı ülkemizde demok¬rasiyi derinleştirmek iç barışın ve gelişmenin ön koşulu¬dur. CHP siyasi iktidarların Parlamentodaki çoğunluklarını milli irade adı altında her istediklerini yapabilmenin maze¬reti sayan bir çoğulculuk anlayışının reddeder.
Bireye, bireyin hak ve özgürlüklerine, kimlik kişiliğine ve farklı görüşlere saygının gereğidir.
Özgürlük:
CHP, ÖZGÜRLÜKÇÜDÜR: Bireyin özgürlük alanı çağdaş ve evrensel ölçülerde genişletilmelidir.
CHP’nin anlayışına göre ÖZGÜRLÜK;
İnsan kişiliği ve düşüncesinin, insan yetenekleri ve yara¬tıcılığının gelişebilmesi için temel koşuldur; insanın, top¬lumda kendini aşabilmesinin, yurttaş haline gelebilmesi¬nin gereğidir.
Eşitlik:
CHP EŞİTLİKÇİDİR… Ülkemizde farklı sosyal katmanlar ve farklı bölgeler arasında sosyal adaleti sağlamak, gelirlerin oluşumu ve paylaşımında adaleti gözetmek, gelir dağılı¬mındaki eşitsizlikleri, bölgesel kalkınmadaki dengesizlik¬leri azaltmak, CHP’nin öncelikli hedefleridir. Eşitlik, başta eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve çalışma yaşamında ol¬mak üzere her alanda, toplumun tüm kesimlerine fırsat eşitliğinin sağlanmasıdır.
Dayanışma
CHP DAYANIŞMACIDIR: Sosyal demokrasinin toplum ve insan anlayışında, sorumluluk ortaktır; dayanışma bu sorumluluk anlayışının gereğidir. Örgütlenme hakkının önündeki tüm engellerin kaldırılması dayanışmanın önko¬şuludur.
CHP’nin DAYANIŞMA anlayışı; yaygın, örgütlü sivil toplum yapısıyla, halkın yönetime katılımı ile güç kazanır, kamusal hizmet kuruluşlarıyla, gönüllü sivil toplum örgütleriyle et-kinliğe ulaşır.
CHP ortak görüşleri paylaşan çeşitli ülkelerdeki sosyal de¬mokrat partilerle de dayanışma içinde olmaya özen gös¬terir.
CHP’nin DAYANIŞMA anlayışında;
Dengeli ve hakça gelir dağılımı,
Herkese sosyal güvenlik,
Tüm sahipsizleri koruma, tüm korunmaya muhtaç olanla¬ra, çocuklara ve yaşlılara sahip çıkma,
Tüm engellilere destek, Öncelikli hedeflerdir.
Barış
CHP BARIŞÇIDIR: CHP bu kimliğini, ATATÜRK’ÜN Yurtta Barış, Cihanda Barış ilkesinden almaktadır. CHP’nin ilkesi başka ülkelerin topraklarında gözü olmamak ancak başkalarının da Türkiye’nin topraklarına ve çıkarlarına göz koymasına izin vermemektir.
Emeğin önceliği ve bütünlüğü:
CHP Emeğin en yüce değer olduğuna inanır. Kafa ve kol emekçileri arasında ayırım yapmaksızın emekten, emeği ile geçinenlerden yanadır. Emeğin niteliğine ve üretken¬liğine göre ve ailesiyle birlikte medeni insana yakışır bir şekilde yaşamasını sağlayacak ölçüde maddi ve manevi karşılığını alması gerektiğini savunur.
Çevrenin korunması:
CHP ÇEVRECİDİR: CHP, yeşile, çevreye, doğaya, küresel ısınmaya duyarlılığın partisidir. CHP, gelişmenin hızlı, an¬cak doğa ve çevre ile dost kalarak sürdürülebilir olmasını öngörür. Kültür ve doğa mirasının korunmasına öncelik verir.
CHP, sosyal demokrasinin bu temel evrensel kurallarını önemsemekte ve benimsemektedir.

İKİNCİ BÖLÜM
DEMOKRASİ,
İNSAN HAKLARI VE
ÖZGÜRLÜKLER31
BÖLÜM II
DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI VE
ÖZGÜRLÜKLER
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün öncülüğünde Cumhuriyeti kuran ve çağdaş Türkiye’nin temellerini atan Cumhuriyet Halk Partisi, ülkede çok partili düzene geçerek demokrasi sürecini başlatmıştır..
CHP, çağdaş özgürlükçü, çoğulcu ve katılımcı demokra¬siyi, ülkemiz ve insanlarımız için vazgeçilmez bir yaşam biçimi olarak görmektedir. Demokrasiyi güçlendirerek ke¬sintilere uğramasını önlemek, CHP’nin öncelikli amacıdır.
Cumhuriyet ile demokrasi ayrılmaz bir bütündür. Cumhu¬riyet azaltılarak demokrasi çoğaltılamaz.
Laiklik olmadan demokrasiyi sürdürebilmek, özgürlükleri genişletebilmek, iç barışı koruyabilmek mümkün değildir. Cumhuriyetin ve demokrasinin temel taşı olan laiklik ya-şatılacaktır.
CHP, yazılı ve görsel basını demokrasinin vazgeçilmez kurumları arasında görür. Medyanın her türlü baskı ve engellemeden uzak, özgür ve tarafsız bir biçimde faaliyet göstermesini hedefler.
CHP, sosyal refah toplumunu gerçekleştirmeyi ve eşitsiz¬likleri gidererek siyasette ve yönetimde dürüstlük ve açık¬lık ilkesini yerleştirmeyi, demokrasimizin sağlıklı temellere oturtulabilmesinin gereği saymaktadır.
CHP, yönetimde çoğulculuğu, katılımcılığı ve demokratik¬leşmeyi amaçlamakta; yönetimin yeniden yapılandırılma¬sını, yerel yönetimlerin etkinleştirilmesini hedef almakta¬dır.
DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ
CHP güçlünün değil hukukun üstünlüğünü savunur. Hu¬kukun, adaletin saygınlığı, tarafsızlığı, bağımsızlığı demok¬rasinin güvencesidir.
Hukuk devleti, hukukun üstünlüğünü kabul eden, vatan¬daşların tarafsız yargının güvencesi altında bulunduğu, devletin eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi oldu¬ğu bir yönetim biçimidir.
CHP, ülkede hukukun üstünlüğünü egemen kılmaya ka¬rarlıdır. Bu anlayışla evrensel hukuk ilkelerine dayalı bir hukuk devleti anlayışının ve yargı bağımsızlığının bütün koşullarıyla sağlanması hedefimizdir.
Herkesin Kanun önünde eşitliği ilkesi koşulsuz olarak uy¬gulanacaktır.
Yasamanın ve Yürütmenin işlem ve eylemleri yargı dene¬timine tâbi tutulacak yargı organlarının kararlarına yürüt¬menin ve bütün devlet kurumlarının tam olarak uyması sağlanacaktır.
Anayasanın, evrensel hukuk devleti normları ile uyuş¬mayan maddeleri değiştirilecek: Dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması amacıyla anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesinin Parlamentoda sağla¬nacak uzlaşmayla gerçekleştirilmesi hedef alınacaktır. An¬cak, Anayasamızın değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek maddelerinin doğrudan veya dolaylı yollardan değiştiril¬mesi veya etkisiz kılınmasına yönelik çabalara kesinlikle karşı çıkılacaktır. Başta milletvekili dokunulmazlığının kal¬dırılması olmak üzere Anayasamızın çağdaş hukuk dev¬letlerindeki temel anlayışla bağdaşmayan hükümlerinin değişmesi temel önceliğimizdir.
Devlet yönetiminde katılımcı ve çoğulcu yapılanma esas alınacak:
CHP, özgür bireylerin ve sivil toplum örgütlerinin, kendi¬lerini doğrudan ilgilendiren konularda idarenin her kade¬mesinde karar alma süreçlerine katkıda bulunmalarına önem ve öncelik verecektir.
Yasa önünde eşitlik ilkesi korunacak: Kişilerin devlet tarafından eşit olarak korunması esastır. Demokrasi, ço¬ğunluktakiler kadar azınlıktaki düşüncelerin ve inançların da korunmasını öngörür
BAĞIMSIZ, ETKİN ve HIZLI YARGI
Yargının Bağımsızlığı ve Yargıç Güvencesi Hukuk Devletinin ve demokrasinin gelişmesinin ön koşulu¬dur. Savunma hakkının ve hak arama özgürlüğünün tam ola¬rak sağlanması hukuk devletinin vazgeçilmez koşuludur.
Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinin ayrılığı ile yargının bağımsızlığı ilkeleri, devlet yapımızın temel anayasal ku¬ralları arasında yer almaktadır. Bu ilkeler eksiksiz olarak uygulamaya konulmadan, Hukukun Üstünlüğü ülkenin her yöresinde yaşama geçirilmeden, bir Hukuk Devleti yapılanmasından söz edilemez.
Adalet Bakanlığı, adaletin yönetiminde değil, ada¬letin hizmetinde olacaktır: Adalet Bakanlığı’nın kuruluş kanunundaki yetkileri dışında doğrudan veya dolaylı ola¬rak kullanmakta olduğu, çağdaş hukuk devleti normlarıyla bağdaşmayan ve yargı üzerinde büyük bir baskı unsuru oluşturan yetkileri kaldırılacaktır.
Yargıyı siyasallaştırmaya yönelik her türlü müdahalenin önünü tıkayan ve mevcut yargı sistemini iyileştirici çözüm¬ler içeren çok yönlü bir ulusal hukuk reformu gerçekleşti¬rilecektir, girişim engellenecektir.
Hukuk ve yargı sistemi, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı kuralları çerçevesinde yeniden yapılandırı¬lacaktır. Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi koşulsuz olarak sağlanacaktır.
Yargıda siyasallaşmanın önü alınacak: Yargı hiçbir koşul altında yasama ve yürütmenin etkisine, siyasetin ku¬şatmasına sokulmayacak; yargıda siyasallaşma kesinlikle engellenecektir. Sağlıklı bir yargısal denetim için kişilere savunma, hak arama ve adil yargılanma konularında tüm olanakların sağlanması, idarenin her kademesinde yargı kararlarına eksiksiz olarak uyulması hedef alınacaktır.
Adli ve idari yargıda tek yargıçlı mahkemelerde yar¬gıç, hukuk kökenli olacak: Birden fazla yargıçlı İdare Mahkemeleri başkanları, Bölge İdare Mahkemeleri ile Da¬nıştay ve Yargıtay Daire Başkanları ile Danıştay ve Ana¬yasa Mahkemesi başkanları mutlaka hukuk eğitimi almış olacaktır.
Mülki amirlerin keyfi tasarruflarının önü alınacak: Yargının suç saymadığı hallerde de mülki amirlerinin ala¬cakları kararların hukuk devleti anlayışının temel ilkeleriyle bağdaşması sağlanacaktır.
Yargı bağımsızlığı, yargının yasama ve yürütmeden hem organik, hem de işlevsel açıdan bağımsız olması; yasama ve yürütmenin etki ve müdahalelerinden uzak tutulması¬dır. Yargı bağımsızlığı sağlanmadan hukukun üstünlüğü¬nü temel alan hukuk devleti gerçekleştirilemez.
Yargının bağımsızlığı ilkesi özenle korunacak: Hiçbir organ, makam, merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanıl¬masında mahkemelere emir ve talimat veremeyeceği ileri bir Hukuk Devleti anlayışı ülkede etkin kılınacaktır.
Hâkimler ve savcılar yüksek kurulu yeniden yapılan¬dırılacak: Adalet Bakanının Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığından, Bakanlık Müsteşarının de bu kuru¬lun üyeliğinden çıkartılması sağlanacaktır. Kurul üyelerinin yargı organları tarafından seçilmeleri temin edilecektir.
Hâkim ve Cumhuriyet savcıları hakkında soruşturma baş¬latma yetkisi Adalet Bakanlığından alınarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna verilmesi için gerekli anayasa de¬ğişikliği yapılacaktır. Hâkim ve savcılarla ilgili olarak alınacak tayin, terfi ve disiplin cezası ile meslekten çıkarma cezası aleyhine yargıya gitme yolu açılacaktır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Adli Yargı Kurumu ve İdari Yargı Kurumu olmak üzere iki alt kuruldan oluşacak ve bu iki kurulun birleşmesinden de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu meydana gelecektir.
Adli Yargı Kurulu Yargıtay tarafından kendi üyeleri arasın¬dan, İdari Yargı Kurulu da Danıştay tarafından kendi üyele¬ri arasından seçilecektir.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kendi başkanını kendisi seçecektir.
Adalet müfettişleri Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlanacak, inceleme ve soruşturma izni verme yetkisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu başkanına verilecektir.
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kendi sekretaryasına sahip olacaktır. Bütçesi Adalet Bakanlığından ayrılacaktır.
Yargı etiği kanunu çıkarılacak: Yargı mensuplarının tamamını kapsayan bir Yargı Etiği Kanunun çıkarılacaktır.
Yargının yolsuzluk ve kuralsızlıklarla etkin mücade¬lesinin önündeki engeller kaldırılacak: Yargının yol¬suzlukları cezalandırma yetkisinin önündeki engeller ve kısıtlamalar kaldırılacaktır.
Bazı suçlarda zaman aşımı kaldırılacak: Son zamanlar¬da zaman aşımı nedeniyle pek çok suçta suçluların ce¬zasız kaldığına ve bu durumun kamu vicdanını derinden yaraladığına tanık olunmaktadır.
Kamu gücünü haksızca kullananların, kamu kaynakların¬dan kendisi ve yakınları için zenginleşme amaçlı faydala¬nanların, yolsuzluk yapanların bu uygulamaları ile halkı kandırarak sistematik soygun yapanların, zincirleme şekil¬de dolandırıcılık ve sahtecilik suçunu işleyenlerin bu suç¬lardaki zaman aşımı kaldırılacaktır.
Hukuk eğitimi kalitesi yükseltilecek: Yargıçlık ve Sav¬cılık mesleklerine nitelikli adayların alınması için üniversi¬telerdeki hukuk eğitiminin daha ileri düzeye yükseltilmesi¬ne çalışılacak, mesleğe giriş sınavlarının değerlendirilme¬sinde yürütme organının yetkisi kaldırılacaktır.
Türkiye Adalet Akademisi özerk bir bilim kurumu¬na dönüştürülecek: Türkiye Adalet Akademisi; bilimsel, akademik, mali ve idari açılardan Adalet Bakanlığı’ndan ayrılıp tamamen bağımsız ve özerk bir bilim kurumu hali¬ne getirilecektir.

YARGIÇ GÜVENCESİ
Yargıç güvencesi, yargıçların herhangi bir baskı, tehdit veya müdahale olmaksızın tam bir serbestlik ve tarafsızlık¬la yargı işlevini yerine getirmelerinin sağlanmasıdır.
Yargıç ve savcıların görevlerini yerine getirmelerinde ve özlük haklarında tam güvenceye kavuşturulmaları sağla¬nacaktır.
HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ
Hak arama özgürlüğü korunacak: CHP; Adil Yargılan¬ma, İddia ve Savunma, Dilekçe Haklarının ve Hak Arama özgürlüğünün özenle korunmasını sağlamak için tüm hu¬kuk düzenimizde hak arama-savunma ve adil bir biçimde yargılanma olanaklarını genişletecek düzenlemeler yapa¬caktır.
Geciken adalet, adalet değildir: Mevzuattan ve uygula¬madan kaynaklanan tüm engeller kaldırılacak, yargılama sürecini hızlandıracak yapılanma sağlanacaktır. Mahkeme masraflarının vatandaşın hak arama özgürlüğünü engel¬lemesi önlenecektir.
Ceza hukuku suçlular, ceza yargılama hukuku ma¬sumlar içindir: Suçluluğu kanıtlanmadıkça kimseye suç¬lu denilemez. Sorgulama sürecinin adil, etkin, güvenilir ol¬ması, soruşturmanın gizliliği ilkesine uyulması ve çağdaş tutuklu haklarına saygı gösterilmesi için her türlü önlem alınacaktır
Savunma dayanağından yoksun olanlara devletin savun¬ma hakkı sağlamak eksiksiz yerine getirilecektir.
İddianame oluşturulmadan tutukluluk halinin devamına ileri demokrasiler standardında sınırlamalar getirecek mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun olarak keyfi gö¬zaltına almaları önleyecek yasal düzenlemeler yapılacak, tutuklamaların da sadece yasaların zorunlu kıldığı hallerle sınırlanması sağlanacaktır.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda gerekli değişiklik yapılarak tutuklama süresi asliye cezalık suçlarda 4 ay ile diğer tüm durumlarda ise en çok 6 ay ile sınırlandırılacak¬tır. Bu süre zarfında sanık hakkında kamu davası açılmaz ise, sanık salıverilecektir.
Yargı sisteminin etkinliğinin artırılması için fiziki altyapı, bilgi teknolojilerinin tüm olanaklarından da yararlanılarak geliştirilecektir.
Türkiye Barolar Birliği’ne Anayasa Mahkemesinde dava açabilme yetkisi: CHP, savunma hakkının güvence¬si olan baroların yürütme erkinin vesayetinden kurtulma¬sını ve Türkiye Barolar Birliği’ne, Anayasa Mahkemesi’nde dava açma hakkının tanınmasını hedef alacaktır.
Adli tıp kurumu özerk ve etkin bir yapıya kavuştu¬rulacak: Kurul, yargıya en üst düzeyde hizmet sunan, mali, idari ve bilimsel özerkliği olan, çağdaş bağımsız bir üst teknik bilirkişi kurumu yapısına kavuşturulacak; ku¬rumun işleyişindeki tüm aksaklıklar giderilerek, adaletin doğru olarak oluşumuna katkısı eksiksiz olarak sağlana¬caktır. Adli Tıp Kurumu yeniden yapılandırılırken Adalet Bakanlığı’na bağlı olmaktan çıkarılacak, tayin ve terfiler oluşturulacak bağımsız bir kurul tarafından yapılacaktır. Adli Tıp Kurumu diğer yüksek yargı organlarının da bu¬lunduğu başkent Ankara’ya taşınacaktır.
Adli kolluk oluşturulacak: Hazırlık tahkikatlarının, kara¬kollara bağlı Olay Yeri Polisi ve Jandarması yerine çağdaş Adli Kolluk birimleri tarafından yapılması sağlanacaktır. Bu birimler, özlük hakları ve disiplin yönünden Cumhuriyet Savcılıklarına bağlanacak; soruşturmalar adli kolluk katkısı ile Cumhuriyet Savcılıkları tarafından yürütülecektir.
Çocuk mahkemeleri yeniden düzenlenecek: Çocuk Mahkemeleri, kuruluş amacına uygun olarak yeniden örgütlenecektir. Çocukların suç işleme ortamlarından korunmaları ve kurtulmaları hedef alınacaktır. Çocuk suç¬luların yetişkinlerle aynı hapishanelerde bulundurulması önlenecektir.
Kamu denetçiliği kurumu kurulacak: İdare ile yurttaş ilişkilerinde karşılaşılan bir bölüm basit uyuşmazlıkların, idari yargı alanına girmeyen konularda hızlı ve adil bir bi¬çimde çözümü amacıyla, Kamu Denetçiliği Kurumu kuru¬lacaktır. Kamu denetçilerinin bu iş için en yetenekli, dene¬yimli ve tarafsız kimseler arasından seçilmesi için gerekli kurallar saptanacaktır.

İNFAZ KURUMLARI
CHP, cezaevlerini, suçluyu infaz sonrasında topluma kazandırma amacı ile üretime ve eğitime yönelik bir uygulamaya açık, çağdaş kurumlara dönüştürecektir. Mahkûmların mümkün olduğu ölçüde ağaçlandırma, çevre, tarım gibi kamu projelerinde ücret karşılığı istihda¬mı özendirilecektir.
İnfaz sisteminin yeniden yapılandırılmasında uluslararası kuralların uygulanması sağlanacaktır.
Suçlu çocukların cezalarının infaz sistemi yeniden düzen¬lenecek; ıslahevleri, suç özendirme yerine, iş ve meslek becerilerini geliştiren, suçlu çocukları topluma kazandı¬ran yapıya kavuşturulacaktır.
Cezaevlerinde fiziki koşulların Avrupa ülkeleri düzeyine çıkartılması hedef alınacaktır.
Gözaltına alındıkları andan itibaren şüphelilerin ve sanık¬ların can ve mal güvenliği ile sağlığı devletin güvencesi al¬tındadır. Bunların sağlıklarını ve güvenliklerini sağlayacak önlemlerin alınmasından savcılar ve cezaevi yöneticileri şahsen sorumlu olacaklardır.
İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ
Özgür Birey
Demokrasinin asıl öğesi özgür bireydir. Özgür olmayan¬ bireyin, kendi potansiyelini geliştirebilmesi, yeteneklerini sergileyebilmesi, toplumda demokratikleşmeye, insan hak ve özgürlükleri çıtasının yükseltilmesine katkıda bulunabil¬mesi, demokrasi bilincini paylaşabilmesi, gerçek anlamda seçme yeterliliğine sahip olabilmesi mümkün değildir.
CHP’nin temel amacı; bireyi özgürleştirmek, bireyin ken¬disini geliştirmesinin önündeki ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel engelleri kaldırmak, bireyin özgürlüklerini bi¬linçli olarak kullanmasını sağlamaktır.
İNSAN HAK ve ÖZGÜRLÜKLERİ
Çağdaş demokrasilerin özünü; ulusal irade ve hukukun üstünlüğü ilkeleri eşliğinde, bireylerin evrensel nitelikli temel hak ve özgürlüklerini, yaşamları boyunca eksiksiz olarak ve engellenmeden kullanabilmeleri oluşturur.
CHP, insan haklarının, çağın gereklerine uygun olarak sü¬reklilik içinde geliştirilmesinin gereğine inanmaktadır.
Özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin tüm kurum ve ku¬ralları ile yaşama geçirilmesini amaçlayan CHP; başta İn¬san Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere, insan hakları alanında ülkemizin taraf olduğu tüm uluslararası sözleş¬me hüküm ve ilkelerinin eksiksiz olarak uygulanmasını ön¬celikli hedef olarak görmektedir.
Temel hak ve özgürlükler eksiksiz uygulanacaktır: CHP en geniş anlamda insan hak ve özgürlüklerinin uy¬gulanmasının takipçisi olacaktır.

Temel hak ve özgürlükler, yalnız yasayla sınırlanabi¬lir: Temel hak ve özgürlükler Anayasa’nın ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların sözüne ve özüne uygun biçimde ancak ve yalnızca yasayla sınırlanabilir. Bu sınırlama, hangi gerekçeyle olursa olsun hakkın özü¬ne dokunamayacağı gibi, demokratik toplum gereklerinin haklı kıldığı ölçüyü aşamaz ve öngörülen amaç dışında kullanılamaz. Yargı kararı olmadan kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
Siyasal, düşünsel, toplumsal, dinsel ve bireysel özgürlük¬ler bir bütündür. Bu özgürlüklerin en etkili biçimde ko¬runması için Anayasa’da gerekli değişikliklerin yapılması hedef alınacaktır.
Bireylerin, din, mezhep, ırk, renk, cinsiyet, etnik köken, dil ve benzeri özelliklerine bakılmaksızın, aralarında herhan¬gi bir ayırım gözetmeksizin temel insan hak ve özgürlükle-rinden yararlanması sağlanacaktır.
Yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin mümkün olan en ileri düzeye getirilmesi hedef alınacak: Yurt¬taşların yaşam hakkı kutsaldır. İşkence ve orantısız güç kullanımına hiçbir şekilde izin verilmeyecektir. Yapılacak tüm yasal düzenlemelerde ve uygulamada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ve taraf olduğumuz diğer uluslar arası sözleşmelerin ilkeleri gözetilecek, hak ve özgürlükle¬rin ihlaline izin verilmeyecektir. Bu anlayışla;
Yaşam hakkı: Yaşam hakkı ile insan varlığının korunması ve geliştirilmesi temel amaçtır. CHP Türkiye’nin farklı yö¬relerindeki ortalama yaşam beklentisi arasındaki büyük farkın giderilmesi hedefini yaşam hakkı kapsamında de¬ğerlendirmektedir. Bu farkın giderilmesi için gerekli eko-nomik ve sosyal önlemler alınacaktır.
Gözaltında işkence ve işkenceye bağlı ölümler mutlaka önlenecek, işkence yapanlar ve ona göz yumanlar etkili biçimde cezalandırılacaktır.
Düşünce ve ifade özgürlüğü: Düşünce özgürlüğü de¬mokrasinin temelidir. Düşünce, onu açıklama, anlatma ve örgütleme ile bütündür. Bu nedenle düşünceyi söz, yazı, resim ya da başka yollarla açıklama ve yayma hakkı, şid¬det kullanılmasını teşvik etmedikçe ve yakın ve açık tehli¬ke oluşturmadığı sürece engellenemez. Suçu ve suçluyu övme düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlen¬dirilemez. Düşünce ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yö¬nelik sınırlamalar uluslararası antlaşmalarda öngörülen ölçüleri aşamaz.
Din, inanç ve vicdan özgürlüğü: Kimse dinsel inanç ve düşüncesinden ötürü kınanamaz, baskı altına alınamaz; düşünce ve inançlarını değiştirmeye, açıklamaya zorlana¬maz. Herkes ibadetini, dininin veya inancının gereğini öz¬gürce yapma, öğrenme ve geliştirme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı: Dü¬şünce özgürlüğü; düşüncenin, bireysel veya kitlesel iletişim araçları ile toplantılarla, gösteri yürüyüşleri ile demokratik kitle örgütleri aracılığıyla açıklanması olanağı sağlandığın¬da gerçekleşebilir. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası, ileri demokratik ülkelerdeki normlara uygun biçimde, öz¬gürlükçü bir anlayışla yeniden düzenlenecektir.
Savunma hakkı: Gözaltına alınan ve tutuklanan kişi, sa¬vunma ve en kısa zamanda yargıç önüne çıkarılmayı iste¬me hakkına sahiptir. Savunma ve hak arama olanağından yoksun olanlara hak arama ve savunma hakkını sağlamak devletin yükümlülüğüdür.
Yönetime katılma ve örgütlenme hakkı: Siyasal par¬tiler, sendikalar, dernekler, kooperatifler ve meslek kuru¬luşlarına üye olma ve yönetime katılma hakkı, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin gereğidir. Bu gibi kuruluşlara üye olmak isteyenlerin önündeki engeller çağdaş ülkelerdeki kurallara uygun olarak kaldırılacaktır.
Çalışma hakkı: Çalışma herkesin temel hakkıdır. Devlet işsizliğin önlenmesi ve tam çalışmanın sağlanabilmesi için gerekli önlemleri alır. Herkesin dilediği alanda iş kurma, çalışma, toplu sözleşme ve grev hakkı olmalıdır. Bu hak istisnai görevler için yasayla sınırlandırılabilir.
İnsan Hakları Müsteşarlığı kurulacak: Başbakanlığa bağlı olarak İnsan Hakları alanında gerekli izleme, denet¬leme ve değerlendirme işlevlerini üstlenecek, eğitim faa¬liyetlerini koordine edecek bir İnsan Hakları Müsteşarlığı kurulacaktır.

ETNİK FARKLILIKLAR ÜLKEMİZİN
ZENGİNLİĞİDİR
Ülkemizde farklı etnik yapıların, farklı kültür ve kimliklerin var olması, bunların varlıklarını sürdürmesi ulusal zenginliğimiz¬dir.
CHP, Lozan Antlaşması ile azınlık olarak nitelenmiş olan yurt¬taşlarımızın, kendilerine tanınmış olan dini ve kültürel azınlık haklarından eksiksiz olarak yararlanmalarını amaçlar. Yeni azınlıklar yaratılmasına karşıdır.
CHP daha 1989 yılında Kürt kökenli yurttaşlarımızın karşılaş¬tıkları sorunları açık yüreklilikle ortaya koymuş; etnik köken farklılıklarına, kültürel çoğulculuğa, bireysel kültürel haklara olan saygımız, demokratik değerlere, eşitliğe ve hoşgörüye olan bağlılığımız çerçevesinde toplumumuza, üniter devlet ve ulus devlet temeli dikkate alınarak kısıtlamaların kaldırıl¬ması ve çağdaş, kalıcı çözümler bulunması için politikalarını sunmuştur.
Etnik Kimlik Bir Şereftir.
CHP devletin etnik farklılıklar üzerine politikalar oluşturması¬nı benimsemez. Devletin görevi bütün etnik kimlikleri din ve mezhep farklılıklarının üzerine çıkarak insanı odak yapan yak-laşımları ortaya koymak, ortak değerleri bulup çıkarmaktır. Ancak etnik kimliğine bireysel olarak vurgulamak isteyenleri saygıyla karşılar ve etnik kimliği insanların şerefi sayar. Dev¬letin vatandaşların etnik kökenini, dinini ve mezhebini gör¬meyen, bütün vatandaşlara eşit davranan bir yapıya sahip olmasını savunur. Sorunların sadece yasalardaki eksiklikler¬den değil, uygulamadaki bazı yanlışlıklardan kaynaklanabi¬leceğini düşünerek bu evrensel insan hakları ve özgürlükler değerlerini hayata geçirmeye özen göstermelidir.
Yurttaşlarımızın farklı etnik kökenden gelmeleri, farklı kültü¬rel, mezhepsel, dinsel özellikler taşımaları, birlikteliklerinin ve ortak bir ulus oluşturmalarının engeli olamaz. Bu farklılıklar ulus olarak zenginliğimizdir, güç kaynağımızdır.
Kişisel kültürel haklara saygı, kişinin kimliğine saygıdır; insa¬na, insan haklarına ve çoğulcu demokrasiye saygının gereği¬dir. Kişisel kültürel haklar hiçbir erk tarafından çiğnenemez.
Asimilasyon Değil, Entegrasyon Öngörüyoruz.
Kimsenin ırkı ve kökeni diğerinden üstün değildir. Bu ne¬denle ırk temelinde çözüm arayışlarının veya asimilasyon uygulamalarının tuzaklarından demokrasimiz kendini her zaman korumalıdır. CHP’nin entegrasyon anlayışı farklı et¬nik kimliklerin ve inançların ortadan kaldırılmasını değil, onlara saygı göstererek ülke bütünlüğünün ulus devlet anlayışı ile korunmasını öngörür.
Demokrasilerde devletin etnik kimlikleri yok sayma hakkı yok¬tur. Etnik kökeni ne olursa olsun vatandaşların bireysel hakla¬rının çağdaş ülkeler seviyesine yükseltilmesi hedefimizdir.
CHP, uygulamaya koyacağı, hoşgörü, demokrasi, kültürel çoğulculuk, eşitlik ve bölgesel gelişme politikaları ile ül¬kenin her yöresinde, her kökenden insanlarımız arasında toplumsal uyumun, dayanışmanın, bütünlüğün ve refahın güvencesini oluşturacaktır.
Her etnik kökenden yurttaşımızın, kendi özgür irade ve talepleri çerçevesinde;
Kendi ana dilini özgürce kullanabilmelerine, özel dersha¬neler veya kurslar gibi kurumlar kurarak anadillerini öz¬gürce öğrenebilmeleri ve öğretebilmelerine,
Kendi ana dillerinde gazete, dergi, kitap yayınlamalarına ve diğer her türlü yazılı ve sözlü yayında bulunabilmele¬rine, müzik ve sanatın diğer dallarında faaliyette buluna¬bilmelerine,
Türkiye sınırları içinde yayın yapan radyo ve televizyon ku¬rum veya kuruluşları üzerinden, RTÜK’ün genel kuralları çerçevesinde, kendi anadillerinde yayın yapabilmelerine,
Değişik kültürel etkinliklerde bulunabilmelerine, kendi folklorlarını yaşatabilmeleri ve geliştirebilmelerine,
Tüm bu ve benzeri bireysel kültürel haklara özgürce ve dilediğince ulaşabilmelerine, olanak tanımayı çağdaş de¬mokrasi anlayışının gereği sayar.
Ülkemizin aynı ana dili paylaşan ve etnik kökene sahip en yaygın unsurlarından birini oluşturan Kürt kökenli yurttaş¬larımızın yoğun biçimde yaşadıkları bölgemizdeki sorun¬larını da bu anlayışla çözeceğiz. Bu yöndeki çalışmalarımı¬zı sosyal demokrat yaklaşımımız gereği insanı temel alan çözeceğiz.

CHP, bu ilkeler temelinde şekillenen politikaları ve uygu¬lamaları ile başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge¬lerimiz olmak üzere Türkiye’nin her yöresinde yaşayan Kürt, Arap, Boşnak, Laz, Gürcü, Çerkez, Abaza, Arnavut, Roman gibi farklı etnik kimliklere sahip tüm insanlarımızı huzura, barışa, gelişmeye ve sosyal refaha taşıyacaktır. Bu yurttaşlarımızdan hiçbirine karşı ayırımcı muamele yapıl¬maması, hiçbir alanda haklarının kısıtlanmaması, devlet hizmetlerinden yararlanmada güçlükle karşılaşılmaması için gerekli önlemler alınacaktır
Toplumsal gelişmeye uyum sağlamalarına ve katılımlarına engel olan sosyal dışlanma için kalıcı ve köklü çözümler oluşturulacak, toplumsal kaynaklara eşit biçimde erişimle¬rini sağlayacak sosyal alanlar yaratılacak, vatandaşlık hak¬larından eksiksiz yararlanmaları sağlanacaktır.
CHP için laiklik ilkesi;
Dinin siyasallaştırılmamasının, siyasetin dinselleştirilme¬mesinin güvencesidir.
Devlet işleri ile din işlerinin birbirinden ayrılmasının, birbi¬rini etkilememesinin kuralıdır.
İnanç konusunun Allah’la insan arasında kutsal bir bağ olduğu, dünya işlerinin bunun dışında tutulması anlayı¬şıdır:
Kadını ve erkeği eşit bir Türkiye’nin temel koşuludur.
Vicdan ve inanç özgürlüğünün, farklı din, mezhep ve inanç grupları arasında uyum ve hoşgörünün kaynağıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi için laiklik, hiçbir şekilde ödün ve¬remeyeceği temel ilkedir.
Laiklik; hiçbir zaman din ve inanç karşıtı bir ilke ve ideoloji değil, aksine din özgürlüğünü güvence altına alan, farklı inanışların barış ve karşılıklı hoşgörü içerisinde birlikte ya¬şama yöntemi ve ilkesidir; çağımızın modern ve ileri dev¬let yönetimi anlayışıdır.
CHP, din unsurunun baskı aracı olmasını da, din duygu¬sunun ve dinsel inançların baskı altına alınmasının da, ibadet yerlerine siyasetin girmesinin de kesinlikle engellen¬mesini öngörür.
CHP, Dini unsurların siyasi simge olarak kullanılmasını de¬mokrasi anlayışı ile bağdaşmayan ve anayasamızın değiş¬tirilemez hükümleriyle çelişen bir davranış olarak görür.
CHP, laikliğe yönelik her türlü tehdide kararlılıkla karşı durur:
Laik demokratik cumhuriyetimize karşı tuzak kuranlarla, bu amaçla laikliği yeniden tanımlamak isteyenlerle, laikliği içlerine sindiremeyenlerle, her dönemde ve her koşulda, demokrasi kuralları ve hukuk devleti normları ve sivil top¬lum yapılanması içinde kararlılıkla mücadele edilecektir.

CHP diyanet işleri başkanlığının yeniden yapılandı¬rılmasını öngörürür:
Din ile devlet işlerinin tam anlamıyla birbirinden ayrıştığı,
Uzun vadede, dinin siyasallaştırılması tehlikesinin kalma¬dığı ve tarikatların laik eğitim sistemi ve laik toplum yapısı üzerindeki baskısının sona erdiği ve siyasetin dinselleşti¬rilmediği aşamada Diyanet İşleri Başkanlığı’nın durumu yeniden değerlendirilecektir.
Ancak bu gerçekleşene kadar, Diyanet İşlerinin yeninden yapılandırılması ve Alevilerin de Diyanet İşlerinde temsil edilmesi esastır. Yakın geçmişimizde utanç verici saldırı¬lara hedef olan Madımak Oteli’nin bir hoşgörü merkezi haline getirilmesi CHP’nin hedefidir.
İnanç dünyasına ait ilişkiler ve her türlü dini hizmetler, Di¬yanet İşleri Başkanlığı’nın;
İslam’ın farklı mezheplerine farklı yaklaşmaması,
Bünyesine katılmak isteyen her mezhebe açık bir yapılan¬maya yönelmesi,
Bünyesinde yer almak istemeyen mezheplerin ise devle¬tin eşit desteğinden yoksun bırakılmaması yönünde faali¬yet göstermesi hedef alınacaktır.
Cemevleri devletten eşit destek görecek: Bu kapsam¬da, Alevi-Bektaşi inancı ve kültürünü paylaşan yurttaşları¬mızın yaygın ibadet, dini hizmet ve kültür merkezleri olan Cem evlerinin de Devletin Camilere sağlamakta olduğu destekten yararlandırılması sağlanacaktır.
Bu temel duyarlık ve anlayışlar çerçevesinde; Cumhuriyet Halk Partisi ülkemizde, laikliğin ve çağdaşlığın her dönem¬de ödünsüz savunucusu olacak, bu alanda toplumumuzun güvencesini oluşturacaktır.
HEDEFİMİZ: KADINI ERKEĞİ HER ALANDA EŞİT TÜRKİYE
Kadın Sorunu bir Demokrasi, İnsan Hakları ve Eğitim Soru¬nudur. Kadınlarımıza Her Alanda Fırsat Eşitliği, Çağdaş Laik Demokratik Cumhuriyetimizin Var olma Koşuludur.
Türkiye’de kadın-erkek eşitliğinin öncülüğünü Mustafa Ke¬mal Atatürk ve O’nun kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi yap¬mıştır. Atatürk Devrimleri ile Türk kadınını toplumda çağdaş, eğitimli, meslek sahibi, özgür bireyler olma niteliğine kavuş¬turma yolunda çok büyük kazanımlar sağlanmıştır.
CHP kadını özgürleştirmek, çevre baskısından ve feodal yapı etkisinden kurtarmak, sosyolojik kökenden kaynak¬lanan sıkıntıları gidermek için eğitim, kültür yolunda sonuç alıcı çabalar gösterecektir.
KADINI VE ERKEĞİ EŞİT BİR TÜRKİYE YARATA¬BİLMENİN İLK ÇIKIŞ NOKTASI EĞİTİMDİR.
Eğitim, kadınla ilgili tüm sorunların çözümünde temel yapı taşıdır. Eğitim, kadınlara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırıla¬bilmesi doğrultusunda, kadınların özgüvenini ve toplumsal bilinçlerini artıran, kadınlara ilişkin sorunların çözümünde en önemli faktördür. Bu anlayışla;
Kadınların üzerindeki her çeşit toplumsal baskının kaldı¬rılması için eğitim, kültür ve basın yoluyla çaba gösteri¬lecektir.
Eğitim ortamında kullanılan malzemeler, kadın-erkek eşitliği ilkesine aykırı her türlü söylem ve önyargıdan arındırılacaktır.
Kırsal alanda kız çocuklarının nüfus kaydına alınmasında eksiklikler giderilecektir.
Pekin ve Pekin+5 gibi Türkiye’nin taahhütlerini yerine ge¬tirmekle yükümlü olduğu uluslararası sözleşmelere uygun olarak, eğitimin her kademesinde kız çocuklarının okullaş¬ma oranlarının artırılması için gerekli tüm önlemler alına¬caktır.
Kadınların mesleki eğitim olanaklarını geliştirecek, Çok Amaçlı Toplum Merkezi (ÇATOM) ve benzeri kuruluşlar yaygınlaştırılacaktır.
Zorunlu ilköğretimden çeşitli nedenlerle ayrılmış kız ço¬cuklarının ve kadınların eğitimlerini tamamlamaları için Akşam ve Yaz Okulları yaygınlaştırılacaktır. Halk eğitim merkezleri yaygınlaştırılarak her yaşta kadının eğitime de¬vam edebilmesi sağlanacaktır. Kadın Veri Merkezi, Kadın Merkezleri ve Ulusal Kadın Konseyi kurulacak, kadın sorunları katılımcı bir yaklaşımla çözümlenecektir.
Eğitim ve kadın alanında faaliyetlerde bulunan sivil top¬lum örgütlerinin çalışmaları desteklenecektir.
KADINA KARŞI ŞİDDET EN BÜYÜK AYIPLAR¬DANDIR. TÜRKİYE BU AYIPTAN KURTARIL¬MALIDIR.
Kadına karşı şiddet, en yaygın ve sık rastlanılan insan hak¬ları ihlallerindendir. Kadına karşı şiddet, özellikle de aile içi şiddet, kadın erkek ilişkilerinde derhal aşılması gereken temel bir sorun alanıdır.
Şiddet karşısında izleyecekleri hukuki yollar konusunda yeterince bilgilendirilmemiş olmaları, sığınma evlerinin yetersiz kalması nedenleriyle, kadınlar şiddet karşısında genelde savunmasız kalmaktadırlar.
Kadına karşı şiddetle mücadele ulusal eylem planı oluşturulacaktır:
Kadına şiddet uygulaması ile töre ve namus cinayet¬lerine karşı kararlı mücadele: Kadınlara yönelik her türlü şiddete, töreler ya da namus gerekçe gösterilerek uygulanan insanlık dışı ve suç teşkil eden davranışlara kar¬şı kararlılıkla mücadele edilecek, töre ve namus cinayet¬lerinin en ağır şekilde cezalandırılabilmesi için Türk Ceza Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Kadın sığınma evleri ihtiyaç düzeyinde açılacak: Ka¬dınlara karşı, aile içi ve dışı her türlü şiddet, cinsel taciz vb. onur kırıcı eylemler caydırıcı, eğitici ve koruyucu hukuksal politikalarla önlenecek, yerel yönetimlerin yeterli sayıda ve nitelikte sığınma evleri açmaları desteklenecek, bu ev¬lerde ücretsiz danışmanlık, psikolojik destek ve yasal yar¬dım yapılması sağlanacaktır.
Gençler bu konularda duyarlı kılınacak: Aile içi şid¬det ve töre cinayetlerini önlemek için gerekli eğitim ve ay¬dınlatma çalışmaları yapılacak, kadın-erkek eşitliğinin ve bütün aile fertlerinin saygınlığının korunması temel sosyal hedefler olarak okul eğitim programlarında yer alacaktır.
Şiddete uğrayan kadınların tedavi ve rehabilitasyonu için özel merkezler açılacaktır.
Kadın – Erkek Eşitliği Sağlanmadan Demokratik, Kalkınmış, Sağlıklı ve Modern Bir Ülke Olunamaz.
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığına son vermek için kadınla¬ra Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ile tarafı olduğumuz kadın hakları alanında Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmelerin, toplumsal yaşama ve hukuk sistemimize yansıtılmasını sağlayacak düzenle¬meler yapılacaktır.
Kadına karşı şiddet ve ayrımcılıkla mücadele amacıyla, Merkezi İdare ve yerel yönetimlerde gerekli bütçe öde¬neklerinin ayrılması sağlanacaktır. Kadın – erkek eşitliğini sağlam temeller üzerinde kurabil¬mek için fırsat önceliği cinsiyetler arası eşitliğin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilecek, pozitif ayrımcılıkla yak¬laşılacaktır.
Çeşitli kanunlarda yer alan ve kadınlara karşı ayrımcılık anlayışı içeren veya aileyi korumada yetersiz kalan yasa hükümleri değiştirilecektir.
Devlete bu konuda gerekli düzenlemeleri yapma yüküm¬lülüğünü getiren anayasal, yasal ve diğer mevzuat düz¬lemlerinde gerekli düzenlemeler yapılacak, Eşitlik Çerçe¬ve Kanunu çıkarılacaktır.
TBMM çatısı altında bir Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu kurularak çıkacak tüm yasalar kadın erkek eşitliği açısın¬dan değerlendirilecek ve uygulamalar takip edilecektir.
Kamu sektöründeki istihdamda ilkeli kota uygulamasına geçilecek, özel sektöre yönelik kadın istihdamını artırma¬ya yönelik özendirici düzenlemelere gidilecektir.
Kadınların günümüz ihtiyaçları ve teknolojilerinin öngör¬düğü geniş alanlarda mesleki eğitim olanağına kavuştu¬rulmaları sağlanacaktır.
Kadın erkek eşitliğinin önemini vurgulayacak ders prog¬ramlarına eğitimin her kademesinde yer verilecektir.

Kadın Hakları ile ilgili bilinçlendirme
Kamu yönetiminde ve siyasette, karar verme mekanizma¬larında kadın oranının yükseltilmesi amaçlanacak, parti¬mize üye kadınların yerel ve genel seçimlerde aday olma¬ları özendirilecektir.
Kadınların özellikle yargı, idare, ekonominin yönetimi ile iç ve dış siyaset alanlarında daha etkin olabilmelerine özel önem verilecektir.
Mevcut yasal mal rejiminde, 2002’den önce evlenen ka¬dınlara yönelik eksiklik yasal düzenlemeyle giderilecek, yasal mal rejimine tabi olabilmelerinin önü açılacaktır.
Kadının ekonomik bağımsızlığını kazanabilmesi için AB ile uyumlu Ulusal İstihdam Stratejisi hızla yaşama geçirilecek, bu strateji temelinde başta işveren, işçi kesimleriyle ve di¬ğer ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapılarak uzun vadeli bir Ulusal Kadın İstihdamı Politikası geliştirile¬cek; bu politika, Yıllık Eylem Planları ile yürütülecektir.
Çalışma yaşamında kadınlara karşı mevcut her türlü ay¬rımcılık kaldırılacak, iş için değerlendirme ile işe girişte ka¬dınların işe alınması teşvik edilecektir.
İşyerlerinde kreş olanaklarının yaygınlaştırılması gerçek¬leştirilecek, İş Kanunu yeniden düzenlenerek, en az 100 işçi çalıştıran yerlerde devletin de desteğiyle kreş kurma zorunluluğu getirilecektir.
Kendi hesabına çalışan girişimci kadınların kredi olanakla¬rının genişletilmesi sağlanacaktır.
Çocuk ve yaşlı bakımı için gerekli olan kurumlar geliştiri¬lerek hizmetleri iyileştirilecek, çalışan annelerin iş yükleri azaltılacaktır.
Analık izni sırasında zorunlu sigorta kaynaklarıyla ödenen ücretlerin makul düzeye yükseltilmesi hedef alınacaktır.
Gebeliğe, analığa, emzirmeye ve cinsiyete bağlı işten çı¬karmaları ve doğumdan sonra çalışmaya dönen kadınlara uygulanan ayrımcılığın yasal ve idari yapılanmalarla önlen¬mesi sağlanacaktır.
Kadın sağlığıyla ilgili sağlık hizmetlerinin niteliği yükselti¬lecek; kadın sağlığı konusunda koruyucu sağlık önlemleri geliştirilecek; Ana – Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması mer¬kezleri çoğaltılacaktır.
Kadınların yurttaşlık haklarından eksiksiz yararlanmaları sağlanacaktır.
Evlilikte, hem erkekler, hem kadınlarda 18 yaşını tamamla¬mış olması koşulu öngörülerek, çocuk yaşta erken evliliğin önlenmesi hedef alınacaktır.
ÇALIŞMA HAKKI KUTSALDIR, EMEK EN YÜCE DEĞERDİR
CHP, tüm çalışanların kendi tercih ettikleri sendikalarında örgütlenmesini, sendikal hakların en geniş boyutu ile öz¬gürce kullanılmasını demokratik toplumun gereği sayar.
Çalışmak her insanın vazgeçilmez hakkıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi, işsizlik sorununu aşmayı, herke¬sin çalışma hakkını kullanabilmesini sağlamayı toplumsal barışın ve eşitlikçi refah toplumu anlayışının temel koşulu olarak görmektedir. Emekten yana bu ilkeli anlayış ve top¬lumsal sorumluluk duygusu içinde çalışanlara her koşulda destek verilecektir.
Çalışma süreleri kısaltılarak, aşamalı olarak AB ülkeleri dü¬zeyine indirilecektir.
İstihdam ve gelir güvencesi sağlanacaktır.
Devlet, herkesin çalışma hakkını kullanabilmesinden ve bu hakkın korunmasından birinci derecede sorumludur.
Ücretli çalışanların farklı statülerde istihdamından dolayı hak kaybına son verilecek, eşit değerde işe eşit ücret ilkesi¬nin uygulanması sağlanacaktır.
Kadınların çalışma hayatına katılmaları teşvik edilecektir.
Çalışma yaşamı normları, ILO standartları düzeyine yüksel¬tilecektir.
Sendikalar Yasasıyla Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt yasası değiştirilecek, bu yasalardaki iş kolu sayısı azaltılacak, noter zorunluluğu kaldırılacak, yüzde 10 barajı düşürüle¬cektir. Aynı yasalardaki antidemokratik hükümler ile Avrupa Gözden Geçirilmiş Sosyal Şartına konmuş olan gereksiz çekinceler kaldırılacaktır.
Çalışma yaşamı ile ilgili olarak, gerek Bireysel İş Hukuku gerekse Toplu İş Hukuku alanlarında mevcut aksaklıkların giderilmesi amacıyla, reform boyutlu köklü yasal düzenle¬meler gerçekleştirilecektir.
CHP, BİREYSEL İŞ HUKUKU ALANINDA
REFORM YAPACAKTIR.
İş Yasası, Temel İş Yasası olarak yeniden düzenlenecek; uluslararası çalışma normları ve ulusal ilkeler, müşterek kurallar olarak ele alınacak, denizde, basında, hava taşı¬macılığında, tarımda, ormanda çalışanlarla ilgili hükümler de bu yasa içerisinde yer alacaktır.
İş Güvenliği ile ilgili sorunların çözümünde etkin uygula¬nabilir ve kontrol edilebilir bir düzenlemeye gidilecek, İl¬gili ILO Sözleşmesi uygulamaya geçirilecektir. Bir yandan istihdam arttırıcı, diğer yandan çalışanların İş Güvencesi¬ni sağlayıcı önlemler alınacaktır. Yasada belirlenen suç ve kusurlarından ötürü işten çıkarılan işçilerin kıdem tazmi¬natı haklarını tümüyle yitirmeleri önlenecektir.
İşçiler arasında bireysel sözleşmeli personel uygulaması¬na ve işçi statüsünde olması gerekenlerin kamu görevlisi statüsüne geçirilmesi yolundaki uygulamalara son verile¬cektir.
Emeğin üzerindeki vergi ve fon yükü azaltılacaktır. Asgari ücret, aile geçimi esas alınarak, insan onuruna ve sağlıklı yaşama elverişli ölçüde saptanacaktır.
CHP, TOPLU İŞ HUKUKU ALANINDA REFORM YAPACAKTIR.
Uluslararası normlar ve ulusal gerçeklerimiz esas alına¬rak, çalışanların örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi yapma hakları tek bir temel yasada düzenlenecektir.
Sendikal örgütlenme özgürlüğü ilkesi düzenlenirken iş¬çinin demokratik katılımının en yüksek ve etkin düzeyde olmasını sağlayıcı kurallar getirilecektir. Güçlü sendikacılık doğrudan işçinin iradesi ile oluşturulacaktır.
Toplu iş sözleşmesi yapma yetkisinin tespiti bağımsız bir organa bırakılacak, bu konuda etkin ve çabuk işleyen bir yargı denetimi sağlanacaktır.
Grev uygulamaları üzerindeki yasaklar kaldırılacak, grev¬lerin etkinliğini sağlayıcı önlemler alınacak, ertelenmesi kararının ancak yargı organlarınca verilmesi yönünde dü¬zenlemeler yapılacaktır.
Kamu çalışanlarının sendikalaşma ve grevli toplu iş söz¬leşmesi yapma hakları ilgili ILO 87 ve 98 sayılı sözleşme sözleşmelerindeki esaslara göre yeniden düzenlenecek¬tir.

İŞ GÜVENCESİ
Çalışma barışının sağlanması ile sürekliliğini kolaylaştırıcı ve özendirici önlemler almakla yükümlü olan devlet, keyfi işten çıkarmalarda da caydırıcı sorumluluk üstlenecektir.
İş güvencesini daha gelişkin bir biçimde sağlayacak dü¬zenlemeler yapılacaktır.
İş Güvencesi ve akdin feshinde yargı denetimi önündeki tüm engellerin kaldırılması, yasal boşlukların doldurulma¬sı, çalışma yaşamını çağdaşlaştırmanın ve demokratikleş¬tirmenin temel koşulları olarak değerlendirilecektir.
TÜM ÇALIŞANLARA ÇAĞDAŞ SENDİKAL HAKLAR
CHP, özellikle ücretli çalışanların özgür sendikalarda ör¬gütlenmesini teşvik eder. Bu anlayışla;
Örgütlenme hakkının üzerindeki yanlı baskıların, sarı sen¬dika yaratmaya yönelik her türlü girişimlerin sona erdiril¬mesi hedef alınacaktır.


Sendikaların, mali, yönetsel ve siyasal açılardan yürütme organına, siyasi parti ve kurumlara bağımlı olmalarını en¬gelleyecek, sendikalarda örgüt içi demokrasiyi işler kılacak etkin önlemler alınacaktır.
Tarım kesimindeki, mevsimlik veya geçici işlerdeki ve yapı iş kolundaki işçilerin, ev hizmeti görenlerin örgütlenebil¬meleri ve haklarını daha etkin biçimde koruyabilmeleri, toplumsal güvenlikten eksiksiz yararlanabilmeleri destek¬lenecektir.

TÜM ÇALIŞANLARA GREVLİ TOPLU SÖZLEŞME HAKKI
Çağdaş sendikal haklar gerçek anlamını ancak grevli toplu sözleşme hakkıyla bulur. Bu nedenle devlet, tüm çalışan¬ların, sendikal örgütlenme hakkını güvence altına alacak¬tır. Bu anlayışla;
Kamu çalışanlarının, zorunlu kamusal hizmetleri aksatma¬dan,
Grevli Toplu Sözleşme hakkından çağdaş normlar çerçe¬vesinde ve etkin bir şekilde yararlanmaları,
Sendikal haklarını kullanabilmelerinin önündeki engelle¬rin kaldırılması,
Bu alanda doğrudan uygulanırlık kazanmış olan ILO söz¬leşmelerinden kaynaklanan haklarını kullanılabilmeleri,
sağlanacaktır.
Medya sektöründe ayrımsız grevli, toplu sözleşmeli sen¬dikal hakkın kullanılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Grev, sadece toplu iş sözleşmesi sürecinde bir araç ola¬rak görülmemeli, toplu sözleşmelerle sağlanan hakların uygulatılmasının bir güvencesi olarak da değerlendirilme¬lidir. Bu çerçevede, Hak Grevi ve Dayanışma Grevinin ser¬best bırakılması, toplu iş sözleşmeleri için yetki tespitinin tarafsızlıkla uygulanması hedef alınacaktır.
Grev hakkının kullanımını önleyen, geciktiren ve etkisizleş¬tiren tüm zorlayıcı, bağlayıcı düzenlemeler ile grev hakkı¬nın özünü zedeleyen tüm grev yasaklarının kaldırılması; grevlerin, ancak yargı organlarınca ertelenebilmesi; grev ertelemelerinin, geçerli, somut nedenlere bağlanması; erteleme sona erdikten sonra greve devam edilebilmesi, sağlanacaktır.
Toplu pazarlık hakkının kullanımının; çalışanlar, işveren ve hükümet kanatlarının katılımıyla, geçmiş deneyimleri¬mizin ışığında ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ilke ve sözleşmeleri doğrultusunda, yeniden düzenlenmesi he¬def alınacaktır.
GÜVENLİ VE SAĞLIKLI ÇALIŞMA HAKKI
CHP, tüm çalışanların insanca yaşama ve çalışma koşulla¬rına kavuşturulmalarını amaçlamaktadır. Bu amaçla,
İşçi sağlığı, meslek hastalığı ve iş güvenliğine ilişkin mev¬zuat, teknolojide ve kullanılan girdilerde meydana gelen gelişmeler göz önüne alınarak gözden geçirilecek ve çağ-daşlaştırılacaktır.
İşçi sağlığı, meslek hastalığı ve iş güvenliği konularında çağdaş normlar esas alınacak, yerleşmiş normlara ilişkin hukuksuzluğu ve tıkanmışlığı gidermek için hukuki düzen¬lemeler sosyal taraflarla birlikte yaşama geçirilecektir.
Gerek işyerlerinde, gerek basın ve yayın organlarında ça¬lışanları bilgilendirici ve bilinçlendirici yayınlar teşvik edi¬lecektir.
İşçi sağlığı, meslek hastalığı ve iş güvenliği denetim perso¬nelinin sayısı, olanakları ve yetkileri arttırılarak, bağımsız¬lığı sağlanacak, mevzuatın ihlali durumunda uygulanacak yaptırımlar etkili hale getirilecektir.
Güvencesiz, kaçak işçi çalıştırılmasının önüne geçilerek; Sosyal Güvenlik Sisteminin en önemli sorunu haline ge¬len finansman sorunu çözülecektir. Bundan kaynaklanan haksız rekabet önlenecektir.
Kıdem tazminatı, işçiler bakımından ödün verilemez ve vazgeçilemez bir kazanılmış işçi hakkıdır. Bu alana ilişkin yasal düzenlemeler, ancak tarafların mutabakatı sağlana¬rak, kazanılmış haklar korunarak gerçekleştirilecektir.
Ekonomik Sosyal Konsey, üçlü yapı temel alınarak yeni¬den oluşturulacak, gerekli durumlarda Konseyin yapısı genişletilecektir.
Çalışma biçiminden kaynaklanan nedenlerle ortaya çıkan hastalıklar da meslek hastalığı olarak kabul edilecek, Mes¬lek Hastalıkları listesi günümüz çalışma koşularına göre yeniden düzenlenecektir.
Meslek hastalıkları hastanelerinin sayısı arttırılacak; özel¬likle sanayinin yoğun olduğu yerlerde yeni meslek hasta¬lıkları hastaneleri açılacaktır.
Meslek hastalıklarında tazmin edici değil, koruyucu ön¬lemlere yönelik hukuksal düzenlemeler yapılacaktır.
DEMOKRATİK, ÖZGÜR BASIN
VE İLETİŞİM ORTAMI
İletişim özgürlüğü, ülkemizde insanca yaşamanın, saydam bir yönetime kavuşmanın ve demokratik sistemin temel koşullarındandır. Halkın Doğru Haber Alma ve Gerçekleri Öğrenme Hakkının bir aracı olan yazılı, görsel ve dijital medyanın temel işlevi ise iletişim özgürlüğünün sağladığı özgürlük ve sorumluluk alanını en iyi şekilde değerlendi¬rip gerçekleri tarafsız biçimde kamuoyuna yansıtmaktır.
Doğru haber alma, doğruları ve gerçekleri bilme, doğru bilgilenme hakkı demokrasinin gereğidir:
Güçlü, yansız, ilkeli, demokratik bir medya hedefi¬mizdir: Medyada tekelleşme önlenecek, güçlü, yansız, ilkeli, demokratik bir medya ortamının, evrensel boyutta kabul gören kriterler eşliğinde, dünyaya açık ve çağdaş yapıda eksiksiz olarak oluşturulması hedef alınacaktır.
Bilgi edinme özgürlüğü güvence altına alınacak: Medya ve iletişim özgürlüğünün bilgi kirliliğine yol aç¬madan en yaygın şekilde kullanılabilmesi ile halkın bilgi edinme hakkından en geniş biçimde yararlanabilmesinin şeffaf ve demokratik ortamı amaçlanacak, bu öngörünün gerektirdiği özgürleştirici ve düzenleyici tüm önlemler sağlanacak, Bilgi Edinme hakkına tam anlamıyla uyulması sağlanacaktır.
İletişim özgürlüğü korunacak: Yasama ve yürütmenin (merkezi ve yerel yönetimler dâhil), medya sahipliğinin veya bu alandaki tüm diğer aktörlerin İletişim Özgürlüğü¬nü kısıtlamaya yönelik girişimlerine karşı durulacaktır.
Sansür ve öndenetime son verilecek, basın hakları ve iletişim özgürlüğü korunacak: Yayınlarda sansür veya ön denetime kesinlikle karşı olan anlayışımızla, bu konuda sadece uluslararası normlarda yargı denetimine bağlı kılınması öngörülecek, basın hakları ve iletişim öz¬gürlüğü sonuna kadar savunulacaktır.
İletişim özgürlüğünün, gerçek ve tüzel kişiler arasındaki iletişimin gizliliği ilkesini ihlal etmeyecek, demokratik ve saydam bir hukuk devletinin beklentilerini karşılayacak bir düzenlemeye tabi tutulmasına özen gösterilecektir.
Medya – ticaret – siyaset ilişkilerine şeffaflık hâkim olacak: Devlette idarenin saydamlaştırılması paralelinde, medya dünyası, vakıflar, dernekler ile meslek odalarının, sektörün ve bu kuruluşların yöneticilerinin, Medya – Tica¬ret – Siyaset çerçevesindeki ilişkilerinin saydamlaşması ve çağdaşlaştırılması hedef alınacaktır. Yabancılar ulusal med¬ya kuruluşlarında yetkili üst yönetici olamayacaklardır.
Sorumluluk düzeyi yüksek nitelikli medya: Yazılı ve görsel medya ile internet medyacılığının, Anayasamızın kural ve ilkelerine, insanlığın evrensel değerlerine, toplu-mumuzun geleneklerine, farklı kültürel, dini ve etnik du¬yarlılıklarına, ulusal bütünlüğümüze, bireysel hak ve öz¬gürlüklere saygılı biçimde yayın yapmaları hedef alınacak¬tır. Medyada şiddet görüntülerinin iletişim kurumları arası özdenetim mekanizması ile önlenmesi amaçlanacaktır.
Yerel medya desteklenecek: Yerel demokrasinin güç¬lendirilmesinde önemli bir işlevi olan yerel görsel ve yazılı medyanın gelişmesi için gerekli önlemler alınacaktır. Yerel radyo, televizyon ve gazeteler ile internet yayıncılığının, mesleki etik ile yansız, bağımsız ve özgür habercilik ku¬rallarına bağlı kalmaları eşliğinde, mali ve kurumsal ya¬pılarının güçlendirilmesi önemle desteklenecektir. Yerel televizyonların uyduya çıkma ücretleri makul bir düzeye indirilecektir.
Basın İlan Kurumu adil olacak: Basın İlan Kurumu’nun adil ve hukuki olmayan ve bir nevi baskı unsuruna dönü¬şen taraflı uygulamaları engellenecektir.
Medyada tekelleşmenin önlenmesi sağlanacak: Yazılı ve görsel medyada tekelleşmeyi önlemeye yönelik yasal ve kurumsal düzenlemeler, dünyadaki örnekleri de dik¬kate alınarak uygulamaya geçirilecektir. Gazete ve dergi dağıtımındaki yapılanmaların haksız rekabet ortamı yarat¬maması gözetilecektir.
RTÜK meslek odalarına açılacak: Kamu iletişim ku¬ruluşlarında, toplumdaki her kesimin ve görüşün en ge¬niş boyutta yer alması sağlanacaktır. Bu anlayışla, RTÜK üyelerinin aday olma ve seçimi süreçleri medya meslek odalarının, iletişim fakültelerinin etkin katılımına açılacak; RTÜK’ün konumu, internet yayınları alanını da kapsaya¬cak şekilde güçlendirilirken, etkinliği ve tarafsızlığı sağla¬nacaktır.
Basın etik kurallarının güçlendirilmesi desteklene¬cek: Basın Konseyi’nin ve bu alandaki diğer sivil toplum kurumlarının, demokratik değerler çerçevesinde etkin¬liklerinin artması, Basın Etik Kurallarının uygulanmasının güçlendirilmesi desteklenecektir.
İletişim sektörüne çerçeve yasa: Tüm iletişim sektörü¬nün, yazılı ve görsel medya ile internet yayıncılığı ve diğer kitlesel yayıncılık dünyasının tek bir çerçeve yasayla dü¬zenlenmesi hedef alınacaktır.
Sarı basın kartlarına yeni düzen: Sarı Basın Kartlarının Başbakanlığa bağlı bir kuruluş yerine, Basın Konseyi, Tür¬kiye Gazeteciler Cemiyeti, İl Gazeteciler Cemiyetleri, Tür¬kiye Gazeteciler Federasyonu ve toplu sözleşme yapma hakkına sahip sendika temsilcilerinden oluşan bir kurulca değerlendirilip hazırlanması için gerekli düzenlemeler ya¬pılacaktır.
Yabancıların ulusal medya kuruluşlarını kontrol et¬mesi önlenecek: Yabancıların medya kuruluşlarındaki payı tek karar verici durumuna gelmelerini önleyecek şe¬kilde sınırlandırılacaktır.

SİYASET VE SİVİL TOPLUM
Etkin, İlkeli Ve Saygın Parlamento
TBMM’nin etkinliğinin artırılması, seçilmişlerin ülkede ço¬ğulcu ve özgürlükçü demokrasinin gelişmesinin kararlı gücünü ve güvencesini oluşturması hedef alınacaktır.
Özellikle ulusal dava haline gelen sorunlarımızın Mecliste kapsamlı biçimde ele alınması, tartışılması ve ortak görüş¬lere varılması, toplum yaşamımızı yakından ilgilendiren yolsuzluk iddialarının ele alınması sağlanmalıdır. Meclis İçtüzüğü ve çalışma yöntemi bu anlayışla yeniden oluş¬turulacaktır.
TBMM Komisyonları genişletilerek, işlev ve yetkilerinin arttırılması; sivil toplum kuruluşlarının, komisyonların ya¬sama ve denetim faaliyetlerine daha yoğun düzeyde ve etkin çerçevede katkıda bulunmaları hedef alınacaktır.
TBMM idaresi, özerklik, tarafsızlık ve hizmette bü¬tünlük ilkeleri temelinde yeniden yapılandırılacak:
Meclis idaresinin en üst yöneticisi olan Genel Sekreterin Meclis Başkanlık Divanı’nın ortak önerisi ile TBMM tarafın¬dan seçilmesi veTBMM bütçesinin oluşturulacak Komis¬yon eliyle kendi içinde denetlemesi, hedef alınacaktır.
Siyasi etik kurulu kurulacak: Siyasi Etik/Ahlak yasası çıkartılarak, milletvekillerinin yapamayacakları işler yeni¬den belirlenecektir. TBMM Etik Kurulu oluşturularak, mil-letvekillerinin kamu kesimi ile çıkar çatışmasına girmeleri önlenerek, Meclisin daha verimli, ilkeli ve etkin yapıda ça¬lışması, toplumda daha güvenilir ve saygın konuma gel¬mesi sağlanacaktır.
TEMİZ SİYASET, DÜRÜST YÖNETİM
Her kademede dürüst yönetim ve açık toplumu yaşama geçirmek CHP’nin temel hedefidir.
Siyasette ve kamu yönetiminde kirlenme toplumumuzun öncelikli sorunlarından biridir. Yolsuzluk, rüşvet, görevi ihmal ve kötüye kullanma, kayırmalar ülke sosyal barışını kökünden sarsmaktadır. Bu erdemsiz görüntü halkımızın merkezi ve yerel yönetimlere olan güvenini zedelemekte, demokrasimizin gelişmesi engellenmektedir.
Milletvekilleri ile ilgili çağdaş Siyasi Etik/Ahlak Kuralları, ül¬kemizde de, gelişmiş demokrasi ülkeleri standartlarında uygulamaya konulmadığı, Temiz Siyaset ilkeleri eksiksiz yaşama geçirilemediği sürece, Dürüst Yönetim sağlana¬maz, demokrasimizin bundan ciddi hasar görmesi önle¬nemez.
Siyaset, bir Kamusal Görev ve Toplumsal Özveri alanıdır. Siyasetin bir çıkar kapısı, bir servet birikimi alanı olarak görülmesi önlenecektir.
Meclisin ülkedeki rüşvet ve yolsuzluk iddialarının denet¬lenmesinde daha etkin rol oynaması için çaba gösterile¬cektir. Kamu yönetiminde rüşvet ve suistimal suçu işleyenlerin süratle yargılanıp cezalandırılmaları sağlanacaktır.

• Milletvekili Dokunulmazlığına Çağdaş Siyaset Sı¬nırlaması Getirilecektir: Milletvekili Dokunulmazlığının erdemli ve temiz siyasetin önünde engel oluşturmasına son verilecektir.
Anayasa’da gerekli değişiklik yapılarak, Milletvekili Doku¬nulmazlığının sadece kürsü dokunulmazlığı ile sınırlan¬dırılması, diğer faaliyetler ile adi suçlara karşı koruyucu işlevinin kaldırılması öncelikli hedefimiz olacaktır.
Dokunulmazlığının kaldırılması talep edilen milletvekille¬rinin mevcut dosyaların bekletilmeden, dönem sonuna ertelenmeden sonuçlandırılması sağlanacaktır.
• Siyasi Etik (Ahlak Yasası Çıkarılacaktır)
Milletvekillerinin kamu kesimi ile hiçbir şekilde çıkar ilişki¬sine girmemelerini, milletvekilliği dışındaki tüm iş ilişkileri¬ni beyan etmelerini,
Başbakan ve bakanların, kontrolleri altındaki varlıklarının portföy yönetiminin, görevleri süresince, kayyuma devre¬dilmesini,
Milletvekili Mal Bildirimlerinin kamuoyunun denetimine açık tutulmasını,
Bir siyasi partiden başka bir siyasi partiye geçişte doğru¬dan veya dolaylı olarak çıkar sağlayan milletvekillerinin TBMM üyeliğinden düşürülmesini, Hediye niteliğinde mal ve hizmet kabulünde kısıtlamaların kapsamının, Batılı ülkeler standartlarında genişletilmesini, sağlamak için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması he¬def alınacaktır.
• Devlet Sırtından Zenginleşme Dönemine Son Verilecektir
Siyaset, Medya ve Ticaret arasındaki ilişkilerin saydamlaş¬ması, etik kurallara uygun hale gelmesi, tarikat ve çıkar bağlarından arındırılması sağlanacaktır.
Tüccar Siyaset anlayışına son verilecek, ticaret ile siyasetin bağları kesilecektir.
• Siyasi Partilerin ve Adayların Seçim Harcamaları¬na Etkin Denetim Sağlanacaktır
Siyasi partiler ile genel ve yerel seçimlerde aday olanların seçim harcamalarının, partilere veya adaylara yapılan ba¬ğışların Batı demokrasileri normlarına göre sınırlanması ve denetlenmesi sağlanacak, parti gelir ve giderlerine iliş¬kin veriler periyodik olarak kamuoyuna açıklanacaktır.
• Kamu Yönetiminde Saydamlık ve Dürüstlük Ege¬men Kılınacaktır
Kamu görevlilerinin kendileri ve yakınlarına her türlü çıkar sağlayabilecek görev ilişkisine girmeleri engellenecektir.
Kamu ihale ve alımları şeffaf hale getirilecek, rekabete açık tutulacaktır. İhale yasası, bunları gerçekleştirecek, kamu yararını gözetecek yapıya kavuşturulacaktır.
Yerel yönetimlerin ihale, imar değişikliği veya rant oluşu¬muna neden olacak işlem ve kararları ancak, meslek oda¬ları, muhtarlar ve yöre temsilcilerinin katılımı ile kamuoyu¬nun gözetiminde, yerel meclisler düzeyinde ele alınabile¬cek; gerektiğinde referanduma başvurulacaktır.
Kamu kuruluşlarının ve belediyelerin, kendileri ile doğ¬rudan ve dolaylı çıkar ilişkisi olan özel ve tüzel kişilerden bağış almaları önlenecektir.
Devlet ve ülke yönetiminde ahlakın ve dürüstlüğün gele¬neğini simgeleyen Cumhuriyet Halk Partisi, çıkaracağı Si¬yasi Ahlak Yasası ve diğer önlemlerle, siyasette ve kamu yönetiminde erdem ve saydamlığı temel ilke haline getire¬cek; her türlü kirliliğe son verecektir.
YOLSUZLUKLAR ÖNLENECEKTİR
Etik değerlerdeki erozyonu hızlandıran ekonomik sistem¬lerin küreselleşmesi ile yaygınlaşan ve gelişen ülkelerde yoksulluğu artırıcı bir etken konumuna gelen yolsuzluk, siyaset-ticaret-bürokrasi ilişkileri ile büyümektedir.
Rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma, siyasal yozlaşma yal¬nızca ahlaki bir sorun olmayıp, ekonomik kalkınmayı da olumsuz etkilemektedir. Yolsuzluk ekonomik krizlerin ha¬zırlayıcısı ve hızlandırıcısıdır.1980 sonlarında Türkiye’yi yöneten siyasi iktidarların uy¬gulamaya soktuğu “köşe dönücü” anlayış, giderek meşru¬laştırmakta ve toplum yolsuzluklara alıştırılmaktadır.
CHP, her türlü yolsuzlukla kesin mücadelede kararlıdır. Ancak yolsuzuluklarla nasıl mücadele edileceği, yolsuzu¬luğun nasıl anlaşıldığı ile yakından ilişkilidir.
En geniş tanımı ile yolsuzluk; kamusal yetkinin özel çıkar¬lar doğrultusunda kötüye kulanılmasıdır.
Yolsuzluk yaşanılan süreçte nitelik değiştirmiş ve devletin tüm olanakları ve yönetme erki kullanılarak sadece kişisel çıkarları değil parti, sınıf ve belli grupların çıkarlarını da kapsayan sistematik bir yapıya dönüştürülmüştür.
Yolsuzluklardaki artış toplumsal çöküntüyü hızlandıran, ekonomik ve sosyal doku hızla bozulmakta; ülkemizin hu¬kuk sistemine ve demokrasiye olan güven sarsılmaktadır.
CHP, yolsuzluklarla karalılıkla mücadele edecektir. Yolsuz¬lukları önlemek için her türlü önlem alınacaktır. Bu çer¬çevede son zamanlarda zaman aşımı nedeniyle pek çok suçta suçluların cezasız kaldığına ve bu durumun kamu vicdanını derinden yaraladığına tanık olunmaktadır. Bu nedenle bazı suçlarda zaman aşımı kaldırılacaktır.
SİYASİ PARTİLER
CHP Halkın politika ve partilerle yabancılaşması sonucu¬nu doğuran amaçlayan, toplum kesimlerinin siyasete ge¬niş boyutta katılımını kısıtlayan anlayışları reddeder. Anayasanın temel hak ve özgürlüklerin engelini oluştu¬ran tüm maddeleri değiştirilecek: Cumhuriyet Halk Parti¬si, 1982 Anayasası’nın, siyasi partilerin yapılanma, örgüt¬lenme ve çalışma koşullarına getirdiği, çoğulcu demokra¬sinin doğal gelişimini engelleyen kısıtlamaların kaldırılma¬sını, bu amaçla gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılmasını amaçlamaktadır.
Gençlerin ve kadınların siyasi partilerde ve siyasette aktif olarak yer almaları sağlanacaktır.
Ülkenin demokratikleşmesinin ön koşulu olarak, siyasi partilerin işleyişinde ve örgüt yapılanmalarında parti içi demokrasinin ve katılımcılığın yaşama geçirilmesi sağla¬nacaktır.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
Sivil toplum yapılanmasının güçlenmesi desteklenecek: Meslek odaları, okul aile birlikleri, sendikalar, yöresel da¬yanışma dernekleri, çevre ve tüketici hakları kuruluşları gibi tüm yurttaş beraberlikleri özendirilecektir. Böylelikle, yurttaşın sivil toplum örgütleri aracılığıyla ülkede daha et¬kin duruma gelmesi sağlanacaktır.
Vakıfların ve sosyal yardım amacı ile oluşturulmuş dernek¬lerin kuruluş amaçları doğrultusunda faaliyet göstermele¬ri etkin denetim ile sağlanacak; devletten daha çok destek veya teşvik alabilmeleri kamu yararı ilkesi gözetilerek ger¬çekleştirilecektir.
Sivil toplum koordinasyon kurulu oluşacak: Sivil toplum örgütleri, kendi uzmanlık alanlarında devletin gerçekleş¬tirmeyi öngördüğü belirli projeleri katılımcı bir anlayışla üstlenecekler, bu sürecin denetimi ve eşgüdümün sağlan¬ması için Sivil Toplum Koordinasyon Kurulu oluşturula¬caktır.
KOOPERATİFLER
CHP, kooperatifleri, özellikle tarımda üretkenliğin artırıl¬masında, üretici emeğinin değerlendirilmesinde, gelirin daha adil paylaşımında, dar gelirli tüketicinin korunma¬sında önemli katkılar sağlayan demokratik örgütlenme olarak değerlendirmektedir.
Kooperatifçilik en yaygın şekilde desteklenecek: CHP, kooperatiflerin, tarım ve tarımsal sanayinin gelişti¬rilmesinde, üreticiye girdi ve diğer desteklerin sağlanma¬sında, dar gelirli tüketiciye kolaylıklar yaratılmasında, sos¬yal konut üretimi ile barınma ihtiyacının karşılanmasında önemli katkılar sağlayacakları inancındadır.
Kırsal ve kentsel kooperatifler desteklenecek: Başta tarımsal faaliyetler alanında olmak üzere kırsal ve kentsel kooperatiflerin geliştirilmesi desteklenecek, bu kurumların uluslararası kooperatifçilik ilkeleri ve Avrupa Birliği norm¬larına göre çalıştırılmaları gözetilecektir. Kooperatiflerin ekonomik açıdan başarılı olabilmeleri için faaliyet konula¬rının çeşitlendirilmesi ve içerik olarak genişletilmesi, kendi aralarında bütünleşerek güçlenmeleri hedef alınacaktır.
Kooperatifler Bankası kurulacak: Kooperatiflerin ve¬rimli yatırımları özendirilecek; kooperatifler ve üst birlikle¬rin sermaye ve yönetimine egemen olacakları bir Koope¬ratifler Bankası’nın kurulması sağlanacaktır.
Demokratik Kooperatifler Çerçeve Yasası çıkartıla¬cak: Tarım ve tarım dışı tüm kooperatifler (tarım kredi ve tarım satış dâhil) ile ilgili mevzuatın tek bir Kooperatifler Yasası içerisinde toplanması sağlanacak; Kooperatif Üst Birlikleri siyasi müdahalelerden arındırılacaktır.
Kooperatifçilik eğitimi yaygınlaştırılacak: Ülke dü¬zeyinde demokratik kooperatifçilik üzerine yaygın eğitim olanağı sağlanacak; bu amaçla, eğitim sisteminde koope¬ratifçiliğe yeterince yer verilecek, kooperatif üst örgütleri¬nin ortak ve ortak dışı eğitim yapmak üzere yapılanmaları desteklenecektir.
SENDİKALAR
Cumhuriyet Halk Partisi;
Çalışma yaşamında emek hakkını koruyan, verimliliği artı¬ran, emeğin örgütlenmesi ve dayanışmasına olanak sağ¬layan sendikal yapılanmada, bu temel hak ve özgürlükler¬den tüm çalışanların yararlanmasını öngörmekte,
Çalışanların, sendikalar yoluyla, ekonominin yönlendirilip düzenlenmesine etkin biçimde katılmalarını amaçlamakta,
Demokrasimizi zedeleyen ara rejimlerin çalışma yaşamı ve sendikacılık hareketi üzerine getirdiği tüm engelleri ve olumsuzlukları gidermeyi hedeflemekte, Sendikaların siyasi partilerle ilişki kurmalarının, çalışanla¬rın sendikalara üye olma ve sendikalarda yönetici seçile¬bilme süreçlerindeki kısıtlayıcı düzenlemelerin kaldırılma¬larını öngörmekte,
Sendikaların kendi iç düzenlerinde ve işleyişlerinde de¬mokrasi ilkelerine ve gereklerine daha ileri düzeyde uy¬malarını, sendikal hareketin etkinliğini arttırıcı bir unsur olarak değerlendirmektedir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KAMU YÖNETİMİ
BÖLÜM III
KAMU YÖNETİMİ
CHP’nin kamu yönetimi anlayışı
Anayasaya ve yasalara bağlılık içinde, Atatürk ilke ve dev¬rimleri, laik cumhuriyet ve modernleşme ilkelerinden ödün vermez.
Ulus Devlet, Üniter Devlet ve Laik Devlet yapılanmamı¬za, ulusal bağımsızlığımıza ve benzeri olmayan Türkiye Modeli’ne koşulsuz bağlıdır.
Hukuk devleti yapısı içinde evrensel nitelikteki temel insan hak ve özgürlüklerine saygı duyar.
Yurttaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak, ülkemi¬zin bütünlüğü ve dış güvenliğine yönelik tüm tehditleri or¬tadan kaldırmak, iç barışı sürekli kılmak, uluslararası barı¬şa katkıda bulunmak devletin en önemli sorumluluğudur.
Kamu yönetiminin her kademesi ile, yasama ve yargı erk¬leri karşısında anayasal konumunu her koşulda sahiplen¬me, yargı kararlarına uyma yükümlülüğü vardır.
ÇAĞDAŞ KAMU YÖNETİMİ REFORMU
Türkiye’nin gereksinimlerine uygun bir Kamu Yönetimi Reformu gerçekleştirilecektir. Bu Reform çerçevesinde çağdaş, demokratik ülkelerdeki reform çalışmaları dikkate alınarak yapısal değişikliklere gidilecek, vatandaşların ha¬yatını güçleştiren, yatırımları geciktirip engelleyen gerek¬siz formaliteler kaldırılacaktır. Bu çalışmaları yönlendir¬mek için bir Devlet Reformu Bakanlığı kurulacaktır.

Küreselleşmenin getirdiği teknolojik olanaklardan yararlanılacak, üniter yapı korunacak: Kamu yöneti¬minde, özellikle iletişim alanında küreselleşmenin sağladı¬ğı bazı teknolojik olanaklardan yararlanılacak ancak, küre¬selleşme adına çok sayıda yerel iktidar odağı oluşturmayı dayatan, merkezi devlete rakip olarak cemaat, tarikat ve çok uluslu şirketler eksenini geliştirmeye yönelik idari fe¬deralizm benzeri yapılanmayı öngörerek Cumhuriyetimi-zin temel niteliklerini ve özellikle üniter yapıyı tehdit eden her türlü idari düzenleme girişimleri gündemden çıkartı¬lacaktır.
Vatandaş odaklı hızlı, rasyonel kamu hizmeti: CHP, yönetim yapısını, kamu hizmetlerini hızlı, ekonomik, ve¬rimli, etkin, rasyonel, ve vatandaş odaklı olarak yeniden yapılandıracaktır. Mümkün olan alanlarda, çağdaş ülke¬lerde olduğu gibi yıllık üretim ve verimlilik artışı hedefle¬ri saptanacak ve ilgili kuruluşların bu hedeflere ulaşması teşvik edilecek, başarılı olanlar ödüllendirilecektir.
Bakanlıkların sayısı ve görev alanları yeniden dü¬zenlenecektir: Kamu yönetiminin, çağdaş gelişmelerin ışığında kendisini sürekli yenileyip geliştiren bir yapıya ka¬vuşturulması sağlanacaktır. Bu kapsamda, Bölgesel Kal¬kınma ve Yerleşim Sorunları, Bilişim ve Bilgi Toplumu, Av¬rupa ile İlişkiler, KOBİ, Göçmen Sorunları gibi yeni sorun ve sorumluluk alanlarında ve çalışma ve sosyal güvenlik alanlarına yönelik Bakanlık düzeyinde yeni yapılanmalar gerçekleştirilecektir.
ŞEFFAF, ADİL, RASYONEL KAMU İHALE RE¬FORMU
Kamu ihale sistemi, kamu yararını gözeten, eşitlik, ada¬let ve saydamlık ilkelerini temel alan, işi en makul fiyatla, süresi içinde, en iyi yapacak olana yaptırma anlayışı ile, çağdaş normlar ve fenni kurallar çerçevesinde yeniden oluşturulacaktır. Bu anlayışla, kamu ihale kanunu açık¬lık, şefaflık ve rekabeti sağlayacak şekilde yeniden ele alınacaktır.
Müteahhitlik ve Müşavirlik hizmetleri sunan kuruluşların, bu alandaki ülkemiz uygulamaları ötesinde uluslararası düzeyde belirlenmiş ilke ve standartlarda oluşmaları ve hizmet sunmaları esas alınacaktır.
Kamu İhale Kurumu’nun bağımsız yapısı gözetilecek, ça¬lışmalarına etkinlik kazandırılacaktır.
Kamu ihale sürecine, dışarıdan, devlet yönetiminin diğer kademelerinden veya siyasi kesimlerinden her türlü mü¬dahalenin kesinlikle önü alınacaktır.
Risk ve kriz yönetimi mekanizmaları kurulacaktır. Devlet yapısının, kamu idaresinin ve toplum düzenimizin karşı karşıya kalabileceği riskler değerlendirilerek, kamu yararını göz önünde tutan yurttaş odaklı ve etkili bir risk ve kriz yönetimi mekanizması kurulacaktır.
Kamu yönetimi bilgi çağı olanaklarını kullanarak yaşamı kolaylaştıracak ve çağdaş kamu yönetim sis¬temleri geçikmeksizin uygulanacaktır: Kamu idaresi¬nin fiziki ve teknik alt yapısı, bilgi ve bilişim çağı ile küresel¬leşmenin, çağdaş yönetim anlayışının getirdiği olanaklar ile güçlendirilecektir. E- Devlet yapılanması tüm hizmet alanlarında etkin ve çağdaş çerçevede yaşama geçirile¬cek, devlet yurttaş ilişkileri sadeleştirilecek ve yaşam ko¬laylaştırılacaktır.
Çağdaş Personel Reformu ile Kamu görevlilerinin verim¬liliği ve etkinliği artırılacak personelin hizmet-içi eğitimi ile niteliğinin artırılması sağlanacaktır. Çağdaş yönetim tek-niklerini esas alan bir personel reformu gerçekleştirilecek¬tir.
Kamu etik kurulu bağımsız yapıda etkinleştirilecek: Yönetimin her kademesinde, dürüst yönetim ilkeleri ege¬men kılınacak, Kamu Etik Kurulu’na işlerlik kazandırılacak, yürütme erkinin hiçbir şekilde özel çıkarlar için kullanıl¬masına izin verilmeyecek, bu konu ile ilgili gerekli yasal düzenlemeler gerçekleştirilecektir.
Yerel yönetimlerin görev yetki ve sorumlulukları yeniden tanımlanacaktır.
Kamu yönetiminde merkezi idare ve yerel yönetimler ara¬sında hizmet bütünlüğü gözetilerek, merkezi ve yerel ida¬relerle bunlar arasındaki ilişkiler yeniden tanımlanacaktır. Merkezi İdare tarafından üstlenilmiş olan görevlerden uy¬gun görülenler, yerel yönetimlere devredilecektir. Hizmet bölüşümü, üniter devlet ilkesini, devletin bütünlüğünü ve hizmet-kaynak dengesini gözeten bir bütünlük içinde gerçekleştirilecektir. Merkezi yönetimin yerel yönetimleri denetlemesi çağdaş ölçüler içinde yeniden düzenlene¬cektir.
Hak sahibi vatandaş: Kamu yönetiminde yardım yapı¬lan muhtaç vatandaş kavramı yerine, yasalarla hakları ko¬runan hak sahibi vatandaş kavramı temel alınacaktır.
Yurttaşın beyanı esas olacak, devlet vatandaşına gü¬venecek: Beyan usulü getirilecek; bu çerçevede vatanda¬şına güvenen bir devlet anlayışı egemen kılınacaktır. Dev¬letle ilişkilerinde, vatandaşa kuşkuyla yaklaşılmayacak, aksi kanıtlanmadıkça vatandaşların beyanı ilke olarak doğru kabul edilecektir. Özellikle kuralları, şartları ve nasıl yapı¬lacağı belirlenmiş olan her türlü ruhsat ve izin konuların¬da vatandaşın beyanı esas alınacak; gerçek dışı beyanda bulunanlar için ağır koşullar içeren kurallar konulacaktır
YEREL YÖNETİM, YERİNDEN YÖNETİM
CHP, ağırlaşan kent sorunlarının çözümünde yerel yöne¬timlere makul ölçülerde yeni yetkiler verecek, yurttaşların yerel yönetimin kararları üzerinde daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacaktır.
CHP yerel yönetimleri, yerel iktidar odakları olarak değil, yerel demokrasi odakları olarak görür. Yerel demokrasiyi, ulusal düzeydeki demokrasiye rakip olarak değil, onun ta-mamlayıcısı olarak benimser.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin yerel yönetim vizyonunun odağında insan merkezli bir kentsel ve toplumsal kalkın¬ma anlayışı vardır.
Yeni yerel yönetim düzeni; laik cumhuriyetin, ülke bütün¬lüğünün, çoğulcu demokrasinin, örgütlü toplumun, bire¬yin gelişmesinin, insan haklarının, bireysel kültürel hakla¬ra ve kültürel mirasa duyarlılığın, korunmaya muhtaçla¬rın, çevrenin ve tüketicinin korunmasının da güvencesini oluşturacaktır. Yerel yönetimlerin bu ilkeler çerçevesinde faaliyet gösterip göstermedikleri merkezi yönetim tarafın¬dan etkin biçimde denetlenecektir.
Yerellik kavramı çağdaş boyutta yeniden tanımlanacak, yerel nitelikli hizmetlerin yetki ve sorumluluğu, üniter dev¬letin gerekleri dikkate alınarak, ihtiyaç duyulan yerlerde kaynak ve araçlar da sağlanarak merkezi yönetim tarafın¬dan yerel yönetimlere devredilecektir.
Bu düzenleme ile yerel konulardaki yetki ve sorumluğun büyük ölçüde yöre insanına bırakılması sağlanmış olacak¬tır.
YEREL YÖNETİM REFORMU
Demokratikleşmeyi, modernleşmeyi, çağı paylaşmayı, insan onuruna saygıyı, eşitliği temel alan çağdaş bir ye¬rel yönetim reformu yapılacaktır.
Hizmetleri en hızlı, ekonomik, etkin, verimli, zamanında ve yeterli biçimde üreterek sunabilecek kurumsal yapılaş¬ma sağlanacak,
Etkin bir stratejik planlama ile gelecekte karşılaşacak so¬runlara ve gereksinmelere hazırlıklı olacak, kendisini sü¬rekli yenileyip geliştiren, bilgi ve iletişim teknolojilerinden en geniş şekilde yararlanan mekanizmalar oluşturulacak,
Yerel yönetim reformuyla getirilecek yönetim anlayışı, laik cumhuriyetin, ülke bütünlüğünün, çoğulcu demokrasinin, örgütlü toplumun, bireyin gelişmesinin, fırsat eşitliğinin, insan haklarının güvence altına alınmasını sağlayacaktır.
Merkezi ve yerel idareler arasındaki görev ve kay¬nak paylaşımı yeniden düzenlenecektir:
Ülkemizde pek çok konuda hem merkezi yönetime hem de yerel yönetime görevler verildiği görülmekte, ancak bunların sınırları net olarak çizilememektedir. Bu nedenle görev paylaşımında aşağıdaki ilkelere uyulacaktır:
Görev paylaşımı objektif, önceden belirlenmiş belli ölçüt¬lere dayanacak, açık ve anlaşılır olacak ve yerel yönetim¬lere verilen görevlerin tanımı yanlış anlaşılmaya meydan vermeyecek biçimde net olarak belirlenecektir.
Yerel yönetimlere görev ve sorumluluk verilirken nüfus büyüklükleri de dikkate alınacaktır. Yerel yönetimlerin ken¬di içlerinde görev dağılımında görevlerini etkili biçimde sunabilecek yeterli teknik ve idari kapasiteye sahip olup olmadıkları da dikkate alınacaktır.
Yerel yönetimlerin yerine getireceği hizmetlerin belir¬lenmesinde aşağıdaki ölçütler dikkate alınacaktır:
– Öncelikle yerel halkın gereksinimini karşılamaya dönük hizmetler,
– Yerel halkın katkısını gerektiren ya da yerel katkıya imkan veren hizmetler,
– Bölgesel ya da ulusal düzeyde eşgüdüm gerektirmeyen işler,
– Yerel yönetimlerin gücünü aşmayan yüksek kaynak ya da özel uzmanlık ve teknik altyapı gerektirmeyen işler,
– Kaynak kullanımında rasyonellik açısından daha büyük bir ölçek gerektirmeyen işler
Yerel yönetimler tarafından yürütülen hizmetler için ge¬nel standartlar belirlenecektir.
Katılımcı, çoğulcu, etkin, demokratik, hesap veren, şeffaf, bilgi edinme hakkına saygılı, çağdaş yerel yö¬netimler.
Önce insan odaklı hizmet anlayışı insan haklarına birin¬ci öncelik verilecek; hizmete erişme hakları fırsat eşitliği ilkesi çerçevesinde sağlanacak, hiçbir koşulda hukukun üstünlüğü ilkesinden ödün verilmeyecek; farklı sosyal kö¬kenlerden ve bölgelerden gelen insanların birlikte yaşa¬masını sağlamak ve sosyal yaşamlarını iyileştirmek temel görevi olacaktır.
KAPSAMLI ÇAĞDAŞ HİZMETE ODAKLANMIŞ YEREL YÖNETİMLER:
Yüksek okul ve üniversite öğrencilerine, huzurlu, çağdaş yurt ve barınma olanakları sunulmasını,
Bedelsiz rehabilitasyon ve koruyucu sağlık hizmetleri sağ¬lanmasını,
Desteğe muhtaç engellileri, kimsesiz çocukları ve bakıma muhtaç yaşlıları sahiplenen koruyucu sosyal hizmetlerin ve sosyal yardımların verilmesini,
Kadınların toplumsal ve ekonomik yaşama katılımlarını sağlayıcı, statülerini artırıcı ve kadın erkek eşitliğini güç¬lendirici projelerin gerçekleştirilmesini,
Tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkılarak korunmasını, mü¬zelerin geliştirilmesini, halkın kullanımına açık kütüphane¬lerin yaygınlaştırılmasını,
Turizmin kamu sorumluluğu altındaki alt yapısının ihtiya¬ca cevap verecek çerçevede oluşturulmasını ve bu sektö¬re yönelik hizmetlerin daha etkin hale getirilmesini,
Kültürel etkinlikler, herkese spor yapma ve dinlenme alanı olanaklarının sağlanmasını, Tüketici haklarına, kentli olma hakkına, çevre hakkına, gıda sağlığına duyarlılık gösterilmesini,
Güvenli trafik altyapısı ve huzurlu ulaşım olanakları, toplu taşıma hizmetleri ile engellilere ve yayalara öncelik anla¬yışı ile kentte huzurlu ve kaliteli yaşam ortamının yaratıl¬masını,
öncelikli görevler olarak değerlendirerek; bu amaçla ka¬dınlara beceri kazandıracak semt evlerini, Kadın Sığınma Evlerini, Bakıma Muhtaçlar ve Yaşlılar Evlerini, Gençlik ve Kültür Merkezlerini, Halk Sağlığı Merkezlerini, Açık ve ka¬palı Spor sahalarını yaşama geçireceklerdir.
PLANA, ÇEVREYE, YEŞİLE VE İNSANA SAYGILI YEREL YÖNETİMLER:
Metropoller üst ölçekli planlama kararları ile yeniden belirlenecek: Metropoller, bölgesel bütüncül planlama çerçevesinde, en üst düzeyde yönetici ve yönlendirici merkez olarak yeni bir yapılanmaya ve yeni bir yönetim anlayışına kavuşturulacaktır. Metropol alanların yönetim sınırları, mekansal yayılım, coğrafi sınırlar, ekonomik ilişki düzeyleri de dikkate alınarak, üst ölçekli plan kararlarına dayalı biçimde belirlenecektir. Plan hiyerarşisi dikkate alı¬narak alt ölçekli planların üst ölçekli planlara uygun olma¬sı sağlanacaktır.
Hedef gelecekte tüm coğrafyanın belediyelere dö¬nüşmesidir: Yerel yönetimlerin zaman içinde ülkenin tüm coğrafyasını kapsaması, mümkün olduğu ölçüde bü¬tün Türkiye’nin belediyelere dönüşmesi hedef alınacaktır.Bir yöredeki köyler, gerektiğinde birleştirilerek, Kırsal Be¬lediyelere dönüştürülecektir. Ayrıca, tek tip belediye mo¬delinden vazgeçilerek, görevleri ve gelirleri bakımından kırsal alan özelliklerini gözeten yeni bir belediye modeli oluşturulacaktır. Turizm yörelerindeki belediyeler ile nü¬fusları mevsimsel olarak önemli farklılıklar taşıyan bele¬diyeler için de özel düzenlemeler getirilecektir. Böylece kendilerine verilen çok sayıda görev altında güçlük çeken belediyeler yerine, daha güçlü yapılar oluşturulacak ve kırsal alandaki yönetim ve hizmet boşluğu ortadan kaldı¬rılacaktır.
Büyükşehir belediyelerinde mesafe ölçütüne dayalı kent yönetimi karmaşasına son verilecek: Bu anla¬yışla, 5447 sayılı kanun ile kapatılan belediyeler, yerleşim konumu ve çekim odağı olma potansiyelleri de dikkate alınarak CHP iktidarında tekrar açılacaktır.
Kamu kaynaklarının etkin kullanımı sağlanacak:
Demokratik katılımcı hizmet için Semt Konseyleri, de¬mokratik katılımlı yönetim için Başvuru Büroları ile Vali¬lik / Kaymakamlık Koordinasyon Merkezleri kurulacak, halk ile belediyeler arasında Sürekli İletişim ve Etkileşim Sistemi kanalları oluşturulacak; belediyeler hemşehrileri¬ni faaliyet programları, bütçe ve imar planı uygulamaları hakkında çağdaş iletişim araçları ile düzenli olarak bilgi¬lendirecekler.
Yerel yönetimlere yeterince kaynak sağlanacak: Ye¬rel yönetimlerin bu hizmetleri yerine getirmelerini sağla¬yacak kaynak, ihtiyaçlar gereğince karşılanacaktır. Kaynak kullanımında verimlilik ilkesi çerçevesinde yerel yönetim şirketleri ve ekonomik girişimleri etkin bir denetime tabi tutularak, faaliyet alanları yeniden belirlenecektir.
Tüm beldelere ihtiyaca göre mali destek sağlanacak: Öz kaynakları ve altyapısı yetersiz olan, üstelik nüfus öl¬çütü bakımından BEL-DES Projesi’nden faydalanamayan tüm belediyelere gerekli mali ve teknik destek sağlanacak¬tır.
Belediye şirketleri yeniden ele alınacaktır: Belediye şirketleri kolay, keyfi, kuralsız ve denetimsiz para harca¬yan bir yapı olmaktan çıkarılarak; belediyelere verilen her türlü görevi şirketler aracılığı ile yapma yolu kapatılacak ve zorunlu hallerin dışında yenilerinin kurulması önlene¬cektir.
Kentleşme Fonu-Kentlerde oluşan değer artışı kamu yararına sunulacaktır: Kentlerde oluşan değer artışları, saydam bir çalışma ile oluşturulacak kaynağa dönüştürü¬lerek Kentleşme Fonu’na aktarılacaktır. Çeşitli imar uygu¬lamaları ile oluşan bu rant kentte yaşayanların hizmetine sunulmak üzere kullanılacaktır.
Kent uzlaşma kurulları oluşturulacak: Belediyeler; yöre, bölge ve ülke düzeyinde kendi aralarında oluştura¬cakları birliklerle, hem dayanışma ve yardımlaşma, hem de ortak gereksinimlerini ve ortak sorunlarını çözebilme olanaklarına kavuşturulacaklardır. Yerel yönetim ile hemşehriler arasındaki ihtilaflar yargıya intikalden önce, saydam yapılarda işlev görecek Kent Uz¬laşma kurullarında çözüme kavuşturulacaktır.
Belediye Başkanlarının yapamayacakları işler hakkında düzenleme yapılacaktır. Seçilen belediye başkanları ve birinci derecede yakınlarının belediyeden iş alması, be¬lediye başkanlarının yapı-denetim şirketlerine üye olması önlenecektir.
Belediye meclisleri gerçek işlev ve etkinliğine kavuş¬turulacak:
Belediye meclisleri, halk adına karar alıp politika üreten, denetim görevi yapan ve halkın eğilimleriyle isteklerini yansıtan bir kurum olarak değerlendirilecektir. Belediye meclislerinde temsilin nitelik ve nicelik olarak geliştirilme¬sinin yolları açılacaktır.
Belediye meclislerinin yanında, meslek odalarının, sen¬dikaların, sivil toplum örgütlerinin, her düzeydeki eğitim kurumlarının ve toplumsal amaçlı kuruluşların temsilcile¬rinden oluşan Belediye Danışma Meclisleri ve Kent Mec¬lisleri de etkinliğe kavuşturulacaktır. Kent meclislerinde alınan kararların belediye meclislerinde gündeme alın¬ması sağlanacaktır.
Belediye Meclislerinde Muhtarların, Meslek Odalarının, Sendikaların, Çevre Örgütlerinin, Sivil Toplum Temsilcile¬rinin ve alınacak kararlardan etkilenecek tarafların ilgili müzakere süreçlerine katılımları sağlanacaktır. Güvenlik ve yargı mensupları hariç, Kamu çalışanlarına, kendi görevleri yanında, Belediye veya İl Genel Meclisleri¬ne seçilebilmelerinin önü açılacaktır.
Mahalle muhtarlıkları belediyelerin uç hizmet bi¬rimlerine dönüştürülecek:
Mahalle yönetimine; yapısı, yetkileri ve sorumlulukları açı¬sından yeni bir düzenleme getirilecek, siyasi partilerin bu görevlere aday gösterebilmeleri hedef alınacaktır.
Muhtarlık Sistemi, en uçtaki kamu hizmet birimi olarak ye¬niden yapılandırılacaktır. Mahalle Muhtarlarının, Belediye Meclislerinde aktif olarak söz sahibi olmaları sağlanacak¬tır.
Muhtarların çağın gereklerine göre hizmet verebilmesi için gerekli altyapı oluşturulacak, başta özlük hakları ve çalışma koşulları olmak üzere durumlarının, üstlenecek¬leri yeni sorumluluklar paralelinde iyileştirilmesi için gere¬ken yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Mahalle muhtarının başkanlığındaki Muhtarlık Meclisleri toplantılarında belediye çalışmaları ile ilgili değerlendir¬meler yapılacak, mahallelinin görüş ve istekleri saptana¬cak, sonuçlar Belediye Meclislerine sunulacaktır.
Büyük kentlerde, mahalle muhtarlıkları nüfus ölçeğine göre yeniden düzenlenecektir.
Yurttaşların, yaşadıkları köy, mahalle, belde ve ilçelerde birleşme, katılma veya sınırlarının değiştirilmesine karar verilmesi o yörede yaşayan tüm yurttaşların katılımıyla düzenlenecek bir referanduma başvurularak sonuçlandı¬rılacaktır.
Belediyelerin yakınlarında bulunan ama fiilen belediye¬lerin hizmet götürdükleri köy tüzel kişiliklerinin de o be¬lediyenin mahallesi olmasına ilişkin süreç hızlandırılacak; böylece kentlerin köyleşmesi yerine köylerin kentleşmesi¬nin yolları açılacaktır.
İl genel meclisleri ve köy muhtarlıkları yeniden ya¬pılandırılacak:
CHP’nin hedefi, kırsal ve kentsel alanın yerel yönetim açı¬sından bütünleştirilmesidir. Bu amaca yönelik olarak kır¬sal yerleşimlerin daha çok nüfusla ve daha geniş alan bo¬yutunda toplulaştırılmaları özendirilecek; kırsal alan için kalkınma önerisini mekâna yansıtan, kırsal alanda nüfus tutma ve istihdam yaratma işlevlerini karşılayacak öncü bir model yaşama geçirilecektir.
Küçük ölçekli belediye ve köylere götürülecek hizmetle¬rin, devamlılığı olan idari yapılarla yerine getirilmesi esas alınacak, gerektiğinde projelerle desteklenecektir.
CHP’nin, Yerel Yönetim Reformu ile İl Genel Meclisleri’nin ve İl Özel İdaresi’nin de yeniden yapılandırılması sağlana¬caktır.
Köy muhtarlığı ve köy yönetimlerine yetkileri ve sorumlu¬lukları açısından yeni ve yapıcı bir düzenleme getirilecek¬tir. Bu kapsamda;
Özlük hakları, üstlenecekleri yeni sorumluluklar paralelin¬de iyileştirilecek, gelirleri artırılacaktır.
Köy Muhtarlarının İl Genel Meclislerinde aktif olarak söz sahibi olmaları, sağlanacak, Köy Muhtarlık Meclisleri işle¬ve ve etkinliğe kavuşturulacak, siyasi partilerin bu görev¬lere aday gösterebilmeleri sağlanacaktır.
BÜYÜKŞEHİR YÖNETİMLERİ
CHP, metropol niteliği kazanmakta olan büyük kentler için, kendine özgü koşulları, sorunları ve beklentileri ya¬nıtlayacak metropol yönetim modellerinin özel yasalarla oluşturulmasını öngörmektedir. Oluşturulacak metro¬pol yönetim modellerinin, büyüme ve gelişmeye koşut olarak kendilerini yenileyebilecek bir dinamik yapılanma süreci içermeleri sağlanacaktır.
Büyükşehir yönetim modeli yeniden yapılandırıla¬cak:
Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki görev ve yetki karmaşası giderilecektir:
Büyükşehir belediyeleri ile ilçe belediyeleri arasındaki görev ve yetki paylaşımı önemli bir sorun olarak devam etmektedir. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı Kanunla bü¬yükşehir belediyelerinin yetkileri iyice artırılmış ve ilçe be¬lediyelerinin varlığı sorgulanır hale getirilmiştir. Özellikle büyükşehir belediye başkanı ile ilçe belediye başkanının farklı partilerden olması önemli sorunlara yol açmakta, büyük şehir belediyeleri artan yetkilerini ilçe belediyeleri¬ni iş yapamaz duruma getirmek için kullanabilmektedir.
Bu nedenle her iki belediye ölçeği arasında çağdaş ölçüle¬re göre görev ve yetki dağılımı yeniden düzenlenecektir.
Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında bilgi, talep, yön¬lendirme, eşgüdüm ağı kurulacak, Büyükşehir Belediye Meclislerinin karar alma süreçlerindeki konumları güç¬lendirilecektir. Kentsel altyapı yapım faaliyetleri sürecinde Büyükşehir ve İlçe belediyeleri ile ilgili altyapı kurumları arasında etkin eşgüdüm ve denetim sağlanacaktır.
DÜNYA KENTİ İSTANBUL İÇİN YENİ YEREL YÖNETİM MODELİ
İstanbul Metropolitan Bölgesi için en rasyonel çözüm Trakya’nın tamamını da içerecek şekilde GAP İdaresi ben¬zeri bir Kuzey Marmara Metropolitan Bölge Planı hazırla¬mak ve bu Planı uygulayacak güçlü bir yasal çerçeve, ku¬rumsal altyapı ve finansman modeli oluşturmaktır. Diğer bir bölge Planı ise Çanakkale, Balıkesir ve Bursa-Yalova hattı için Güney Marmara Bölgesel Gelişme Planı olarak hazırlanacaktır. Bu planda Çanakkale yeni bir cazibe mer¬kezi olarak kurgulanacaktır. Böylece başta İstanbul ve çev¬resinde yer alan kentler ile, bu hattaki Bursa’nın üzerine binen aşırı yük, altyapısı güçlendirilen Çanakkale’ye yön¬lendirilerek hafifletilecektir. Trakya, Çanakkale ve Saroz Körfezi çevresinde çağdaş, modern yeni kentsel yerleşim alanları geliştirmek amacıy¬la bölge yeniden planlanacaktır.
Bu çalışmalar yapılırken deniz ve demir yolu taşımacılığı¬na önem verilecek, bölgenin doğal ve tarihi görünümünü korumasına özen gösterilecektir.
İstanbul’a özgü bir yönetim modeli oluşturulması ulusal bir sorumluluktur. İstanbul yönetiminin alacağı tüm ka¬rarlar, ulusal kalkınma planı ve yıllık programlarla uyumlu olacaktır.
İstanbul’un mevcut il sınırlarını aşan bölgesel etki alanı¬nı dikkate alan bir megapol kent modeli oluşturulacaktır. Yeni yönetim modeline uygun mali kaynaklar yaratılacak¬tır.
İstanbul Megapol Yönetiminin temel görevi; temsil, stra¬tejik planlama, mega ölçekte kentsel planlama, metropol alandaki il ve ilçe belediyeleri arasında kent planlaması sürecinde eşgüdümün sağlanması, büyük projeleri izle¬me, gerçekleştirme ve denetleme, güvenlik ve trafik dü¬zeninin sağlanması olacaktır. Megapol yönetimine bağlı alt yönetim birimleri kurularak hizmetin daha etkin hale getirilmesi sağlanacaktır.

KAMU PERSONEL REFORMU
CHP, çağdaş bir kamu personel reformu’nu gerçek¬leştirecektir.
Kamu personel reformu yoluyla kamu çalışanlarının sendi¬kal düzeyde etkin olarak örgütlenmesi, ILO standartların¬da grevli toplu sözleşme haklarına kavuşmaları, mümkün olduğu ölçüde yönetime katılmaları, kamu görevlerinin ve hizmetlerinin hızlı, ekonomik, etkin, yeterli biçimde ve za¬manında üretilerek sunulması da kurumsallaştırılacaktır.
Güvenlik ve yargı gibi özellik taşıyan alanlar dışında kamu görevlilerinin siyasi partilere üye olabilme olanağı sağla¬nacaktır.
Kamu çalışanlarının idari, hukuki ve mali konumları, ça¬lışma ortamları ve özlük haklarına ilişkin mevcut düzenle¬meler iyileştirilecektir.
Kamu istihdamı, kamusal ihtiyaçlar ve sosyal fayda çerçe¬vesinde şekillendirilecektir.
İş güvencesinden yoksun olmalarının yanı sıra siyasal etkilere ve kadrolaşmaya açık bir hale dönüştürülen ve daha da önemlisi kamusal hizmetlerin etkin, verimli ve eşit düzeyde sunulmasının önünde ciddi bir engel oluştu¬ran sözleşmeli personel ve geçici personel uygulamaları zorunlu hallerde sürdürülecek, kamu personel rejiminde ilke olarak sadece memur ve işçi istihdamı olacak ve bu statülerde çalışanlar, yürüttükleri işlerin niteliğine göre memur ve işçi kadrolarına geçirileceklerdir.
Kamu hizmetinin yürütülmesinde gerekli kadrolar ve bu kadroların görev tanımları, hizmet gerekleri ve atanma koşullarını içerecek şekilde belirlenerek sınıflar yeniden değerlendirilecektir.
Çalışanların ailevi durumları, görev yerleri ve hizmet ko¬şullarına göre ilaveler ve farklılıklar da içeren sosyal ücret uygulaması ivedilikle hayata geçirilecektir.
Çalışma yaşamının sosyal unsurları desteklenerek, başta kalkınmada öncelikli yöreler olmak üzere kamu istihdamı¬nın cazip bir konuma getirilmesi sağlanacaktır.
Hizmetin verimliliğinin ve etkinliğinin yükseltilmesine kat¬kıda bulunanlar ödüllendirilecektir.
Personel alımına yönelik sınavların nesnel ve hakkaniyete dayalı olması sağlanacak, sözlü aşamasında görülen ka¬yırmacılığa son verilecektir.
Kamu kurum ve kuruluşları işgücü planlamasına yönlen¬dirilecektir.
Engelli vatandaşlarımızın kamu kesiminde istihdam edil¬me olanakları artırılacak, kurumsal sınavlarla engelli per¬sonel alımı uygulamasına son verilecek, engelli vatandaş¬ların daha basit ve pratik yöntemlerle kamu hizmetine alınmaları sağlanacaktır.
Sicil ve disiplin uygulamalarının, memurlar üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmasına olanak verilmeyecek, tam aksine bu uygulamalar, memurların etkinlik ve verim¬liliğini artırmak, onları teşvik etmeye yönelik bir araca dö¬nüştürülecektir.
Çalışanların refah ve huzuru ile aile birliği ve bütünlüğü¬nün korunmasının temini bakımından her ikisi de çalış¬makta olan evli çiftlerin, çalışma yaşamlarını mümkün ol¬duğu ölçüde aynı ilde sürdürmelerinin önündeki hukuki ve idari engeller kaldırılacaktır.
Kamu personelinin hizmet içi eğitimleri, bilimsel ve tek¬nolojik gelişmeler doğrultusunda , hizmetlerin etkin ve verimli olarak sunulmasını sağlayacak şekilde yeniden dü¬zenlenecektir.
Ülke koşulları da dikkate alınarak memurların sendikal hakları, istisnai görevler dışında mutlaka grev ve toplu sözleşme hakkını da içerecektir.
Üst ve orta kademe yöneticilik görevlerine yapılacak ata¬malarda, liyakata dayalı nesnel ölçütler gözetilecektir.
Sınıflandırma ve terfi sisteminde yapılacak düzenlemeler¬le, yönetim kadrolarına, kariyer meslek personeli ile, alan¬larında yetişmiş, gerekli bilgi ve deneyime sahip nitelikli yöneticiler getirilecektir.
Kamu Etik Kurulu’na fiili işlerlik kazandırılacak, kamu kesi¬minde çağdaş iş etiği kurallarının her kademede ayrımsız olarak uygulanması sağlanacaktır. Kamu personeli yargılama usulleri, personelin baskı altın¬da kalmadan çalışmalarını sağlayacak, ancak yargılamayı engellemeyecek ve geciktirmeyecek biçimde yeniden dü¬zenlenecektir.
PLANLI, SAĞLIKLI KENTLEŞME
Kentlerde fiziki ve sosyal altyapı ile çevre kalitesinin ar¬tırılarak, tarihi, doğal, sosyal ve kültürel değerlerin ko¬runması, sağlıklı, güvenli, ekonomik ve çağdaş yaşam ortamlarının oluşturulması hedefimizdir.
Bu çerçevede; altyapısıyla, çevresel ve tarihsel değerleriy¬le, kültürel çoğulculuğuyla yaşanabilir kentlerin oluşturul¬ması önceliğimizdir.
Kentsel planlama
Kentlerimizin temiz, güvenli ve yaşam kalitesi yüksek yaşam alanları haline getirilmesini sağlamak için artan nüfus, ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeye paralel olarak farklılaşan kentsel fiziki ve sosyal altyapı ihtiyaçla¬rı kentsel planlama anlayışı içinde karşılanacaktır. Kent¬leşme ve konut sorunlarının giderilmesine yönelik ola¬rak, başta göç ve nüfus artışı yaşayan kentlerde altyapılı arsa üretilmesine hız verilecek, gecekondu ve kentsel dönüşüm projeleri yaygınlaştırılacak ve konut ihtiyacını karşılayacak yeni finansal araçlar geliştirilecektir.
Beş kademeli kentsel planlama sistemi uygulanacak: Yerleşme düzenine ilişkin genel planlama faaliyetleri, ülke kalkınma planlarından hareketle, beş kademeli bir planla¬ma sistemi yani bölgesel plan, il kalkınma planı, çevre dü¬zeni planı, nazım imar planı, uygulama imar planı içinde sürdürülecektir.
Bölge planları, Stratejik Makro Planlama ilkelerinin, ko¬ruma – kullanma dengesi gözetilerek mekansal gelişme kararlarına dönüşümünün başlıca aracı olarak değerlen¬dirilecektir.
Nazım planın tümü gözönüne alınmadan daha küçük çapta plan tadilleri yapılmayacaktır. Nazım imar planları katılımcı, yetkin ve özerk ortamlarda hazırlanacaktır.
Kent estetiği, imarı ve ulaşımı bütüncül planlama anlayışı ile ele alınacaktır.
Önemli plan kararlarına ilgili kent halkının katılımı sağla¬nacaktır.
SAĞLIKLI KENTLEŞME
Kentleşme politikaları yörede yaşayan insanların, huzu¬ru, refahı ile sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına öncelik veri¬lerek oluşturulacak, kentler, kamu yararına aykırı, yasa dışı plan değişiklikleriyle talan ettirilmeyecektir.
Alt yapılı ve ucuz kentsel arsa üretilecek: Kentsel planlama çerçevesinde, gelişme dinamiklerini ve gelişme zamanlamasını gözetecek biçimde, alt yapılı ucuz, kentsel arsa üretilmesi sağlanacaktır.
Kentsel altyapı, kentsel gelişmenin önünde gidecek: Sağlıklı ve düzenli kentleşmenin en önemli gereksinimi olan kentsel altyapı, kentsel gelişmeden önce planlanıp gerçekleştirilecektir.
Arıtma tesisi bulunmayan kentsel yerleşme ve organize sanayi bölgelerinde biyolojik ve kimyasal arıtma sistem¬leri öncelikle tamamlanacaktır. Katı atık tasfiye, çöp de¬polama ve geri dönüşüm tesislerinin kurulmasına öncelik verilecektir.
Kentlerin su gereksinimi için yeni bir master plan ha¬zırlanacak: Tüm belediye yerleşimleri, sağlıklı içme suyu¬na, yeterli düzeyde kanalizasyon şebekesine, gerekli atık tasfiye tesisine kavuşturulacaktır. Kentlerin su havzalarına kesinlikle konut ve sanayi tesisi kurulmayacak; mevcutlara arıtma tesisi yapma zorunluluğu getirilecektir. Yeraltı su¬larının ve kuyu sularının kullanımı konusunda yeni yasal düzenleme getirilerek etkin olarak denetlenecektir.
Kent içmesuyu şebekelerindeki kaçaklar en alt sevi¬yeye indirilecektir.
Atık Sular İleri Düzeyde Arıtılarak Sisteme Geri Ka¬zandırılması Sağlanacaktır.
Elektrik, su ve doğal gaz halka makul fiyatla ulaştırıla¬caktır.
Kentsel alanda plan kararlarıyla ortaya çıkan değer ar¬tışlarının kamuya dönüşümü sağlanacaktır. İmar Kanu¬nundaki Düzenleme Ortaklık Payı sistemine benzer bir anlayışla imar tadilatlarından doğan rant yerel yönetim¬lere aktarılacaktır. Bu kaynağın sadece yoksullara konut edindirme,öğrenciler için yurt yapımı ve altyapı yatırımları için kullanılması için yasal düzenleme yapılacaktır. Bu kay¬nağın kullanılması etkili biçimde denetlenecektir.
Okul, hastane ve gar binaları gibi kamusal yarar amaçlı yapıların satışına son verilecektir.
Kent ve çevreye karşı suçlarda sadece arazi sahipleri ve yatırımcılar değil, izin veren veya göz yuman her kademe¬deki görevliler de sorumlu tutulacaktır. Yerelde imar planı yapma yetkisinin, çeşitli bakanlık, kurum ve şirketlere da¬ğıtılması uygulamasına son verilecektir.
Toplu taşımacılıkla kent içinde hızlı ve ucuz ulaşım teşvik edilecektir. Trafik alt yapısına yatırım yapılacak, başta de¬niz ulaşımı, modern raylı sistemler ve metro olmak üzere alternatif ulaşım türleri ve sistemleri devreye sokulacaktır.
Kent içi trafikte yaya güvenliği ön plana çıkarılacak: yaş¬lılar, engelliler, hastalar ve çocuklar için kent merkezleri erişilebilir ve kullanılabilir kılınacaktır.
KONUT HAKKI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM
Yurttaşlarımızın yeterli, sağlıklı, dayanıklı, altyapı ihtiya¬cı karşılanmış ve su, elektrik, kanalizasyon, çöp toplama, doğal gaz hizmetlerinden eksiksiz yararlanan mekanlar¬da barınmaları, kimsenin bu haktan yoksun bırakılma¬ması ve çağdaş Konut Hakkı sosyal demokrat siyasetin gereğidir.
Sağlıklı ve vasıflı kentsel konutların üretilebilmesine engel olan olumsuzluklar ortadan kaldırılacak, Kentleşme Fonu ile konut üretimi desteklenecek ve toplu konut üretimi yeni bir örgütlenme çerçevesinde hızlandırılacaktır.
Kırdan kente göçün yarattığı kaçak yapılaşma ve konut baskısı ile ortaya çıkan çarpık kentleşme sorununu gider¬meye dönük olarak, başta az gelişmiş bölgelerimizde ol¬mak üzere bölgesel kalkınma politikaları ile tarım ve kırsal kalkınma projeleri yaygın bir şekilde uygulanacak, bu yol¬la köylerden kentlere göç yerine köylere geri dönüş süreci özendirilecektir.
Dar gelirlilere ait sağlıksız konutların iyileştirilmesi veya konutsuz dar gelirlilerin konut sahibi yapılmaları amacıy¬la Halk Konut Projesi uygulamaya geçirilecektir. Gece¬konduya yönelen nüfusun gereksinmelerini karşılayacak planlı, altyapılı ucuz arsa üretimi hızlandırılacaktır.
Yurttaşlarımızın mağduriyetine, belirli üst gelir gruplarına ise rant transferine yol açan TOKİ uygulamaları, altyapısı sağlanacak kamu arazilerinde sosyal konut yapımına dö¬nüştürülecektir.
TOKİ, halkkonut olarak yeniden düzenlenecek: TOKİ’nin lüks inşaatlarına son verilerek, Halkkonut adıyla dar ge¬lirli yurttaşlara uygun koşullarla hizmet veren bir ku-ruluş haline getirilmesi sağlanacaktır. Kentsel Dönüşüm Projelerinin planlanması aşamasında, başta TMMOB’ye bağlı meslek odalarının, olmak üzere, ilgili sivil toplum ku-ruluşlarının ve bölgede yaşayan insanlarının sürece katıl¬maları sağlanacaktır.
DEPREME HAZIRLIKLI KENTLER
Depremin etkilerini en aza indirecek güvenli yaşam or¬tamları yaratmak devletin öncelikli görevidir. Başta Mar¬mara Bölgesi olmak üzere, deprem riski yüksek bölge¬lerde kentleri deprem afetine hazırlamak devletin temel görevlerinden biridir.
Afet yönetim sistemi bir bütündür: Sistemin zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme olarak özet¬lenen tüm aşamaları hem merkezi ve hem de yerel dü¬zeylerde yeniden yapılandırılacak; sisteme, kamu kesimi yanında sivil toplum örgütleri ile halkın da yaygın katılımı sağlanacaktır.
Deprem konseyi yeniden oluşturulacak: Deprem Konseyi’ne yeniden işlerlik kazandırılarak vatandaşın afet¬le mücadele konusunda devlete ve onun kurumlarına olan güveni artırılacaktır.
Afet risklerini azaltma konusunda uluslararası kuruluşlarla yakın diyalog kurulacaktır.
Ulusal afet yönetimi stratejik planı hazırlanacak: Depreme karşı zarar azaltma, hazırlıklı olma, olaya mü¬dahale ve iyileştirme aşamalarının, Modern ve Bütünleşik Afet Yönetimi İlkeleri çerçevesi ve yönetimlerarası işbirliği içinde gerçekleştirilmesi sağlanacak, tüm ilgili kamu ku¬rumları ve üniversiteler arasında deprem bilgisi paylaşımı¬na süreklilik kazandırılacaktır.
Deprem risklerini azaltma konusundaki mevzuat yenilenecek: Afet Dönüşüm Yasası ile Kentsel Dönüşüm Yasası deprem risklerinin belirlenmesi ve azaltılması ile deprem sigortası üzerinden risklerin transferi konuların¬daki eksiklik ve aksaklıkları giderecek şekilde yeniden dü¬zenlenecektir.
Deprem risk alanları yeni veri kaynakları ile güncel¬lenecek: Yeni bir Deprem Tehlike Haritası hazırlanacak uygulamaya konulacak, tüm kentsel risklerin tanımlandığı imar planları, çok yönlü mikro-bölgeleme haritaları ha¬zırlanacaktır.
Profesyonel ve ortak kullanımlı Coğrafi Bilgi Sistemine (CBS) yaygınlık kazandırılacak, bina envanteri ve nüfus verilerinin daha doğru hale getirilmesi sağlanacaktır.
Risk azaltma yöntemi planı hazırlanacak: Ülke, böl¬ge ve kent politikalarında afet risklerinin azaltılması uy¬gulamaları, deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında alınması gereken önlemler öncelikli olarak ele alınacak, İs¬tanbul dahil birinci derece deprem bölgelerindeki kentler öncelikli olmak üzere deprem riski zarar azaltma ve afet yönetimi çalışmaları hızlandırılacaktır.
Ulusal Risk Azaltma Yöntemi Planı hazırlanacak; bu pla¬nın uygulamaya geçmesiyle birlikte riskin azaltılmasına yönelik önlemler afet durumunda acil olarak devreye gi¬recektir.
İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi’nin (İSMEP) hızla tamamlanması sağlanacaktır.
Kent içerisinde olağan ve afet durumunu kapsayacak şe¬kilde ses, metin ve görüntü iletişimi yetenekli, tek numara ile haberleşme sistemi kurulacak; ilgili kurumlar (emniyet, itfaiye, ambulans, sivil savunma ve ulaşım) arası eşgüdüm sağlanacaktır.
Deprem anında elektrik, doğalgaz ve su gibi şebekeleri devre dışı bırakacak deprem anı hızlı sismik uyarı (erken uyarı) sistemi geliştirilecektir.
Uzun vadeli yerleşim planı: Ülke genelinde fay hatlarını dikkate alan uzun vadeli bir Yerleşim Planı yürürlüğe ko¬nulacaktır. Planlarda, normal zamanlarda yeşil alan, afet durumunda tahliye ve barınma alanı olarak kullanılmak üzere her mahallede açık alanlar öngörülecektir.
Tarihi mirasa ve kamu bina ve tesislerine, depreme karşı öncelikli güçlendirme uygulaması:
Başta İstanbul tarihi yarımadası olmak üzere deprem teh¬didi altında olan tarihi eserlere, uluslararası destek de sağ¬lanarak, özel güçlendirme uygulamaları yürütülecektir.
Hastaneler, okullar, diğer kamu hizmet binaları, köprüler, viyadükler ve tüneller gibi halkımızın toplu olarak kullan¬dığı tüm yapıların, bir program içinde hızla depreme da¬yanıklı hale getirilmesi sağlanacaktır.
Deprem Fonu oluşturularak, dar gelirli ailelerin konutları başta olmak üzere, uzun vadeli ve düşük faizli kredi ola¬nağı yaratılacaktır. Deprem Fonu’na, kamudan doğrudan kaynak, uluslararası kurumlardan da çok uzun vadeli kre¬di olanakları ile destek sağlanacaktır.
Mahalle afet gönüllüleri sistemi oluşturulacak: Top¬lumun her kesiminin afetler konusunda bilinçlendirilme¬sine yönelik olarak toplumsal örgütlenmeler ve eğitim programları başlatılacak, başlamış olan çalışmalar geliş¬tirilecektir. Mahalle Affet Gönüllüleri sistemi Sivil Savun¬ma desteği sağlanarak hayata geçirilecek, toplumda dep¬remle mücadele bilinci sürekli canlı tutulacaktır.
Yapı denetimi bir kamu görev alanı olarak etkinleş¬tirilecek:
Yeni bir yapı denetim yasası hazırlanacak: Mesleki yetkinliği esas almayan ve mesleki sorumluluk sigortasını zorunluluk haline getirmeyen mevcut Yapı Denetim Siste¬mi Yasası yeniden düzenlenecektir.
Yapı Denetim Sistemi afet riskini kapsayacak çerçevede iyileştirilerek etkinlik ve işlevselliğe kavuşturulacak, siste¬min sigorta ve profesyonel mühendislikle bütünleşik işle¬mesi sağlanacaktır.
Birinci ve ikinci derece deprem bölgelerindeki tüm iller Yapı Denetim Yasası kapsamına alınacak, bu bölgelerde yeni yapılara iskan ruhsatı verilmesi Deprem Sigortası yaptırılması koşuluna bağlanacaktır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ULUSAL GÜVENLİK VE
DIŞ POLİTİKA

BÖLÜM IV
ULUSAL GÜVENLİK VE DIŞ POLİTİKA
ULUSAL GÜVENLİK VE DIŞ İLİŞKİLER
ULUSAL GÜVENLİK
Siyasal Şiddet-Terör
Terör ülkemizin ve demokrasimizin en önemli sorunla¬rından biri olmaya devam etmektedir. Özellikle Kuzey Irak’ta üslenen PKK terör örgütü vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine yönelik saldırılarda bulunmaktadır. Ne Irak Hükümeti ne de bölgede önemli bir güç bulunduran Amerika Birleşik Devletleri bu örgüte karşı yasalardan ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yeri¬ne getirerek doğrudan bir mücadele başlatmamışlardır. Türkiye’nin Kuzey Irak’tan PKK’yı tamamen tasfiye etmek hem hakkı, hem de görevidir. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu görev eksiksiz yerine getirilecektir. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisi terörle mücadeleyi bölgede yaşa¬yan vatandaşlarımızı teröristlerden ayırarak, vatandaşları¬mızın insan haklarına saygı göstererek gerçekleştirecektir. CHP, terörü olağan dışı yöntemlere sığınmadan, güvenlik güçlerini yasalara uygun ve etkili biçimde kullanarak ve gerekli sosyo-ekonomik tedbirleri alarak önleyecektir.
Terörü önlemeye yönelik kapsamlı bir ulusal politika oluş¬turulacaktır. Terörü sadece güvenlik güçlerinin çabasıyla önleme yoluna gidilmeyecek, toplumun sivil-resmî tüm kurumları ile görev alması ve katkıda bulunması sağlana¬caktır. Demokrasinin ve toplumsal barışın teröre karşı top yekûn direnç, tepki ve dayanışma ile korunabileceği bilin¬ci bu programın özünü oluşturacaktır.
Şiddet ve terörü sürekli izlemek, incelemek bilgi ve haber toplayıp değerlendirmek, başka ülkelerdeki kazanımların¬dan da yararlanarak uzun dönemli senaryolara göre se¬çenekli önlemler üretmek, önermek ve uygun teknolojiyi sağlamakla görevli bir İç Güvenlik Araştırma Enstitüsü bi¬rimi oluşturulacaktır.
Devletin teröre karşı istihbarat olanakları, çağdaş tekno¬lojiden de yararlanılarak geliştirilecek, halkın bireysel öz¬gürlüklerine, bu arada özel hayatın gizliliği ilkesine zarar vermeden istihbarat alanındaki eksiklik ve yanlışlıklar gi¬derilecektir. Bu çalışmalar yapılırken, gerektiğinde dost ve müttefik ülkelerle istihbarat paylaşımı yoluna da gidilebi¬lecek, ancak istihbarat kaynaklarının esas itibariyle milli olmasına özen gösterilecektir.
Devletin istihbarat örgütleri iç politikanın, cemaatlerin ve diğer baskı guruplarının etkisinden tamamen arındırılacak, sadece ülke çıkarları doğrultusunda görev yapan uzman kuruluşlar haline getirilecektir. Bu kurumlardaki kadrolaş¬malar önlenecek, liyakat sistemi hayata geçirilecektir.
Terörle etkili bir mücadele gerçekleştirmek için güvenlik güçleri yeniden yapılandırılacaktır. Uzman ve profesyo¬nel elemanlardan oluşacak özel eğitimli güvenlik güçleri terörist saldırıları eylem aşamasına gelmeden ve mümkün olduğu ölçüde Türkiye sınırlarına ulaşmadan önlemeyi amaçlayan bir yapıya kavuşturulacak ve yeterli olanak, ye¬tenek ve teknolojiyle donatılacaktır. Güvenlik güçleri men¬supları halkla ilişkiler, demokratik, temel hak ve özgürlükler gibi konularda ve insan hakları alanında Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler hakkında eğitilecek ve bu doğrultuda davranış alışkanlıkları edinmeleri sağlanacaktır.
Terör örgütlerinin etkisiz kılınması ile eş zamanlı olarak koruculuk uygulamasına son verilecek; görevlerinden ayrılacak korucular için istihdam olanakları yaratılacaktır. Koruculuk görevi yapanlar sosyal güvenlik haklarından yararlandırılacaktır.
Güvenlik güçlerinin esas görevi terör zanlılarını yargıya teslim etmektir. Şiddet eylemlerinde bulunanlarla müca¬dele edilirken sivil halkın zarar görmemesine özen göste¬rilecektir.
Terörle mücadele Türkiye’nin öncelikli hedefidir. Türk si¬lahlı kuvvetlerinin terörle mücadelede en etkin araç ve gereçlerle donatılması ve gerekli eğitim düzeyine kavuştu¬rulması öncelikle hedef olmalıdır. Yurt dışından kaynakla¬nan terörü destekleyen veya ona müsamaha gösteren ül¬kelere karşı gerekli bütün diplomatik ve caydırıcı önlemler alınmalıdır. Terörü bir siyasi mücadele amacı olarak kul¬lanmak isteyenlere hiçbir şekilde müsamaha edilmemeli, dış ilişkilerin yönlendirilmesinde de ilgili ülkelerin terörle mücadeledeki kararlılığı önemli bir ölçü olarak göz önün¬de bulundurulacak, terörü destekleyen veya teröre müsa¬maha eden ülkelerle ilişkilerimiz gözden geçirilecektir.
CHP iktidarı, bir yandan terörle yurt içinde ve gerektiğinde yurt dışında en etkili mücadeleyi yaparken bir yandan da ulusal bütünlüğü ve dayanışmayı koruyacak bir hoşgörü anlayışı içinde hareket edecektir. Bu çerçevede demokra¬simize çağdaş boyutlarıyla işlerlik kazandırmayı ve işsizliği önleyecek ekonomik ve sosyal önlemleri alarak terörün beslendiği tüm olumsuz unsurları ortadan kaldırmayı ve terörü toplumsal gündemimizden çıkartmayı hedef ala¬caktır.
İç Güvenlik
İç güvenliğin sağlanması devletin en temel görevleri ara¬sındadır. Ancak, mevcut iç güvenlik anlayışı ve düzenle¬meleri bu haliyle halkımızın ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayamamaktadır. Bu nedenle CHP, çağdaş bir iç gü¬venlik kavramı geliştirmeye kararlıdır.
İç güvenlik örgütüne ve savcılara yeniden güvenilirlik ve çağdaş bir yaklaşım kazandırılması için köklü bir reforma ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla güvenlikten sorumlu bi¬rimlerin hükümetin siyasi tercihlerine göre yönlendirilme¬sinin önüne mutlaka geçilecektir.
İç güvenlik reformu, sadece can, mal ve kamu düzeninin değil, aynı zamanda laik Cumhuriyetin, özgürlüklerin, demokratik hakların hukukun üstünlüğünün, toplumu ör¬gütleme girişimlerinin, bireyi yücelten çağdaş değerlerin ve çağdaşlaşma sürecinin de güvencesi olacaktır. Bu amaçla yapılacak çalışma, çağdaş ve insan haklarına saygılı bir yaklaşımla İçişleri Bakanlığının merkez yapısın¬dan başlayarak, terörle mücadele, karakol ve devriye gö¬revlilerine kadar bütün birimlerin görev tanımlarının ve yapılandırılmalarının yeniden düzenlenmesini içerecektir. Bu çerçeve içinde, eğitim programları, teknolojik dona¬nım, laboratuar hizmetleri, haber alma etkinlikleri, halkla ilişkiler ile uygulamada izlenecek yöntemler geliştirilecek¬tir.
Polis eğitim kurumları yeni anlayışla programlanacak ve polisin çağdaş toplumun güvenlik gücü olması sağlana¬caktır.
Zor ve silah kullanma yetkisi verilen polisin, bu yetkilerinin çağdaş toplumdaki anlamının ve sorumluluğunun bilinci¬ne varılarak kullanmasına özen gösterilecektir. Aşırı güç kullanımı önlenecektir. Kamu düzenini zorunlu durumlar hariç, bu yetkiler kullanılmadan, vatandaşa sevgi ve saygı¬dan kaynaklanan otoriteyi sağlamanın asıl başarı olduğu polise benimsetilecektir.
Özellikle toplu olaylara yönelik uygulamalarda, ateşli ve öldürücü silahlar ile insan sağlığına zarar verecek aygıt¬lar yerine çağdaş yöntemlerin kullanılması esas olacaktır. Polis örgütü buna göre eğitilecek ve gerekli araç ve gereç¬lerle donatılacaktır. Jandarma ve sahil güvenlik gücünün yetki alanlarındaki iç güvenlik hizmetlerinin yerine getiril¬mesinde de aynı yaklaşımlar benimsenecektir. Sınırların güvenliğinin ve korunmasının yanı sıra iç güvenliğin sağ¬lanmasında da gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden yararlanılması sağlanacaktır. Bu amaçla yapılacak düzen¬lemelerde bir yandan görevin gereği olan yasal düzen¬lemeler yapılacak, bir yandan da insan hakları alanında Türkiye’yi bağlayıcı kuralların dikkate alınması sağlanacak¬tır.
Özellikle büyük ketlerde her geçen gün artan kap-kaç ve hırsızlık olaylarını, sokaklardaki saldırıları önlemek üzere çalışmalar yapılacak, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere saldırganların hedefindeki korumasız kişileri saldır¬ganlara karşı koruyabilmek amacıyla, başta istihbaratın güçlendirilmesi olmak üzere etkili önlemler geliştirilecek¬tir.
İç güvenlikten sorumlu örgütlerin temel görevi öncelikle suçu veya suça kalkışmayı önleyici ve caydırıcı etkinlikler olacaktır. Adli görevler, adli kolluğa bırakılacaktır. İç gü¬venlik örgütleri adli olaylarda sadece sanığı yakalayıp suç kanıtlarıyla birlikte Cumhuriyet Savcılığına sevk etmek, suça ilişkin delilleri toplayıp, laboratuar hizmetleri ile tek¬nik incelemeleri yapıp yargı organlarına sunmak gibi sınır¬lı görevlerle yükümlü olacaktır.
Şüphelilerin polis ve jandarma tarafından sorgulanması 48 saati geçmeyecek bir süre içinde gerçekleştirilecek bu sorgulamada baskı, işkence, aç, susuz ve uykusuz bırakma gibi insanlık dışı yöntemlere kesinlikle başvurulmayacak¬tır. Sorgulama tıbbi denetim altında yapılacaktır. Gözal¬tına alındıkları andan itibaren şüphelilerin sağlığı ve can güvenliği kolluk kuvvetlerinin sorumluluğunda olacaktır. Şüphelilerin savcılıktaki sorgulanmalarında da aynı insani ilkelere uyulacaktır. Yetkili mahkeme tarafından tutuklama kararı verildikten sonra görevli cumhuriyet savcılıkların¬ca iddianame süratle hazırlanacaktır. Bu kurallara titizlik¬le uygulanmasını sağlayacak yasal düzenlemeler süratle gerçekleştirilecektir.
Bu düzenlemeler hem suça ilişkin soruşturma ve kovuş¬turmaların sağlıklı yürütülmesini, hem savunma hakkının gerçek anlamda güvenceye alınmasını, hem de polisin baskı ve işkence yapmak gibi suçlamalardan arındırılarak saygınlığını korumasını sağlayacaktır.
İç güvenlik örgütlerinin görevlileri görevlerinin gereği olan maddî ve manevî imkânlara kavuşturularak, örgütün ve¬rimliliği ve saygınlığı artırılacaktır. İç güvenlik personelinin örgütlenerek mesleğin işleyişine etkin katkıda bulunması sağlanacaktır.
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde yer alan iç güvenlik örgütleriyle ilgili genel kurallar, iç hukuka yansıtılarak yürürlüğe konulacaktır.
DIŞ GÜVENLİK-SİLAHLI KUVVETLERDE YENİLEŞME
Ulusumuz barışçıdır. Geçmişte bağımsızlığını ve haklarını korumak için savaşçı yeteneğini gerektiğinde kanıtlamış olan ülkemiz bir saldırıya uğramadıkça barış içinde yaşa¬mak ister.
Silahlı Kuvvetlerimiz ulusun bağımsızlığını ve güvenliğini korurken dünya barışına da katkıda bulunmaya her za¬man özen göstermiştir.
Çağımızda bir ulusun barış içinde yaşayabilmesi dünya barışından soyutlanamaz. Gerçekten, dünyanın herhangi bir noktasındaki çatışma çok geniş bir çevreyi doğrudan ilgilendirir hale gelmiştir.
Soğuk savaşın sona erişi, dış güvenlik sorunlarının bo¬yutunu azaltmamış, aksine güçlenen aşırı milliyetçilik ve etnik duyarlılık akımlarından kaynaklanan terör eylemleri yeni tehdit unsurlarını oluşturmuştur.
Cumhuriyet Halk Partisi, çevremizde ve dünyada oluşmak¬ta olan gelişmeler karşısında, ulusal güvenliğimizi sağlayı¬cı ve geliştirici adımlardan ödün vermeksizin, Atatürk’ün, yurtta barış, dünyada barış anlayışına dün olduğu gibi bu¬gün de sahip çıkmaktadır.
CHP, son yıllarda silahsızlanma alanında atılan olumlu adımların beklenen yumuşamayı tam olarak sağlaya¬mamasını ve yeni gerginlik odaklarının ortaya çıkmasını kaygıyla izlemektedir. Bu gerginliklerin silah yoluyla değil diplomatik müzakere ve uzlaşma yöntemleriyle çözüm-lenmesi görüşünü savunmaktadır. NATO’nun da, yeni üyelerin katılımıyla uluslararası alanda güvenlik ve istikra¬rın sağlanmasına daha büyük katkıda bulunması gerek¬tiğini düşünmektedir. Bu amaçla NATO üyeleri arasında tam bir uyum, dayanışma ve işbirliğinin sağlanmasının İt-tifakın görevini en etkili biçimde yapmasına katkı sağlaya¬cağı görüşündedir. Bu noktalardan hareketle, ülkenin dış güvenliğinin, değişmemesi gereken temel ilkeleri şunlar olmalıdır:
Yurt savunması bir bütündür; Yurdun her yöresi eş ve ulusal ortak duyarlılıkla, her an muhtemel bir saldırıya karşı hazırlıklı olma anlayışıyla korunur.
Ulusal güçle ulusal güvenlik bir bütündür. Onun için ekonomik gücümüz, ulusal eğitim bilgi ve teknolojik dü¬zeyimiz, stratejik birikimimiz, dış güvenliğimizi sürekli geliştirecek ve sağlamlaştıracak biçimde ve yönde hızla yükseltilmelidir. Dış güvenlik kavramımız ve stratejimiz de, ekonomimize, bilgi ve teknolojik birikimimize, sürekli ve etkin katkıda bulunmalıdır.
Barış bir bütündür. Onun için, Türkiye kendi dış güven¬liğini sağlarken, dünya barışına, özellikle bölge barışına yönelen tehlikeleri mümkün olduğu kadar azaltan; böy¬lece bölge ve dünya barışına katkıda bulunan bir politika izlemelidir. Uluslararası silahlanma yarışının önlenmesi sürecine sürekli katkı sağlamalıdır. Kitle İmha Silahlarının Yayılması önlenmeli ve özellikle Türkiye’nin içinde bulun¬duğu bölgede bu silahların ve fırlatma araçlarının konuş-landırılmaması için özel çaba gösterilmelidir.
Dış güvenliğin önemli bir gereği bütün bölge ülkeleriyle dostluk ilişkileri kurmak ve sürdürmektir. Onun için Türki¬ye bütün bölge ülkeleriyle karşılıklı güvene dayanan dost¬luk ilişkileri geliştirmeyi hedefler. Bunun için temel ölçü komşu ülkelerin de Türkiye’nin egemenliğine, bağımsızlı¬ğına, toprak bütünlüğüne saygılı bir politika izlemeleridir. Dış güvenliğimiz ulusal bağımsızlığı güçlendirici nitelik¬te olmalıdır. Onun için dış güvenlik esas itibariyle ulusal güce ve kaynaklara dayanmalıdır. Makul bir ölçünün öte¬sinde dış yardıma ve desteğe bağımlı olmamalıdır.
Bu ilkeler çerçevesinde CHP, çok sayıda insan gücüne dayanan bir savunma düzeni yerine, Türkiye’nin ulusal dış güvenlik stratejisine ve çağdaş savunma teknolojisinin bütün gereklerine uygun, ateş gücü, vurucu gücü, hare¬ket yeteneği üstün, iletişim olanakları, komuta ve kontrol sistemleri etkin bir savunma gücü oluşturulmasını öngör¬mektedir. CHP, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu anlayışla ge¬liştirilmesini, gerektiği ölçüde yeniden yapılandırılmasını, esnekliğe kavuşturulmasını, gerekli görmektedir.
CHP, tüm sınırlarımızın güvenliğinin Silahlı Kuvvetlerimiz¬ce sağlanmasını öngörmektedir. Bu görevin silahlı kuv¬vetler yerine sınır muhafızları gibi örgütlere bırakılması Türkiye’nin stratejik ve güvenlik koşulları dikkate alındığın¬da uygun bir seçenek olarak görülmemektedir.
CHP iktidarında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm üyelerinin gerekli manevî ve maddî koşullara kavuşturularak görev¬lerini huzur içinde sürdürmelerine özen gösterilecektir.
CHP yönetiminde, ordumuzun savunmayla ilgili araştırma ve teknoloji oluşturma çabaları desteklenecektir. Stratejik araştırma yapan, teknoloji üreten tüm ulusal kuruluşların da bu çabalara katkıları sağlanacaktır. Bu amaçla bir Stra¬tejik Araştırma Kurumu (STARK) oluşturulacaktır. Aynı anlayışla Türk savunma sanayi desteklenecek ve silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaçlarının mümkün olduğu ölçüde yer¬li üretimle karşılanması için gerekli önlemler alınacaktır.
DIŞ İLİŞKİLER
Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin yapıcı, kişilikli, ka¬rarlı ve etkin bir dış politika izlemesi gerektiğini savunur. Türkiye’nin ekonomik ve teknolojik açıdan güçlendirilme¬sinin, böylelikle ulusal gücünün artırılmasının dış ilişkileri¬miz üzerinde de olumlu etki yapacağına inanır.
Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin ulusal siyasi, ekono¬mik ve güvenlik çıkarlarını korumaya, bağımsızlığını ve egemenliğini, ulusu ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğünü sürdürmeye, uluslararası saygınlığını ve etkinliğini arttır¬maya yönelik barışçı bir ulusal dış politika izlemektedir.
Bu amaçla, bir yandan dış politikanın savunma politika¬sından ayrılmayacağı inancıyla Türkiye’nin ulusal gücünü en yüksek düzeye çıkarırken, öte yandan diplomatik yön¬temlerden, bölgesel ve uluslararası işbirliği örgüt ve giri¬şimlerinden de bu amaç doğrultusunda yararlanır.
CHP, bir yandan Türkiye’nin ulusal çıkarlarını korurken, öte yandan bölge ve dünya barışına katkıda bulunmayı da hedef alır. Ulusal bağımsızlığımızla ve çıkarlarımızla bağ¬daştığı ölçüde, bölgesel ve uluslararası örgütler içinde, uluslararası toplumla uyumlu politikalar izlemeye çalışır.
CHP, dış politikaya toplumun her kesiminin ilgisini ve kat¬kısını sağlamayı hedefler. Bu arada CHP’nin ilkelerine ve temel politikalarına saygı gösterilmesi kaydıyla, parti ola¬rak çok yönlü ve yaygın uluslararası ilişkiler kurmayı ödev bilir. Kendi doğrultusundaki partilerle barış, insanlık ve ülke yararına işbirliği kurarken, komşu ya da dost ülkeler¬deki başka siyasal kuruluşlarla da ülkemizin ortak yararı ile bölge ve dünya barışı için yakın ilişkiler geliştirmeye çalışır. Uluslararası ve bölgesel işbirliği örgütleri içinde, Türkiye’nin ulusal çıkarları ve CHP’nin temel politikaları doğrultusunda, yer alır ve görüşlerini ifade eder.
CHP, Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalist Partisi gibi kuruluşlarla ilişkilerini yürütürken bir yandan sosyal demokrasinin genel ilkelerine uyum göstermeye, bir yan¬dan da Türkiye’nin temel hak ve çıkarlarını korumaya özen gösterir. CHP’nin sosyal demokrasinin ilkelerini benimse¬mesi Türkiye’nin çıkarlarına aykırı olarak bu kuruluşlarda ortaya çıkabilecek görüşleri ve eğilimleri benimseme zo¬runluluğu doğurmaz.
Avrupa Birliği ile İlişkiler
CHP başından beri Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemek¬tedir. Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefi, Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaşlaşma devriminin, modernleşme vizyo¬nunun doğal uzantısı olan bir toplumsal değişim projesi¬dir. AB ile ilişkilerimizde koşulumuz; eşit koşullu, Cumhuri¬yetimizin kuruluş değerlerine saygılı, onurlu tam üyeliktir. CHP bunun dışındaki hiçbir seçeneği kabul etmez.
CHP Türkiye’ye diğer üyelerden farklı, özel bir statü ve¬rilmesini kabul etmez. Eşit haklara sahip olacak bir Türkiye’nin AB üyeliği için diğer bütün üyelerin kabul edip uyguladıkları koşullara, bu arada Kopenhag ve Maastricht kriterlerine uyulmasını, AB hukukunun benimsenmesini kabul eder. Ancak, başka ülkelerden istenmeyen koşulla¬rın tek taraflı tavizler gibi Türkiye’ye dayatılmasına karşı çı¬kar. Bu arada, Serbest dolaşım, tarım destekleri, bölgesel kalkınma alanlarında AB tarafından getirilmiş olan kalıcı kısıtlamaların kaldırılmasını ister. AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının, eş zamanlı olarak Türkiye ile söz konusu üçüncü ülkeler arasında da paralel anlaşmaya dönüşmesini hedef alır.
Bazı AB ülkelerinin coğrafi veya kültürel farklılıklar gibi ne¬denlerle Türkiye’yi tam üyelikten dışlamayı ve Türkiye’ye özel bir statü vermeyi öngören politikalarının AB’nin res¬mi görüşü haline dönüştürülmesi halinde, başta Gümrük Birliği olmak üzere, mevcut taahhütlerimiz gözden geçiri¬lerek, ülkemizin çıkarlarının gerektirdiği adımlar kararlılık¬la atılacaktır.
Türkiye’nin AB üyeliğinin Kıbrıs konusu ile ilişkilendiril¬mesini ve üyelik sürecinin sürdürülmesinin ve sonuçlan¬dırılmasının Türkiye’nin vereceği tek taraflı tavizlere bağ¬lanmasını kabul etmez. Aynı şekilde Lozan Antlaşmasıyla bağdaşmayan keyfi koşulların Türkiye’ye kabul ettirilmek istenmesine de karşı çıkar. Türkiye’nin üyeliğine engel olmak isteyen ülkelere karşı gerekli tepkilerin gösteril¬mesini ve önlemlerin alınmasını savunur. Buna karşılık, Türkiye’nin de çıkarlarına hizmet edecek, AB mevzuatına ve diğer ülkelerin uygulamalarına uygun bir reform süre¬cinin hızlandırılarak sonuçlandırılmasını destekler. AB’nin Türkiye’nin tam üyeliği için bir hedef tarih vermesi gere¬ğini savunur.
Dünyada saygınlığın ve etkinliğin ölçütleri, demokrasiye bağlılık, insan haklarına saygı, ekonomik gelişmişlik ve kendini savunma kabiliyetidir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin dış politikası barışçıdır. CHP, Atatürk’ün Yurtta Barış, Dünyada Barış ilkesinin doğal sahibi ve takipçisidir. CHP, Türkiye’nin dış sorunlarının ve genel olarak uluslararası anlaşmazlıkların barışçı yön¬temlerle çözülmesi gereğini savunur. Türk ulusunun ba-rış içinde yaşamasını sağlarken, komşularımızla ve bölge devletleriyle karşılıklı güvene ve ortak yarara dayanan ba¬rışçı ilişkiler kurarak ve işbirliği sağlayarak bölge ve dünya barışını da güçlendirmeye çalışır.
CHP, uluslararası ilişkilerin her ulusun bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi ilkesine dayanması gerektiğine, bölge ve dünya barışının ancak böylece korunabileceğine inanır. Komşularından ve diğer ülkelerden bu ilkelere saygılı olmalarını bekler.
CHP, bölgesel ve uluslararası kuruluşları, uluslararası an¬laşmazlıkların barışçı çözümü ve uluslararası işbirliği açı¬sından gerekli ve yararlı görür. Dünya barışının korunma¬sı için bütün ülkelerin Birleşmiş Milletler Yasasına saygı göstermelerini bekler. Birleşmiş Milletlerden de örgütün temel ilkelerini tüm uluslararası anlaşmazlıklara ayrım yapmaksızın uygulamasını, tüm ülkelerin bağımsızlığının, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına aynı ölçüde yardımcı olmasını ister. Birleşmiş Milletler ve AGİK gibi uluslararası kuruluşların, sadece büyük devletlerin ulusal politikalarının aracı olmasına karşı çıkar.
Dünya barışını korumanın bir koşulu da, ülkeler arasında¬ki büyük ekonomik uçurumların kapatılmasıdır. CHP, Bir¬leşmiş Milletlerin dünyada yeni ve hakça ekonomik düzen kurulması için etkin çalışmalarda bulunması gereğini sa¬vunur ve bu amaçla yapılacak yeni uluslararası girişimleri düzenlemeleri destekler.
CHP bütün ülkelerle dostluk ve işbirliği ilişkilerinin geliş¬tirilmesini savunur. Amerika ve diğer NATO müttefikle¬rimizle karşılıklı saygı, dayanışma ve işbirliğine dayanan ilişkiler geliştirilmesini destekler. Ancak başta Irak konusu olmak üzere CHP, ABD’nin izlediği bazı politikalara karşı çıkmaktadır.
Zira CHP, ABD’nin Irak’a müdahalesinin uluslararası hu¬kuka aykırı, siyasi ve ahlaki açılardan da yanlış olduğunu savunmuş; bu anlayışla TBMM’ye getirilen Türkiye’yi sa¬vaşa sürükleyebilecek, bir karargâh ve cephe ülkesi haline getirebilecek 1 Mart 2003 tarihli tezkerenin reddedilme¬sinde başrolü oynamıştı. CHP bu ilkeli tavrını sürdürecek¬tir. Irak’ın bütünlüğünün korunması, Irak’ta laikliğe ve de¬mokrasiye dayalı yeni bir yapılanmanın oluşumu, bunu güvence altına almaya yönelik uluslararası her çaba, tüm barışçıl platformlarda desteklenecektir. 11 Eylül saldırısı¬nın arkasındaki terör örgütüne karşı sürdürülmekte olan mücadele desteklenecek, terörün kaynaklarının kurutul¬ması konusunda sorumlu davranış sergilenecek, ancak bu yaklaşımın bütün terör örgütlerine karşı aynı kararlılık¬la sürdürülmesi savunulacaktır.
Büyük Ortadoğu Projesi ile Türkiye’ye Ilımlı İslam kimliği dayatılmasına kararlılıkla karşı çıkılacaktır. Türkiye’nin laik kimliği her koşulda korunacaktır.
CHP, NATO örgütüyle ilişkilerimizin güçlendirilerek de¬vam etmesini; NATO’nun caydırıcı bir güç olarak, barış ve istikrarın sürdürülmesine yönelik görevini etkin olarak yerine getirmesine ve günümüz koşullarında konumunun yeniden belirlenmesine aktif katkımızın sürdürülmesini amaçlar.
CHP, Nükleer silahlardan arındırılmış bir global güvenlik konseptinin egemen kılınmasını her uluslararası platform¬da destekler.
Orta Asya ülkeleriyle her alandaki ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesini savunur.
Rusya ile karşılıklı saygıya ve işbirliğine dayalı ilişkilerin güçlendirilmesini destekler.
CHP, Kıbrıs sorununun ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhu¬riyetinin ve Kuzey Kıbrıs halkının kazanılmış haklarının ko¬runmasını, Ada’daki her iki tarafın egemen eşitliğine da¬yanan bir yaklaşımla çözümlenmesini destekler. Kıbrıs’ta mevcut olan iki ayrı devlet arasındaki ilişkilerin ancak bu anlayış doğrultusunda dostluk, dayanışma, işbirliği ile ka¬lıcı bir barışa dönüştürülebileceğine inanır. Bu çerçevede eşitlik ve karşılıklı saygı ilkelerine dayalı olarak yürütüle¬cek barış görüşmelerini destekler.
Kıbrıs sorununa Rum tarafını tatmin etme amacıyla ya¬pılacak baskılarla ve dayatmalarla çare aranması yakla¬şımını reddeder. Kıbrıs Rum Yönetimini Kıbrıs’ı temsil eden tek meşru devlet sayan yaklaşıma kesinlikle karşı¬dır. Kıbrıs Rum Yönetiminin uluslararası kuruluşlarda, bu arada Avrupa Birliğinde bütün Kıbrıs’ı temsil ettiği anlayışını kabul etmez.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda tanınması için çaba gösterilmesi gerektiğini savunur. KKTC’ye karşı uygulanan ambargolara ve Kıbrıs Türkle¬rini dünyadan tecrit etme gayretlerine karşı çıkar. Makul bir süre içinde egemen eşitliğe dayalı, kalıcı, adil ve şeref¬li bir barışa ulaşılamadığı takdirde, Kıbrıs’ta iki bağımsız devletin yan yana, barış içinde yaşaması ve uluslararası toplumun da bu gerçeği kabul etmesi için Türkiye’nin çaba göstermesi gerektiğine inanır.
Türk-Yunan ilişkilerinin geliştirilmesi CHP’nin samimi ar¬zusudur. CHP onun için Ege sorunlarında ve her iki ülke¬de yaşayan Türk ve Rum azınlıkları konusunda, taraflar arasında yapıcı bir diyalog ile ve hakkaniyet esasına göre çözüm aranması görüşünü savunur.
Lozan’da kurulan Türk-Yunan dengesinin korunması, Yunanistan ile ilişkilerimizin temel çerçevesini oluştura¬caktır. Yunanistan ile aramızdaki sorunların diyalog yoluyla ve karşılıklı menfaat dengesi gözetilerek çözülmesi esas ola¬caktır. Özellikle Batı Trakya’daki soydaşlarımızın Lozan Antlaşması’ndan ve diğer uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan hak ve çıkarlarının korunması için aktif bir politika izlenecektir.
CHP, Türkiye’nin Akdeniz İçin Birlik Platformu’nda, ancak her ülkenin eşit koşullar altında yer alması, Platform’un hiçbir şekilde AB’ye tam üyelik sürecimizin engeli veya alternatifine dönüşmemesi, Akdeniz’de kıyısı bulunan ve Platform’a katılmak isteyen tüm ülkeleri kapsaması koşul¬ları ile aktif olarak yer almasını benimsemektedir.
CHP, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız¬lıklarına kavuşan Türk Cumhuriyetlerinin ve diğer bağım¬sız devletlerin, yeniden yabancı bir devletin egemenliğine veya nüfuz alanına girmelerine karşıdır. Onların, bağım¬sızlıklarını koruyabilmeleri için yeni siyasal ve ekonomik düzenlerini bir an önce kurmalarına, gerekli savunma gü¬cüne sahip olmalarına, kültürlerini, ulusal kimliklerini ye¬niden kazanmalarına Türkiye’nin yardımcı olması gereğini savunur; bu amaçla, onlarla yakın ilişkiler kurulması ve ge¬liştirilmesini öngörür. Bölgede barış ve istikrarın sağlan¬ması için komşu ülkelerin egemenliğine ve bağımsızlığına herkesin saygı göstermesini ister. Fiili durum yaratılarak siyasi avantaj sağlama çabalarına karşı çıkar.
Türkiye, hem Akdeniz, hem Balkan, hem de bir Ortadoğu ülkesidir. Bu bölgelerle de tarihten gelen bağları vardır. Bölge ülkeleri ile ilişkilerinin karşılıklı çıkarlar, dostluk ve kalıcı barış anlayışı ile geliştirilmesini savunur.
CHP, Balkanlarda ve Kafkasya’da kuvvet kullanılarak dev¬letlerin toprak bütünlüğünü tehlikeye düşürebilecek geliş¬melere ve etnik temizlik yöntemiyle ülkelerin sosyal doku¬sunun değiştirilmesi girişimlerine karşıdır.
CHP, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan siyasi koşulların bölgede yaşayan halklar arasında yeni düşmanlıklar yaratılmadan korunması görüşünü savu¬nur. Balkanlarda ve dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan soydaşlarımızın bulundukları ülkelerin eşit haklara sahip vatandaşları olarak insan hak ve özgürlüklerine, kültürel haklara sahip olarak güvenlik içinde yaşama haklarını sa¬vunur.
CHP, başta komşularımız olmak üzere, bütün Ortadoğu ve İslam ülkeleriyle kalıcı dostluk ilişkileri kurulmasından ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinden yanadır. An¬cak, Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde bu ilişkilerin, Türkiye’nin laik devlet yapısına saygı gösterilmesi ve top¬raklarında terör örgütlerinin yerleşmesine izin verilmeme¬si gibi konularda gösterilecek ortak duyarlılıkla gelişebile¬ceği bilinmelidir.
CHP İsrail-Filistin sorununa Birleşmiş Milletler kararı çer¬çevesinde kalıcı bir çözüm bulunması için bütün ilgili ta¬raflarla yoğun girişimler içinde olunmasını benimser.
Ermenistan’la ilişkilerin geliştirilmesi de, bu ülkenin işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmesi, dünyadaki Ermeni örgütleri vasıtasıyla Türkiye’ye karşı uluslararası hukuka aykırı biçimde soykırım iddiasıyla girişimlerde bulunmak¬tan vazgeçmesi ve Ermeni devletinin resmi belgelerinde Türkiye’ye ait bazı topraklarda Ermenistan’ın emelleri ol¬duğu izlenimini veren ifade ve sembollerin çıkartılması koşullarına bağlıdır.
CHP, Sözde Ermeni Soykırımı iddiası ile ülkemizin haksız önyargılarla suçlanmasına karşı bugüne kadar Partimiz öncülüğünde sürdürülen kararlı duruşa sahip çıkmaya devam edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki dönemde gerçekleştiği iddia edilen sözde Ermeni soykırımı konu¬sunda ülkemizi suçlayıcı keyfi kararlar alınmaktadır. CHP, 1948’de BM Genel Kurulu’nda oybirliği ile kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi tarafından yapılan açık tanım çerçevesinde, konunun ba¬ğımsız tarihçiler tarafından, Türkiye, Ermenistan ve Rusya dâhil ilgili tüm ülke arşivlerine erişim olanakları kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve doğru zeminde, önyargı¬lara kapılmadan incelenmesi gerektiği görüşündedir.
CHP, Orta Doğu’da barış ve istikrarın sağlanması için, ulus devlet anlayışının güçlendirilmesi ve laik, demokratik ve çağdaş devlet anlayışının desteklenmesi gerektiğine inanır. Bölgede barış ve istikrarı sağlamanın en etkili yollarından biri demokrasiyi yaygınlaştırmaktır. Bölgeye demokrasiyi getirmekte Türkiye öncü rol oynayabilir. Türkiye’nin ger¬çek bir demokrasiyi gerçekleştirmesi, laikliği anayasasının en temel ilkelerinden biri haline getirmesiyle mümkün ol-muştur. İşte bu özellikleriyle Türkiye diğer bölge ülkeleri¬ne örnek olabilir, model oluşturabilir.
CHP, Rusya, Çin, Japonya, Brezilya, Hindistan, Uzak Doğu, Latin Amerika ve Afrika ülkeleriyle ilişkilerimizin politik ve ekonomik boyutlarıyla hızla geliştirilmesini hedef alır.
Soğuk savaş ertesinde oluşmakta olan uluslararası yapı içinde Türkiye’nin bölgesini etkileme olanakları, eskisine göre çok daha fazladır. Balkanlardan Kafkasya’ya uzanan, yeni bağımsızlığını kazanan Türk devletlerine kadar giden bir geniş alanda, bölgesel rolü önem kazanmıştır.
Ancak, yeni oluşmakta olan uluslararası ilişkiler düzenin¬de barışı ve istikrarı tehdit eden yeni gelişmeler olmakta, bölgesel çatışma olasılıkları artmaktadır. Türkiye bu yeni çatışma odaklarının en yaygın biçimde varlığını hissettir¬diği bir coğrafyada bulunmaktadır.
Bölgeye demokrasiyi getirmekte Türkiye öncü rol oynaya¬bilir. Çünkü Türkiye bölgesinde 86 yıldan beri barış içinde yaşamış tek ülkedir. Aynı zamanda 50 yılı aşkın zamandan beri çok partili demokrasi ile yönetilen tek ülkedir.
Hiçbir ülkeden toprak talebinde bulunmaması başka ülke¬lerin doğal kaynaklarında hak iddia etmemesi Türkiye’nin bölgesinde etkin rol oynamasını kolaylaştıran unsurlar¬dandır. Türkiye’nin bu rolü etkili biçimde oynayabilmesi her alanda ulusal bağımsızlığını titizlikle koruyabilmesiyle yakından ilgilidir. Yüzlerce yıllık bağımsız devlet geleneği içinden gelen Türkiye’nin bu bağımsızlığa gölge düşüre¬cek tutumlar ve bağlantılar içine girmesi, dış politikasını başka devletlerin çıkarlarına ve saptadıkları politikalarına göre belirleyip yönlendirmesi büyük hata olur.
Türkiye büyük devletler ile ilişkilerinde ancak bağımsızlı¬ğını ve kendi ulusal çıkarlarını koruyabilen bir dış politika izleyebildiği ölçüde, bölge ve dünya ülkelerinin saygınlı¬ğını kazanabilir. Bu nedenlerle, CHP bölge ve dünya ül¬keleriyle ilişkilerinde karşılıklı saygıya ve ortak çıkarların korunmasına özen gösterir.
CHP, Türkiye’nin ulusal çıkarlara ve bağımsızlığına öncelik veren, başka ülkelerin dümen suyundan gitmemeye özen gösteren bir politika izlenmesini savunmaktadır.
“Bağımsızlık benim karakterimdir” demiş olan Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyet Halk Partisi, dış politikada ulu¬sal bağımsızlığın simgesi ve ödünsüz takipçisi olacaktır.
Kişilikli bir dış politika izlemek, Türkiye’yi toplumsal ve si¬yasal olarak istikrara kavuşturmak, ekonomik ve teknolojik açıdan güçlendirmek, yani ulusal gücümüzü en yüksek dü¬zeye çıkarmakla olasıdır. Böylece Kıbrıs konusunda, Türk Cumhuriyetleri ve İslam ülkeleri ile ilişkilerde Kafkasya’da, Balkanlar’da, Birleşmiş Milletler ve AGİK gibi uluslararası kuruluşlar ile ilişkilerde, Türkiye, kendi ulusal çıkarlarının gerektirdiği politikalar izleyebilir. CHP’nin iktidarda oldu¬ğu dönemlerde Türkiye’nin Kıbrıs ve Kardak konularında izlediği yaklaşımlar ve aldığı başarılı sonuçlar kişilikli bir politikanın örnekleridir.
Uluslararası koşullardaki değişiklikler karşısında Türk dış politikasında da değişim kaçınılmaz olmaktadır. Ancak, bu değişim Türk dış politikasının temel ilke ve hedeflerinde olmamalıdır.
Ülkemizin toprak bütünlüğünün korunması, laik ve de¬mokratik siyasal ve toplumsal düzenimizin pekiştirilmesi ve ekonomik gelişmemiz için uluslararası işbirliğinden ya¬rarlanma, Türk dış politikasının vazgeçilmez amaçlarıdır.
Yurtdışında yerleşik yurttaşlarımıza sahip
çıkılacaktır
Batı Avrupa ülkelerinde yerleşik olarak yaşamlarını sür¬dürmekte olan milyonlarca insanımızın gereksinimlerinin karşılanması ve sorunlarının çözülmesi, dış politikamızın öncelikli konuları arasında yer almaktadır. Yaşadıkları ül¬kelerde üçüncü nesle ulaşmış olan bu insanlarımızın her geçen gün artan sorunlarla iç içe yaşadıkları ülkelerde gö¬recekleri saygınlıkla, Türkiye’nin bu ülkelerdeki saygınlığı arasında doğrudan bir ilişki vardır.
AB’ye geçiş sürecinde, yurttaşlarımızın serbest dolaşım haklarının sınırlanmasını, ırkçı ve yabancı düşmanı saldı¬rılara maruz kalmalarını, bazı alanlarda dışlanmalarını ka¬bul etmek mümkün değildir.
Avrupa toplumlarında artan yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobi, siyasi karar mercilerini de etkilemekte; göç, entegrasyon, hatta asimilasyon amacı güden yaklaşımlar¬la yabancılar ve vatandaşlık yasalarına daha sert ve kısıtla¬yıcı hükümler getirilmesine yol açmaktadır. Göç hareketlerinin yasalara ve uluslararası anlaşmalara uygun biçimde gerçekleşmesi esastır. Yasa dışı göç hare¬ketlerinin engellenmesi için gerekli önlemler alınacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi, yurtdışında yaşayan yurttaş ve soydaşlarımızın ülkemizden kaynaklanan sorunlarını çöz¬meyi görev bilmektedir.
Yurtdışındaki yurttaş ve soydaşlarımızın onurlu ve güvenceli yaşam ve çalışma hakkı için kapsamlı bir program uygulamaya konulacak: Bu kapsamda, oluş¬turulacak politikalara yurtdışındaki Türk toplumlarını tem¬sil eden çağdaş sivil toplum örgütleri temsilcilerinin de katılımları sağlanacaktır.
Sayıları bir milyonu aşan çocuk ve gencimizin bulunduk¬ları ülkelerin eğitim ve öğretim olanaklarını en iyi biçimde değerlendirmelerine katkıda bulunulacaktır. Türk dilinin, kültürünün ve kimliğinin yaşatılması ve geliştirilmesi için çaba sarfedilecektir.
Yurtdışındaki vatandaş ve soydaşlarımızın bulundukları ül¬kelerin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi yaşamına etkin biçimde katılmaları, yasalara saygılı biçimde başarılı, mut¬lu ve refah içinde yaşamlarını sürdürmeleri, bulundukları ülkelere uyumları ve entegrasyonları, kültürümüzü yaşa¬maları ve geliştirmeleri için gerekli destek sağlanacaktır.
Göçmenlerin vatandaşlık ve uyruk edinme hakkının önün¬deki insan onurunu rencide edici duvarlar kaldırılacaktır. Balkanlarda ve dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan soydaşlarımızın bulundukları ülkelerin eşit haklara sahip vatandaşları olarak insan hak ve özgürlüklerine, kültürel haklara sahip olarak güvenlik içinde yaşama hakları savu¬nulacaktır.
Yurtdışındaki yurttaş ve soydaşlarımızın hak ve hu¬kukları korunacak:
Yurtdışındaki yurttaşlarımız laiklik ve demokrasi karşıtı çevrelerin zararlı etkisinden korunacaktır.
Bu alandaki sorun İslam’dan değil, İslam’ın radikal, kök¬tendinci siyasi söylemler ve eylemlerle istismar edilme¬sinden kaynaklanmaktadır. Bu konudaki duyarlılığımız çerçevesinde, vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşamakta oldukları Avrupa ülkelerinde;
Terörle mücadelenin İslam inancına karşı bir çatışma an¬layışına dönüşmeyecek şekilde yürütülmesini,
Alınacak önlemlerin farklı inançlara karşı önyargı yaratma¬masını,
Yabancıların toplumlara entegre olabilmelerinin sağlan¬masını, toplumsal dayanışma ve güven duygularının güç¬lendirilmesini,
Yetkililerin, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık ve İslamofobiyi tırmandıracak beyan ve tutumlardan kaçınmalarını, Hoşgörüsüzlük, ayrımcılık, ırkçılık ve yabancı düşmanlı¬ğıyla mücadele edilmesini,
özendirecek etkin, kararlı ve çok yönlü politikalar izlene¬cektir.
YABANCI DÜŞMANLIĞI, AYRIMCILIK
VE İSLAMOFOBİ
Avrupa’da artan yabancı düşmanlığına bağlı olarak her yıl yurt dışında yaşamakta olan vatandaşlarımıza ve mülkle¬rine yönelik saldırılarda da artış yaşanmaktadır. Konu sa¬dece ekonomik sebeplerle sınırlı değildir. Kültürel altya¬pıdaki yetersizlikler ve farklı önyargılar da bu düşmanlığı beslemektedir.
Seçme ve seçilme hakkı yurtdışında yaşamakta olan yurttaşlarımızın da hakkıdır: Dışarıda yerleşik vatan¬daşlarımızın Türkiye’de yapılan seçimlerde bulundukları ülkeden oy kullanabilmeleri için yapılan yasal düzenleme¬deki yanlışlıklar düzeltilecektir.
Pembe kart’a işlerlik kazandırılacak: Tam kapsamlı çifte vatandaşlık uygulamasına geçinceye değin, Türk va¬tandaşlığından zorunlu olarak ayrılmış olanlara verilmiş olan Pembe Kart’a işlerlik kazandırılacaktır.
Avrupa’daki çocuklarımız Türkçe’yi ve bulundukları ülkenin dilini çok iyi öğrenecek:
Konsolosluk hizmetleri iyileştirilecektir Avrupa’daki öğrencilerimiz ile işsizlik yardımı, emekli ay¬lığı ve sosyal yardım alan yurttaşlarımızdan pasaport ve konsolosluk işlem harçlarının sadece yarısı alınacaktır.
Ülkeler arası kültürel değişimi ve eğitim programlarını özendirmek amacıyla, başta AB ve ABD olmak üzere, vize alma koşullarının düzeltilmesi için çalışmalar sürdürüle¬cektir.
İnsan ticareti ile etkin mücadele: Ülkemiz için güvenlik tehditleri yaratan, insani maliyeti yüksek olan Yasa Dışı Göç ve İnsan Ticareti ile etkin olarak mücadele edilecektir.
Göçmen işçiler ve ailelerinin haklarının korunması söz¬leşmelerinin takipçisi olunacaktır.
BM Genel Kurulu’nda 1990’da kabul edilen Tüm Göçmen İşçiler ve Ailelerinin Haklarının Korunması Uluslararası Konvansiyonu ve göçmenlerle ilgili diğer uluslararası ya¬sal araçların, başta AB ülkeleri olmak üzere, göç verdiği¬miz tüm ülkelerde yürürlüğe geçirilmesi için çaba göste¬rilecektir.
Göç eden insanlarımıza, entegrasyon için gerekli makul bir süre içinde, öğrenim, mesleki eğitim, sosyal refaha ve sağ¬lık hizmetlerine erişim ile sosyal, kültürel ve siyasi hayata katılım hakkı vererek, göçmenlerin iş piyasasına hukuksal olarak entegre edilmesinin yakın takipçisi olunacaktır.
Dışarıda tanıtım için ortak eylem planı: Bulundukları ülkede Türkiye’nin tanıtımı amacıyla yapılacak faaliyetlerin koordinasyonu için, yurtdışında kurulmuş olan sivil top¬lum örgütleri temsilcilerinin de katılımıyla bir, Ortak Eylem Planı hazırlanacaktır.
Türkiye’ye yönelik yatırımlara özel destek: Yurtdışın¬da yerleşik işadamlarımızın ve soydaşlarımızın Türkiye’de yapacakları yatırımlar, normal destekleme politikaları öte¬sinde özendirilecektir.
DÜNYA SOSYAL DEMOKRAT PARTİLERİYLE İLİŞKİLER
CHP, Sosyal Demokrat kimliğinin duyarlılığı ve sorumluluk anlayışı içinde hareket etmektedir.
Yenilenmiş Lizbon Stratejisi’nin, daha verimli, daha yeni¬likçi ve rekabet yeteneği yüksek bir Sosyal Avrupa hedefini paylaşır.
Sürdürülebilir, adil ve çevre dostu bir global ekonomik kal¬kınmanın ortak amaca dönüştürülmesi için çaba gösterir.
Uluslararası terörizme karşı dayanışma içinde etkin bir şekilde mücadelede, bölgesel çatışmaların kalıcı olarak aşılmasında, daha barışçıl ve hoşgörülü bir dünya düzeni yaratılması görüşünü savunur.
Dünyada açlık ve yoksullukla mücadelede, Kalkınmada Geri Kalmış ülkelerin tıkanma noktasına gelmiş dış borçla¬rına makul çözümler üretmeye çaba gösterir.
Sosyal demokrasinin eşitlik, özgürlük, dayanışma ve barış değerlerine, kültürlerarası diyalog sürecine evrensel bo¬yutlarda daha çok derinlik ve etkinlik kazandırılması gibi ortak konularda diğer ülkelerin kardeş sosyal demokrat partileriyle, Türkiye’nin temel hak ve çıkarlarını korumaya özen göstererek, karşılıklı saygı çerçevesinde her konuda dayanışma içinde olmayı hedef alacaktır.
CHP’nin Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalist Parti¬si gibi kuruluşlarla ilişkilerini sürdürmesi, bu kuruluşlarda Türkiye’nin çıkarlarına aykırı olarak ortaya çıkabilecek gö¬rüşleri ve eğilimleri benimsemesi anlamına gelmez.

BEŞİNCİ BÖLÜM
ÜRETİMDEN VE
ÜRETENDEN YANA
YENİ
EKONOMİK DÜZEN
BÖLÜM: V
ÜRETİMDEN VE ÜRETENDEN YANA YENİ EKONOMİK DÜZEN
EKONOMİK HEDEFLER VE POLİTİKALAR
Hedefimiz; düşük enflasyonla, hızlı büyüyen, tam istihda¬ma yaklaşan, çağdaş çalışma koşullarına sahip, eşit reka¬bet ortamında gelirini adil paylaşan, küresel ölçekte dina¬mik rekabet gücüne sahip bir ekonomi; bilgi ekonomisine dönüşen, yaşam kalitesi yükselen, sosyal barış içinde den¬geli kalkınan Türkiye’dir.
Temel amacimiz tarimda, sanayide ve hizmetlerde küre¬sel rekabette öne çikan, ülkede uzun dönemli kalici, adil bir refah artişini hedefleyen çağdaş bir ekonomiyi kur¬maktir.
CHP çağın getirdiği fırsatları değerlendirecek, yeni so¬runları yönetebilecek, verimliliği hızla artıracak, en önemli stratejik değerimiz olan insan gücümüzü ivedilikle üretim sürecine katacak, en büyük kaynak israfı olan işsizliğe son verecek, spekülasyona değil üretime ve üretene odakla¬nan, yeni bir ekonomik program uygulayacaktır. Program, özel girişim ile kamunun düzenleyici ve denetleyici göre¬vinin birarada olduğu piyasa düzeninde, dünyaya açık, küresel riskleri yönetebilen, istikrar içinde hızlı ve dengeli kalkınmayı ve sosyal politikaları ön planda tutan, stratejik planlamanın uzun vadeli bakış açısı ve geniş vizyonu için-de şekillenecektir. Bu çerçevede;
Cumhuriyet halk partisi, firsat eşitliğine ve verimliliğe odakli, örgütlü, kayitli, kuralli, adil, dünyaya açik, “sos¬yal piyasa ekonomisi”ne işlerlik kazandiracaktir.
İç ve dış piyasaların sürekli ve dönemsel zafiyetleri dikkate alınarak, “pazarların kendiliğinden kendini düzelteceği” varsayımlarına tutsak olmadan, özel girişimi desteklerken, devletin geliştirdiği düzenleyici ve denetleyici çerçevede ekonomik birimlerin kontrolsüz risk almasını önleyen, akılcı ve çözüme yönelik politikalar uygulanacaktır. Özel girişimi ve kamunun düşük enflasyonu, yüksek büyümeyi, tam istihdama yaklaşmayı, eşit koşullarda rekabeti, çağdaş çalışma koşullarını sağlayacak, sistemik riskleri önleyecek düzenleyici ve denetleyici rolünü biraraya getirerek ulusu¬muzu uzun dönemli refaha kavuşturmayı hedefliyoruz
Adaletli bir ekonomik yapi kurulacaktir: Milli gelirin, kişiler, bölgeler ve üretim faktörleri arasında dengeli dağı¬lımı sağlanarak adil bir ekonomik yapı kurulacaktır.
CHP, getireceği ekonomik düzende Güçlünün değil hu¬kukun üstünlüğünü savunacaktır.
Emeğin verimliliğini ve örgütlülüğünü artırarak milli gelir¬den daha fazla pay almasını sağlamak temel amaçlarımız¬dan biri olacaktır. Irk, dil, inanç, mezhep, cinsiyet, sınıf, ayrımı yapmadan herkese hayata eşit şartlarda başlama fırsatı verilecektir. Bu çerçevede ulusumuzun tüm bireylerine kendini ge¬liştirme, insan onuruna uygun iş yapma, zenginleşme olanağı sağlanacaktır. Devlet çocuk ana rahmine düştü¬ğü andan itibaren başta sağlık ve eğitim olmak üzere her türlü hizmeti ailenin gelirine bağlı olmaksızın sunmayı ta¬ahhüt edecektir. Devlet herhangi bir nedenle üretme ve kazanma sürecine giremeyen veya dışına çıkmak zorunda kalan fertlerine sahip çıkacaktır. Vatandaşlık hakkı olarak gördüğümüz sosyal destek programlarının büyüklüğü Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oran olarak AB ortalamalarına yükseltilirken yardımların verilmesinde çağdaş yöntemle¬re geçilecek, öncelik yardıma muhtaç fertleri yeniden ça¬lışabilir hale getirerek kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamak olacaktır.
Bilgi ekonomisine geçiş sağlanacak: Yeni dünya düze¬ninde refah düzeyinin kalıcı olarak artırılabilmesi için in¬sanımız bilgiyi üretebilen, kullanabilen ve pazarlayabilen konuma getirilecek. Gelecek dönemde önem arz edecek olan biyoteknoloji, nanoteknoloji, mekatronik (mikroelekt¬ronik), yazılım, genetik gibi jenerik teknoloji alanlarında söz sahibi olabilmemiz için ekonomimizin bu alanlardaki yenilikçi kapasitesini, uyum ve uyarlama yeteneğini artıra¬cak reformlar hızla gerçekleştirilecektir. Hedefimiz küresel ölçekte rekabet eden insangücü ve her bireyin ulaşabile¬ceği kaliteli iş imkânlarını yaratabilmektir.
Yerli ve yabancı girişimciler için uygun yatırım or¬tamı sağlanacak: Yatırım ve iş ortamı iyileştirilerek dün¬ya standartlarına yükseltilecektir. Bu çerçevede piyasaya giriş ve çıkışlarda öngörülebilirlik, açıklık, düşük işlem ve uyum maliyetleri sağlanacaktır. Girişimcilik özendirilecek; iş ahlakı ve sosyal sorumluluk gözetilecek, piyasa kuralları¬na en verimli şekliyle işlerlik kazandırılacaktır. Bu amaçla, ekonomide alınacak kararlara işverenlerin ve çalışanların etkin katılımı sağlanacaktır.
Piyasa ekonomisi kurumsallaştırılacak: Piyasa eko¬nomisi gerekli tüm kurum ve kurallarla donatılıp işlevsel¬leştirilecektir. Bu çerçevede, piyasa ekonomisindeki ak¬saklıklar etkili bir kamu düzenleme, denetim ve gözetim altyapısı oluşturularak giderilecektir.
Kamu, piyasa mekanizmasının alternatifi değil, ta¬mamlayıcısı olacak: Fiziki ve sosyal altyapı geliştirilerek özel sektörün üretim faaliyeti desteklenecektir. İnsan gü¬cünün donanımın iyileştirilmesine özel önem verilecek, enerji, ulaştırma, haberleşme gibi temel üretim girdileri bütçe açıklarının kapatılması için “vergilendirilen kaynak¬lar” olarak görülmeyecek, firmalarımızın iç ve dış pazarda rekabet güçlerini ve büyümeyi destekleyen faktörler hali¬ne getirilecektir. Ekonomik ve siyasi yönden öngörülebilir bir ortamın oluşturulması, hukuk ve adalet sisteminin et¬kin çalışması, bürokrasinin en aza indirilmesi, kamu ku¬rumlarında teknik ve idari kapasitenin artırılması, firma¬ların faaliyetlerini güvenli bir ortamda yürütmeleri, kamu ve özel kesim arasında etkili bir işbirliği ve uyumun tesis edilmesi öncelikli amaçlarımız olacaktır. Kamu hizmetlerinin kolay ulaşılabilir, kaliteli ve gü¬venilir olmasından, gelir düzeyi ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızın bu hizmetlerden yararlanabilme¬sinden devlet sorumludur: Hizmetin özel kesim-devlet işbirliğinde veya tek başına devlet tarafından sunulmasın¬da temel ölçüt hizmetin en iyi ve en güvenilir biçimde kim tarafından sunulabileceği olacaktır. Ancak kamu hizmeti¬nin, etkin, verimli, kaliteli sunumunun sağlanmasında ve tüm vatandaşlarımızın, gelir düzeyinden bağımsız olarak, bu kamu hizmetlerine erişiminden devlet sorumlu olacak¬tır.
Kamu kesimi yeniden yapılandırılacak: Kamu kaynakları¬nı özel çıkarlar doğrultusunda istismar eden, bunun ma¬liyetini topluma ve emek kesimine yükleyen, ekonomide hedeflenmiş gelişme politikalarının işlerliğine engel olan, hantal, verimsiz, maliyeti yüksek model, çağdaş bir yapıya kavuşturulacaktır.
Tekelleşmenin tüketiciler ve sektörler üzerindeki olumsuz etkileri ortadan kaldırılacak: Piyasa meka¬nizmasının özel çıkarlar için çarpıtılmasına, kamu yara¬rının bulunmadığı durumlarda tekellerin oluşmasına, pi¬yasalarda hakim durumun kötüye kullanılmasına engel olunacaktır. Rekabet kuralları her alanda gözetilecek, piyasalarda rekabet düzeyinin gelişmesine, piyasaların derinlik kazanmasına özen gösterilecektir. Rekabetin do¬ğal ya da teknik nedenlerle sağlanamadığı durumlarda, kaynak etkinliğinin ve kalitenin gözetilmesine özel önem verilecektir.
Üretici ile tüketicinin hakları bir arada titizlikle ko¬runacaktır. Tüketiciyi ve çevreyi koruyan kurumlar ve sivil toplum örgütleri geliştirilecek, özendirilecek ve destekle¬necektir. Mal ve hizmet üretiminde standartlara uyum ve kalite denetimlerine etkinlik ve yaptırım gücü kazandırıla¬caktır.
Türkiye’nin kaynakları harekete geçirilecek: Türkiye ekonomisinin güçlü ve istikrarlı bir şekilde büyümesinin önündeki en temel engeller olan tasarruf yetersizliği ve düşük verimlilik sorunlarının giderilmesine büyük önem verilecektir. Böylelikle, ekonominin kısa vadeli ve spekü¬latif nitelikli dış kaynağa bağımlılığına son verilecek; cari açık ve dış borçlanma ekonomik ve siyasi bağımsızlığımız önünde bir tehdit olmaktan çıkarılacak; gelecek nesilleri-mize daha güçlü ve refah düzeyi artmış bir Türkiye miras bırakılacaktır.
ORTA VE UZUN VADELİ BAKIŞ AÇIMIZ: GÜǬLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN STRATEJİ VE POLİTİKA PLANLAMASI
Küreselleşme pek çok alanda gelişmekte olan ekonomi¬ler için fırsatlar sunmakla birlikte, yoksulluğun azaltılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi, kaliteli iş imkanlarının ar¬tırılması, kesintisiz büyüme ve sosyal refahın korunması gibi alanlarda ulus devletin ekonomi politikalarının etkisi¬ni azaltarak, önemli riskler de yaratmaktadır.
Finans piyasalarındaki hızlı ve kontrolsüz liberalleşme bu piyasalardaki kısa vadeli ve yüksek kara yönelme güdüsü, düzenleme ve denetleme sorunları, piyasaların da hata yapabileceğini göz ardı eden ve bir piyasa tutuculuğuna dönüşen neo liberal ideoloji bu risklerin ana tetikleyicisi olmuştur.
Küreselleşme sürecinde ülkelerin değişen koşullara uyum sağlama yeteneği önemli hale gelmiş, üretim faktörlerinin donanımı geliştirilerek, idari-kurumsal yapıları yenilene¬rek, hem iç hem de dış pazarlardaki payı artırma ülke ve firmaların temel stratejileri olmuştur.
Ülkemizde ise son dönemde “uluslararası likidite bolluğu” ve “Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ekonomilerin dünya üretim ve ticaret zincirindeki yeni rolü” nün politi¬ka yapıcıları tarafından görmezden gelinmesi ekonomide yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu so¬runlar iki temel başlık altında toplanabilir;
1. Ekonominin rekabet gücünün zayıflaması,
2. İstihdam imkânlarının daralması.
Bu iki temel sorun çerçevesinde, ithalattaki yükselişin önlenememesi, yüksek cari açık, özel kesimin dış borçla¬rındaki artış, yurtiçi tasarruf oranının düşüklüğü, ticare¬te konu sektörlere yönelik yatırım azlığı, düşük istihdam oranı, yükselen işsizlik oranı gibi göstergeler ekonomideki sağlıksız yapıyı belirginleştirmiştir.
Bu koşullarda, sağlıklı ve hızlı bir sosyo-ekonomik kalkın¬manın gerçekleştirilebilmesi için Türkiye’nin orta-uzun va¬deli bir perspektifle, yeni “Stratejik Amaç ve Hedeflerini” belirlemesi gerekmektedir.
Ekonomide sanayileşmeyi yeniden büyümenin odağına koyan, her alanda üretimi ve üreteni özendirecek, küre¬selleşmenin toplumun genel refahını artırmak yerine, ge¬niş kitlelerin dışlanmasını, haksızlık ve eşitsizliğe yol açma¬sını engelleyecek stratejik hedef ve gelişme eksenleri şu şekilde belirlenmiştir;
1. CHP sağlam temellere sahip bir ekonominin tüm vatandaşların çıkarlarını koruduğu ilkesini benimser. Bu kapsamda;
• Güçlü bir kamu mali yönetimi ile ekonomide enflasyonun ve faizlerin düşük seviyelerde tutulmasına öncelik verilecektir.
• Küresel piyasalarda rekabet gücü sürekli artan, yüksek katma değer ve üretkenliğe sahip güçlü bir ekonomi vatandaşların refah seviyesini artırmanın bir diğer ön koşuludur.
• Adil bir rekabet ortamında ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olan özel girişimcilik desteklenecektir.
• İşgücünün yeteneklerini artırmaya bilime, araştırmaya, yeniliğe yatırım yapılacaktır. Rekabet gücünün belirleyicisinin bilgi ekonomisine geçiş olduğu dikkate alınarak, insan kaynaklarımızın geliştirilmesine öncelik verilecek, insanımıza bilgiyi üretmekte, kullanmakta ve pazarlamakta küresel ölçekte rekabet gücü kazandıracak ve yüksek kaliteli iş olanakları sağlayacak altyapı hızla oluşturulacaktır.
2. Küreselleşmenin getirdiği fırsatlardan ve büyüme¬nin getirdiği nimetlerden hiçbir yurttaşımızın dışlan¬masını kabul edemeyiz. Bu kapsamda;
• Her alanda fırsat eşitliğini sağlamak temel önceliğimiz olacaktır.
• En stratejik varlığımız olan işgücümüzün ve özellikle kadınların büyüme sürecine en üst düzeyde katkısını sağlamak amacıyla istihdam seferberliği başlatılacaktır.
• En önemli sorunumuz olan, kendi işgücümüzü kullanamayan, ithalata bağımlı, sürdürülemez büyüme sürecinin önüne geçmek için makro ve mikro politikalarda gereken düzeltmeler yapılacaktır.
• İş arayan tüm yurttaşlarımız kaliteli bir işe makul bir sürede sahip olacaktır. İş güvencesi, aile ve sosyal yaşamın sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi ve toplumun gelişme dinamizmini ve toplumsal barışı ayakta tutabilmenin ön koşuludur.
3. İnsani Gelişme ve Sosyal Dayanışmanın Güçlendi¬rilmesine önem vereceğiz. Bu kapsamda;
• Çalışma imkânı bulamayanların yaşam standartlarının koruması bir vatandaşlık hakkıdır.
• Temel sosyal güvenlik ve sosyal destek hizmetleri devlet tarafından üstlenilecektir. Bütçede bu harcamaların payı artırılacaktır. Askerlik yapanlar askerlik süresi boyunca sigorta kapsamına alınacaktır.
• Gıda güvencesinin temin edilmesi amacıyla yoksullara yardım programları kurallara bağlanacak, bunların bir envanteri yapılarak devlet güdümünde gerçekleştirilen yardımlar şeklinde ele alınacaktır.
4. Bölgesel Gelişmişlik farkları azaltılacaktır. Bu kap¬samda;
• Vergi, teşvik, sosyal destek gibi araçların yanında gerekirse kamu girişimciliği de kullanılacaktır.
• Bölgeler arasında fiziki ve beşeri altyapı farklılıkları azaltılmasında kamu harcamalarına öncelik verilecek bu suretle iş ortamı her bölgede birbirine yaklaştırılacaktır.
5. Kamu Hizmetlerinde Kalite ve Etkinlik Artırılacak¬tır. Bu kapsamda;
• İyi işleyen güçlü bir piyasa ekonomisinin olmazsa olmazı olan, piyasaların hatalarını önleyecek, riskleri yönetecek düzenleyici ve denetleyici çerçeveyi oluşturacak, işletecek kurumsal bir yapıya sahip olmak için gerekli düzenlemeler gerçekleştirilecektir.
• Güçlü ancak değişen taleplere uyum sağlayacak yapı ve esneklikte bir kamu kesimi oluşturulacaktır.
• Vatandaşın taleplerini yakalamak ve ihtiyaçlarına etkin bir biçimde cevap verebilmek için sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşlarla işbirliğine önem verilecektir.
• Teknolojik gelişmelerden etkin bir biçimde yararlanılacak bu çerçevede e-devlet stratejisi güçlendirilecektir. Kaynak, kalite dengesi kurulacak performansa önem verilecektir
Stratejik makro planlama ile esnek sektörel planla¬ma, strateji ve politika belirlemesinin temel araçla¬rıdır.
• Büyüme ve kalkınma stratejik makro planlama viz¬yonu ile yönlendirilecek: “Stratejik Makro Ekonomik Planlama”dan, piyasa sistemine müdahaleci değil piyasa mekanizmaların yetersizliklerini gidermeye yönelik, eko¬nominin hedeflenen orta ve uzun vadeli amaç ve ufkunu gösteren, “emredici değil özendirici”, “katı değil esnek” bir stratejik araç olarak yararlanılacaktır.
• Esnek sektörel planlama yöntemleri geliştirilecek: Dünya ekonomisindeki değişen arz ve talep koşullarını dikkate alarak, uzun dönemli, kaynak tahsisi ve gelişme politikalarının yenilenmesini sağlayacak sektörel planlama yöntemleri geliştirilecektir. Bu yeni yapılanmada yararlanı¬lacak insan gücünde ilk aranacak özellikler yaratıcılık ve yeterlilik olacaktır.
• Devlet stratejik sorumluluğu üstlenecek: Ulusal stratejilerin şekillenmesinde, başlıca sosyal ve ekonomik tercihlerin belirlenmesinde, stratejik dengelerin korun¬masında devletin sorumluluk üstlenmesi sağlanacaktır.
• Büyüme ve gelişme artan ölçüde, yaratıcılık, yeni¬likçilik ve bilgi’ye dayandırılacak: Küresel ortamdaki rekabet gücümüze destek sağlamak amacıyla, ülkemizin altyapısının kalitesinin iyileştirilmesine, araştırma, geliş¬tirme ve yenilenmeye yatırım yapılmasına öncelik verile¬cektir. Ekonomiyi planlama vizyonumuz, bu duyarlılık ve kararlılık içinde olacaktır
• Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), strateji ve poli¬tika planlamasına odaklanacak: DPT, alternatif sosyo-ekonomik çözüm, politika ve strateji geliştiren, uzlaşmayı temel alan, Strateji ve Politika Planlaması anlayışını yaşa¬ma geçiren yeni, dinamik ve katılımcı bir yapıya kavuştu¬rulacaktır.
• Kamu, özel sektörümüzü piyasa kuralları içerisin¬de, etkin bir şekilde yönlendirecek: Arz ve talep koşul¬larınının hızla değiştiği günümüzde, bu değişikliğe yönelik bilgiye firmalar tarafından ulaşılması, bilginin özümsen¬mesi ve buna uygun strateji ve politikalar geliştirmesi bü¬yük önem taşımaktadır. Teknolojide ve tüketici tercihlerin¬de meydana gelebilecek değişimi yakından takip eden, bu değişimlere yönelik stratejiler oluşturan, bu stratejiler çerçevesinde kaynak tahsisi yapan, örgütlenme yapısını yenileyen, başka iktisadi birimlerle yakın etkileşim ve işbir¬liği içinde olan firmalar, küresel düzeyde rekabet gücünü artırmada kritik bir önem taşımaktadır. Ancak;
• Bilgiye özellikle küçük ve orta ölçekli firmalar tarafından ulaşılması, özümsenmesi ve uygun stratejiler geliştirilmesi oldukça güç ve maliyetlidir,
• Firmalarımızın önemli bir bölümü ülkemizde ve Dünya ekonomisinde meydana gelebilecek genel ve sektörüne özgü gelişmeleri yakından takip edebilecek ve buna uy¬gun stratejiler geliştirecek kapasiteden yoksundur,
• Bu durum, geçmiş dönemde ve günümüzde yaşanıldığı gibi (tekstil-giyim alanında atıl kapasitenin oluşması, kay¬nakların dış ticarete konu olmayan ikinci konut ve gayri¬menkul vb. alanlara aşırı bir biçimde yönelmesi), büyük miktarda kaynak israfına yol açmaktadır.
Ülkemizde bilgiye ulaşmada ve bilgiyi kullanmada güçlük çeken firmaların yaygınlığı dikkate alınarak;
• Kamu ve özel sektör işbirliğiyle, kamu bilgi sistemi oluşturulacak: Bu sistemle, firmalara hızlı bilgi akışı sağ¬lanacak ve böylelikle gelecek döneme yönelik bilgi-temelli senaryolar ve stratejiler oluşturulması ve firmalarımızın orta-uzun vadeli bakış açısı kazanmaları desteklenecektir. Bu bilgi, senaryo ve stratejiler, teknoloji, tüketici tercihleri, sosyo-ekonomik politikalar, ekoloji ve jeo-politik gelişme¬leri esas alarak oluşturulacak; yeni ürün ve üretim yön-temleri, firma örgütlenmeleri ve stratejileri, yeni pazarlar, rakip ülke ve firmaların konumları ve stratejileri gibi olduk¬ça geniş bir bilgi kümesini kapsayacaktır.
Böylelikle, ülkemiz kaynaklarının verimsiz bir şekilde az sayıda sektöre yönelmesi engellenecek ve özellikle arz açığı bulunan alanlarda üretim kapasitesinin artırılması sağlanacaktır. Bu uygulama piyasa ekonomisinin etkili bir şekilde işlemesine imkan vererek, bir yandan kıt olan kay¬nakların daha verimli kullanılmasına ve yüksek teknolojik gelişmeye, diğer yandan istihdam, büyüme ve cari açık sorunlarının giderilmesine önemli katkı yapacaktır.
EKONOMİDE ÇAĞDAŞLAMA: YENİ TÜRKİYE PROJESİ
Ülkemizin istikrar içinde yüksek bir hızla büyümesi, top¬lumun geniş kesimlerinin üretim sürecine katılması, artan Milli Gelirin daha adaletli dağılımı sağlanacaktır. Türkiye’nin eşit koşullar altında tam üyeliği hedeflediğimiz AB’deki refah seviyesine kısa sürede ulaşılması amaçlana¬caktır.

GÜÇLÜ EKONOMİK TEMELLERE
SAHİP TÜRKİYE:
HIZLI, SAĞLIKLI VE
SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME
İstikrarsız ekonomi ile sürekli hizli büyüme sağlanamaz. Ekonomide istikrarsızlık, öncelikle yoksulları ezer, sosyal devleti geriletir.
Ekonomide hedefimiz; sıcak para ve ithalatla şişirilmiş sanal büyüme değil, sağlam kaynaklara dayanan üretim, verimliliği ve marka yaratmayı temel alan dış rekabet, sağlıklı ve istikrarlı hızlı büyüme, güçlü ulusal sanayi, adil bölüşümdür.
Gelişme sadece Gayri Safi Milli Hasıla’nın artması değildir. Büyüme sürdürülebilir olmalıdır. Çevrenin bozulmasına, borçla finanse edilen tüketim çılgınlığına ya da kıt doğal kaynakların eritilmesine dayalı, gelirlerin yüksek oranda tasarrufa ve yatırıma dönüşmesine özen göstermeyen büyüme sürdürülebilir olamaz. Büyüme gelir dağılımını bozmamalıdır, büyümeden toplumun her kesimi yarar¬lanmalıdır.
Bu anlayışla, “ekonomik büyümeden çalışanlara, esnafa ve çiftçiye yeterli pay verilmesi, halkımızın refah düzeyi¬nin ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi” büyüme ve kal¬kınma stratejimizdeki temel yaklaşımımız olacaktır. Bu çerçevede;
Hem üretim ve istihdamda artış, hem de adil bö¬lüşüm: Bu ilkeyi temel alan politikalar ile sürdürülebilir bir büyüme modeli benimsenecek; “dışa bağımlı model” yerine daha çok ülke kaynaklarına ve yüksek verimliliğe dayanan, işçinin, köylünün, tüketicinin ve üreticinin refah artışından hakça yararlandığı bir “ulusal büyüme modeli” oluşturulacaktır.
Hedefimiz, 10 yıl ortalama yüzde yedi büyümek: Ulusal ekonomimizin, önümüzdeki 10 yıl süresince sabit fiyatlarla yılda ortalama yüzde yedi oranında büyümesi, ulusal refah düzeyimizin on yılda ikiye katlanması hedef alınacaktır.
AB STANDARTLARINDA KALİTELİ BİR EKONO¬MİK ALTYAPI: Başta ulaştırma haberleşme ve enerji altyapıları olmak üzere, ekonomik altyapı hizmetleri, ke¬sintisiz ve etkin bir biçimde ülkenin tüm bölgelerinde, AB ülkeleri standartlarında sağlanacaktır.
Sanayileşme sürdürülebilir büyümenin lokomotifi olacak: Sanayide yüksek katma değerli üretim yapısına geçiş sağlanacaktır. Rekabet gücü yüksek yeni faaliyet alanlarına yönelmenin yanı sıra geleneksel sektörlerde katma değeri yüksek ürün ve faaliyetlerin yanlış makro politikalar neticesinde erken ve gereksiz tasfiyesi önlene¬cektir. İhracat ve tüm sektörlerde büyümeyi sürükleyen, küresel ekonomiye uyum sağlamayı kolaylaştıran modern bir imalat sanayi yapısına ulaşılacaktır.
İleri teknoloji sektörlerinde üretim yeteneği artırı¬lacak: Uygulamaya konacak stratejik planlama ile dünya pazarında Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü geliştire¬cek, sosyo-ekonomik kalkınmayı sağlayacak, ileri teknoloji sektörlerinde üretim kapasiteni artıracak stratejiler oluş¬turulacaktır.
Ülkemizin refah düzeyinin kalıcı olarak artırılabil¬mesi için jenerik teknoloji alanlarında güçlü bir atı¬lım hedeflenecektir: Jenerik teknolojiler, üretim sürecini kökten değiştirme özelliğine sahiptirler. Bu alanda mey¬dana gelecek ilerlemeler rekabet gücü, refah artışı ve tü-ketici tercihleri üzerinde kalıcı etkilerde bulunacaktır. Bu kapsamda;
Bölgesel gelişmişlik farklarını azaltma ve teknolojik yeni¬lenme kapsamında sürdürülecek sektör önceliklendirme yaklaşımının yanı sıra, jenerik teknoloji gruplarına stratejik öncelik verilecektir.
Kamusal teşviklerde firmaların kümelenmelerine odakla¬nan politikalarda ve üniversite-sanayi işbirliğini amaçla¬yan uygulamalarda teknoloji bazlı yeni firma kümelenme¬lerine öncelik verilecektir.
Kamu sektörünün (TÜBİTAK, üniversiteler ve diğer kamu araştırma birimleri) ve özel sektörün jenerik teknoloji alanlarındaki yeteneğinin artırılması ve bu birimler arasın¬da etkin bir işbirliğinin oluşturulması suretiyle araştırma alanlarındaki kritik eşik sorunu aşılacaktır. Türkiye’nin je¬nerik teknoloji alanında aşama kaydedebilmesi ise ancak özel sektör ve kamu sektörünün yakın işbirliğiyle ortaya çıkabilecek deneyim, birikim, fiziki altyapı, beşeri sermaye paylaşımı ve kaynakların bir araya getirilmesiyle mümkün olacaktır. Bu suretle daha kısıtlı bir kaynağa ve deneyime sahip olan KOBİ’lerin küresel rekabet güçleri artırılacaktır.
Organize sanayi bölgeleri, teknopark ve teknopolis gibi sanayi altyapı uygulamaları ile teşvik politikaları jenerik teknolojilerin gelişme sürecindeki önemi dikkate alınarak şekillendirilecektir.
Jenerik teknolojilerin teşvik edilmesi için fikri mülkiyet hu¬kuku gözden geçirilerek uygulamada karşılaşılan sorunlar aşılacaktır.
Teşvik politikası yanında ülkemizin jenerik teknolojiler ala¬nındaki yeteneğinin artırılması için önemli düzeyde kamu yatırımı yapılacaktır.
Mali sistem ve vergi düzeni sanayileşme ve üretimi destekleyecek: Sanayileşme, bilimsel ve teknolojik geliş¬meden güç alarak ülke kaynaklarının verimli kullanılması ile desteklenecektir. Bu amaçla mali sistemden etkin bir şekilde yararlanılmasını sağlayacak vergi politikası da da¬hil gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Geri kalmış yörelerin geliştirilmesi ve bölgesel fark¬lılaşmaların giderilmesinde devlet görev üstlenecek: Bölgesel kalkınma projelerinin uygulanması ve kalkınma¬nın hızlandırılması, sosyo-ekonomik gelişme sürecinde sektörel ve bölgesel dengeler gözetilerek, bölgesel eşitsiz-liklerin azaltılması ön planda tutulacak; Bölgesel Plan ve Bölgesel Kalkınma Projeleri uygulamalarına özel önem verilecektir.
Tasarruf açığı ülkemizin yüksek ve istikrarlı büyü¬mesi önünde bir engel olmaktan çıkarılacak:
Ülkemiz kaynakları harekete geçirilerek büyümenin kısa vadeli ve süpekülatif kaynağa bağımlılığı ortadan kal¬dırılacak, büyüme ve kalkınma süreci sağlam temelle¬re dayandırılacaktır. Cari açık ve dış borçlanma makul düzeye indirilerek ekonomik ve siyasi bağımsızlığımız önünde tehdit olmaktan çıkarılacaktır. Bu çerçevede, tasarruf oranının artırılması CHP’nin başlıca hedeflerin¬den biri olacaktır. Bu doğrultuda;
Ekonomide verimliliği artırıcı önlemlere öncelik verilecek: Piyasa sisteminin kaynakların etkin kullanımı üzerindeki etkisinden ve kamu sektörünün piyasa eko¬nomisini tamamlayıcı işlevinden azami düzeyde fayda¬lanılacaktır.
Firmalarımızın yüksek verimlilikte çalışmaları sağlanacak: Piyasa disiplinin artırılması, fiziki ve sos¬yal altyapının geliştirilmesi ve çeşitli teknoloji destek programları yanında firmalarımızın “ölçek ve kapsam ekonomileri”nden faydalanarak optimum ölçekte ve yük¬sek verimlilikte çalışmaları teşvik edilecektir. Bu amaçla, sektörlerdeki rekabet ortamının korunması göz önünde bulundurularak, ölçek ve kapsam ekonomilerinin güçlü olduğu sektörlerde “şirket birleşmeleri, devralmalar ve stratejik ortaklıklar” çeşitli maliye politikası araçlarıyla teşvik edilecektir. Bu politika neticesinde elde edilecek verimlilik kazanımları şirketlerimizin karlılık oranını artı¬racak, mali yapılarını güçlendirecek, iç tasarruflar artar¬ken yurtdışı kaynak ihtiyacı azalacaktır.
Kamu sektörünün verimliliği esas olacak: kamu hiz¬metlerinin sunumunda toplumsal fayda ve maliyet kriteri¬ne titizlilikle uyulacaktır.
Kayıt dışılık önlenecek: Kayıt dışılık, bir yandan çok önemli sosyal sorunların birikmesine yol açarken yenilik ve yaratıcılığın üretim sürecine hâkim olmasını önlemek¬tedir. Suni bir şekilde aşırı rekabet gücü kaybına yol açan makro politikaların düzeltilmesinin yanında vergi, sosyal güvenlik ve işgücü piyasası düzenlemeleri bir bütünlük içinde kullanılarak kayıtdışılıkla mücadele edilecektir. Böy¬lelikle, bir yandan ekonomide rekabet ortamı ve verimlilik iyileşme gösterecek, diğer yandan artan vergi tabanı ne¬deniyle kamu finansmanı ve kamu tasarruf oranı olumlu etkilenecektir.
Kaynak ısrafına son verilecek: Piyasa disiplininin güç¬lendirilmesi ve kamu-özel sektör işbirliğiyle oluşturulacak “Kamu Bilgi Sistemi” yoluyla kıt kaynaklarımızın düşük ve¬rimlilik alanlarına “yığılarak” atıl kapasite oluşması engel¬lenecektir.
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarından en üst düzeyde yararlanılacak: Üretim gücümüze katkı sağ¬layacak reel sektörde yeni kapasiteler ve istihdam imka¬nı yaratan doğrudan yatırımların ülkemize yönelmesini teşvik edecek hukuki ve kurumsal yapılanma etkinleşti-rilecektir. İç ve dış yatırımları güçleştiren ve caydıran bürokratik engellere son verilecektir.
İstikrarlı bir ekonomik ve siyasi ortam tesis edile¬cek: Kalıcı istikrar ortamı tesis edilerek ekonomik birimle¬rin uzun vadeli ve verimli yatırım kararları almaları sağla¬narak tasarruf eğilimleri güçlendirilecektir.
Mali aracılık sektörü geliştirilecek: Finansal sistemin derinliğini, uzun vadeli yatırım araçlarının çeşitliliğini ar¬tırıcı önlemler alınacak; mali aracılık üzerindeki vergi ve benzeri kamusal yükler azaltılarak tasarruf eğiliminin yük¬selmesi desteklenecektir.
İthalata bağımlılık oranı azaltılacak, ihracat destek¬lenecek: Yurtiçinde üretimi bulunmayan veya yetersiz olan petrol, doğal gaz ve yüksek teknoloji grubu ürünler vb. alanlarda üretim yeteneğinin geliştirilmesine büyük önem verilecek, rekabet gücünü artırmaya yönelik uygu-layacağımız kapsamlı politikalar ve turizm sektöründe ya¬pacağımız atılımla birlikte dış kaynak ihtiyacı azaltılacaktır. Enerji tüketiminde tasarruf sağlayıcı teşvikler geliştirilecek, savunma sanayimizin ülkemize net döviz kazandırıcı bir konuma gelmesi için gerekli önlemler alınacaktır.
İstihdam oranı artırılacak: Özellikle kadınların ve genç¬lerin işgücüne katılımını artırmaya yönelik olarak alaca¬ğımız önlemler ile çalışma çağındaki tüm yurttaşlarımızı daha üretken ve gelir sahibi yaparak tasarruf edilebilir kaynakları artırılacaktır.
Ülkemizin potansiyeli ile uyumlu insangücü pla¬nalması yapılacaktır: Genç nüfus yapımızın ülkemizin en önemli avantajlarından biri olduğu bilinci korunarak, orta-uzun vadeli etkili bir insan gücü planlaması yapıla¬cak, ailelerin tasarrufa ve yatırıma ayırabilecekleri kaynak¬lar genişletilecektir.
Reel faizler düşürülecek: Ekonomide kayıtdışılığın azal¬ması, verimlilik oranının artması, ekonomik faaliyetlerin genişlemesi ve kamu maliyesinin kalitesini artırmaya yöne¬lik olarak alacağımız önlemler borç dinamiiklerini olumlu etkileyecektir. Diğer taraftan, fiyat istikrarını sağlama he¬definden ödün vermeksizin, ekonomideki gelişmeleri ya¬kından takip eden ve hedeflerle uyumlu bir faiz politikası reel faizlerin gerilemesine katkı sağlayacaktır. Düşen reel faiz oranı, risk primini geriletecek, böylelikle borç dina¬miklerinde kalıcı bir iyileşme süreci başlayacak, azalacak faiz ödemeleri borçluluk oranını geriletecek, tasarruf ora¬nını artıracaktır.
İSTİKRARLI BÜYÜME İÇİN
“PARA POLİTİKASI”
Para ve maliye politikaları, “tüketim-tasarruf ilişkisinin”, “arz-talep dengesinin” ve “faiz ile kur dengesinin” sağ¬lıklı bir şekilde oluşmasını sağlayacak şekilde düzenle¬necektir.
Bu kapsamda, “para politikası”, istikrar içinde hızlı eko¬nomik büyümenin önemli bir aracı olarak ele alınacak; bu alanda, kararlı ve sorumlu uygulama içinde oluna¬caktır.164
Enflasyonun ve reel faizlerin mümkün olduğunca düşük seviyelerde tutulması hedef alınacak: “Yüksek Reel Faiz – Düşük Kur – Aşırı Borçlanma” kıskacı, piyasa kuralları içinde, tasarruf oranı yükseltilerek ve kamu ku¬rumlarının politika geliştirme ve uygulama kapasiteleri ar¬tırılarak aşılacak;
Reel faiz düzeyi reel sektöre engel oluşturmayacak: Güçlü bir kamu mali yönetimi ile ekonomide enflasyonun ve faizlerin mümkün olduğunca düşük seviyelerde tutul¬masına öncelik verilecektir. Üretime dayalı hızlı büyümeyi ve bunun için gerekli sabit sermaye yatırımlarını gerçek¬leştirmek açısından reel faiz düzeyinin caydırıcı olmaması sağlanacaktır.
Enflasyon makul bir süre içinde “maastricht enf¬lasyon hedefine” indirilecektir: Bölgeler ve sosyal ke¬simler arası eşitsizliklerin artmasına, toplumun temel de¬ğerlerinin aşınmasına, ekonomik kararlarda rasyonelliğin kaybolmasına, yatırımların, reel sektörün ve sanayileşme¬nin gerilemesine neden olan enflasyon, dönem içinde or¬talama yüzde beşi aşmamak kaydıyla, makul süre içinde “Maastricht enflasyon hedefine” indirilecektir.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığına sahip çıkılacak: Düşük ve istikrarlı bir enflasyon düzeyi büyümenin ön şartı olarak kabul edilmektedir. Bu çerçevede para politi¬kasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olacaktır. An¬cak kısa vadede enflasyonu düşürmek amacıyla kullanılan para politikası araçları uzun dönemde kalıcı fiyat istikra¬rını riske sokmamalıdır. Bu nedenle kullanılan araçların ekonominin rekabet gücünü tahrip ederek ülkenin uzun dönemli potansiyel büyümesini düşürmemesi gerekir.
EKONOMİDE İSTİKRARI SAĞLAYACAK KUR POLİTİKASI VE DIŞ DENGE:
Döviz kuru, firmalarımızın orta-uzun vadeli bir ba¬kış açısı kazanmasına engel olmayacak: Firmalarımızın geleceğe yönelik beklenti ve kararlarının sağlıklı bir şekilde oluşmasına önem verilecektir. Faaliyet dışı karlar, kambiyo karı gibi yapay yollardan şişirilmiş karlar değil, ana faaliyet alanından elde edilecek karlar firmaların odaklanma nok¬tası olmalıdır.
Ekonomimizin “spekülatif, yabancı sıcak paraya” olan bağımlılığının aşılması sağlanacak: Bu suretle özellikle küresel risk algılamasının azaldığı ve sermaye akışının hızla arttığı dönemlerde, yabancı ve yerli para ile borçlanma maliyetlerinde yabancı para ile borçlanma lehine oluşan makas, getirilecek dinamik karşılık ayırma yöntemiyle daraltılacaktır. Söz konusu karşılıklardan olu¬şan fon likiditenin kuruduğu ve ekonominin daralma ev¬resine girdiği dönemlerde reel sektör dış borçlarının çev¬rimini kolaylaştıracak şekilde kullandırılacaktır. Döviz geliri olmayan şirketlerin dövizle borçlanmalarına daha sıkı sı-nırlamalar getirilecektir.
Döviz dengemizi düzeltecek politikalara ağırlık ve¬rilecek: Bu çerçevede;
Yeni ve yaygın bir turizm hamlesi başlatılacaktır. İhracat, ihracata dönük sanayi sektörleri ve yurt dışı müte¬ahhitlik ve müşavirlik hizmetleri desteklenecektir.
Ulusal sanayinin ithal kaynaklı ara ve yatırım mallarına ve ihracatın ithalata olan bağımlılığının en alt düzeye çekil¬mesi hedef alınacaktır.
Doğrudan yabancı sermaye yatırımları özendirilecek: Ülkemizde Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları için uygun ortam ve koşullar yaratılacak; yeni tesis ve işletme kuracak, yeni üretim kapasitesi yaratacak doğrudan ya¬bancı sermaye özendirilecektir.
Dış borçlar borç ödeme kapasitemizi aşmayacak: Dış borçların ülkemizin dış borç ödeme kapasitesini aşma¬masına özen gösterilecektir.
Dışa bağımlılığı ve dış açığı en aza indiren, dış ti¬caret hacmini ve ihracatı artıran, istihdam yaratan, reel sektörü ve üretimi özendiren politikalar uygula¬maya geçirilecek. Bu anlayış içinde;
Üretimde “ana ve yan sanayi” bağlantıları güçlen¬dirilecek: Üretimde ithalata olan bağımlılığın azaltılma¬sı için, ana-yan sanayi bağlantıları güçlendirilecektir. Yan sanayinin teknolojik gelişmelere ayak uydurabilmesi için, KOBİ’lerin ölçek ve sermaye yapıları açısından güçlendi¬rilmeleri sağlanacaktır.
Çok yönlü, yoğun ancak kontrollü teşvik politikala¬rı: İhracatta büyümenin süreklilik ve derinlik kazanması için üretim aşamasından itibaren çok yönlü, yoğun ancak kontrollü teşvik politikaları uygulamaya konulacaktır. Böy¬lelikle, dış ekonomik ilişkilerde ve dış ticarette ekonomik büyümemizi ve rekabet gücümüzü güçlendiren ve hızlan¬dıran sağlıklı ve yeni bir yapı ülkemize kazandırılacaktır.
Dahilde işleme rejimi uygulaması gözden geçirilip etkinleştirilecek: İhracatın teşviki amacıyla uygulanmak¬ta olan mevcut Dahilde İşleme Rejimi bazı suistimallere konu olabilmekte, böylelikle hem rekabet ortamı bozul¬makta hem de cari açık sorunu daha da büyümektedir. Söz konusu zayıflıklar girilerek Dahilde İşleme Rejimi et¬kinleştirilecek ve asli işlevi olan ihracatın artırılmasına daha fazla katkı yapan bir niteliğe kavuşturulacaktır.
Haksız dış rekabete karşı firmalarımız korunacak: Özellikle Çin ve Hindistan gibi ülkelerden kaynaklanan haksız rekabete karşı firmalarımız etkili bir şekilde koru¬nacaktır.
Korumacılık, “istihdam öncelikli veya stratejik önemdeki” alt sektörlerle sınırlı tutulacak: Dış piya¬salardan kaynaklanan kırılganlık ve bunun neden olduğu makroekonomik riskler özenle dikkate alınacaktır. Koru¬macılık; sanayileşme ve sosyal gelişme açısından, “istih¬dam öncelikli veya tarım sektörü dahil stratejik önemdeki” alt sektörlerle sınırlı tutulacak, hiçbir mal ve sektör için süresiz uygulama yapılmayacaktır. Her koşulda, uygula¬nacak olan kısmi korumacılık dış pazarlarla uyum ve bü¬tünleşmemize engel oluşturmayacaktır.
• İleri teknoloji ülkeleri ve dünyanın yeni büyüme merkezleri ile çok yönlü ilişkiler: Ekonomimiz, dünya¬nın sürekli değişen koşullarına hızla uyum sağlayabilen, teknolojide yenilikleri özümseyerek bunu verimlilik artışı¬na dönüştürebilen, bu sayede dış rekabet gücünü gelişti¬ren bir dinamizme kavuşturulacaktır. İleri teknoloji ülkeleri ve dünyanın yeni büyüme merkezleri ile çok yönlü ilişkiler kurularak, karşılıklı yarar ilkesi çerçevesinde mal, hizmet, bilgi ve teknoloji dolaşımının yaygınlaşması hedef alına¬caktır.
Devlet bütçesini, ekonomik istikrarın gücü olarak değerlendirmek ve bütçe disiplinine bağlı kalmak, temel önceliğimiz olacaktır.
Maliye politikasının para politikasını destekleyecek ve para politikasının işini zorlaştırmayacak şekilde belirlenmesine özel bir önem verilecektir. Bu anla¬yışla;
Gerçekçi, dengeli ve yeterli büyüklükte devlet büt¬çesi: Devlet bütçesinin gerçekçi, dengeli ve yeterli bü¬yüklükte olması sağlanacak; belirlenen bütçe, disiplin ve kararlılıkla uygulanacaktır.
Bütçenin birliği korunacak: Bütçenin birliğini aksatan, kamu harcamalarının T.B.M.M. ve Sayıştay denetimi dı¬şında kalmasına neden olan fon uygulamalarına ve bütçe dışında Hazine nakit hesabından kaynak kullanılmasına, istisnai durumlar hariç, son verilecektir. Yerel yönetimle¬rin kaynaklarını etkin kullanması temin edilecektir.
Kamu harcamalarında etkinlik, verimlilik, şeffaflık ve hesap verilebilirlik temel ilke olacak: Kamu har¬camaları düzeyi, mali disiplini gözeten ve sürdürülemez borç dinamiklerine yol açmayacak şekilde belirlenecek; ilave borçlanma miktarının kamu yatırım harcamalarını aşmayacak boyutta olmasına özen gösterilecektir.
Kamu finansmanında vergi gelirleri ve borçlanma dışı kaynaklar temel alınacak: Kamu harcamaları, ekonomide büyümeyi, istihdamı ve verimliliği artırıcı alanlara yönlendirilecek; harcamaların finansmanında vergi gelirleri ve borçlanma dışı kaynaklar temel alına¬caktır.
Üretken kamu yatırımları “faiz dışı fazla” hesap¬larında kapsam dışı tutulacak: Ülkenin artan ölçüde ihtiyaç duyduğu ve büyümeyi destekleyen alt yapı ya¬tırımlarına azami kaynağın ayrılmasına özen gösterile¬cektir. Yatırım harcamalarının finansmanında imkânlar ölçüsünde kamu özel işbirliklerinden veya özel kesim yatırımlarından bu hizmetlerin kaliteli ve güvenli bir bi¬çimde sağlanması ilkesi ile çelişmediği sürece yararlanı¬lacaktır.
Maliye politikasının esnekliği artırılacak: Uzun va¬dede borç dinamiklerini bozmayacak, ancak ekonomi¬nin içinde bulunduğu konjonktürde dengeleyebilecek esnekliğe sahip bir maliye politikası uygulanacaktır
Bütçede mali uyumun kalitesi yükseltilecek: Vergi¬lendirme büyümeyi destekler hale getirilirken, büyüme dostu harcamaların payı artırılacaktır.
YENİ VERGİ DÜZENİ
Büyümeyi destekleyen, kayıtdışılığı önleyen, mükellef dostu, adaletli ve çağdaş bir vergi düzeni için, Vergi Reformu gerçekleştirilecek ve kararlılıkla uygulana¬caktır.
Vergi sistemi, ekonomik büyümenin engeli değil, destek¬leyicisi olan bir yapıya kavuşturulacak, toplumsal uzlaşma temeli üzerine oturtulacak, “sosyal adaletin, devlete gü¬venin, hızlı büyümenin ve halka hizmetin” temel dayana¬ğına dönüştürülecektir.
“Adil, sürdürülebilir, halkta adalet ve güven duygusu ya¬ratan, etkin ve basit” bir vergi sistemi oluşturulacak, “az kazanandan az, çok kazanandan çok” vergi alınacaktır. Bu kapsamda;
Dar gelirlilerin, emekçilerin, esnafın vergi yükü azaltılacak:
Gelir vergisi politikası, gelir dağılımını daha adil bir hale getirmeyi hedeflerken, tasarruf ve yatırımları da teşvik et¬mek amacıyla daha da etkin olarak kullanılacaktır.
Ücretli ve maaşlıların vergi yükü azaltılacak, “asgari ücret” düzeyinde gelir “vergi kapsamı dışında” tutulacaktır. Bir diğer ifadeyle asgari ücret seviyesine kadar olan gelirler % 0 oranında vergilendirilecek, yani gelir vergisine tabi tutulmayacaktır. Kapsamlı bir emek reformunun gereği olarak; sosyal gü¬venlik katkı payları ilk aşamada 10 puan olmak üzere, dört yıllık bir süreçte yüzde kırk oranında azaltılarak, istihdam üzerindeki vergi yükü hafifletilecektir.
Esnaf ve sanatkârlar ile ücretlilere uygulanan gelir vergisi oranları diğer mükelleflerin tabi olduğu tarifeden 5 puan düşük olarak belirlenecektir.
Geçici vergi ve geçim indirimi sisteminin yaratmakta oldu¬ğu eşitsizlik ve haksızlıklar giderilecektir.
Gelir vergisindeki oran indirimlerine paralel olarak, teşvik kapsamındaki yatırımlar ve sosyal amaçlı uygulamalar dı¬şındaki tüm istisna ve muafiyetler kaldırılacaktır.
KOBİ’lere yönelik düşük oranlı kurumlar vergisi uygula¬nacak, bu oranın her durumda %10’un altına indirilmesi hedeflenecektir.
İkametgah olarak satın alınacak konuta ait, tapu harcı da¬hil tüm vergi ve harçlar kaldırılacaktır.
Dolaylı vergi oranları azaltılacak:
Avrupa ülkeleri ortalamasının çok üstünde olan “dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı” azaltılacak, tüke¬tim vergilerinin payı Avrupa ülkeleri düzeyine çekilecektir.
Yaşamsal nitelikli temel mal ve hizmetlerde, çiftçimizin kullandığı temel girdilerde, toplu taşımacılıkta, ilaçta, en¬gellilere ait sağlık ekipmanlarında, sağlık ve eğitim hizmet¬lerinde, internet kullanımı ve bilgi teknolojileri uygulama¬larında, temel gıda ürünlerinde KDV oranlarının kademeli olarak yüzde 1’e indirilmesi hedef alınacaktır.
Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)’nin kapsamı AB ile uyumlu hale getirilecektir. Tarımda kullanılan mazot öncelikli ol¬mak üzere beyaz eşya, televizyon, radyo gibi günlük haya¬tın vazgeçilmez parçası olan ürünler ile telefon ve haber¬leşme hizmetleri üzerinden tahsil edilen ÖTV kademeli olarak kaldırılacaktır.
Uzun vadede vergi oranları düşürülecek: Ekonomide¬ki gelişmeler paralelinde vergi oranları zaman içinde AB ülkeleri düzeyine çekilecek, muafiyetler en aza indirilerek efektif vergi oranları arttırılacaktır.
Yaygın, düşük oranlı ve adil bir vergi sisteminin oluşturul¬ması hedef alınacaktır.
Sermaye değer artış kazançları dâhil tüm sermaye gelir¬leri düz oranlı vergilendirme çerçevesinde düşük oranda vergilendirilecektir. Sermaye kazançlarının vergilendirme¬sinde yerli yabancı ayrımı kaldırılacaktır.
Teşvik kapsamı içindeki yatırımlara özel vergisel des¬tekler sağlanacaktır.
Toplanan verginin hesabı verilecek: Toplanan vergi ge¬lirlerinin nereye harcandığı konusunda kamuoyunun dü¬zenli biçimde bilgilendirilmesi sağlanacaktır. Vergi teşviki, muafiyet, istisna veya indirimler yoluyla tah¬silinden vazgeçilen vergiler ile bunların karşılığında sağla¬nan kamusal yarar konusunda kamuoyu ayrıntılı bir şekil¬de bilgilendirilecektir.
Vergi politikaları daima öngörülebilir olacak: Yapı¬lacak vergi düzenlemelerinde hukuk güvenliği ilkesi gö¬zetilecektir. Vergi kanunları gözden geçirilerek, “temsilsiz vergi olmaz” ilkesi uyarınca, “hukuk güvenliği”nin de ge¬reği olarak vergi oranlarının artırımı konusunda Bakanlar Kurulu’na verilmiş olan yetkiler makul düzeylere çekile¬cektir.
Vergi gelirlerinden yerel yönetimlere daha çok pay verilecek: Yerel yönetimlerin etkinliğini ve sorumlulu¬ğunu artırma anlayışı doğrultusunda; yerel hizmetlerle bağlantılı vergileri toplama yetkisini kademeli olarak yerel idarelere devreden, toplam vergi gelirlerinden daha bü¬yük payı belediyelere aktaran bir anlayış yaşama geçirile¬cektir.
EKONOMİ HIZLA KAYIT İÇİNE ALINACAK
Vergi tabanı genişletilecek, ekonomi hızla kayıt içine alınarak kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün azal¬tılması hedeflenecek:
• Vergi ve sosyal güvenlik katkı paylarındaki oran indirim¬lerine paralel bir programla, kayıt dışılık gelişmiş ülke or¬talamalarına indirilecektir. Bu amaçla belge sistemini yay¬gınlaştıracak etkin önlemler uygulamaya konulacaktır.
• Ekonomide nakit kullanımının azaltılması için kaydi öde¬me araçları ile yapılan alışverişlerde KDV oranı düşürüle¬cek, bono ve çek kullanımında ciro ve hamiline yazılma uygulamaları kaldırılacaktır.
• Bankalar aracılığıyla yapılan ödemeler ile beyanlar ara¬sındaki bağlantılar izlenecektir.
• Vergi ve sosyal güvenlik katkı paylarında indirim ve er¬teleme gibi politikalarla küçük ölçekli firmaların birleşme, devralma ve stratejik ortaklıklar yoluna gitmeleri özendi¬rilecektir. Böylelikle, firmaların ölçek ve kapsam ekono¬milerinden faydalanmaları, karlılık oranını yükseltmeleri, sermaye yapılarını güçlendirmeleri, kurumsal örgütlen¬me biçimlerini benimsemeleri ve faaliyetlerini kayıtlı bir biçimde sürdürmeleri sağlanacaktır. Bu uygulama yapı¬lırken, sektörde rekabet koşullarının güçlendirilmesine özen gösterilecektir.
Özerk, etkin, hukuka saygılı ve mükellef dostu çağ¬daş bir vergi idaresi oluşturulacaktır.
Vergi yönetiminde merkeziyetçilik azaltılacak, vergi idaresi teknik açıdan yüksek, rasyonel, verimli bir yapıya kavuşturulacak. Bu kapsamda;
Toplumda vergi ödeme bilinci yaygınlaştırılacak, vergi ka¬çakları asgariye indirilecektir. Vergi sisteminde bürokrasi azaltılacak, özellikle esnaf ve sanatkârlar açısından vergi işlem ve mevzuatı kolaylaştırı¬lıp, sadeleştirilecektir.
Vatandaşlık numarasının her alanda kullanımı yaygınlaştı¬rılarak, her türlü ekonomik faaliyetin takibi kurumsallaştı¬rılacaktır.
Yıllık kazanç ve gider beyanı uygulaması, çapraz denetim yöntemleri ve yaygın bilgi işlem kayıt düzeni ile vergi ka¬çakçılığının önlenmesi sağlanacaktır.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın vergi sorunları çözümlenecektir. Bu vatandaşlarımızın yurt dışında otur¬dukları evlerin kira bedelinin, Türkiye’de elde ettikleri kira bedelinden indirilmesi sağlanacaktır.
Vergi affı uygulamalarına son verilecek: Vergi kaçır¬maya teşvik eden, vergi ödeme kültürünü zedeleyen ve kayıpları arttıran, haksız rekabete ve kazançlara yol açan “vergi affı” uygulamalarına son veren kararlı uygulamala¬rın takipçisi olunacaktır.
Kamu girişimciliği ve özelleştirmede amacımız: üre¬ten Türkiye
CHP “Kamu Girişimciliğine” veya “Özelleştirmeye” ideolo¬jik olarak bakmamaktadır. CHP için özelleştirme bir amaç değildir. Ülke ekonomisinin koşul ve ihtiyacına, ilgili sektö¬rün ve kuruluşun niteliğine göre kullanılması gereken bir araçtır.
Özelleştirme kamu girişimlerinin tasfiye aracı ve kamu finansman kaynağı olarak görülmemelidir.
Ulusal sanayimizi yabancılaştırma, kamu işletmelerini ka¬patma ve kamu malının yağmalanmasına dönüşen ilkesiz özelleştirme sürecine son verilecektir.
Kamu Ekonomik Girişimleri (KİT’ler), ülkemizde demok¬rasinin derinleştirilmesine, sanayileşmenin kökleşmesine, ekonomik ve toplumsal gelişmenin hızlandırılmasına, ge¬lir dağılımının iyileştirilmesine, bölgeler arası dengesizlik¬lerin azaltılmasına çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Ancak son yıllarda izlenmiş olan “sanayileşmeyi, reel sek¬törleri ve kamu ekonomisini dışlayan” politikalar sonucu bu kuruluşlar, teknolojilerinin yenilenmemesi, idame ve yenileme yatırımlarının gereğince yapılmaması ve politik müdahaleler” nedenleriyle verimlilik ve etkinliklerinde cid¬di kayıplara uğramışlardır.
Özellikle son yirmi yıldır ülkemizin stratejik mal ve kamusal yarar amaçlı hizmet üreten en temel kamu işletmelerinin, fabrikalarının, en kârlı ve stratejik nitelikli entegre sanayi kuruluşlarının, ulusal çıkarlar ile ulusal sanayinin gerekleri hiç umursanmadan, çalışanların hakları korunmadan ve ek istihdam yaratma koşulları getirilmeden, yabancı veya yerli alıcı farkı gözetmeden, işletmede teknolojik yapı¬lanma, idame, modernleşme veya genişletme yatırımları dahi öngörülmeden özelleştirilmeleri ekonomimize vuru¬lan bir darbedir.
Bu sürecin kuralsızlığa, kayırmacılığa ve zaman zaman adeta bir vurguna ve yağmaya dönüşmesi, ekonomimizde çok ciddi çarpıklıklar meydana getirmiştir. Bu anlayışla;
Kit’ler ancak belirli koşullarla özelleştirilebilecek: Özelleştirmeye, ancak kamusal ve toplumsal yararın açık¬ça görüldüğü alanlarda, ekonomide ve sanayide yeniden yapılanma, rekabeti ve verimliliği artırma, sınaî mülkiyeti tabana yayma, istihdamı artırma ve teknolojiyi iyileştirme amaçları ile yaklaşılacaktır. Özelleştirmeden etkilenen ve etkilenecek olan sektörlerde piyasaların kanunlarla yeni¬den düzenlenmesi ve rekabet koşullarına aykırı oluşumla¬rın önlenmesi sağlanacaktır.
Kit’ler ancak sektörde egemen veya teknolojide öncü kuruluşlarla ortaklık kuracak: Teknolojik geliş¬meyi sağlamak ve ihracatta etkinliği artırmak için, gerekti¬ğinde, sektörde egemen veya teknolojide öncü, yerli veya yabancı kuruluşlarla ortaklıklara gidilmesinin yolları ara¬nacaktır.
Özelleştirme girişimlerinin herbiri için ayrı t.b.m.m. kararı: Özelleştirmenin hukuksal altyapısı eksiksiz ola¬rak oluşturulacak, tüm özelleştirmeler T.B.M.M. kararına dayandırılacak, özelleştirme işlemlerinin her aşamasında açıklık esas alınacaktır.
Özelleştirme gelirleri sadece “iş ve ücret güvencesi” ile “yeniden yapılanma” fonlarına aktarılacak: Özel¬leştirme gelirlerini sektörel yapılanma yerine kamu açık¬ları veya cari açığa çözüm olarak görmek, sürdürülebilir¬ bir politika değildir. Özelleştirme işlemlerinin emekçileri mağdur etmesine son verilecek, özelleştirme gelirleri, “iş ve ücret güvencesi” ile “yeniden yapılanma” fonlarında toplanarak, amacına uygun olarak kullanılacaktır.
KİT REFORMU YAPILACAK
Kit’lerin varlık nedeni, özel girişimi engellemek, rekabet koşullarını olumsuz etkilemek, siyasetçilere rant alanları yaratmak olamaz.
Ancak;
Ekonomik kalkınma sürecinin gerekleri doğrultusunda özellikle geri kalmış bölgelerde özel sektörün itibar etme¬diği alanlarda yatırım ve yapılanma ihtiyacının karşılanma¬sı,
Yeni teknoloji ve sermaye yoğun yatırıma ihtiyaç duyul¬duğu halde özel girişimcinin bundan uzak durduğu, özel¬likle bilgi çağının öncü sektörlerinde ve ulusal güvenliğin öngördüğü alanlarda,
Stratejik mal ve kamusal yarar amaçlı hizmet alanlarında ulusal avantajların korunması,
konularında, iç ve dış piyasa koşullarında rekabet etmele¬ri kaydıyla, KİT’lere her zaman görev alanı vardır.
Bu hedeflere yönelik olarak kit’ler yeniden yapılan¬dırılcak: Bu kapsamda KİT’ler;
Gerçek anlamda özerkleştirilerek, siyasi baskılardan arın¬dırılacak, Teknolojik yapılanma ile etkin ve verimli bir yapıya ve dış rekabete açık, serbest piyasa koşullarında rekabet gücü¬ne sahip bir konuma getirilecek,
Yönetim hakimiyetini kaybetmeden, sektörde teknoloji lideri yerli veya yabancı kuruluşlarla ortaklıklar oluşturul¬ması dahil, özel sektör ile organik ilişkiler içine girilerek yeniden yapılandırılarak, teknolojik atılım ile AR-GE ve inovasyon yetenekleri geliştirilecektir.
Ulusal finans sistemimizin güçlenmesi, ekonomik bağımsızlığımızın en önemli dayanaklarındandır. Bu nedenle;
Mali sektörde faaliyet gösteren tüm düzenleyici ve denetleyici kurumların tek bir çatı altında toplanma¬sı sağlanacaktır: Bu çatı kurumunun görevi, bağımsız düzenleyici ve denetleyici otoriteler arasında eş güdümü sağlayarak sistemin düzenleme ve denetimini etkinleştir¬mektir.
Mali kesim ve reel sektörün etkin işbirliğini sağla¬yacak bir vizyonla uluslar arası standartlara uygun, değişen küresel finansal mimariyi dikkate alan yeni bir bankacılık yasası çıkarılacaktır.
Ulusal bankacılık sisteminde toplam yabancı payı sı¬nırlı tutulacak: Ulusal bankacılık sisteminin sağlıklı geliş¬mesi için ulusal bankacılıkta, doğrudan ve dolaylı toplam yabancı payının orta vadede belirli bir oranı aşmaması hedef alınacaktır. Yabancı sermayenin ulusal kuruluşları tamamıyla devralmasından ziyade yerli sermaye ile mül¬kiyet ortaklığı ve stratejik ortaklık kurması desteklenecek. Bankaların yönetim kurullarında Türk uyruğuna sahip ki¬şilerin bulunmasına yönelik düzenlemeler yapılacak. Ban¬kacılığın yabancılaşmasının yol açabileceği bankaların sahibi olan ülkelerdeki ekonomik hastalıkların ev sahibi ülkeye bulaşma riski önlenecektir.
Reel sektörü yeterince destekleyen finansal sistem: Kaynakları yatırıma daha fazla yönlendirecek, araç çeşit¬liliğine ve mali derinliğe sahip, rekabetçi ölçeğe ulaşmış, uluslararası standartlarda düzenleme ve denetim ile riski iyi yöneten bir finans sisteminin oluşması sağlanacaktır. Mali aracılık faaliyetinin etkin bir şekilde yürütülmesi ama¬cıyla, bu faaliyetler üzerindeki vergi ve benzeri kamusal yükler azaltılacaktır.
Ziraat Bankası tarım ve çiftçinin kamu ihtisas ban¬kası olarak görevini sürdürecek: Ziraat Bankası’nın, tarım, ormancılık ve hayvancılık sektörüne, çiftçi ile tarım kooperatif ve birlikleriyle gıda ve tarım sektörleri ile bağ¬lantılı sanayi sektörlerine destek ve finansman sağlayan bir kamu ihtisas bankası olarak, etkin ve özerk bir yapıda, güvenli bankacılık ilkelerinden taviz vermeden görevini yapması hedef alınacaktır.
Halk Bankası esnaf ve kobilerin kamu ihtisas ban¬kası olarak görev yapacak: Halk Bankası, esnaf ve KOBİ’lerin, etkin ulusal ihtisas bankasına dönüştürülecek; bu amaçla yapısı güçlendirilecek, siyasi baskılardan arın¬dırılıp, özerkleştirilecektir.
Yurtdışı müteahhitlik işlerinde kolay ulaşılabilir ve kredibilitesi yüksek teminat sağlamak amacıyla kamu bankaları liderliğinde güvence fonu oluşturu¬lacak: Yurtdışı müteahhitlik işlerinde karşılaşılan teminat mektubu bulma zorluğunu gidermek ve rekabet güçle¬rini artırmak üzere gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Basel ıı kriterlerinin uygulanmasındaki sorunlar takip edilecek: BASEL II kriterlerinin bankacılık siste¬minde uygulamaya alınmasının KOBİ’lere olası olumsuz etkilerini gidermek amacıyla bir yandan bu kuruluşların yeni çerçeveye uyumu özendirilecek, diğer yandan ge¬çişi kolaylaştıracak yapısal düzenlemeler gerçekleştirile¬cektir.
BDDK ve TMSF’nin bağımsızlığı korunacak, görev¬lerini etkin şekilde yapmaları sağlanacaktır: Finans ve reel sektörü destekleyecek gelişmeleri dikkate alan ve Bankaların sağlıklı yapıda gelişmeleri, uluslararası mali piyasalarda ortaya çıkan veya çıkabilecek olumsuz gelişmelerden korunabilmeleri, devralınmış olan ban¬ka ve mali kuruluşlarla ilgili kamu haklarının gereğince korunması, Mevduat Güvence Fonu’nun ihtiyaca uygun düzeyde tutulması için düzenleyici ve denetleyici çerçe¬ve güçlendirilecektir.
SERMAYE PİYASASININ HUKUKİ ÇERÇEVESİ YE¬NİLENECEK VE SERMAYE PİYASASININ DERİN¬LEŞMESİ HEDEF ALINACAKTIR. Bu kapsamda;
İMKB’nin daha çok derinleştirilmesi ve güçlenmesi, ser¬maye piyasalarına olan güvenin artırılması, sermayenin tabana yayılmasının hızlandırılması amacıyla düzenleyici ve denetleyici çerçevenin güçlendirilmesi sağlanacaktır.
Şirketlerde iyi yönetişim ilkelerini sağlayarak ekonomide riskleri azaltacak gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Sermaye piyasasında denetim zafiyetlerini ortadan kaldı¬racak önlemler alınacaktır.
Yeni Ticaret Kanunu ile halka açık anonim şirket yapısı¬nın kökten değişeceği dikkate alınarak Sermaye Piyasası Kanunda ve Kurulun alt düzenlemelerinde gerekli deği¬şiklikler yapılacaktır.
Emeklilik fonları gibi tasarruf oranını artıcı uzun vadeli ya¬tırım araçlarının gelişimi desteklenecektir.
Dini inançlar sömürülerek, izinsiz arz ile hukuk ve etik dışı yöntemlerle, yakın geçmişte yaratılmış olan sömürü çarkı¬nın bir daha oluşmamasını sağlayacak önlemlerin alınma¬sı sağlanacaktır.
Yasal zemini hazır olan KOBİ Borsaları’na çağdaş koşullar ve etkinlik kriterleri çerçevesinde işlerlik sağlanacaktır.
Sigortacılık sektörünü düzenlemek ve denetlemek üzere bağımsız bir Sigorta Düzenleme ve Denetleme Kurumu kurularak çatı düzenleme ve denetleme çatı kurumuna bağlanacaktır.
Sigorta sektörünün gelişmesi sağlanacak; sektörün gelişi¬mi ile elde edilecek primlerin sermaye piyasalarına yön¬lendirilmesi özendirilecektir.
II. KÜRESELLEŞMENİN AVANTAJLARINDAN YARARLANACAK, SAKINCALARINDAN
ÜLKEMİZİ KORUYACAK, BİR EKONOMİ
POLİTİKASI
Küreselleşmenin taşıdığı riskleri en aza indirip potansiyel¬lerinden en üst düzeyde yararlanmak hedefimiz olacak¬tır.
21. yüzyılın büyük görevi, küreselleşmenin olumsuzlukla¬rını demokratik ve sosyal politikalarla göğüslemek, bu sü¬reci, toplumsal gelişmeyi ve barışı geliştirici bir mecraya oturtmaktır. Bu anlayışla;
ULUSAL ÜRETİM EKONOMİSİ TEMELİNDE POLİTİKALARLA, KÜRESELLEŞMENİN OLUM¬SUZLUKLARINDAN KORUNULACAK: Küresel¬leşme süreciyle birlikte ekonomik güç, uluslararası şirket¬ler, bankalar ve fonlarda yoğunlaşmıştır. Küreselleşme, sermaye ve malların serbest dolaşımı ile sınırlı kalmış, emeğin serbest dolaşımının gerçekleşmemesi ise emeğin sömürülmesine uygun zemini hazırlamıştır. Küreselleşme ile birlikte ulusal ve küresel ölçekte yeterli bir düzenleyi¬ci çerçevenin geliştirilmemiş olması spekülatif sermaye hareketlerinin hızla artmasına ve ülke ekonomilerinin istikrarsızlığa sürüklenmesine yol açmıştır. Türkiye hem dünyaya açık, hem de ulusal üretim ekonomisinin önünü açan politikalarla, küreselleşmenin olumsuzluklarından korunacaktır.
YENİ DÜNYA DÜZENİNDE HIZLA ARTAN EKO¬NOMİK BÜTÜNLEŞME VE BAĞIMLILIKLARIN YARATTIKLARI SIKINTILARA ULUSLAR ARASI DÜZEYDE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI DESTEKLENE¬CEKTİR.
Ekonomik krizler yerel ve ulusal nitelikten çıkarak hızla diğer ülkelere yayılmaktadır. Ulusların kaderi ve dünya ekonomisinin geleceği küresel sermayenin risk iştahına emanet edilemeyecek kadar önemlidir. Bu kapsamda;
G-20 platformunun yeni küresel mimarinin temel aktör¬lerinden biri haline gelmesi desteklenecektir.
Uluslar arası finans kuruluşlarının karar alma mekaniz¬malarında gelişmekte olan ülkelerin ağırlıklarının arttırıl¬ması desteklenecektir.
Uluslar arası finans kuruluşlarının krizleri gizleyen değil krizleri öngörebilen ve çözümler üretebilen bir konuma kayması desteklenecektir. Bu kuruluşların ülkelere özel çözüm önerilerini ulusal aktörlerle yakın bir diyalog içe¬risinde, ülkelerin kendilerine özgü koşulları dikkate alı¬narak ve standart çözümlerden kaçınarak yapmalarına yönelik uluslar arası işbirliği desteklenecektir.
Ülkede güvenli, istikrarlı, özendirici bir reel yatırım ortamı yaratılacak: Yeni tesis, fabrika ve işletmeler ku¬rulmasına yönelik sabit sermaye yatırımları için, yerli ve yabancı yatırımcılara uygun, güvenli, istikrarlı bir yatırım ortamı yaratılacak, sabit sermaye yatırımlarına ilişkin bü-rokratik işlemler en alt düzeye indirilecektir.
Yoksullaşma ve sömürü ortamı, koruyucu sosyal refah devleti politikaları ile aşılacak: Küreselleşme¬nin, özellikle “yoksulluğun azaltılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi, kaliteli iş imkânlarının artırılması, kesinti¬siz büyümenin sağlanması” süreçlerine engel yaygın ve derin olumsuzluklar ile beraberinde tırmandırdığı yok¬sullaşma ve sömürü ortamı, oluşturacağımız Koruyucu Sosyal Devlet politikaları ile aşılacaktır.
Teknoloji ile bilginin serbest dolaşımı ve reel yatı¬rımları artırıcı boyutları ile küreselleşmeden yarar¬lanılacak: Ancak, küreselleşme sürecinde, başta kısa vadeli sermaye hareketleri gibi ulusal ekonomimiz açı¬sından istikrarsızlık kaynağı olan dinamiklerin olumsuz-lukları karşısında gerekli önlemler alınacaktır.
Yabancı sermayeden refah artışına kaynak olarak yararlanılacak: Yabancı sermayeden, ulusal ekonomi¬de istikrarsızlık kaynağı olarak değil, yaratılacak katma değere ve refaha kaynak olarak yararlanılması için, ya¬bancı sermayenin istikrarsızlığı artırıcı yönlerini kontrol etmeye yönelik yasaklayıcı olmayan özendirici önlemler alınacaktır.
DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLERDE, REKABET GܬCÜMÜZ ARTIRILACAK, ÇIKARLARIMIZ KORU¬NACAK
Cumhuriyet Halk Partisi’nin “ekonomik bağımsızlık” anla¬yışı, kendi içine dönük, dışa kapalı bir ekonomi değildir. CHP, ekonomik bağımsızlığın daha iyi korunabilmesi için, ekonomimizin rekabet gücünün yükseltilmesini, dış eko¬nomik ilişkilerin kararlı bir şekilde ve çok yönlü olarak ge¬liştirilmesini öngörmektedir.
AB katılım süreci ve Asya-Pasifik kaynaklı yeni küre¬sel rekabet ortamı, Türkiye’de ekonominin rekabet gücünü ve istihdam imkânlarını arttırmaya yönelik yeni fırsatlar yaratmaktadır. AB ve ABD ile sürekli ge¬lişmekte olan ekonomik ilişkilere ek olarak;
Komşu ülkeler, Balkanlar, Kafkaslar, İslam Ülkeleri ve Bağımsız Türk Devletleri ile ekonomik ilişkilerimize özel önem ve ağırlık verilmesi,
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Platformu’nun güçlendirile¬rek sürdürülmesi,
Akdeniz ülkeleri ile ekonomik ilişkilerimizin daha yaygın¬laştırılması, giderek Afrika ülkeleri ile yeni ekonomik işbir¬liği alanlarının geliştirilmesi,
Başta Japonya ve diğer uzak doğu ileri teknoloji ülkele¬ri, Pasifik’teki “büyüme merkezleri”, Çin ve Hindistan gibi
üretim ve ticarete ağırlıklarını koyan yeni güç odakları ile de çok yönlü, dengeli ve kararlı ekonomik ilişkiler içine girilmesi,
ekonomimize yeni ufuklar açacak, ilişkilerimize çok yönlü¬lük sağlayacaktır.
III. EKONOMİ HUKUKU ÇAĞDAŞLAŞTIRILACAK
Bilgi toplumunun yeni hukuki gereksinimleri, bilişim ve bilgi teknolojileri uygulamaları ile doğmakta olan yeni so¬rumluluk alanları, sürekli değişmekte olan ülkemiz ve dış dünya koşulları, yoğunlaşan dış ekonomik ilişkiler ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler yeni yükümlülükler yaratmakta, hukuki alanda yeni ihtiyaçlar doğmaktadır.
Bu nedenlerle ülkemizde geçerli olan ekonomi huku¬kunun yenileştirilmesi ve uyumun sürekli kılınması bir zorunluluktur. Bu anlayışla;
Uluslararası uygulamalarla uyumlu bir hukuk, vergi, mu¬hasebe altyapısının varlığı ve bu alanlardaki öngörülebi¬lirlik iyi bir yatırım ortamının koşuludur. Bu alanda yaygın, etkin ve kalıcı iyileştirmelere gidilecektir.
Ulusal çıkarlarımızı da gözeterek, ekonomi hukukunun, başta AB ülkeleriyle olmak üzere, uluslararası hukuk ile uyumlaştırılması hedef alınacaktır.
Ekonominin hukuk mevzuatı yenileştirilirken, girişimcinin yatırım şevkini kıran kırtasiyeciliğin azaltılması amaçlana¬cak; tüketici, girişimci ve devlet ilişkilerinde şeffaflığın, eşit¬liğin ve adaletin sağlanması hedef alınacaktır.
“Tüketici haklarını koruma mevzuatı” ile “üretimde stan¬dartların korunmasını ve kalite kontrolün etkinleştirilme¬sini” öngören mevzuata, mağdur edilen tüketicinin hakla¬rının tazmin edilmesini sağlayacak yaptırımlara işlerlik ve güç kazandırılacaktır.
Fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasına önem veri¬lecektir.
Çevrenin korunması ve çevre hakkı ile ilgili mevzuatın uy¬gulanmasını etkinleştirecek düzenlemeler yapılacaktır.
Bankacılık, sermaye piyasası, kredi ve teşvik işlemleri alan¬larında eşitlik ve açıklık ilkeleri ile bağdaşmayan, bireyi mağdur eden, kamu yararını gözetmeyen uygulamaları önleyici mevzuat düzeni oluşturulacaktır.
CHP, bu yaklaşım içinde, gerçekleştireceği düzen¬lemelerle ekonomi hukukunu, bireyi ve girişimciyi temel alan, kamu yararını gözeten, adalet, eşitlik ve şeffaflığı ön plana çıkartan, taraflara haksız çıkar sağlamayan, suçu caydıran, suçluyu cezalandıran, GÜÇLÜYÜ DEĞİL HAKLIYI ÖDÜLLENDİREN çağdaş ve dinamik bir yapıya kavuşturacaktır.
SANAYİMİZ HIZLA YÜKSEK KATMA DEĞER VE İSTİHDAM YARATAN BİR YAPIYA DÖNÜŞTܬRÜLECEK
Ülkemizde uzunca bir süredir uygulanmakta olan makro¬ekonomik politikalar yüksek faiz-düşük kur döngüsü üze¬rinden, özellikle tüketim harcamaları kaynaklı büyümeyi ortaya çıkarmaktadır. Yüksek faiz-düşük kur politikası ya¬pay olarak enflasyon oranının düşmesine neden olurken, firmalar üzerinde üç temel olumsuz etkide bulunmakta¬dır:
Özellikle ara ve yatırım malları alanlarında yerli üreticiler cezalandırılarak ithalat özendirilmektedir. Bu politika, ülke ekonomisinde, katma değer ve istihdam yaratmayan bir üretim ve ihracat yapısına yol açarak adeta bir montaj sanayinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Montaj sana¬yine dönüşmenin en temel göstergesi ihracat ve üretim arttıkça ara mal ve yatırım malları ithalatının ve cari açığın çok daha hızlı artmasıdır.
Yüksek faiz-düşük kur politikası firmaların yurtdışından yüksek oranda borçlanmasına neden olmuş, firmaların ve ülke ekonomisinin kırılganlığı artmıştır.
Söz konusu politika, firmaların yurtiçi pazardaki rekabet güçlerini zayıflatmaktadır. Çok sayıda firma sanayi sek¬töründen çekilerek rekabetin görece az olduğu alanlara yönelmekte, ülkemizin sanayi tabanı aşınmakta ve uzun dönemli büyüme potansiyeli azalmaktadır.
Halbuki, Türkiye’nin büyüme ve kalkınma potansiyeli sa¬nayi sektörünün gelişimiyle çok yakından ilişkilidir. Sa¬nayisiz büyüme;
Dışa bağımlılığı artıracak,
Ekonomiyi istikrarsızlaştıracak,
İşsizliği artıracak,
İstihdam yaratan temel sektörlerden hizmetlerin gelişimi¬ni engelleyecek,
Gelir dağılımını bozacak,
Bölgesel dengesizlikleri derinleştirecek,
Teknolojik gelişme ve üretkenlik artışını sınırlandıracak ve
Örgütlü bir toplumsal yapının gelişimini engelleyecektir.
Sanayi sektörü, büyümenin dinamik kılınması ve bir kal¬kınma sürecine dönüşmesinde kritik rol oynamaktadır. Teknolojik gelişmelere ve üretkenlik artışına daha açık olması, üretmiş olduğu yatırım, tüketim ve ara mallarıy¬la tarım ve hizmetler sektörlerinin gelişmesinde oldukça etkili bir rol üstlenebilmesi, ihracat yapabilme kapasi¬tesinin yüksek olması ve işgücünün bilgi ve becerisinin artırılmasında üstlendiği işlev nedeniyle sanayi sektörü kalkınma sürecinin kilit noktasında bulunmaktadır.
SANAYİDE ATILIM STRATEJİSİ
UYGULAYACAĞIZ
Ulusal sanayi yapısında 21.yüzyılın koşullarını ku¬caklayacak bir dönüşüm ve atılım yapılabilmesi için, devletin özel sektörle diyalog ve işbirliği ge¬liştirme ve özel sektörü yönlendirme işlevi büyük önem kazanmıştır. CHP’nin bu konuda izleyeceği kararlılı politikalarla:
Sanayide vizyonumuz üretimde kalite ve etkinlik, dış piyasalarda dinamik rekabet gücü: Piyasalarda karmaşık düzenlemelere son verilecek, sanayici durağan¬lıktan girişimcilikte pratikleşmeye yöneltilecek, rant arayışı yerine üretim ekonomisine odaklandırılacaktır. Üretimde kalite ve etkinliği, dış piyasalarda rekabeti hedefleyecek yeni bir sanayileşme vizyonu gerçekleştirilecektir.
ULUSAL SANAYİ STRATEJİMİZ;
Piyasaların işleyişine ilişkin genel kuralların, “rekabete açık ve yatırım dostu piyasa ortamı” ile “devlet yardımları ve teşvik politikalarının” konumu,
Sanayi işletmelerinin verimliliğini etkileyecek, “nitelikli iş¬gücü, yenilikçilik, çevre, altyapı” gibi yatay sanayi politi¬kalarının durumu,
Sektörel rekabet gücünü etkileyen, küreselleşme ile öne¬mi giderek artmakta olan dış faktörler, “uluslararası ser¬maye, bilgi, teknoloji” hareketlerinden kaynaklanan dina¬mikler ile etkileşim koşulları,
Kamunun stratejik sanayi sektörlerindeki birikim ve uy¬gulamaları,
Bilgi Çağı’nın öngörüleri ve açılımları,
Stratejik Makro Planlamanın vizyonu çerçevesinde gere¬ğince önemsenerek ve değerlendirilerek, belirlenecektir.
Türkiye ekonomisini daha rekabetçi bir konuma taşıyacak araçları içeren, bu alanlardaki öncelikleri, ekonomik fak¬törleri ve önlemleri belirleyen “Türkiye Sanayi Stratejisi ve Politikaları” dinamik, katılımcı ve sürekli olarak güncelle¬nerek yenilenebilen bir yaklaşımla saptanacaktır.
Türkiye Sanayi Stratejisi’nin temel hedefi; genelde sanayi işletmelerinin, özelde ise KOBİ’lerin “katma değeri yüksek üretime, yüksek teknolojik kabiliyete ve nitelikli işgücüne, değişen şartlara uyum sağlayabilme yeteneğine, ulusal ve uluslararası piyasalarda rekabet gücü olan bir yapıya” ka¬vuşturulması olarak belirlenecektir.
Sanayi envanteri dinamik bir hale getirilecek, sektörel araş¬tırma enstitüleri geliştirilecek, bu enstitüler aracılığı ile özel sektörün politika oluşturma kapasitesi güçlendirilecektir.
HEDEFİMİZ: “TEKNOLOJİK DÜZEYİ VE DIŞ RE¬KABET GÜCÜ YÜKSEK, SOSYAL AYAĞI GÜÇLÜ, İLERİ ULUSAL SANAYİ”
CHP, rekabet gücü yüksek, stratejik öncü sektörlere odaklanmış ileri sanayileşmeyle ve Bilgi Çağı’nın olanak¬larının doğru değerlendirilmesiyle, Türkiye ekonomisini yıllık ortalama yüzde yedi düzeyinde sürdürülebilir ger¬çek büyüme potansiyeline ulaştırmayı hedef almaktadır.
Türkiye ekonomisinde yapısal bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek zorundadır

İleri sanayileşme, güçlü Türkiye’yi oluşturma iddiamızın temel dayanağıdır.
Küreselleşen dünyada rekabet gücünü belirleyen en te¬mel faktör, AR-GE ve inovasyon (yenilikçilik) kaynaklı yük¬sek ve sürdürülebilir verimlilik artışıdır.
Bu vizyon ve kararlılık içinde; yüksek verimliliğe dayalı, dış rekabet gücü yüksek, bilgi çağının ileri sektörlerinde yoğunlaşan Sanayileşme temel önceliğimiz olacak, mev¬cut endüstriyel yapının bu doğrultuda dönüşümü hedef alınacaktır. Bu kapsamda;
Çağdaş stratejik kriter ve açılımlar ön planda tutu¬lacak: “Ulusal Sanayi Stratejisi” ile AB’nin Yenilenmiş Lizbon Hedefleri, doğrultusunda özellikle “AR-GE ve ye¬nilikçilik, istihdam, eğitim, çevre, altyapı sektörleri, bilgi ve iletişim teknolojileri ve kurumsal idari kapasite” konu¬larında, stratejik kriter ve açılımlar ön planda tutulacaktır.
Bilişim, (bilgisayar, mikroelektronik, telekomünikasyon, bilgi ve iletişim teknolojileri) ileri teknoloji malzemeleri, biyoteknoloji, nano teknoloji, nükleer ve uzay teknoloji¬leri gibi stratejik nitelikli alt sanayi sektörleri belirlenerek, hızla geliştirilmeleri hedef alınarak, güçlü destek sağlana¬caktır.
Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki paylarının arttırılmasına yönelik yeni girişim baş¬latılacak; otomotiv, beyaz eşya, makine ve elektronik sektörlerinde Türkiye’nin üretim merkezi olması hedef alınacaktır. Geleneksel sektörlerde ise yeniden yapılanma teşvik edilerek, uluslararası rekabete uyum sağlayacak ya¬pıya dönüşüm desteklenecektir.
Sanayimizin coğrafyası yeniden belirlenecek: Sanayi¬mizin coğrafyası tarım, turizm, kent alanları ve Türkiye’nin gelişmesine öncülük edecek ‘çekim merkezleri’ dikkate alınarak yeniden belirlenecektir. Geleceğin kritik sektörle¬rini içerecek “Büyük Mekân Projeleri” bu anlayış içinde gerçekleştirilecektir.Oluşturulacak yeni sanayi aksları ve bölgeleri ile sanayinin yurt düzeyinde daha dengeli ve rasyonel dağılımı sağlanarak, sanayileşme sürecine yeni bir ivme kazandırılacaktır.
Teknoloji geliştirme bölgeleri ve merkezleri yaygın¬laştırılacak: Ulusal Sanayinin verimliliğini artırmak için Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Merkezleri (TEKMER) ile İş Geliştirme Merkezleri (İŞGEM) daha etkin yapılar¬da yaygınlaştırılacaktır. Bu kapsamda;
Beceri dönüşümünü sağlayıcı, girdi maliyetlerini düşürü¬cü etkin tedbirlerin alınması, kalite standartları konusun¬da ulusal bir politikanın belirlenmesini,
Sanayiye girdi sağlayan altyapı ve hizmetler sektörünün işleyişinin etkinleştirilmesi, Kamunun hizmet sağlama et¬kinliğinin arttırılmasını,
Rekabet gücünü olumsuz etkileyen sorunların tespit edi¬lerek, sektörel bazda çözümler üretilmesini,
AR-GE işletmelerinin “Organize Sanayi” ve “Teknoloji Ge¬liştirme” Bölgeleri ile, “Küçük Sanayi Sitelerinde” yoğun¬laşmalarını,
Tüm firmaların rekabet gücünü artıracak, işgücünün ni¬teliğini yükseltecek, finansmana erişimi kolaylaştıracak, yenilikçilik kapasitesini geliştirecek, girdi maliyetlerini dü¬şürecek, çevreye duyarlılığı arttıracak ve farklı kurumlar arasında koordinasyon gereğini ön plana çıkartacak yatay politika alanları geliştirilecektir.
ETKİLİ BİR ULUSAL YENİLİK
SİSTEMİ OLUŞTURULACAK
Üretkenlik yeteneğinin geliştirilmesinde firmaların izle¬yebilecekleri stratejiler önem taşımakla birlikte, asıl olan, en geniş yelpazede kar amacı olan ve olmayan birimle¬rin, kamu ve özel sektör kuruluşlarının, reel ve finansal sektörün ve üretici ve kullanıcılar arasındaki ilişkilerin ve etkileşimin güçlendirilmesidir. Söz konusu birimler arasın¬da kurulacak güçlü bağlar öğrenme, işbirliği, paylaşma ve dayanışma gibi değerlerin ekonomi genelinde yerleşme¬sine ve güçlü bir sinerjinin ortaya çıkmasına katkı yapa¬caktır. Söz konusu bağların kurulması ise fiyat mekaniz-ması dışındaki araçların bir bütünlük içerisinde kullanıl¬masını gerektirmektedir. Ortak araştırma, ürün geliştirme projeleri, küçük sanayi siteleri, organize sanayi bölgeleri, teknopark ve teknopolis gibi sanayi altyapıları; etkili bir adalet sistemi, girişim sermayesi gibi teknolojik gelişmeye odaklı finansal araçlar; politika geliştiren, uygulayan ve değerlendiren kuruluşları bir araya getiren platformlar; kamu mal ve hizmet alım politikası; vergi ve teşvik poli¬tikası, eğitim sistemi ve kalite standartları bu araçlardan başlıcalarıdır. Ulusal Yenilik Sistemi olarak adlandırılabil¬cek bu yapı, orta-uzun vadeli bir perspektifle ve bütüncül bir yaklaşımla sahiplenilecektir.
Sanayi politikasını destekleyen bir enerji politikası izlenecek: Üretim sürecinin en temel girdilerinden birisi olan enerjinin yurt içinde üretiminin artırılmasına ve fiya¬tının işletmelerimizin rekabet gücünü destekleyen bir dü¬zeye indirilmesine yönelik politikalara büyük önem verile¬cektir. Mevcut durumda, enerji ihtiyacının büyük bölümü ithalatla karşılanmakta, enerji ithalatı dış ticaret açığının genişlemesinde önemli rol oynamaktadır. Diğer yandan, yüksek enerji fiyatları işletmelerimizin iç ve dış pazarlarda rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Bu itibarla,
Taşkömürü, linyit, rüzgar, güneş enerjisi ve jeotermal gibi yerli kaynakların kullanımına öncelik tanınacak,
Enerji alanında kamusal yatırım artırılırken rekabete da¬yalı bir piyasa yapısının tesis edilmesi suretiyle cazip bir yatırım iklimi yaratılarak enerji açığı ülkemiz için bir risk unsuru olmaktan çıkarılacak,
Fiyatlama politikası gözden geçirilerek ve etkili bir reka¬bet politikası uygulayarak sanayi kesimine satılan enerji kaynaklarının fiyatları aşağıya çekilecek, Enerjinin verimli kullanılması amacıyla kamu ve özel sektör işbirliğiyle geniş çaplı bir verimlilik kampanyası başlatılacak, Enerji tüketiminde tararrufu ve verimliliği teşvik edecek mekanizmalar kurulacaktır.
Sanayi işletmelerinde yenilikçiliğe önem verilecek: Sanayi işletmelerinin yenilikçiliğe önem veren, bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin biçimde kullanılmasını teşvik eden yeni yapılanmaya gidilecekltir. Bu çerçevede;
Bilgisayar, web tasarımı ve bilgi teknolojileri gibi konular¬da eğitimin güçlendirilerek yaygınlaştırılması,
Hizmet içi eğitim faaliyetlerinin daha sistemli ve yoğun olarak desteklenmesi,
Mesleki eğitimin yaygınlaştırılması, nitelikli işgücünün ge¬liştirilmesi,
Meslek liseleri ve yüksek okulların, sanayinin ara eleman ihtiyacını karşılayabilmesi için önlemler alınması,
Üniversitelerde girişimci geliştirme programlarının yay¬gınlaştırılması,
amaçlarına yönelik politikalar kararlılıkla uygulamaya ko¬nulacaktır.

GÜÇLÜ BİR YATIRIM HAMLESİ
BAŞLATILACAK
Türkiye’nin kalkınma potansiyeli, doğrudan yabancı ser¬mayeyi de kapsayan güçlü bir yatırım hamlesi ile harekete geçirilecektir. Bu kapsamda;
Sanayi üretiminin ağırlıklı olarak ithal kaynaklı ara ve yatı¬rım mallarına dayandırılması politikasına son verilecek,
Bize mal ve hizmet satan ülkelerde değil, kendi ülkemizde istihdam ve üretim artışı sağlanmasına öncelik verilmesi özendirilecek,
Yenilikçiliği özendiren Risk Sermayesi ve benzeri finans¬man araçlarının gelişimi desteklenecek,
Dünyadaki değişimlerin, teknolojik gelişmelerin, piyasa¬lardaki ve tüketim kalıplarındaki farklılaşmaların, ekono¬mik kararlara hızla yansıtılabilmesi hedef alınacak,
Dahilde İşleme Rejiminin amacı doğrultusunda kullanıl¬ması sağlanacak, bunun dışına taşan uygulamalar en¬gellenerek tarımsal gelişme ve sanayide ara malı üretimi önünde engel olmaktan çıkarılacak,
Doğal kaynakların daha ileri düzeyde değerlendirilmesine ve işlenmiş halde ihracına özen gösterilecek,
Akreditasyon, standardizasyon, uygunluk değerlendirme ve belgelendirme faaliyetleri desteklenecek,
Fikri ve sınai mülkiyet sisteminin etkinliğini sağlamak üze¬re kurumsal kapasite güçlendirilecek, toplum düzeyinde yaygın ve yerleşik fikri ve sınai haklar kültürü oluşturula¬caktır.
Jenerik teknolojilerde kapasite artırılacak: Gelece¬ğe damgasını vuracak olan biyoteknoloji, nanoteknoloji, mekatronik, yazılım, genetik gibi jenerik teknoloji alanlar¬da söz sahibi olabilmemiz, ekonomimizin bu alanlardaki yenilikçi kapasitesinin artırılmasıyla mümkün olacaktır. Ol¬dukça geniş bir alanda üretim sürecini kökten değiştirme özelliğine sahip olan bu teknolojiler, rekabet gücünü ve refahı artırmada kalıcı etkilerde bulunacaktır. Bu çerçeve¬de, jenerik teknolojil alanlarında hem kamu hem de özel sektörün yenilikçi kapasitesinin artırılmasına öncelik veri¬lecektir.
Teknolojik yenilik faaliyetlerindeki kritik eşik aşıla¬cak: Teknolojik yenilik faaliyetlerindeki mevcut ölçek ye¬tersizliği (kritik eşik) sorunu, firmaların kümelenmelerine, ana-yan sanayi bağlarının güçlendirilmesine ve kamu-üniversite-sanayi arasındaki uyumun ve işbirliğinin güç-lendirilmesine odaklanılarak çözülecektir.
Savunma sanayimiz güçlü bir şekilde desteklenecek: Ülkemiz ekonomisinin geneli ve ulusal güvenlik açısından büyük önem taşıyan savunma sanayinin gelişimine özel önem verilecektir. Savunma sanayinde meydana gelecek ve ticari ürünlerde uygulama olanağı olabilecek gelişme-lerin başka sektörlerde bulunan firmalarımızın faaliyetleri¬ne yansımasını sağlayacak mekanizmalara etkinlik kazan¬dırılacaktır.
Geleneksel sektörlerde üretimin yüksek katma de¬ğerli bölümünde uzmanlaşma hedeflenecek: Teksil, giyim, deri, gıda gibi geleneksel sektörlerin, ekonomimiz¬deki ağırlığı ve istihdam yaratma potansiyelleri dikkate alınarak, üretimin sürecinin yüksek katma değer yaratan bölümlerde uzmanlaşmaları sağlanacak. Bu sektörleri¬mizin bilgi ve teknoloji yoğun diğer sektörlerle yakın bir etkileşim içerisine girerek verimlilik artışına odaklanmaları desteklenecek.
Ölçek yetersizliği ve kurumsallaşma eksikliği soru¬nu giderilecek: Etkili bir rekabet ortamının tesisi dikkate alınarak, “ölçek ve kapsam ekonomileri”nin bulunduğu sektörlerde “şirket birleşmeleri, devralmalar ve stratejik ortaklıklar” teşvik edilecektir.
Küresel ölçekte faaliyet gösteren türk şirketlerinin sayısı artırılacak: Bu amaç doğrultusunda kamu, fiziki altyapı desteği, vergi teşvikleri vb. araçlarla etkili bir rol üstlenecektir.
Ara ve yatırım mallarının üretimi artırılacak: Yurt içi üretimin bulunmadığı veya yetersiz olduğu hammadde, ara ve yatırım mallarının üretimine güçlü destek verile¬cektir. Bu çerçevede, bu sektörlerdeki firmalar üzerindeki dolaylı ve doğrudan vergi ve benzeri kamusal yükler kap-samlı bir şekilde azaltılacaktır. Bu politika uygulanırken, söz konusu uygulamanın ileri ve geri bağlantılar yoluyla ekonominin bütününe yapacağı etki dikkate alınacaktır.
Yenilikçi sanayici kuşağı”nın yaratılması amaçlana¬cak: Sanayileşme bilincinin bu ileri vizyon ve stratejileri¬ni, değişimin dinamiklerini içselleştirecek, dış dünyadaki gelişmelere açık, ulusal ve sosyal duyarlılıkları yüksek yeni bir yenilikçi sanayici kuşağının yaratılması stratejik bir he¬def olarak belirlenecektir.
CHP, bu anlayışla oluşturacağı “bilim, teknoloji ve sanayi¬leşme” stratejisini açıklık ve kararlılık içinde uygulayacak¬tır. Bu strateji ile tüm dinamikler ve gelişmeler gereğince değerlendirilecek, doğrudan yabancı sermaye bu amaca yönlendirilecek, ulusal kaynak ve birikimlerin, sanayileş-me sürecimize azami düzeyde katkıda bulunmaları sağ¬lanacaktır.
YENİ VE ETKİN BİR TEŞVİK SİSTEMİ
Uygulamadaki israfa ve çarpık kaynak tahsisine yol açan “teşvik etmeyen teşvik sisteminin” değiştirilmesi gerek¬mektedir.
Yatırım ortamının iyileştirilmesi ekonomideki öncelikleri¬mizden biri olacaktır. Siyasi ve makro ekonomik istikrar, bürokratik işlemlerin azaltılması böyle bir ortamın ön şartı olmakla birlikte yeterli değildir. “Teşvik” yatırım ortamı¬nın iyileştirilmesinin etkin bir aracı olarak kullanılacaktır. Uygun bir teşvik politikası yurtiçi tasarrufların yatırımlara yöneltilmesi yanında ülkeye doğrudan yabancı sermaye girişini özendirmek suretiyle de ekonomimizin üretim ve istihdam kapasitesini artıracaktır.
İleri sanayileşmenin, teknolojik yapılanmanın, dengeli böl¬gesel kalkınmanın ve ülkemizi bilgi toplumuna dönüştüre¬bilmenin iddiası ve kararlılığı içinde öncü sektörleri hedef alan yeni ve etkin teşvik sistemi kurulacaktır. Bu anlayışla;
En iyi teşvik, en basit olanıdır: Bu ilke temelinde, ve genel yatırım ve sanayileşme politikalarımız, olan verim¬liliğe dayalı büyümeyi desteklemek için endüstriyel yapıyı değiştirme çabalarımız çerçevesinde, teşvik sistemi uygu¬lama kolaylığı olan, gereğince denetlenen, basit ve etkin bir teşvik sistemi olarak yeniden oluşturulacaktır.
Herşeyi değil gerekli olanı teşvik: Teşvik politikaları; teknolojik yapılanmaya, ulusal üretim ve katma değere, is¬tihdama, geri kalmış yörelerin geliştirilmesine, mülkiyetin yaygınlaştırılmasına katkı gibi farklı amaçların gerçekleşti¬rilmesi için seçici bir anlayışla uygulamaya konulacaktır. Teşvik sistemi ile, rantiye kesimleri değil, reel sektör, ger¬çek üreticiler ve sanayiciler desteklenecektir.
Belirli sektörler bazında etkin teşvik: “Herkesin yarar¬landığı teşvik hiçbir şeyi teşvik etmez” ilkesi çerçevesinde ülkenin çok geniş bir coğrafi bölümünde her türlü yatırımı teşvik anlayışından, “sektörel teşvik” anlayışına geçilecek, taraf olduğumuz uluslar arası anlaşmalar ve prensipler çerçevesinde sektör-bölge çakışmalarına sanayide küme¬lenmeyi dikkate alarak önem verilecektir.
Stratejik planlama vizyonu ile öncelikli sektörler haritası belirlenecek: Üretken her türlü sabit sermaye yatırımı özendirilirken, bu özendirmelerin nitelikleri ayrı ayrı belirlenecek; “öncelikli sektörler haritası” sektörün re¬kabet potansiyeli ve coğrafyası temelinde çıkarılarak, ham maddeden, nihai ürüne kadar tüm gelişim noktalarında yatırımlar “sektörel temelde” özendirilecektir. Bu çerçeve¬de;
“Etkin teşvik paketi” uygulamasına geçilecek: “Na¬kit desteği, prim ödemesi, yatırım indirimi, diğer vergisel avantajlar, arsa-arazi tahsisi, enerji desteği, kredi garanti¬si” gibi tüm teşvik enstrümanlarını içeren bir “paket” yak¬laşım uygulanacaktır.
İleri teknoloji getirecek yeni yatırımlara pozitif ay¬rımcılık uygulanacak: Dünya pazarları için mal ve hiz¬met üreten, ileri teknolojileri hem üreten, hem de kulla¬nan, kalite ve marka yaratan sanayiler “sektör bazında” desteklenerek, ekonomiye dış rekabet gücü kazandırıla-caktır.
Büyük ölçekli yatırımlara özel teşvik: “Büyük ölçekli yatırımlara” özel teşvik getirilecek, belirli sektörlerde, be¬lirli seviyenin üzerindeki yatırımlar için, vergi tatili dahil önemli vergisel destekler sağlanacaktır.
İstihdamın artırılmasına etkin vergi teşviği: İstihdam artışına teşvik, “ilave istihdama dönük sosyal güvenlik prim ve gelir vergisi avantajı” yeni koşullarla ülke genelinde uy¬gulanacaktır. Emeğin iş yerinde eğitilmesini, verimliliğin arttırılmasını, fabrika ve meslek içi eğitimin yaygınlaştırıl¬masını özendirici teşvikler uygulamaya konulacaktır.
Risk sermayesi uygulaması yaygınlaştırılacak: Mad¬di birikimi yetersiz ancak özel teknoloji, know-how, bilgi veya deneyim birikimi olan girişimciler “Risk Sermayesi” uygulaması ile daha geniş ölçekte özendirilecektir.
Teşvik sistemine etkin denetim: Devlet yardımı uygula¬malarında koordinasyon, etki analizi ve bağımsız denetle¬me mekanizması oluşturulacak,
Esnaf ve sanatkarlar inovasyona özendirilecek: Esnaf ve sanatkarlarımızı, “sanayi ve bilgi toplumunun yeni üre¬tim sektörlerine, katma değeri yüksek yeni mal ve hizmet üretimlerine, kendi faaliyet alanlarında inovasyona” yön¬lendirecek “girişimcilik, bilgi ve teknoloji, finansman ve kredi” desteği sağlanacaktır.
Daha çok ar-ge için güçlü destek: AR-GE harcamala¬rının vergi matrahından indirilmesi uygulamasının kapsa¬mı genişletilecek, kamu alım sistemi AR-GE harcamalarını teşvik edecek şekilde düzenlenecek, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde 2020 yılına kadar, “yazılım ve AR-GE’ye da¬yalı üretim faaliyetlerinin” gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulması uygulamasına devam edilecektir.
Organize sanayi bölgelerinde ve sitelerinde yeni teş¬vik modeli: Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) ve Sitelerinde (KSS) altyapı, Küçük Sanayi Sitelerinde alt¬yapı ve üstyapı inşaatlarına bugüne kadar devletçe ve¬rilen destek kriterleri değiştirilecektir. Bu kapsamda;
Batı’da ileri teknoloji odaklı ihtisas osb ve kss’leri: Ülkemizin gelişmiş batı bölgelerinde teknolojik içeriği yüksek üretim yapan sektörlerdeki KOBi’ler için sek¬törel OSB ve KSS kurulması desteklenecek;
Doğu ve güneydoğu’da emek-yoğun odaklı karma osb ve kss’ler: “Gıda sanayi başta olmak üzere, kim¬ya, toprak, konfeksiyon, tekstil, metal gibi” geleneksel ve emek-yoğun sanayi sektörlerinde faaliyet göstere¬cek KOBi’ler için karma OSB ve KSS oluşumu özen¬dirilecektir.
Özel endüstri bölgeleri ihracat üslerine dönüşecek: Bu anlayışla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi dahil, Anadolu’nun farklı bölgelerinde “Özel Endüstri Bölgeleri” kurulması teşvik edilecektir. Bu bölgelerdeki yatırımlar, bedelsiz arsa, ucuz enerji, emek üzerinden alınan vergi ve fon yükünde süreli muafiyet, pazarlama ve ihracat deste¬ği ve benzeri önlemlerle etkin olarak özendirilecek, belirli üretim ve ihracat taahhütleriyle çalışacak söz konusu böl¬gelerin birer “ihracat üssüne” dönüşmeleri sağlanacaktır.
Küçük ölçekli tarımsal sanayi siteleri ve organize ta¬rımsal sanayi bölgeleri kurulacak: Tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerimizin bütününü olumlu etkiyecek ve bitkisel üretim, hayvancılık, balıkçılık ve ormancılık gibi alanlardaki ürünlerin işlenmesine yönelik tarım¬sal faaliyet alanlarında ihtisaslaşmış Küçük Ölçekli Tarımsal Sanayi Siteleri ve Organize Tarımsal Sanayi Bölgeleri kurulacaktır.
Küçük Sanayi Sitelerinde faaliyet gösteren esnaf ve sanat¬karlara sağlanmakta olan düşük faizli ve sosyal amaçlı kredi desteği uygulamaları güçlendirilerek, bu kesi¬min üretimini artırıcı, rekabet gücünü geliştirici araca dönüştürülecektir.
KOBİ’LER EKONOMİNİN İTİCİ GÜCÜ OLACAK
Esnaf ve sanatkarlarımız, ekonomik ve sosyal yapımızın istikrar unsuru, toplumumuzun orta direğidir. Anayasa¬mız devletin esnaf ve sanatkarları koruyup destekleme¬sini öngörmektedir. CHP bunun gereğini eksiksiz olarak yerine getirecektir.
Kobi’leri ekonomimizin itici gücüne dönüştürülecek: Bu duyarlılık içinde;
Esnaf tanımı yeniden yapılacak: Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’ndaki esnaf tanımı yeniden ele alınacak, esnaf ve sanatkarlık mesleği “gelir ölçütü”ne göre değil, AB müktesebatına uygun olarak “meslek krite¬ri” esas alınarak yeniden tanımlanacaktır.
Kobi’lerin uzmanlaşma ve örgütlenmeleri özendiri¬lecek: KOBİ’lere araştırma, finansman, pazarlama, satış, proje yönetimi ve teknoloji danışmanlığı yapan birimler güçlendirilecektir.
Kobi’lerin teknolojik yapısı güçlendirilecek: Yapısı uygun olan KOBİ’lerin bilgiyi ürüne dönüştürebilme ye¬teneklerinin güçlendirilmesi, AR-GE’ye dayalı teknoloji yo¬ğun ürün ve üretim yöntemleri geliştirebilmeleri, böylelik¬le dış rekabet güçlerini arttırabilmeleri hedef alınacaktır. Bu kapsamda;
KOBİ’lerin kendi öz varlıkları ile gerçekleştiremeyecekle¬ri AR-GE, teknoloji ve yenilik (inovasyon) çalışmalarının üniversiteler ve devlet desteği ile gerçekleştirilmesi sağ¬lanacak,
İhracat yapan veya yapma eğiliminde olan, bilgi ve tek¬noloji tabanlı, yenilik yapma ve büyüme hedefi olan KOBİ’lerin desteklenmesi için devlet yardımları daha etkin hale getirilecek,
“Endüstriyel tasarımı” bir farklılık ve katma değer yaratma unsuru (kullanıcı odaklı inovasyon aracı) olarak KOBİ’lerle buluşturarak rekabet gücünün artırılması hedef alınacak; Endüstriyel tasarım konusunda sanayi-üniversite işbirliği geliştirilecektir.
Küçük ve Orta Boy İşletmecilerimizin bilgi üreten üniver¬sitelerimizle birlikte çalışmaları özendirilecek, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası yeniden ele alınarak, buralar¬da yapılacak olan AR-GE çalışmaları devletçe desteklene¬cektir.
KOBİ’LERE GÜÇLÜ DESTEK SAĞLANACAK: Es¬nek üretim yöntemlerini uygulama ve hızla karar alma yeteneğine sahip olan KOBİ’lerin potansiyeli, Türkiye’nin geleceği açısından mutlaka kullanılması gereken bir şans olarak değerlendirilerek, desteklenecektir. Bu kapsamda;
KOBI’leri ayağa kaldıracak yeni bir teşvik sistemi yürürlü¬ğe konulacaktır. Başta enerji ve sosyal güvenlik prim des¬teği olmak üzere AB standartlarını esas alan yeni teşvik sistemi ile KOBi’ler uluslararası piyasalarda eşit koşullarda rekabet edebilen çağdaş üretim işletmeleri haline dönüş¬türülecektir.
KOBİ’lerin enerji girdisi maliyetleri, rekabet içinde olduk¬ları dış pazarlarda geçerli olan düzeylere indirilecektir.
Ulusal Sanayiye ara malı üreten KOBİ’lere “KDV indirimi desteği” sağlanacaktır.
Ölçek ve kapsam ekonomilerinin bulunduğu durumlarda, KOBİ’lerin üretim ölçeklerini büyütmeleri desteklenecektir.
Esnaf ve sanatkarların üst destek kuruluşlarının siyasi ipotek veya baskı altına alınma uygulamalarına son verilecektir.
Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifleri’nin esnafa destek çalışmalarının güçlü ve etkin olması özendirilecek ve de¬netlenecektir.
Çok sayıda vergi ile harç ödemekte ve “vergi, harç ve prim yükü” altında ezilmekte olan esnaf ve sanatkârlar bu kargaşadan ve yükten kurtarılacaklardır. Gelir Vergisi Kanunu’nda esnaf ve sanatkâr tanımı yenilenecek, esnaf muaflığının kapsamı yeniden tanımlanacaktır.
Kaldırılmış olan, “vergiden muaf esnaf ve sanatkârların esnaf odalarına kayıtlı olmaları koşulu” yeniden öngörü¬lecek, “Vergiden Muaf Esnaf Belgesinin’’ esnaf odalarınca verilmesi sağlanacaktır.
Yeni sanayi site ve bölgeleri kurulacak: Küçük ve orta boy işletmelerin fiziksel alt yapı sorunlarının çözümü için, özellikle Marmara, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde sektörel bazda, daha az gelişmiş ve gelişmekte olan bölgelerde ise karma yapıda Küçük Sanayi Siteleri ve Organize Sana¬yi Bölgeleri oluşturulacaktır.
Esnaf ve kobi’lere yeterince kredi olanağı sağlana¬cak: Esnaf ve sanatkarlara, KOBİ’lere sağlanan kredi ola¬naklarının yeni kredi ve finansman yöntemleri ile “On yıl¬da beş katına” çıkartılması hedef alınacaktır.
KOBİ’lerin bankalardan kullandığı kredilere verdiği ga¬ranti ve kefaletlerle teminat sağlayan KREDİ GÜVENCE FONU A.Ş. (KGF) ile Risk Sermaye Şirketi işlevi gören KOBİ A.Ş.’nin sermaye yapılarının güçlendirilmesi ve faaliyetlerinin etkinleştirilmesi sağlanacaktır. KGF ile Risk Sermayesi uygulamalarının hukuksal ve pratik alt yapısı yeniden oluşturulacaktır.
Organize Sanayi Bölgelerine Sanayi Bakanlığınca verilen kredilerin oranları artırılarak yüzde 85’e çıkarılacak, katı¬lım payı ise yüzde 15 ile sınırlı tutulacaktır.
Mesleki yeterlilik kurumu (myk) etkin yapıda oluş¬turulacak: MYK, başta TESK olmak üzere, sosyal tarafla¬rın etkin olduğu, demokratik ve katılımcı ortamın sağlandı¬ğı bir yapıda oluşturdukları hizmetlerini, kuruluş amaçları doğrultusunda sürdürmesi sağlanacaktır.
Esnaf haksız rekabetten kurtarılacak: Hiper ve gros¬marketlerin kuruluş ve faaliyetlerine sınırlama getiren Av¬rupa Birliği mevzuatı ülkemizde de yürürlüğe konularak, bu kurumların mahallelerde alt birimler açarak bakkallar¬la rekabete girmelerinin önü alınacaktır.
Esnaf ve kobi’ler bakanlığı kurulacak: Esnaf, sanatkar ve KOBİ’lerin sanayi envanteri eksiksiz olarak çıkartılacak, bu birimlerin sorunlarına en üst düzeyde sahip çıkılacak¬tır.
Kosgeb yeniden yapılandırılacak: KOSGEB, KOBİ’lere daha kaliteli, daha etkin ve daha hızlı hizmet eden bağım¬sız bir kuruluş haline getirilecektir.
Milli akreditasyon kurumu yeniden yapılandırıla¬cak: Bu kurum AB normlarında yeni ve bağımsız bir kuru¬luş olarak yeniden yapılandırılacak, KOBİ’lere İSO 9000, CE normları gibi standartları veren ve akredite eden kuru¬luşların uluslararası yetersizliği giderilecektir.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın her yıl KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELER KURULTAYI yapması zorunlu hale getirilecektir.
TÜKETİCİLERİN KORUNMASI ÖNCELİĞİMİZ OLACAK
Tüketicinin korunmasını, sosyal duyarlılığı olan serbest pi¬yasanın oluşumunun temel koşullarından biri sayan CHP, tüketiciyi koruyucu mevzuata işlerlik kazandıracak, tüketi¬ciyi koruyan kurum ile sivil toplum örgütlerinin gelişmele¬rini özendirecek ve destekleyecektir. Bu çerçevede;
Tüketicinin sağlık, güvenlik ve ekonomik çıkarlarının ko¬runması, tüketicinin aydınlatılması, bilgilendirilmesi, sesini duyurması ve temsil edilmesine yönelik haklarını etkinlikle kullanabilmeleri sağlanacaktır.
Tekelleşme ve hakim durumun kötüye kullanılmasına kar¬şı konacak kararlı tavır ile piyasalarda etkin rekabet koşul¬larının oluşması, arz-talep dengesinin tüketicinin aleyhine bozulmaması amaçlanacaktır.
Zarara uğrayan tüketicilerin, süratli, adil, ucuz ve ulaşıla¬bilir yöntemlerle tazmin edilerek mağduriyetlerinin gide¬rilmesi sağlanacaktır.
Tüketicilerin sağlık ve güvenliğinin korunması için hizmet ve üretim alanlarında AB müktesebatı ile uyumlu “dünya kalite güvence sistemleri” uygulanacaktır.
CHP, tüketicilerin eğitim ve bilinçlendirilmesine temel eği¬tim seviyesinde başlayacak; yetişkinlerin eğitimi için özel programlar düzenleyecektir.
BİLGİ TOPLUMUNA DÖNÜŞÜM HIZLANDIRI¬LACAK
Hedefimiz, bilgi teknolojisi ve bilişimde söz sahibi ülke ol¬mak, Türkiye’yi “Bilgi Toplumuna” taşımaktır. Toplumumuzun teknoloji ve bilgi temelinde dönüşümü, ülkemizin refahının artırılması, demokrasisinin güçlendi¬rilmesi, özgürleşme sürecinin yaygınlaşması ve özgürlük-lerinin derinleştirilmesi için Bilgi Çağı’nın, insanlığın ve ülkemizin önüne koyduğu büyük iddia ve olanakların de¬ğerlendirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bu amaçla, bilgi ve teknoloji üretiminde odak noktası ha¬line gelmiş, bilgi ve teknolojiyi etkin olarak kullanan, bilgi¬ye dayalı karar süreçleri ve inovasyonla daha fazla değer üreten, küresel rekabet gücüne ulaşan bir Türkiye hedefi¬mizdir. Bu çerçevede;
Ulusal bilgi toplumuna ve bilgi ekonomisine dönü¬şüm stratejisi uygulamaya geçirilecektir: Bilgi Toplu¬muna Dönüşüm Stratejisi’ni değişen koşullara göre hızlı ve katılımcı yöntemlerle yenileyecek ve bu stratejinin ulu¬sal ve yerel politikaların tümünü sürekli etkileyebilecek bir şekilde uygulanmasını mümkün kılacak kurumsal ya¬pılanma öncelikli olarak gerçekleştirilecektir. Ekonominin ve toplum hayatının bütününü kapsayacak bir “Bilişim Re-formu” gerçekleştirilecektir.
Ulusal inavasyon yenilik sistemine destek oluşturu¬lacaktır: Rekabet gücünün en güçlü kaldıracı inovasyon¬dur yenilikçiliktir. Bu anlayışla, üniversite – sanayi – devlet dayanışması ve eşgüdümü içinde bir ulusal inovasyon ye¬nilik sistemi geliştirilecek ve uygulanması için gerekli güç¬lü destek sağlanacaktır.
Güçlü bir internet ve iletişim altyapısı oluşturulacak: Dünyayla bütünleşmek ve rekabet üstünlüğü elde etmek için, hizmet ve içeriklerin nitelikli ve adil olarak sunulduğu güçlü bir internet ve iletişim altyapısı oluşturulacak; geniş bant hizmetler ve yeni nesil iletişim teknolojileri alanların¬da gerekli altyapı çalışmalarının hızla tamamlanması he¬def alınacaktır.
Nano teknolojılerine özel destek: Medikal Bioteknolo¬ji, genetik, elektronik, bilgi, uzay ve benzeri teknolojilerin açılımına nano teknolojileri açısından odaklanılması, ve nano teknolojileri alanındaki küresel gelişmelerin ülke¬mize aktarılması sağlanacak, bu alanda ihtisaslaşmış özel araştırma enstitüsünün üniversite-sanayi işbirliği içinde kurulması güçlü olarak bir şekilde desteklenecektir.
Ar-ge harcamaları gsyih’nin %2’sine çıkartılacak: AR-GE yatırımları harcamaları en geniş ölçüde destekle¬necek, yıllık Araştırma ve Geliştirme “AR-GE” harcamala¬rının “Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYİH’ye) oranı”, ilk aşamada hızla %2’ye çıkarılarak, bunun yarısının kamu kesimi ve kaynağı ile gerçekleştirilmesi hedef alınacaktır. Bu kapsamda;
Devlet, özel ve vakıf üniversitelerinin var olan AR-GE kapa¬sitelerinin verimli kullanılabilmesi ve bulunduğu coğrafya¬da bilgi ve araştırmada çekim merkezi haline gelmesi için gerekli destek sağlanacaktır.
Üniversiteler çevresinde sanayi-teknoloji alanları ve kori¬dorları oluşmasını sağlayacak koşullar gerçekleştirilecektir.
Ülkemizden beyin göçü tersine çevrilecek: Ülkemiz¬den beyin göçünün en alt düzeye indirilebilmesi için çok kapsamlı bilim ve teknoloji politikaları eşliğinde güçlü des¬tek sağlanacaktır. Yurtdışında bulunan mühendislerimi¬ze, uzmanlarımıza, girişimcilerimize ve yatırımcılarımıza Türkiye’de yaşanabilir ve çalışılabilir bir ortam sunularak, beyin göçü tersine çevrilecektir.
Türk teknoloji merkezleri (ttm) kurulacak: Anadolu’nun altyapısı ve insan kaynakları uygun yörele¬rinde TTM (Silikon Vadileri) kurulması için uygun ortam yaratılacaktır.
Bilişim ve yazılım üssü olmamız hedeflenecek: Nite¬likli emek yoğun bir sektör olan bilişim için gerekli genç insan kaynağımızı, bilişim ve yazılım sektörüne sağlana¬cak teşviklerle destekleyerek, Avrupa’nın bilişim ve yazı¬lım üssü olmamız hedeflenecektir.
Yazılım odaklı teknoparklar kurulacak: Teknoparklar yeni bir anlayış çerçevesinde yapılandırılarak ülke çapında yazılım geliştirme, satın alma ve pazarlama konularında danışma ve uzmanlık kurulları oluşturulacak; dış pazar¬lara açılma konusunda pazarlama ve dışsatım destekleri sağlanacaktır.
İletişim güvenliği ve denetlemesi üst kurulu oluştu¬rulacak: Kamu kuruluşlarının elektronik ortamda oluştur¬duğu bilgilerin güvenliğinin sağlanması, özel hayatın ve haberleşmenin gizliği çerçevesinde yasadışı iletişimin iz¬lenmesi ve dinlenmesi konusundaki ihlalleri incelemek ve kamu kurum ve kuruluşlarında bu amaçla denetim görevi yapmak amacıyla bağımsız bir üst kurul oluşturulacaktır.
Yurttaşların hukuksuz veya topluca dinlenmelerine son verilecek: Vatandaşların kendi aralarında özgürce iletişim kurmalarını engelleyen uygulamalara son verile¬cek, özel hayatın gizliliği kuralına saygı gösterilecektir. Her defasında mahkemelerden yetki alınmadan özel haber¬leşmenin devletçe dinlenmesine son verilecek, mahke¬melerin toplu dinleme yetkisi vermesini önleyecek yasal düzenlemeler yapılacak, aksi yönde hareket eden devlet yetkilileri cezalandırılacaktır
Elektronik ve haberleşme sektöründe sürdürülebi¬lir bir rekabet ortamının sağlanması hedef alınacak: TELEKOM sektörünün dinamik, adil ve tam rekabet içeri¬sinde çalışması hedef alınacaktır. Bu kapsamda;
Kitlelerin bilgiye erişimini kolaylaştırılacak, geniş bant ile¬tişim altyapısı yaygınlaştırılacak, bireysel bilgisayar kulla¬nımı ile ucuz, hızlı ve güvenli internet erişimi ve kullanımı yaygınlaştırılacak, geride bilgisayar kullanmayan hiçbir okul, hiçbir lise öğrencisi bırakılmayacaktır.
Bilgisayar, televizyon ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin ulusal gereksinimlere hızla uyarlanması için devlet kademelerinde gerekli kurumsal yapılanma ger¬çekleştirilecek; sivil toplum örgütleri ile beraber çalışacak olan bu kurumsal yapılanmanın hızlı ve etkin karar alması sağlanacaktır.
İletişimde, ülkemizin, dünyadaki en ileri ağlara entegre ol¬ması hedef alınacak, bu amaçla iletişim ağları ve bilgi otoyol¬ları hızla geliştirilecek, başta gençlerimiz olmak üzere yurt-taşlarımızın giderek artan bölümünün, Bilişim ve İletişim Teknolojilerine ve internete hızlı erişimi sağlanacaktır.
TARIM REFORMU
Cumhuriyet Halk Partisi, gıda egemenliğini temel alan, üretici ve tüketici odaklı, çevre ve doğayla uyumlu, kırsal yaşam, kırsal aydınlanma ve kırsal kalkınmanın temel eko¬nomik gücü olan bir tarım sektörünü hedef alır.
TARIM EKONOMİNİN YÜKÜ DEĞİL, ÜLKEMݬZİN GÜCÜDÜR.
Tarım ve gıda krizinin tüm dünyayı giderek daha çok sars¬tığı, küresel ısınma gerçeğinin üretim koşullarını değiştir¬diği ve gıda temininin stratejik bir önem kazandığı süreçte, Türkiye’nin hızla artan nüfusunu doyurabilmesi ve üretim gücünü dış ticaret kazancına dönüştürebilmesi için, tarım potansiyeli harekete geçirilecek ve doğru kullanılacaktır.
VERİMLİ, REKABET GÜCÜ YÜKSEK, DOĞAYA SAYGILI VE İNSAN ODAKLI YENİ TARIM DܬZENİ
Tarım potansiyelimizi en doğru bileşimlerde kullanarak; çiftçinin refahının artması ile toplumun uygun fiyatlarla nitelikli beslenmesi amaçlarını birlikte başaracağız. Bu¬nun için örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapı oluşturulacak, tarım piyasalarında sürekli bir istikrar için yapısal ve kurumsal önlemler geliştirilecek, verimlilik artı¬rılacaktır.
Üretim süreçlerinde doğal kaynakların sürdürülebilir kul¬lanımı sağlanarak, gıda güvenliği ve gıda güvencesi birlik¬te karşılanacaktır. İç üretim hedeflerine ulaşma yanında, dünya toplam ihracat pazarından daha fazla pay almak ta amaçlanacak, bunlar için yüksek katma değerli, güvenli ve kaliteli üretimin bütün koşulları gerçekleştirilecektir.
Böylece tarım ve gıda sektörü hedeflerini giderek daha güçlü bir şekilde karşılayan yapı, aynı zamanda kırsal kal¬kınmanın sürükleyici gücü niteliğine dönüştürülerek böl¬gesel dengesizliklerin azaltılmasında rol oynayacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi, bu temel hedeflerin gerçekleş¬mesi için gerekli tüm somut çalışmaları gerçekleştirmek¬te kararlıdır. Bu kapsamda;
CUMHURİYET HALK PARTİSİ, ÇİFTÇİYİ YOK SAYAN ANLAYIŞA SON VERECEKTİR.
Çiftçimizin doğaya teslim olmasına, kuralsız piyasa koşul¬larında kaderine terk edilmesine, üretimden koparılarak önce yoksullaştırılıp sonra istismar edilmesine son verile¬cek; başı dik, üretip kazanan ve refah içinde yaşayan bir çiftçi hedefi için tarım stratejik bir sektör olarak değerlen¬dirilecek ve doğru biçimlerde desteklenecektir.

TARIMDA ÜRETİME VE KALKINMAYA DAYALI YENİ BİR DÜZEN KURULACAK, YAPISAL DÖ¬NÜŞÜM SAĞLANACAKTIR.
Ekonominin taleplerini, toplumun ihtiyaçlarını karşıla¬yan, dış pazarlara ürün sunabilen bir tarımsal üretim yapısı hedefi doğrultusunda; koruma – kullanma denge¬si gözetilmiş bir doğal kaynak yönetimi, bilgi ve teknolo¬jiyle donatılmış tarımsal üretim, hedefi somut ve doğru olarak belirlenmiş nitelikli destekleme, üretici ve tüketici yararını gözeten bir örgütlenme, geniş halk kesimlerinin yararına geliştiren bir pazarlama, katma değeri artıran ürün işleme süreçleri ileri ve geri bağlantılarıyla birlikte bütünleştirilecek,
Türkiye’nin hızla artan nüfusunu doyurabilmesi için önce temel üretim dallarında kendine yeterlilik mutlaka sağla¬nacak, üretim hedefleri, tarımda dış ticaret kazancı elde edebilmesine yönelik olarak geliştirilecek,
Bitkisel ve hayvansal üretim alt sektörlerinin, nüfus artış hızının üzerinde bir üretim temposunu istikrarlı ve kararlı bir şekilde sağlaması ve sürdürmesi için, nüfus projeksi¬yonu ile üretim projeksiyonları arasında bu doğrultuda bir bağ sürekli olarak korunup geliştirilecek,
Üretim deseninin Türkiye’nin ekolojik ve ekonomik yapı¬sına uygun bir şekilde rasyonalize edilmesi, çeşitlendirilip geliştirilmesi sağlanacak,
Destekleme sistemi tarımdaki hedeflerin gerçekleştirilme¬si için bir ekonomik araç olarak değerlendirilecek, uygula¬ma ve amaç arasındaki bağ sürekli sorgulanacak, rekabet ve verimlilik hedefine yönelik olarak sistem sürekli güncel¬lenecek,
Yeniden yapılandırılıp verimliliği artırılan tarım sektörü, iç ve dış haksız rekabete karşı sağlam ve sürekli politikalarla korunacak ve desteklenecek,
Üretim yoluyla üreticinin desteklenmesi esasında kırsal yaşam mirası gözetilip yaşatılacak,
Genç çiftçileri tarımda tutmak ve geriye dönüşü özendir¬mek için Girişimci Genç Çiftçi Eylem Planı oluşturulup iş kurma sermayesi ile eğitim yardımları verilecektir.
ALTYAPI SORUNLARI HIZLI BİR YATIRIM HAM¬LESİ İLE ÇÖZÜLECEKTİR.
Arazi toplulaştırılması, sulama ve tarla içi geliştirme hiz¬metlerine yönelik altyapı hizmetleri, etkin mühendislik uy¬gulamalarıyla kısa süre içinde tamamlanacak,
Tarım bilgi sistemleri, Bütünleştirilmiş İdari Yönetim Sis¬temi ve Çiftlik Muhasebe Veri Ağı yapıları altında kısa süre içinde kurulacak,
Tarıma bilgi, teknoloji ve finansman transferi, üreticinin ör¬gütleri aracılığıyla yapılacak,
Küçük üreticiliğin yarattığı optimum ölçek, girdi kullanımı, pazarlama vb. sorunlar, demokratik kooperatifçilik teme¬linde çözümlenecek, Tarımsal işletmelerin modernizasyonu, depolama, taşıma, işleme ve pazarlama organizasyonlarının kurulması için amaca uygun nitelikli destekler sağlanacak, gerekli durum¬larda özel finansman uygulamaları gerçekleştirilecektir.

ÇEVRE DOSTU TARIM TEMEL HEDEFLERİMİZDENDİR.
Doğaya saygılı olmayan tarım-sanayi-hizmetler sektörü uy¬gulamalarının yerküremizin dengesini bozduğu ve küresel ısınmanın içinde bulunduğumuz Akdeniz havzasını derin¬den etkilediği gerçeğinden hareketle, çevre dostu, doğal kaynaklarımızı kirletip tüketmeyen, koruma – kullanma dengesini gözeten, sürdürülebilir tarım hedeflenecek,
İklim değişikliği ve küresel ısınma gibi konularda yapılacak araştırmalar tarım ve çevre boyutunu ortaklaşa ele alan yaklaşımla artırılacak, İklim Değişimi ve Gelişimi Araştır¬ma Merkezi kurulacak,
Tarımda kullanılacak teknolojilerin ve tüm tarım uygula¬malarının orta vadede çevre dostu bir nitelik kazanması sağlanacak,
Tarımda su ve enerji kullanımı, Türkiye’nin koşulları ve ihti¬yaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılacak ve mevcut sorunlar hızla giderilecek,
Su kaynakları baskı altında bulunan Gediz, Büyük Mende¬res, Burdur/Göller, Akarçay, Konya, Meriç/Ergene havza¬ları başta olmak üzere, tüm su havzalarımızda bütünleş¬miş projeler geliştirilecek ve koruma – kullanma dengesi sağlanacak,
Fosil yakıtların tarım sektöründe kullanımını belirli bir plan dahilinde kısıtlayan ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik veren bir yaklaşım yaşama geçirilecek,
Türkiye’nin biyoçeşitliliğinin ve gen bankası özelliğinin ko¬runup geliştirilmesine azami özen gösterilecek,
Ulusal Biyogüvenlik Yasası çıkartılarak, genetiği değiştiril¬miş organizmaların üretici çıkarı ve tüketici sağlığını tehdit eden risklerinin bilimsel ve bağımsız bir bilim otoritesince önlenmesi sağlanacaktır.
KORUMA – KULLANMA DENGESİNİ GÖZETEN TOPRAK VE SU YÖNETİMİ SAĞLANACAKTIR.
Toprak kadastrosu işlemlerinin tüm ülke coğrafyasında hızla tamamlanması sağlanacak, sektörlerin yatırım ve kullanım için toprak talepleri arazi kullanım kabiliyet sınıf¬lamasına uygun biçimde değerlendirilecek,
Yitirildiğinde yeniden kazanılması olanaksız olan nitelik¬li tarım topraklarımız ve meralarımız titizlikle korunarak, amaç dışı kullanımları önlenecek, toprak ve mera ıslah ça¬lışmalarına hız verilecek,
Erozyonla mücadele çalışmaları etkinleştirilecek ve yay¬gınlaştırılacak, toprak muhafaza çakışmalarının kamu ke¬simi yanında sivil toplum kuruluşlarının da çalışmalarıyla toplumsallaştırılması sağlanacak,
Tarım arazilerinin tarımsal üretim için uygun olmayan bir yapıda bölünüp parçalanmasını önlemeye yönelik yasal – kurumsal önlemler alınacak,
Ülke düzeyinde arazi üretimi, birikimi ve oluşturulacak iş¬letmelere tarımsal amaçlı arazi dağıtımı görevini üstlene¬cek bir Arazi Edindirme Ofisi (AEO) kurulacak,
Hazine arazileri ile işletilmediği ya da kullanılmadığı için devletçe satın alınan araziler, AEO’nun tarım arazisi rezer¬vini oluşturacak ve bu araziler topraksız ya da az topraklı köylülere dağıtılarak üretime kazandırılacak,
Köy sınırları içindeki tarım arazilerinin yabancılara satışına izin verilmeyecek,
Su yönetimi, su havzalarını esas alan bütüncül bir yakla¬şımla oluşturulacak, sürdürülebilir su kaynakları yöneti¬miyle ekosistemlerin bütünselliği güvence altına alınacak,
Tarımsal su kullanımı yönetim, dağıtım, iletim boyutların¬da çağdaş tarım teknikleri ve demokratik ilkeler uyarınca yeniden yapılandırılacak,
Yılda 400 bin hektar olmak üzere 10 yılda 4 milyon hek¬tar tarım alanının sulamaya açılması sağlanarak, teknik ve ekonomik ölçütlere göre sulanabilir tüm tarım alanlarına su götürülmesi tamamlanacak, Sulama yatırımları henüz başlanmamış işler, proje hazırlık aşamaları, inşaat zorlukları, yatırım ve tesisler tamamlan¬dığında ortaya çıkacak enerji ve işletme maliyetleri gibi öl¬çütler gözetilerek belirlenecek bir strateji ve takvim içinde organize edilecek,
Beş yıl içinde, sulanabilen tarımsal alanların % 40’ının ka¬palı ve basınçlı sulama sistemleri ile sulanabilirliğini sağla¬yacak bir dönüşüm gerçekleştirilecek,
Küçük su kaynakları etkin bir biçimde değerlendirilerek tarımın hizmetine sunulacak,
Su kaynaklarımızın yönetimi ve halkımızın sağlığı, çevremi¬zin güvenliği ve iktisadi kalkınmamız öncelikleri çerçeve¬sinde tüm paydaşların ihtiyaçlarını gözeten katılımcı yak-laşımlarla yerüstü ve yeraltı su kaynaklarımızın gelişiminin Tarım ve Köyişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Çevre ve Orman Bakanlıkları ile bütünleşmiş bir yapıda planlanma¬sı, su kaynaklarımızın çeşitli amaçlara tahsisi, tahsisatın ruhsatlandırılması, kullanımın denetlenmesi, yerüstü ve yeraltı sularının nitelik ve niceliğinin gözlenmesi ve taşkın, kuraklık, kirlenme risklerinin yönetimi konularında görev¬lendirilecek özerk, düzenleyici ve denetleyici bir Su Kay¬nakları Yönetimi Örgütü kurulacaktır.
Enerji santralleri, sulama ve içme suyu depolama tesisle¬ri ve su iletim ana yapılarının proje, inşaat ve işletmesine odaklanacak, yatırımcılık yönü öne çıkarılarak etkinleştiril¬miş bir Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) yapısı reorganize edilecek, Sulama şebeke sahasına DSİ tarafından iletilen suyun dağıtım tesislerine, saha arazilerinin toplulaştırmasına ve bunların proje, inşaat ve işletmesine, gölet ve küçük su işlerine, taşkın koruma tesislerine ve toprak muha¬faza çalışmalarına odaklanacak, tarım topraklarının korunması ve su kaynaklarının tarımımızın hizmetine sunulmasını sağlayacak Toprak Su Genel Müdürlüğü yeniden kurulacak,
Sulama şebekelerinin işletme ve bakım sorumluluklarının devredildiği sulama kooperatifleri ve birlikleri, köy tüzel kişiliği, belediye, köylere hizmet götürme birliği gibi yerel yönetimlerden oluşan karmaşık yapının yerine, sulama tesisi işletmenin gereklerini yansıtan, sade, demokratik, bağımsız denetime açık, örgütlü yapılar ikame edilecek,
Sürdürülebilirlilik ilkesini esas alan entegre su yönetimi anlayışı temelinde çağımızın doğa koşulları ve gereksi¬nimlerini de dikkate alan bir Su Kanunu çıkarılacak,
Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun yanlış içe¬riği ve aksayan uygulama düzeni düzeltilecektir.

TARIMDA ÜRETİM PLANLAMASI, KENDİNE YETERLİLİK VE DIŞ TİCARETTE ÜSTÜNLÜK TE¬MEL HEDEFLERİMİZDENDİR.
Üretim deseni Türkiye ve dünyanın uzun erimli üretim – tüketim dengeleri değerlendirilerek planlanacak ve bu doğrultuda yönlendirilecek, talepte ortaya çıkan değişim¬lere cevap verebilecek bir esneklik, uygun araçlarla siste¬me kazandırılacak,
Yerel – bölgesel üretim desenlerinin ulusal üretim planla¬masının bir parçası olması sağlanacak, özendirici önlem¬lerle ulusal ve bölgesel tarımsal üretim planlaması yaşa¬ma geçirilecek,
Türkiye’nin temel bitkisel ve hayvansal ürünlerde kendine yeterliliği sağlanacak ve korunacak,
Tahıllarda ve baklagil ürünlerinde giderek düşen üretim potansiyeli yeniden canlandırılacak, artan nüfusun ihti¬yaçlarını dışa bağımlı olmadan karşılayacak bir verim – üretim artışı gerçekleştirilecek,
Ekolojik olarak çok uygun üretim koşullarının varlığına rağmen dışa bağımlılığın giderek arttığı pamuk, çeltik ve yağ bitkilerinde beş yıl içinde kendine yeterliliğin sağlana¬cağı politikalar uygulanacak,
Dünya tarım ticareti yapısında, özellikle ihracat sübvan¬siyonları, iç destekler ve pazara giriş temelinde ortaya çı¬kabilecek değişmelerden önemsiz etkilenebilecek ürünler saptanarak, bunların rekabet gücünün hızla yükseltilmesi¬ne yönelik uygulamalar devreye sokulacak,
Halen rekabet gücümüzün yüksek olduğu ürünlerin dış pazarlara girişinin kolaylaştırılması için gerekli yönetim ve finansman uygulamaları kararlılıkla gerçekleştirilecek,
Üretimde standart ve kalite hedefine odaklanılacak, üre¬tim maliyetlerinin uygun teknik – idari önlemlerle düşürül¬mesi yoluyla dış piyasalarda rekabet gücümüz artırılacak,
Ekolojik tarım ve seracılık özendirilecek, üretici haklarını teminat altına alan sözleşmeli üreticilik yapısı kurularak geliştirilecek,
Uygun ürünlerden işlenmiş gıda maddelerinde dünya markası yaratılmasına ve yerel tipteki lezzetlerin dünya pi¬yasalarına girmesine yönelik kamu – özel sektör işbirliği olanakları geliştirilecek, geleneksel ürünlerin uluslararası tescili gerçekleştirilecek,
Bölgesel koşullar dikkate alınarak, uygun ekim nöbeti sis¬temleri içinde bölgesel üretim potansiyeli çeşitlendirilip geliştirilecek, büyük üretim potansiyeli olan Güneydoğu Anadolu Bölgesinde giderek yerleşen mono-kültüre son verilecek poli-kültür geliştirilecek, besleyici değeri ve kat¬ma değeri yüksek, kolay yetişebilen yeni ürünler ekoloji¬mize kazandırılacaktır.

BİLGİ VE TEKNOLOJİYLE DONANMIŞ BİR TARIM YAPISI KURULACAKTIR.
Tarımda ar–ge hizmetlerinin, ülkelerin dünya tarımsal üre¬tim ve ticaretindeki yerini belirleyen temel etken olduğu bilinciyle, sektörde kamusal ve özel araştırma – geliştirme faaliyetlerinin artırılmasına özel önem verilecek,
Tarımsal teknoparklar kurularak bu kapsamda teknolojik gelişimi sağlama ve girişimciyi destekleme amaçlı fuar ve tanıtım çalışmaları yapılacak, üniversitelerin ve araştırma kuruluşlarının bilgi ve deneyimlerinin teknoparklar aracılı¬ğıyla çevre üreticileriyle paylaşılması sağlanacak,
Bitkisel ve hayvansal çoğaltım materyallerinin araştırma enstitüleri aracılığıyla geliştirilip üretilmesi ve uygun fi¬yatlarla ve zamanında çiftçiye ulaştırılmasını sağlanacak, çağdaş koşullarda çalışacak yapılar kurulacak ve araştır¬macılar özel ve esnek fonlarla desteklenecek,
Tarımda teknolojik sıçrama anlamına gelen uygulamala¬rı yaşama geçiren özel sektör ve tarım işletmeleri nitelikli desteklemelere tabii tutularak bu tür uygulamalar hızla yaygınlaştırılacak,
Teknik elemanla çiftçi arasındaki bağ, kamusal ve özel ta¬rımsal yayım ve danışmanlık hizmetleri ile etkin biçimde yeniden kurulacak,
İleri seracılık tekniklerinin yaygın kullanımı, tohumluk, gübre, ilaç ve verimliliği artırıcı diğer girdilerin rasyonel kullanımı ve kalitenin geliştirilmesi özendirilerek destekle¬necek, tarım sektörü modern işletmecilik yapısına kavuş¬turulacaktır.
TARIM İLE SANAYİNİN EŞGÜDÜM VE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE ÇALIŞMASI SAĞLANACAKTIR.
Tarım ve sanayi sektörü birbirine rakip değil, tersine bir¬birlerini destekleyerek gelişebilecek tamamlayıcı sektörler olarak değerlendirilecek,
Tarım ürünlerinin işlenerek katma değer kazandırıldıktan sonra iç ve dış pazarlara sunulması temel amaç olarak üstlenilecek,
Tarım sektörü ve sanayi sektörü arasında eşgüdüm ve iş¬birliği sağlanarak geliştirilecek,
Tarım sektörünün sanayi sektörünün ihtiyaç duyduğu hammaddeyi istenilen kalite, zaman ve uygun fiyatta sağ¬laması için gerekli önlemler geliştirilecek,
Tarımsal üretimi değerlendirecek, sağlıklı beslenme ve doğru gıda tüketimine katkı sağlayacak tarımsal sanayi desteklenecek,
Tarımsal sanayi sektöründeki atıl kapasitenin yeniden üre¬time kazandırılması için gerekli önlemler geliştirilecek,
Tarımsal sanayi tesislerinin ulusal – bölgesel – yerel arz ve talep dengesi gözetilerek sağlıklı bir planlama çerçevesin¬de gelişimi özendirilecek,
Tarımsal sanayinin kırsal faaliyetleri çeşitlendirici, katma değeri yükseltici ve istihdam sağlayıcı özelliklerinden ya¬rarlanılacaktır.
TARIM SEKTÖRÜ KIRSAL İSTİHDAM VE KAL¬KINMANIN SÜRÜKLEYİCİ GÜCÜ OLACAKTIR.
Üretim ve aydınlanmanın birlikte gelişeceğine ve sektör¬lerin birbirlerinin dışsallıklarından yararlanarak eşanlı ge¬lişeceğine olan inançla, sanayi ve hizmetler sektörünün istihdam emme kapasitesine paralel bir tarımsal istihdam dönüşümü planlanacak,
Nüfusun işgücüne katılım oranının düşük, genç nüfus ora¬nının yüksek, tarım istihdamının radikal olarak daraltılma¬sına rağmen yarattığı katma değere oranla fazla olduğu ülkemizde, iç ticaret hadlerinin tarım aleyhine geliştirilme¬si suretiyle köylünün adeta üretimden koparılarak köyün¬den kovulduğu vahşi süreçlere derhal son verilecek,
Bu çerçevede, küçük üretici yapısı, AB’ye üye ve Türkiye koşullarına benzer tarımsal – kırsal yapılar taşıyan Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi, örgütlenme temelinde yeniden yapılandırılacak, küçük üreticinin üretimden pazarlamaya kadar olan süreçlerde, örgütleri aracılığıyla verimli – ras¬yonel üretim yapıları ve tutumları oluşturmaları sağlana¬caktır.
Kırsal – tarımsal altyapı seferberliği yanında, ortak maki¬ne parklarının oluşturulması ve kullanımı, tarımsal enerji alanında açılımlar, taşıma ve enerji maliyetlerini en aza düşürecek şekilde kırsal – yerel – küçük tarımsal sanayi te¬sislerinde doğayla dost süreçlerde yüksek katma değerli işleme süreçlerinin inşası hedeflenecek,
Kırsal barınma koşullarının iyileştirilmesi, parçalı ve çok sayıdaki kırsal yerleşmeye sosyal devlerin temel hizmet¬lerinin etkinlikle götürülmesi; böylelikle köylerin boşalma¬sının önüne geçilmesi ve yaşayan bir tarım ekonomisi ya¬pısı içinde kırsal sosyolojinin ve kırsal peyzajın korunarak geliştirilmesi temel hedefimiz olacak,
Kırsal kalkınmayı sağlayacak politikaların oluşturulup uy¬gulanmasından, kurulacak Kırsal Dönüşüm ve Tarımsal Gelişme Kurumu (KDTK) sorumlu olacak, KDTK kapsamında, Türkiye’de her on köyde hizmet üret¬mek üzere ülke genelinde toplam dört bin adet Kırsal Dö-nüşüm Hizmet Birimleri (Dönüşkır) Kurulacak, Doğayla uyumlu yaşama alanları olarak, DÖNÜŞKIR birimlerinin dönüşümlerini gerçekleştirecekleri EKO KENT’ler oluşturulacak; EKO KENT’ler aynı zamanda yaşayan ekonomi ve gelişen sosyolojik yapıların mekanı olacaklardır.
TARIM SEKTÖRÜNÜN ODAĞINDA, ÜRETİCİ YANINDA KENTLİ TÜKETİCİ DE BULUNMAK¬TADIR.
Tarım sektörünün üretim yanını oluşturan üretici refahı ile birlikte, tüketim yanını oluşturan kentli tüketicinin ya¬rarları da gözetilecek,
Bu çerçevede tüketicinin uygun fiyatlı ve sağlıklı gıdalara erişim hakkı korunacak ve gözetilecek,
Zirai mücadele ilacı, hormon vb. girdilerin uygun doz, za¬man ve yöntemlerde kullanılmaması ile uygulama – hasat zamanı arasındaki bekleme süresine uyulmamasından kaynaklanan kalıntı sorunları mutlaka minimize edilecek,
Bu tip ürünlerin ruhsatlandırılması, satışı, denetimi vb. kurallar çağdaş ülkelerde örneklerine benzer şekilde ye¬niden yapılandırılacak,
İyi tarım uygulamaları ile kontrollü üretim, etiketten geriye izlenebilirlik sistemleri kurulacak,
Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetleri geliştirilecek,
Kurallara uygun üretim desteklemenin bir ön koşulu sa¬yılacak, üreticinin bu gerekleri yerine getirebilmesi için tarımsal danışmanlık hizmetleri kamu tarafından destek¬lenecektir.
Gıdaların, hammadde aşamasından başlayarak üretim, işleme, ambalajlama, depolama, nakliye, pazarlama, satış ve tüketim aşamalarında gıda güvenliğinin sağlanması ve gıdaların uluslararası standartlarda normlara ve hijyenik kurallara uyması için ülke genelinde gerekli kontrol me-kanizmaları ve etkin denetim koşulları gerçekleştirilecek, tarım üreticileri ve tarımsal ürünleri işleyiciler bu konuda eğitilecek, işletmelerin faaliyetleri bu koşullarda izne bağ¬lanacaktır.
Bu politikaları kurgulamak, geliştirmek ve uygulamak üze¬re, Zirai Mücadele Genel Müdürlüğü ve Gıda İşleri Ge¬nel Müdürlüğü kurulacaktır.
• TARIMA KORUMA, ÇİFTÇİYE
DESTEK SAĞLANACAK
Tarımsal desteklemeler verimlilik, rekabet üstünlüğü, üre¬tim planlaması, kaliteli üretim, depolama – ambalajlama – taşıma – işleme – pazarlama süreçlerinde etkinlik gibi somut hedeflere ulaşmanın bir aracı olarak değerlendi¬rilecek,
Pazara giriş önlemleri ile iç piyasanın korunması, iç des¬teklerle üretimin rekabet gücünün yükseltilmesi ve ihracat teşvikleri ile dış pazarlara açılmanın kolaylaştırılması, ta¬rımsal destekleme sisteminin temel unsurları olacak,
Tarımsal desteklemeler ürün, üretim bölgesi, verimlilik, kırsal kalkınma amaçları yönüyle bölgesel bazda ayrıştırı¬larak uygulanacak,
Tarımsal destekleme uygulamaları ve amaç arasındaki bağ sürekli sorgulanacak ve güncellenecek,
Tarımsal desteklemenin temel esası, üreticiyi üretken kıl¬mak suretiyle refahını artırmak olacak,
Önümüzdeki on yıllık süre boyunca her yıl tarımsal des¬teklemeye ayrılan kaynak Gayri Safi Milli Hasıla’nın en az yüzde 2’si olacak, Tarımsal destekler temel olarak fark ödeme, telafi edici ödeme, prim ve uygun içerik ve bileşimlerde doğrudan gelir ödemesi esasında gerçekleştirilecek,
Nitelikli doğrudan gelir desteğinde verimlilik, üretim planlaması ve bölgesel farklılıkların gözetilmesi hedefleri amaçlanacak,
Diğer destekleme araçlarında ise arz açığının kapatılması, gerekli durumlarda alternatif ürünlere yönelinmesi, tarım¬sal yapının modernize edilmesi, üretim – işleme – kalite sistemlerinin düzeyinin yükseltilmesi gibi hedefler söz ko¬nusu olacak,
Tarımsal destekleme politikaları kurulacak Tarımsal Destek¬leme Kurumu aracılığıyla kurgulanacak ve uygulanacak,
Tarımsal desteklemeler ile ilgili olarak Tarımsal Destekle¬me Çerçeve Kanunu çıkartılacaktır.
Tarımsal girdilerin ulaşılabilir olmasını sağlamak amacıyla, tarımsal üretimde kullanılan tohum, gübre, mazot, tarım ilacı gibi girdilerin piyasaları yeniden düzenlenecek,
Çiftçinin kullandığı mazottan Özel Tüketim Vergisi kal¬dırılacak,
Çiftçi, ürettiği her üründen hak ettiği bedeli ve primi zama¬nında alacak, ürünü elinde kalmayacak, bu sürece Ziraat Odalarının ve Kooperatif Birlikleri ile Üretici Birliklerinin katkı ve katılımları sağlanacak, Sebze Tohumu ve Sertifikalı Meyve Fidanı üreten özel ku¬ruluşlar desteklenecek,
Tarım Sigortaları Kanunu değiştirilerek yoksul çiftçilerin sigorta primlerinin tamamı devlet tarafından karşılana¬cak,
Ziraat Bankası, sadece bitkisel üretim, hayvancılık, balık¬çılık, ormancılık ve gıda sektörüne yönelik üreticilere ve tarımsal sanayi işletmelerine hizmet sunan kamu ihtisas bankacılığı anlayışına yöneltilecek,
Tarımsal kredilere uygulanan faiz oranlarının üreticiye yük olmayacak düzeye çekilmesi sağlanacaktır.
Toprak Mahsulleri Ofisi mali olanak, örgütsel doku ve altyapı açılarından güçlü bir alıcı ve müdahale kuruluşu niteliğinde yeniden yapılandırılacak ve etkin bir alım poli¬tikasıyla devreye sokulacaktır.
SÖZLEŞMELİ ÜRETİCİLİK YENİDEN
YAPILANDIRILACAKTIR.
Sözleşmeli Üreticilik ile talebe uygun üretim yapılması, teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması, üreticinin finans ve girdi sorununun azaltılması, ürünlere pazar ve fiyat gü-vencesi sağlanması amaçlanacak,
Üretici ve alıcıların hak ve çıkarlarını dengeli olarak koru¬yacak, yasal kurallara dayalı bir yapı oluşturulacak, Sözleşmeli üretim yapan çiftçinin, gönüllü kooperatifler çerçevesinde güçlendirilmesi hedef alınacaktır.
ÇİFTÇİNİN GİRDİLERE KOLAY VE
UCUZ ERİŞİMİ SAĞLANACAK:
Başta tohum ve hayvansal çoğaltım materyalleri olmak üzere, mazot, gübre, tarım ilacı, su, elektrik gibi üretimde kullanılan girdilerin üretim, dağıtım/iletim ve yönetim or-ganizasyonlarında kamusal işlevlere önem verilecek, he¬def belirleyerek özel sektör çalışmaları desteklenecek,
Girdi piyasalarındaki tekelleşme, rekabet ilkeleri doğrultu¬sunda tasfiye edilecek, tarımsal girdi piyasalarının küçük üreticilerin kolayca erişebilecekleri yapıda, üretim odaklı çalışması sağlanacak ve gerekli durumlarda tarımsal gir¬diye özel destekler sağlanacaktır.
PAZARLAMADA İLERİ ETKİN
YÖNTEMLER UYGULANACAK:
Üretici ve tüketici yararına çalışan, aracıların dışlandığı pazarlama kanalları kurulacak,
Sertifikalı depoculuk ve Depo makbuzu sistemi yerleşti¬rilerek, üreticinin ürününü her an paraya çevirebileceği, teminat olarak kullanabileceği, sertifikalı depolarda depo¬layıp fiyatın en uygun olduğu zamanda satabileceği bir yapı kurulacak,
Depo makbuzu uygulamasıyla, aynı zamanda üreticinin kısa süreli nakit ihtiyacı karşılanacak, kamunun üzerindeki finansman yükü azaltılacak, sanayicinin gelecekte ihtiyaç duyacağı standart tarımsal hammaddeye ulaşması sağla¬nacak,
Hal Yasası üretici ve tüketici lehine yeniden düzenlene¬cek, sistemde belediyelerin rol ve işlevleri ile vergileme güçleri gözden geçirilecek, sistemin kayıt altına alınması ve laboratuarlar arcılığıyla gıda güvenliğinin karşılanması hedef alınacak,
Ülkemizin fındık üretimindeki tekelci gücü, üreticinin re¬fahına ve ulusal ihracatımıza en üst düzeyde katkı sağla¬maya yönelik kullanılacak, Fındık Borsası’nın Türkiye’de kurulması hedef alınacak, üreticinin yabancı ithalatçıların uzantıları olan aracılara bağımlılığına ve aracılar tarafın¬dan sömürülmesine son verilecektir.

• TARIMDA ÖRGÜTLÜLÜK VE KURUMSALLAŞMA DESTEKLENECEK
Küçük üreticiye yönelik sömürü örgütlülük ile aşılacak, İç ticaret hadlerinin tarım aleyhine geliştirilmesi suretiyle köylünün adeta üretimden koparılarak köyünden uzaklaş¬maya mecbur kılındığı süreçlere derhal son verilecektir.
Tarımda verimliliği engelleyen küçük işletmelerin demok¬ratik kooperatiflerde örgütlenerek ürün ve emek verimlili¬ğinin arttırılması özendirilecek,
Küçük üretici yapısı, örgütlenme temelinde yeniden yapı¬landırılacak, küçük üreticinin üretimden pazarlamaya ka¬dar olan süreçlerde, örgütleri aracılığıyla verimli – rasyo¬237
nel üretim yapısı ve tutumu oluşturmaları sağlanacaktır.
Tarımsal Üretici Birliklerinin, AB Ortak Tarım Politikaları kapsamındaki desteklerin tarımımıza aktarılmasına etkin¬lik kazandıracak bir üretici örgütlenmesini hedef almaları özendirilecektir.
Devletin ve kamu tüzel kişilerinin Tarım Satış Kooperatifle¬ri ve Birliklerine mali destek sağlamasını engelleyen, koo¬peratifleri işleme süreçlerinden dışlayan Tarım Satış Koo¬peratifleri ve Birlikleri Kanunu kaldırılacak, bu kurumların güçlenmeleri ve gelişmeleri desteklenecektir.
Kooperatif ve Birliklerin depolama, soğutma ve taşıma sistemi kurmaları desteklenerek, özendirilecektir. Koope¬ratif dışındaki, birlikler gibi çiftçi örgütleri de desteklene¬cektir.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçinin tüm girdi ihtiyacı¬nı zamanında ve uygun fiyatla karşılar duruma gelmeleri amaçlanacaktır.
HAYVANSAL ÜRETİM ÖZEL BİR ÖNEMLE
DESTEKLENECEKTİR.
Halkın protein açığının kapatılması ve hayvansal üretimle uğraşan üreticilerin refah düzeylerinin yükseltilmesi için hayvancılık özel bir önemle desteklenecek ve geliştirilecek,
Mera ve ahır besiciliği yöre koşulları gözetilerek, etkin ve süreklilik içinde desteklenecek; düşük faizli Besicilik Des¬tek Kredisi uygulaması yaygınlaştırılacak, Giderek artmakta olan kırmızı et açığının mümkün oldu¬ğunca, koyun, keçi ve manda gibi sığır dışındaki diğer kay-naklardan karşılanmasına yönelik fenni besicilik de des¬teklenecek,
Kümes hayvancılığı, ipek böcekçiliği, arıcılık gibi faaliyet¬ler ile hayvansal ürünlere dayalı gıda sanayinin gelişmesi özendirilecek, arıcılık ve bal ihracatı özel teşviklerle des¬teklenecek; tavukçulukta sözleşmeli üretim düzene soku¬lacak, tavuk ihracat destekleri artırılacak,
Canlı hayvan, işlenmiş ve işlenmemiş et ürünleri niteliğin¬de yapılan kaçakçılık mutlaka önlenerek, halk sağlığıyla oynamak pahasına elde edilen haksız kazancın önüne ge¬çilecek,
Et veriminin artırılması için etkin önlemler alınacak, üreti¬len etin hijyenik kalitesi standartlar düzeyine ulaştırılacak;
Damızlık ve besi hayvancılığına yönelik ahırların fenni ve hijyenik olması için gerekli denetim sağlanacak,
Hayvan sağlığını koruma önlemleri, Uluslararası Cenevre Anlaşması normları içinde devlet sorumluluğu anlayışıyla sürdürülecek, Hayvan Islahı Kanunu’nun işlerliği sağla¬nacak,
Hayvan yetiştiricileri birlikleri desteklenecek,
Hayvancılığın kayıt altına alınma çalışmaları tamamlana¬cak; yüksek vasıflı kültür ırklarının soy kütüğü ve verim ka¬yıtlarının tutulmasında, ürünlerin pazarlanmasında görev üstlenecek Yetiştirici Birlikleri desteklenecektir.
Hayvansal üretimin yoğun olduğu yörelerimizde, merkezi köylerde sürekli veteriner hekim ve teknisyen barındıran birimler oluşturulacak,
Hayvancılık sektöründe demokratik kooperatifçiliğin geliş¬mesi desteklenecek,
Ziraat Bankası’nın hayvancılığa yönelik faaliyetleri etkin¬leştirilecek,
Hayvancılığı Geliştirme Genel Müdürlüğü kurularak, hayvancılık ile ilgili tüm uygulamalar tek merkezde topla¬nacak ve eşgüdümlenecektir.
• SU ÜRÜNLERİ POTANSİYELİ ÖNEMLE DE¬ĞERLENDİRİLECEKTİR.
Ülkemizin doğal koşullarının sağladığı tüm olanaklardan yararlanılarak, sürdürülebilir bir su ürünleri politikası oluşturulacak,
Deniz, tatlı su ve kültür balıkçılığının geliştirilmesi hedef alınacak, açık deniz balıkçılığı özendirilecek, balık rezerv¬lerini koruyucu ve geliştirici önlemler etkinleştirilecek,
Balıkçılığımızın, doğal yaşamı da dikkate alacak şekilde yetiştiricilik ve avcılık olarak birlikte desteklenerek gelişti¬rilmesi sağlanacak, Kültür balıkçılığı turizmi ve çevreyi engellemeyecek biçim¬de desteklenecek, çağdaş ülkelerin bu alandaki mevzuat ve uygulamaları dikkate alınacaktır.
Sektörde demokratik kooperatifçiliğin gelişmesi destekle¬necek,
Ziraat Bankası’nın su ürünleri kredi sistemi etkinleştirile¬cek ve düzeyi yükseltilecek,
Su Ürünleri Genel Müdürlüğü kurularak, sektörün tüm uygulamalarının tek merkezden yönlendirilmesi sağlana¬caktır.
ORMAN VE ORMAN KÖYLÜSÜ KORUNACAK, ORMAN İŞLETMECİLİĞİ GELİŞTİRİLECEKTİR.
Ormanların içinde veya bitişiğinde yerleşmiş olan orman köylülerinin kalkındırılması için Bölgesel Entegre Kırsal Kalkınma ve Ormancılık Projeleri geliştirilerek, sınırları belirlenecek orman alanlarının korunması ve işletilmesi orman köylüsüne ve kooperatiflerine bırakılacak,
Orman alanı dahilindeki verimsiz alanlar ormanlaştırıla¬rak veya orman vasfını kaybetmiş alanlar verimli tarımsal faaliyetlere açılarak, yöre köylüsü tarafından veya koope¬ratiflerce değerlendirilmeleri sağlanacak,
2B arazilerinde tarım yapan köylüye öncelik verilecek; ta¬rıma açık 2/B alanları, üretim planlaması koşullarına uy¬maları kaydıyla üzerinde tarım yapan orman köylüsüne, uzun süreli ve bedelsiz olarak tahsis edilecektir.
Orman köylüleri devletle sürekli davalı olma konumun¬dan kurtarılacaktır.
Köylü, geliri kendisine bırakılan orman alanlarını, sorumlu kamu kuruluşu yardımıyla koruyacak; ormanı korumayan orman alanından çıkartılacaktır.
Devlet, ormanların korunup gözetilmesinde, geliştirilme¬sinde ve yeni ağaçlandırma çalışmalarında, orman köylü¬leri ve kooperatifleriyle yakın işbirliği ve dayanışma içinde olacaktır.
Ormanların korunmasında, amenajman planları çerçeve¬sinde orman ürünü üretiminde, tohum ve fidan üretimi, ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon ve orman içi mera ıslahı çalışmalarında orman köylülerinden yarar¬lanılacaktır.
Orman tahdit ve kadastro işlemleri en kısa sürede tamam¬lanacak, kadastro yanlışları düzeltilerek, orman vasfını yi¬tirmiş olan toprakların orada oturmakta olan çiftçinin kul¬lanımına açılması sağlanacak,
Kesin bir zorunluluk ve önemli bir toplumsal veya eko¬nomik yarar olmadıkça ormanlık alanlar için izin ve tahsis verilmeyecek, sosyo-ekonomik önlemler alınarak orman¬dan usulsüz yararlanmanın ve her türlü işgalin önüne ge¬çilecek, Ormancılıkla ilgili kamu kuruluşu, çağdaş yönetime, ileri teknolojik olanaklara, gelirlerini artırabilen, yatırımlarını gerçekleştirebilen, kaynakları etkin ve verimli değerlendi¬rebilen bir yapıya kavuşturulacaktır.
ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR ULUSAL ENERJİ POLİTİKASI
Ulusal Enerji Politikamızın temel amacı enerjinin gelişme ve refahın artırılmasında belirleyici konumunun bilinciyle, enerji talebinin ulusal kaynaklara öncelik verilerek yeterli, kaliteli, kesintisiz, ekonomik ve çevreye duyarlı bir şekilde karşılanması, bu amaçla her türlü teknik ve teknolojinin kullanılması ve geliştirilmesidir.
Uzun vadeli ulusal enerji tedarik sunum planı ha¬zırlanacak: Enerji üretimi ve tedariğinde yeterlilik, ulusal kaynaklarımıza öncelik temel politika olacak, Uzun Vadeli Ulusal Enerji Tedarik Planı geliştirilerek, uygulamaya ko¬nulacaktır.
Ulusal kaynaklara öncelik: Enerji talebinin, kesintisiz ve kaliteli olarak karşılanmasında, başta yurtiçi hidrolik ve kö¬mür kaynaklar ile, jeotermal, güneş, rüzgar enerjisi, biyo¬kütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından daha büyük oranlarda yararlanılacaktır. Türkiye’nin kendi kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirmesi ve işletebilmesi sağla¬nacaktır.
Enerji sektöründe stratejik planlama: Enerji sektörün¬de üretim, iletim, dağıtım, dönüşüm ve depolama alanla¬rında her türlü yatırım faaliyetleri bütüncül bir “Stratejik Planlama” anlayışıyla ele alınacak ve “Enerji Sektörü Ana Planı” hazırlanacaktır. Ulusal enerji politikaları;
Gelişmenin, sanayileşmenin ve kentleşmenin yaratacağı enerji talebini her dönemde, yeterli miktar ve kalitede, ucuz ve güvenilir koşullarda, ülke ve kullanıcı için en eko¬nomik şekilde, doğayı tahrip etmeden, çevre dostu anla¬yışla kesintisiz olarak karşılayacak,
Kaynak ve temin yeri açısından, dengeyi, çeşitliliği ve ve¬rimliliği gözetecek,
Dışa bağımlılığı asgari seviyeye indirecek aşılması bakımın¬dan, teknoloji ve arz çeşitlendirilmesine olanak tanıyan, güvenilir bir enerji arz yapısı oluşturacak, yeterli yedeğe sahip, güvenilir, entegre bir sistemi öngörecek,
Her türlü teknoloji ve kaynağı değerlendirecek, alternatif yatırım ve finansman modellerini hayata geçirecek,
Sürdürülebilir kalkınma ilkelerini gözetecek bir anlayışla kamu otoritesi eliyle oluşturulacak ve kısa, orta, uzun va¬deli sunum planları ile desteklenecektir.
Sektörde ulusal çıkar ve kamu yararı egemen kılına¬cak: Sosyal devlet anlayışımızın bir gereği olarak enerji¬nin kamu hizmeti niteliği düzenlemelere ve uygulamalara yansıtılacaktır. Enerji konusunda, dış dünya ile ilişkilerde ulusal çıkar; iç piyasa düzenlemelerinde de kamu yararı ile ekonomik ve teknolojik etkinliği ön planda tutan bir an¬layış temel alınacaktır. Devletin düzenleyici fonksiyonları ile rekabet ortamının geliştirilmesi arasındaki denge gözetilecek; enerjinin dü¬şük fiyatlarla, kolay ulaşılabilir olması, arz güvenliğinin sağlanması amacıyla kamu yatırımlarının önü açılacaktır.
Tüm bu koşulların yerine getirilmesi ve politikaların uy¬gulanmasına rağmen, enerji arzında kısa ve orta vadede doğabilecek yetersizlikleri önlemek amacıyla, zorunluluk durumunda, dış kaynaklardan beslenecek tesislerin dev¬reye sokulması sağlanacaktır.
Üretimden tüketime kadar bütün aşamalarda, enerji kay¬naklarının uygun teknolojilerle, verimli ve ekonomik şekil¬de kullanılması sağlanacak, çevre dostu temiz enerji ve enerji tasarrufuna yönelik projeler desteklenecektir.
Kamunun yanı sıra özel sektörün de, Enerji Sektörü Ana Planı” çerçevesinde doğru finansman modelleriyle reka¬bet ortamında enerji üretimine katılması özendirilecektir.
Kaynak çeşitliliğini ve arz güvenliğini sağlamak amacıyla orta vadede, elektrik enerjisi üretimi içinde doğal gazın payının düşürülmesi hedef alınacak, doğal gaz yakıtlı yeni projeler bu anlayışla değerlendirilecektir.
Elektrik enerjisinde puant yük ihtiyacının karşılanmasında pompaj depolamalı hidrolik santrallerden yararlanılması Enerji Sektörü Ana Planı kapsamı içine alınarak değerlen-dirilecektir.
Enerji piyasalarında toplumsal refahın artırılması ama¬cıyla rekabetin tesis ve korunmasına önem verilecektir. Enerji sektöründe bilgiye ulaşım şeffaflaştırılacak; piyasada hâkim şirketlerin konumlarını kötüye kullanmaları önlenecek, tüketiciler de piyasa oyuncuları olarak piyasa organizasyonuna dahil edilecektir.
MİLLİ ENERJİ KURULU (MEK) oluşturulacaktır. Ulus¬lararası enerji politikalarının ve enerji fiyatlarının gelişim eğilimlerinin izlenmesi, ulusal güvenlik kavramlarının ve dış ilişkilerin bu gelişmelerle ilişkilendirilmesi gibi konu¬larda ortak politika önerileri sunacak Cumhurbaşkanına bağlı Milli Enerji Kurulu oluşturulacaktır.
Ülkemizin enerji köprüsü olma özelliği değerlendiri¬lecek: Ülkemizin, Avrupa ile Orta Asya, Kafkaslar ve Orta Doğu ülkeleri arasında bir enerji köprüsü ve terminali ol¬ması için jeopolitik ve ekonomik çıkarları birlikte değer¬lendiren bütüncül stratejiler uygulamaya konulacak, ülke-mizin jeo-stratejik konumu ulusal çıkarlarımıza en uygun şekilde değerlendirilecektir. Türkiye üzerinden geçecek petrol ve doğal gaz boru hatlarıyla ilgili uluslararası ant¬laşmalar yapılırken ülkemizin enerji ihtiyacının karşılan¬ması öncelikle göz önünde bulundurulacaktır.
Kamu elektrik sektörü yeniden yapılandırılacaktır. Elektrik enerjisinin üretim, iletim ve dağıtımında faaliyet gösteren kamu şirketleri, yönetim ve yatırım planlamala¬rında eşgüdüm ve tasarrufun sağlanması amacıyla bütün¬cül bir bakış açısıyla yeniden yapılandırılacaktır.
EÜAŞ, TEDAŞ, TETAŞ gibi mevcut kuruluşlar faaliyetlerin¬de ve yönetimlerinde özerk olacaklardır. Kamu ve özel kesim üretim şirketlerinin büyük müşterile¬rin dışında satışlarını toptan ve perakende satış şirketleri aracılığı ile yapmaları esas alınacaktır.
Kamu ve özel üretim şirketleri iletim ve dağıtım şirketleri ile hiçbir şekilde ortaklık kuramayacaklardır.
Kamu özel işbirliğine dayalı santrallerde kurumsal ve yö¬netsel hakimiyetin kamuda olması koşulu aranacaktır.
Doğal tekel olan kamu iletim kuruluşu TEİAŞ kamu kuru¬luşu olma vasfını koruyacaktır.
Denge Uygulama Yönetmeliği (DUY) yeniden düzenle¬necek, üreticiler üretimlerinin en fazla yüzde 25’ini spot piyasada satabileceklerdir. İhalelerde çoklu fiyat uygula¬masına esas olacaktır.
Kamu ve özel şirketler EPDK’dan lisans almak şartı ile da¬ğıtım hizmeti yapabileceklerdir.
Enerji piyasasını düzenleme ve denetleme rejimi etkin ve işlevsel bir yapıya kavuşturulacak ve Enerji Piyasası Denet¬leme Kurulu (EPDK) yeniden düzenlenecektir.
Büyük depolamalı hidrolik santralleri kamu işlete¬cek: Elektrik piyasasında serbestleşme tam olarak gerçek¬leşmeden sektörde herhangi bir özelleştirme girişiminde bulunulmayacaktır. Büyük depolamalı hidroelektrik sant¬raller kesinlikle özelleştirme kapsamına alınmayacak, arz güvenliğini sağlamak için kamunun elindeki santrallerin öncelikli olarak işletilmesi planlanacaktır. Elektrik Üretim A.Ş’nin (EÜAŞ), piyasada özel üretim şirketleri ile eşit şart-larda yeralması sağlanacaktır.
DSİ güçlü ve aktif yapıya kavuşturulacak: Devlet Su İşleri (DSİ) özerk bir kurum haline getirilecek, tarımsal su¬lama enerji üretiminde kullanılan su kaynakları ve içme suyu kaynaklarının enerji çevre ve tarım bakanlığı ile en¬tegre planlanmasını sağlayacak etkin bir yapıya kavuştu¬rulacaktır. DSİ’nin yatırım yapmasının önündeki engeller kaldırılacak rezerv barajların oluşturulması için yeni bir strateji belirlenecektir. Hidrolik kaynak yatırımlarını hızlan¬dırmak için, “su kullanım hakkı” anlaşmalarının yapılmasını hızlandıracak önlemler alınacaktır. Su kullanım anlaşma¬larından elde edilen gelirler enerji, sulama ve içmesuyu yatırımlarında kullanılacaktır.
NÜKLEER ENERJİ DÜZENLEME KURULU (NEDK)
Kurul nükleer enerjinin her tür ithalat ve yatırım faaliyetle¬rini koordine edecek, izne bağlayacaktır.
Nükleer enerjiye kategorik olarak karşı olunmayacak, an¬cak yıllardır değerlendirmesi sürdürülen nükleer santral projelerinin nihai kararından önce nükleer atıkların gü¬venli bir şekilde saklanması sorunun çözümü dikkate alı¬nacaktır.
Enerji arz güvenliğinin artırılması kaynak çeşitliliği ve nük¬leer disipline alışılması açısından Türkiye’de nükleer ARGE faaliyetlerine önem verecek, yakıt ve atık teknoloji¬leri açısından her tür akademik ve uluslararası işbirliğine gidilecektir.
Türkiye atom enerjisi kurumu (TAEK) yeniden ya¬pılandırılacak: TAEK, denetilemeye odaklanacak, bu amaçla denetim ve eğitim görevleri birbirinden ayrılacak şekilde yeniden yapılandırılacaktır.
Botaş yeniden yapılandırılacak: BOTAŞ’ın ithalat sınır¬laması kaldırılacak, gerçekleşmeyen kontrat devirleri iptal edilecek, BOTAŞ’ın yurtiçine getirdiği gazdan miktar devri yapılabilecektir. Bu kapsamda;
Doğal gazla ilgili kurumların çalışmaları şeffaflaştırılacak, bilgilerin yaygınlaşması, herkesçe erişilebilir ve kullanıla¬bilir olması sağlanacaktır. Doğal gaz temin politikalarının belirlenmesinin her aşamasında şeffaflık sağlanacak, ka¬muoyu bilgilendirilecek,
Doğal gazda tek bir ülkeye bağımlılığın azaltılmasına yö¬nelik çalışmalar yürütülecek, arz kaynaklarının çeşitlendi¬rilmesi hedef alınacak,
Bu kapsamda BOTAŞ’ın; Nabucco gibi uluslararası proje¬lerde yer alabilmesi, fazla gaz arzını Yunanistan üzerinden İtalya’ya, Bulgaristan, Romanya Macaristan, Avusturya üzerinden Orta Avrupa’ya ulaştırmayı öngören projeleri yürütmesi desteklenecektir.
Yenilenebilir enerji kaynakları geliştirilecek: Ülkemi¬zin jeotermal, güneş, rüzgar enerjisi, biokütle gibi yeni¬lenebilir enerji potansiyelinin hızla değerlendirilmesi des¬teklenecektir. Bu kapsamda;
AB’nin öngördüğü yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanım oranlarına ulaşabilmek için politikalar yaşama geçirilecektir.
Güneş enerjisi santrallerinin yapımı ile iklimlendirme ve soğutma sistemlerinde güneş enerjisi kullanımı için yeni sistemlerin geliştirilmesi özendirilecek,
Enerjinin verimli kullanılmasına önem verilecek: Enerji verimliliği, enerji politikasının vazgeçilmez ve ötele¬nemez bir unsuru olarak ele alınacaktır. Enerjinin verimli kullanılması, bütün iktisadi sektörleri ilgilendiren entegre bir yaklaşımın egemen kılınmasıyla sağlanacaktır. Sanayi¬de, ulaşımda ve bina sektörlerinde enerjinin daha verimli kullanılmasına yönelik eylem planları geliştirilecek ve ey¬lem planı hedeflerine ulaşılması için gereken kaynak ay¬rılacaktır. Sanayide buhar ve elektriğin birlikte üretilmesi teşvik edilecektir.
Halkın ısınma ihtiyacı koşulsuz sağlanacak: Halkın ısınma ihtiyacı için gerekli enerji kaynakları ekonomik ko¬şullarda, zamanında ve yeterince sağlanacaktır.
Enerji ekipmanları üretimi sanayi desteklenecek: Santral türbinleri, güneş kollektörleri ve panel üretimleri ile rüzgar enerjisi türbinlerinin imalatı gibi sanayi üretimi özendirilecek, yerli ekipman kullanılacak projelere öncelik tanınacaktır.

MADENLER VE DOĞAL KAYNAKLAR
CHP, doğal kaynakların, madenlerin ve su kaynaklarının ulusal çıkarlar ve toplum yararına, ekonomik kriterler ve çevreye duyarlılık ilkeleri çerçevesinde, en rasyonel ve ve¬rimli şekilde değerlendirilmesini sağlayacaktır Bu çerçe¬vede;
Madencilikte ulusal politika: Madencilik sektöründeki yabancılaşma sınırlandırılacak, doğal kaynaklarımıza sa¬hip çıkılarak, kamu ve özel sektörün işbirliği içinde ciddi, tutarlı bir ulusal madencilik politikası hayata geçirilecek¬tir. Madencilik sektörünün tüm alt sektörlerinde üretimi arttırmayı ve sektörün ülke sanayisi ile entegrasyonunu sağlamayı hedefleyen kısa, orta ve uzun dönemli stratejik planlar “Ulusal Madencilik Politikası” temelinde geliştiri¬lerek uygulanacaktır. Bu çerçevede, sanayi sektörleri ile entegre çalışacak kamu ya da özel madencilik projeleri, öncelikle teşvik edilecektir. Politikaların yapımına ve uygu¬lamasına konu ile ilgili tarafların katılımı sağlanacaktır.
Madencilikte atılım sağlanacak: Doğal kaynaklarımı¬zın aranması, çıkarılması ve üretimlerinin artırılmasına hız verilecek, sektörde yatırımların, hazırlanacak ulusal ma¬dencilik sektörü planlarıyla uyumlu olmasına özen göste¬rilecek, teknolojik değişimin sağlanması için gerekli özen¬dirici önlemler alınacaktır.
Madencilikte toplulaştırma sağlanacaktır: Küçük öl¬çekli maden sahalarındaki maden üretimleri toplulaştıra¬rak ekonomiye kazandırılacaktır.
Maden aramacılığında derin sondajlara geçilecektir: Bazı teşvik mekanizmalarının geliştirimesi ile derin son¬dajlı maden aramaları özendirilecektir.
Maden arama ve yatırım izinlerine etkin denetim: Madencilikte arama ve yatırım izinlerinin önündeki bürok¬ratik engeller kaldırılacak, süreçte saydamlık sağlanacak, sektörde etkin ve özerk bir kamu denetimi uygulanacak, maden sahaları için verilen ruhsatlarda yer alan işletmeye geçiş sürelerine uyulacak, süresinde işletmeye geçmeyen madenlerin ruhsatları iptal edilecektir. Ruhsat ticareti ve spekülasyonlarının önlenmesi bakımından madencilik ya¬pacak gerçek ve tüzel kişilerde teknik ve mali yeterlilik ara¬nacaktır. Arama faaliyetleri,kamu denetiminde ve mutlaka rasyonel bir stratejik plan çerçevesinde yürütülecektir.
Madencilik sektöründe pazar araştırması yeniden ele alınacaktır: Gerek mevcut gerekse gelişen pazarla¬rın yakından takip edilerek değişikliklere uygun stratejiler belirlenecektir.
Madencilik sektöründe insan kaynakları geliştirile¬cektir: Madencilik sektöründeki eğitim ve öğretim konu¬su yeniden ele alınacak, Sektörün gereksinim ve beklenti¬leri gözetilerek ve üretime yönelik eğitim esas alınacaktır.
Madencilik sektöründe, çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılacaktır: Madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına ya da yenilenme¬sine yönelik önlemlerin alınacaktır.
Yerel halkın onayını almamış hiçbir ekonomik giri¬şimin ülkeye yarar getirmesi beklenemez: Madencilik sektörüne ilişkin alınacak kararlarda ilgili yöre halkının da katılımı sağlanacaktır.
MTA yeniden yapılandırılacak: MTA’nın etkin ve özerk bir yapı içinde arama faaliyetleri yapabilmesi, kamu-özel sektör işbirliği ile uluslararası arama faaliyetini yürütebile¬cek bir yapıya kavuşturulması sağlanacak,
Türkiye kömür işletmeleri (TKİ) yeniden yapılandı¬rılacak: TKİ etkin, özerk yapıya kavuşturulacak, kamuya ait kömür arama ve işletme sisteminin TKİ altında örgüt¬lenmesi yeniden sağlanacak, TKİ, araştırma, üretim ve ürün işleme faaliyetlerinde bulunabilecek, bunun için yerli ve yabancı sermaye ile ortaklık tesis edebilecek bir yapıya kavuşturulacak,
TKİ’ye uluslararası normlarda labaratuar şartları sağlanacaktır: TKİ’nin uluslararası ve AB normları içinde akredite olan kamu otoritesinden kömür analiz hazırlama labaratuarları kurulacaktır.
Linyitte yeni teknolojiler uygulanacak: Linyitlerimizin gazlaştırma yoluyla değerlendirilmesi için araştırmalar hızlandırılacak, yurt dışında uygulanmakta olan teknoloji¬lerin ülkemize uyum olanakları değerlendirilecektir.
Yer altı zenginliklerinin hammadde olarak ihracı yerine madenlerin işlendikten sonra ihracını özendirecek ön¬lemler alınacaktır. Yer altı zenginliklerimiz işletilirken çevresel tahribatı önleyecek tedbirler alınacak ve titizlik¬le uygulanacaktır.
Bor enstitüsü yeniden yapılandırılacak: Enstitü, sa¬dece yayın üreten bir yapıdan kurtarılarak, ciddi bir araş¬tırma merkezi, teknolojik yatırım ve üretim faaliyetlerinde bulunabilecek, yerli ve yabancı sermaye ile işbirliği yapa¬bilecek bir yapıya kavuşturulacaktır. Bu kapsamda;
Bor ve toryum gibi ülkemizin yeraltı zenginliğini oluşturan doğal kaynakların hidrojenin enerji üretiminde kullanımı konusunda, dünyada hızla gelişmekte olan ileri teknoloji¬lerin araştırılıp geliştirilmesi ve ülkemize aktarımı için ulu¬sal bir strateji oluşturulacak,
Türkiye borda dünyanın önder ülkesi konumuna taşına¬cak, başta bor olmak üzere maden kaynaklarımızın üreti¬minde olabildiğince nihai ürüne yönelerek, daha yüksek katma değerli ihracat yapılması hedef alınacaktır.
HIZLI, GÜVENLİ, EKONOMİK, ÇAĞDAŞ
ULAŞIM
ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ PLANLI VE DENGELİ BİR ULAŞIM SİSTEMİNİ KURMAKTIR
Ulaştırma sektörünün eksikliklerinin giderilmesi, tekno¬lojik gelişimin sürdürülmesi, ulaştırma altyapısının toplu taşımacılığa öncelik verilerek tamamlanması öncelikli hedefimizdir. Bu anlayışla;
Ulusal ulaşım master planı yapılacak: Kara, deniz, hava ve demiryolu ulaşım ağlarında dengeli, etkin, verimli bir planlama, eşgüdüm ve yönlendirme gerçekleştirile¬cektir. Toplumsal ve ekonomik önceliklerimize, ihtiyaçlara, ulaşım sistemlerindeki gelişmelere göre yeni bir “Ulusal Ulaşım Master Planı” yapılacak; tüm yeni yatırımlar bu plan bütünlüğü çerçevesinde uygulanacaktır. Bu kapsam¬da;
Ulaştırmada çağdaş, etkin bir yapılanma gerçekleştirile¬cek, ulaştırma sisteminin, dengeli, hızlı, güvenilir, ekono¬mik, kolay erişilebilir ve çevreye duyarlı bir anlayışla geliş¬mesi hedef alınacaktır.
Sektörle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar arasında eşgüdüm ve işbirliği sağlanacaktır.
Trafik kazalarının azaltılması için karayolu alt yapısı iyileşti¬rilecek, etkin denetim ve gerekli eğitim gerçekleştirilecek¬tir.
Yurtiçi yolcu taşımalarında havayolu ve demiryolu ulaş¬tırmasının, yurtiçi yük taşımalarında ise demiryolu, de¬nizyolu ve boru hattı ulaştırmasının payı arttırılacaktır. Taşımacılıkta karayolu ulaştırmasının toplamdaki payının azaltılması, hedef alınacaktır.
Her kent merkezine ve önemli turizm merkezlerine hava ulaşımı sağlanacak ve bu konudaki altyapı yetersizlikleri hızla giderilecektir. Önemli sanayi ve turizm merkezleri¬mizin yurt dışı uçak bağlantısı öncelikle temin edilecektir.
Kara ve demiryollarında tehlikeli madde taşımacılığı disip¬lin altına alınacaktır.
Her köye, her stratejik noktaya güvenli ve ekono¬mik ulaşım: Ülkemizin her köyüne ve beldesine, her mevsim güvenli bir şekilde ulaşılabilmesini sağlayacak karayolu ağının tamamlanmasına öncelik verilecektir. Ka¬rayolu şebekesi uluslararası standartlara kavuşturulacak, ülkenin gelişme aksları ve merkezleri yurtdışı çıkış kapıla¬rına ekspres yollarla bağlanacaktır. Bölünmüş yol yapım¬ları, güzergahların trafik değerleri dikkate alınarak ve bir ağ bütünlüğü kavramı çerçevesinde yürütülecek, başta bölünmüş yollar olmak üzere günde 1.000 aracın üzerin¬de ağır taşıt trafiği bulunan karayolu güzergahları asfalt beton (BSK) kaplamalı hale getirilecektir.
Demiryollarına sahip çıkılacak: TC Devlet Demiryolla¬rının (TCDD) özelleştirilmesine yönelik çalışmalar durdu¬rulacak, demiryolu şebekesi geliştirilecek, hızlı demiryolu şebekeleri yaygınlaştırılacaktır.
TCDD çağdaş bir işletme olarak yeniden yapılandırılacak¬tır.
Tüm önemli limanlarımızın demiryolu bağlantıları tamam¬lanacak, blok tren uygulaması geliştirilecektir.
Başta metropoller olmak üzere tüm büyükşehirler ve bü¬yük kent merkezlerinde metro ve raylı ulaşım sistemleri, orta ölçekli kentlerimiz için metrobüs gibi alternatifler ge¬liştirilecek, raylı sistemlerin elektro-mekanik donanımları¬nın ülkemizde üretilmesi hedef alınacaktır.
Mevcut demiryolu şebekesinden azami düzeyde fayda¬lanılmasını sağlayacak olan iltisak hatları tamamlanacak, hat yenilemeleri ve sinyalizasyon çalışmaları başta olmak üzere yapılacak iyileştirmelerle şebekenin verimli kullanı¬mı sağlanacaktır. Başlıca kentlerimiz, özellikle sanayi böl¬gelerimiz demiryolu ulaşımına kavuşturulacaktır.
İstanbul’un Marmara bölge çevresi ile olan ulaşım bağı “hızlı demiryolu” örgüsüyle etkin, güvenli, süratli ve eko¬nomik bir yapıya kavuşturulacaktır.
Deniz ulaştırması yeni bir bakış açısıyla yönlendiri¬lecektir: Türkiye “yük taşıtan değil, yük taşıyan” ülke ko¬numuna getirilecektir. Dış deniz taşımacılığının artırılması, Kabotaj Taşımacılığında Koster Filosu geliştirilecek, Kara¬deniz ve Doğu Akdeniz’de etkili bir filonun meydana geti¬rilmesi hedef alınacaktır. En geç 10 yıl içinde deniz yolu ile taşınmakta olan yüklerimizin yüzde 50’sinin milli bayraklı gemilerimizle taşınır hale getirilmesi hedef alınacaktır.
Liman altyapısı geliştirilecektir: Önümüzdeki 10 yıllık dönem içerisinde limanlarımızdaki toplam konteyner el¬leçleme hacmi 20 milyon TEU’ya çıkarılacaktır. Bu çerçe¬vede, Saroz Limanının yapımı projesinin yanı sıra, Mersin, Çandarlı ve Marmara Denizi limanlarındaki konteyner ter¬minalleri tevsii edilecek, iskeleler büyük ölçekli konteyner gemilerinin yanaşmasına uygun hale getirilecektir. Liman¬larımızın toplam kapasitesi de 10 yıllık süre içerisinde 100 milyon ton arttırılacaktır.
İstanbul ve İzmir’de çevrekoşulları, bölge altyapısı göz önüne alınarak aynı anda on geminin yanaşacağı kruva¬ziyer limanları oluşturulacaktır. Mevcut limanların kruva¬ziyer gemilerinin ihtiyaçlarına uygun olarak iyileştirilmesi sağlanacaktır.
Kabotaj hattında gemi ve yük taşımacılığına uygun gemi tipleri ve elverişli hatlar belirlenerek ve gerekli destek veri¬lerek yatırımlar gerçekleştirilecektir.
Saroz körfezi bölge ülkelerine bağlanacak: Taşımacı¬lığın yükü boğazların üzerinden alınacak; Marmara Bölge¬sinden ve Karadeniz ülkelerinden gelecek yük demiryolu bağlantısı ile Kuzey Marmara’da Saroz Körfezine açık ola¬rak konuşlandırılacak çağdaş donatılı yeni mega limana aktarılacak, Saroz limanı ile tüm bölge ülkeleri arasında ekonomik ve güvenli ulaşım sağlanacaktır.
Hava yolu ulaşımı sürdürülebilir bir yapıya kavuş¬turulacaktır: Hava alanlarımızın pist, apron ve terminal binası yetersizlikleri ve ILS cihazı eksiklikleri süratle ta¬mamlanacaktır. Uçak adedindeki hızlı artışa paralel olarak yeterli niteliklere sahip pilot ve kabin görevlisi temini ile bakım hizmetlerinin geliştirilmesine önem verilecektir.
Başlanıp yarım bırakılmış havaalanlarının süratle ta¬mamlanması sağlanacak, ihtiyaç duyulan yerlerde as¬keri havaalanlarından sivil amaçlarla da yararlanılması hedeflenecektir.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, sektörde güvenlik, ve¬rimlilik ve rekabet alanlarında gerçek anlamda düzenleyi¬ci, denetleyici ve özerk yapılı birim olarak işlev verebilmek üzere yeniden yapılandırılacak ve başta kalifiye personel olmak üzere gerekli altyapıya kavuşturulacaktır.
Havayolu kargo taşımacılığında büyük bir atılım yapıla¬cak, İstanbul Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen, İzmir, Antalya, Bursa Yenişehir, Tekirdağ Çorlu havaalanları Bal¬kanlar, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’nun hava kargosu ak¬tarma ve dağıtım merkezi haline getirilecektir.
Türkiye bölgenin lojistik merkezine dönüştürülecek: Balkanlar ve Orta Doğu’nun bölgesel aktarma ve dağıtım üssü olması gereken ülkemizin, bu konuma erişebilmesi için lojistik merkezleri hayata geçirilecek, büyük üretim ve tüketim merkezlerinde lojistik merkezleri oluşturulacaktır.
Toplu taşımacılığa önem verilecektir: Başta metro¬poller olmak üzere büyükşehirler ve büyük kent merkez¬lerinde, o kentin özelliklerine göre, denizyolu, metro ve raylı ulaşım sistemleri, orta ölçekli kentlerimiz için çağdaş ulaşım altarnetifleri geliştirilecek, raylı sistemlerin elektro-mekanik donanımlarının ülkemizde üretilmesi hedef alı¬nacaktır.
Türkiye kıyıları master planı: Ülkemiz kıyılarının yanlış ve gelişigüzel kullanımını önlemek, denizciliğin planlı, ve¬rimli ve doğal yaşamı da dikkate alarak geliştirilmesi ama¬cıyla, denizcilik sektörünün tüm bileşenlerini kapsayacak bir Kıyı Master Planı hazırlanacaktır. Karadeniz, Ege ve Akdeniz limanlarına düzenli olarak feribot seferleri konu¬lacak ve tarifeli yük seferlerina başlanacaktır. Yeni limanların, tersane bölgelerinin, turizm bölgelerinin, balık çiftliklerinin, yat demirleme yerlerinin, yat çekek ve bağlama yerleri ile marinaların, kruvaziyer limanların ve fabrikaların Kıyı Master Planı dahilinde kontrollü olarak yapılması sağlanacaktır.
Gemi inşa sanayine destek olunacak: Gemi inşa sanayi¬nin, taşımacılık hizmetlerinin, limanların koşul ve olanak¬larının dengeli bir çerçevede geliştirilmesi hedef alınacak; 10 yıllık bir stratejik planlama ile denizcilik üniversiteleri ve denizcilik meslek okullarının sayısı arttırılarak gerekli sayıda zabitan eğitimi sağlanacak, sektörün eleman ve kalifiye personel ihtiyacına yönelik hizmet içi eğitim yay¬gınlaştırılacaktır.
Deniz ticaret filomuzun yenilenmesi ve kapasitesinin artı¬rılması için özel girişimciler özendirilecek, kolaylıklar sağ¬lanacak ve yabancı bayrağa kaçış önlenecek, Türk Deniz Ticaret Filosu desteklenecektir. Bu kapsamda;
Çevrenin korunmasına özen içinde yeni tersaneler kuru¬larak, halen yüzde iki düzeyinde olan dünya toplam gemi üretim kapasitesi içindeki payımızın 10 yıl içinde üç kat ar¬tırılması, yerli girdi oranının kısa sürede yüzde 70’in üze¬rine çıkarılması,
Sektörde alt imalat dallarında AR-GE faaliyetleri ile uz¬manlaşmanın geliştirilmesi, çağdaş teknoloji ve donanı¬mın sektöre aktarılması, üretim sürecinde kalite kontrol ve iş yeri güvenliğinin etkinleştirilmesi, Gemi ve yat imalat sektöründe alt işveren sisteminin İş Kanununa uygun olarak uygulanması ve etkin olarak de¬netlenmesi,
hedef alınacaktır.
Denizcilik Bakanlığı oluşturulacak: Denizcilik sektörü kapsamındaki tüm faaliyetlerin (gemi yapımı, deniz ulaş¬tırması, deniz ürünleri işletmeciliği) eşgüdüm ve etkinlik içinde yönlendirilmesi sağlanacaktır.
Devlet, denizcilik sektöründe genel politikaları belirleyici, yönlendirici, sektöre yeni boyutlar kazandırıcı, iç ve dış deniz ulaştırmasında sorunları çözümleyici rol oynaya¬cak, sektörde yer alan odalarla yakın dayanışma ve işbirli¬ği içinde olacaktır.
HEDEFİMİZ: “TURİZMDE YENİ ATILIM”
TURİZM, “SOSYO-EKONOMİK GELİŞME, KALݬTELİ YAŞAM VE DÜNYA İLE BULUŞMA” KAY¬NAĞIMIZDIR
Turizm, evrensel barış kültürünün çimentosudur.
Türkiye;
Doğası ve ikliminin yarattığı çok yönlü olanakları ve güzel¬likleri ile,
Farklı medeniyetleri barındırmış olan coğrafyasında gü¬nümüze taşınmış olan tarihsel ve kültürel mirasın eşsiz zenginlikleri ile,
Anadolu aydınlanmasının ve hümanizmasının değerleri ile,
Halkımızı çağdaş dünya ile kucaklaştıran Cumhuriyetimi¬zin eşsiz devrimi ile, demokrasisi ile ve çağdaş laik toplum dokusu ile,
Anadolu insanının hoşgörü kültürü ve konuk ağırlama ge¬leneği ile,
büyük bir turizm potansiyeline sahip bir ülkedir.
CHP, turizm alanındaki bu büyük potansiyelin, ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasında, insanlarımızın doğal hakları olan dinlenme gereksinimlerinin karşılanmasında çok önemli bir araç olduğuna, bu nedenle turizm sektö¬rünün, ülkede gelişmenin öncü sektörlerinden biri olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanmaktadır.
CHP, gelişmiş bir turizm sektörünün, Türkiye’de “istih¬damın hızla artmasına, sosyal ve ekonomik kalkınma¬ya, başka ülkelerin vatandaşlarıyla ile daha yakın ilişki kurmaya ve refahı paylaşmaya katkı sağlayan” güçlü bir kaynak olduğunun bilincindedir
TURİZMDE PLANLI GELİŞME SAĞLANACAK
Ülkemiz turizmini yeniden planlamanın ana teması, “dört mevsime ve ülkenin tüm potansiyel bölgelerine dağılımı sağlanmış, dış rekabet gücü yüksek, dış dünyanın için ucuz fiyatlandırma politikasına esir olmayan, özgün tu¬rizm ürünlerini öne çıkaran, tüketici isteklerine duyarlı, sürdürülebilir bir turizm sektörü yaratmak” olacaktır.
Bu amaçla, çevreye duyarlı, doğal ve kültürel değerlerimi¬zin sağlıklı kullanımı ve korunmasını gözeten, kaynakların en rasyonel şekilde değerlendirilmesine olanak sağlayan, çağdaş ve ulusal değerlerimizle tutarlı, planlı, sürdürü¬lebilir bir turizm politikası uygulanacaktır.
Ulusal turizm master planı hazırlanacak: Yeni turizm tesislerinin, genişleme veya yenileme yatırımlarının böl¬geleri, yerleri ve zamanlamaları yeniden hazırlanacak bir Ulusal Turizm Master Planı çerçevesinde yönlendirile¬cektir.
Sektör envanteri çıkarılacak: Turizm varlıklarımızın tespiti için kapsamlı bir envanter çalışması yapılacak, böy¬lelikle sektör planlanmasının sağlıklı veriler temelinde ger-çekleştirilmesi sağlanacaktır.
Rehabilitasyon planları: Mevcut turizm bölge ve yöre¬lerinin Rehabilitasyon Planları ve turizm alanlarının ula¬şım ve diğer altyapı gereksinimleri bu Master Plan doğ¬rultusunda çözümlenecek,
Bölgesel turizm kalkınma planları: Yüksek turizm po¬tansiyeli olduğu halde halen değerlendirilmemiş bölge¬lerde turizmin gelişmesi için, yeni Turizm Mastır Planı¬nın vizyon ve ilkeleri çerçevesinde gerekli yeni Bölgesel Turizm Kalkınma Planları hazırlanacak, bu bölgeler için gerekli yeni altyapı, kamu kaynakları ve sorumluluğu altın¬da belirli bir takvim içinde tamamlanarak iç ve dış turizm yatırımcılarının değerlendirmesine açılacaktır.

TURİZMDE HEDEFİMİZ: CAZİBE MERKEZİ TÜRKİYE”
CHP, turizmde yeni bir hamle yapmaya kararlıdır.
Sürdürülebilir bir turizm yatırım ve işletmeciliği po¬litikası: Çevreye duyarlı, doğal ve kültürel değerlerimizin sağlıklı kullanımı ve korunmasını gözeten, kaynakların en rasyonel şekilde değerlendirilmesine olanak sağlayan uy¬gulamaya geçilecektir.
Tarihi ve kültürel değerler korunma altına alınacak; geç¬miş ve gelecek nesillere ait bu değerler üzerinde dönem¬sel tasarruf hakkımızın olmadığı bilinecek ve uygulamalar bu bilinçle oluşturulacak,
“Denizlerimiz, göllerimiz, akarsularımız, sahillerimiz, kum¬sallarımız, tüm su sporları ortamlarımız ve doğal dinlence alanlarımız” güvenlik, temizlik ve hizmet açısından etkin denetim altında bulundurulacak,
“Müze, ören yerleri ile milli parkların, dağ ve doğa sporu alanlarının” korunması ve bakımı en üst düzeye çıkarıla¬cak; bu alanlar, gelecek nesillere değerli bir miras olarak bırakılacak şekilde turizme kazandırılacaktır.
ÜLKE TURİZMİNE GÜÇLÜ DESTEK
“İç ve dış tüketici isteklerine duyarlı, dinamik rekabete da¬yalı, etkin bir turizm ekonomisinin” oluşumuna öncelik verilecektir. Bu çerçevede;

TÜRK TURİZMİNİN MARKALAŞMASI SAĞLA¬NACAK:
Turizmin mekansal, niteliksel ve türlerine göre dengeli da¬ğılımı ve geliştirilmesi önemsenecek; turizm, bölge ve tür açısından çeşitlendirilecek, turizm faaliyetlerinin bütün yıla yayılması özendirilecek,
Festival ve fuarlar ülke turizminin önemli unsurlarına dö¬nüştürülecek, kongre turizmine özel önem verilecek,
Doğamızın biyolojik zenginliğinden, topografik özellikle¬rinden yararlanmaya yönelik olarak eko- turizmin yaygın¬laşması hedef alınacak,
İç ve dış termal turizme yönelik kaplıca ve hidroterapi merkezi yatırımlarının, uygun doğal ortamlarda kurulacak sağlık turizmine yönelik konaklamalı tesislerin gerçekleşti¬rilmesine öncelik verilecek,
Kitlesel iç turizm desteklenecek; özellikle “gençler, emek¬liler, engelliler ve çalışanlar” için dinlenme hakkına saygı anlayışıyla tatil kredisi olanakları yaygınlaştırılacak,
Kruvaziyer ve yat turizmi potansiyelimizin arttırılması, bu¬nun için gerekli altyapının geliştirilmesi sağlanacaktır.
Yeni tanıtım stratejisi geliştirilecek: Ülkemizin turistik değer ve tesislerinin tanıtımı, reklam faaliyetleri ve fuarla¬ra katılım etkinlikleri Bakanlık tarafından geliştirilecek yeni, kapsamlı ve etkin Tanıtım Stratejisi ile uyumlu bir çerçeve¬de, yeterli kamu desteği ve denetimi altında etkin olarak sürdürülecektir.
Turizme güçlü kamusal destek sağlanacak: Antalya’nın bir turizm bölgesi haline getirilmesi için gerçekleştirilen kapsamlı planlama ve alt yapı hizmetlerinin Ege ve Ka-radeniz bölgeleri ile Saros Körfezinde ve Nevşehir yöre¬sinde de gerçekleştirilmesi sağlanacaktır.
Kongre, Kültür ve din turizmi teşvik edilerek bütün mev¬simlerde turistik tesislerin işletilmesi temşn edilecek,
“Ucuz turizm” tuzağı aşılacak: Büyük ölçüde Ucuz tu¬rizme” yönelmiş olan Türk turizmi, gerekli destek ve yapı¬lanma gerçekleştirilerek bu açmazdan çıkarılacak,
Kamusal alanların turizm amaçlı kullanımı etkin de¬netlenecek: İlgili yasalar kapsamında girişimcilere veril¬miş veya verilecek olan “kamusal orman, kıyı veya diğer alanlar üzerinde turizm tesisleri kurmaya yönelik” hakla¬rın kullanımında etkin denetim sağlanacak,
Turizm sektörünün vergi yükü ab ülkeleri düzeyine çekilecek: Turizm sektörünü doğrudan etkileyecek, tu¬rizm işletmelerinin dış rekabette mağduriyetlerine neden olacak, konaklama vergisi veya benzeri yeni vergi ve harç yükü getirilmeyecek, mevcut vergi yükü AB ülkeleri düze¬yine çekilecektir.
Turizm altyapısı yenilenecek: Turistik bölgelerde çağ¬daş kentsel altyapının sağlanmasına öncelik verilecek, bu konuda sorun yaşamakta olan turistik tesislere gerekli ka¬musal destek verilecek, yerel yönetimler ile turistik tesisler arasında eşgüdümün sağlanacak,
Maliyet azaltıcı teşvik sağlanacak: Önümüzdeki beş yıllık süre için, yılın turist talebinin düşük olduğu dönem¬lerinde, turizm işletmeleri çeşitli teşvik tedbirleriyle des¬teklenecektir.
Turizmin pazarlanmasında açılım yapılacak:
Dört mevsim kaliteli ve verimli işletmecilik: Sektörün dış pazarlama sorunlarının aşılması, yatak kapasitelerin¬den en verimli ve gelir getirici şekilde yararlanılması, “do¬luluk oranlarını artırıcı, faaliyet mevsimini uzatıcı ve hiz¬mette niteliği yükseltici” önlem ve uygulamaları özendirici kamu desteği sağlanacak,
ISO standartları uygulanacak: Turizm sektöründe ISO 9000-14000-18000 ve HACCP Standartları tesisin yapısı¬na göre ayarlanıp, uygulaması eğitim programlarıyla des¬teklenerek, etkin şekilde denetlenecek,
Turistlere kapsamlı sağlık hizmeti: Tesislere yönelik sağlık hizmeti sunan kuruluşların Sağlık Bakanlığı’nca et¬kin denetimi gerçekleştirilip, hizmette etkinlik, kalite ve fi¬yat uygunluğu sağlanacak,
Tur operatörleri desteklenecek: Seyahat acenteleri tur operatörlüğüne özendirilecek, tur operatörleri dış ülkeler¬de etkinliklerini artırabilmeleri ve dış pazarlama sürecinde daha ağırlıklı yer alabilmeleri için desteklenecektir.
TURİZMDE YASAL VE KURUMSAL YAPI GÜǬLENDİRİLECEK
Turizm sektörü yerelleştirilecek: Turizm faaliyetlerinin yönlendirilmesinde, mevcut merkeziyetçi yapıdan belirli ölçülerde yerelleşmeye geçilecektir.
Sektörün Turizm Bakanlığı’nın eşgüdümünde, ancak Ye¬rel Yönetimler ve Turizm Meslek Örgütleri etkinliğinde yönetilip, yönlendirilmesi sağlanacak,
“Devlet-tesis- acente dayanışması” sağlanacak, yerli acen¬telerin hizmet anlayış ve kalitesinin yükseltilmesi için hem destek hem yaptırım uygulamasına geçilecek,
Kamu ve özel sektörün birlikte hareket edebilmesine ve yetki paylaşımına olanak sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Turizm konseyi kurulacak: İlgili kamu kuruluşları, mes¬lek birlik ve odaları, yatırımcı kuruluşlar, sendikalar ve hizmet alan tüketici dernek ve temsilcilerinden oluşacak Turizm Konseyi kurularak, sektörün eşgüdümü ve kendi kendini denetleme refleksleri güçlendirilecektir.
Sektör örgütlerine ait yasalar çıkartılacak: Turizmde örgütlülük özendirilecek, sektörde örgütlü kuruluşlar ile il¬gili yasal düzenlemeler ivedilikle yapılacaktır.
Turizmde eğitim yaygınlaştırılacak: Turizm sektörün¬de hizmet verenlerin bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi, meslek içi eğitime süreklilik kazandırılarak yaygınlaştırıl¬ması desteklenecektir.

ALTINCI BÖLÜM
SOSYAL REFAH DEVLETİ
BÖLÜM: VI
SOSYAL REFAH DEVLETİ
Sosyal Refah Devletini kurmak, böylece tam istihdamı sağlayarak işsizlik, yoksulluk ve eşitsizliklerle mücadele ederek fırsat eşitliğini gerçekleştirmek CHP’nin öncelik-lerindendir.
CHP’nin işsizlik, yoksulluk ve eşitsizliklerle mücadelede, önce insan duyarlılığı içinde uygulamaya koyacağı Sos¬yal Refah Devleti Modeli, aşağıda belirtilen beş konuda yükümlülük ve yönlendiricilik görevini eksiksiz üstlene¬cektir.
Sağlık ve eğitim hizmetlerinde fırsat eşitliği: Devletin gelir ve harcama politikaları, gelir dağılımını bozucu değil, düzeltici olacak, sağlık ve eğitim hizmetlerinin toplumun tüm bireylerine ulaşmasını fırsat eşitliği ilkesi içinde sağla¬yacaktır.
İnsan onuruna uygun asgari ücret: Tüm çalışanların, insan onur ve saygınlığına yaraşır bir gelir düzeyine ka¬vuşturulması hedef alınacak, asgari ücret bu duyarlılığının etkin aracı olarak kullanılacaktır.
Tüm çocuklarımıza eğitim hakkı: Eğitimde Fırsat Eşit¬liği sağlanacak, hiçbir çocuğumuz eğitim sistemi dışında bırakılmayacak, bu amacın gerçekleştirilmesi için devletçe gerekli olanaklar sağlanacaktır.
Herkes için sosyal adalet, dengeli kalkınma: Gelir da¬ğılımı adaletsizlikleri hızla giderilecek, toplumun farklı kat¬manları arasında Sosyal Adalet sağlanacak, kalkınmada bölgeler arası dengesizlikler kapatılacaktır.
Herkesi kapsayan sosyal güvenlik: Bütün yurttaşlar tüm yaşamları boyunca, özürlülük, işsizlik, hastalık, yaşlılık, maluliyet, ölüm, iş kazası ve meslek hastalığı, bakıma ve korunmaya muhtaçlık gibi risklere karşı Sosyal Güvenliğe kavuşturulacaktır.
Her aileye sigorta, en yoksul ailelere vatandaşlık hakkı ödemesi: Büyük kentlerden başlayarak, 10 yılda tüm ülkeyi kapsamak üzere Aile Sigortası uygulaması baş¬latılacaktır. Eş zamanlı olarak kırsal kesimde, saptanacak ölçütlere göre en yoksul ailelere Vatandaşlık Hakkı Öde¬mesi yapılacaktır.
Yoksullukla etkin mücadele, sıfır açlık: Yoksullukla Mücadele etkin, ilkeli ve onurlu bir süreç olarak sürdürüle¬cek; kimsenin yatağına aç girmemesi sağlanarak, Sıfır Aç¬lık hedefine ulaşılacaktır.
Bu anlayış ve kararlılıkla oluşturulacak olan Sosyal Refah Devleti Modeli ile, insanlık onurunu zedeleyen devlet anlayışı yerine, gerçek bir refah toplumu düzeni kurula¬caktır.

FIRSAT EŞİTLİĞİ – SOSYAL ADALET
Fırsat eşitliği ancak erdemli, saydam ve katılımcı yöne¬timlerce tüm bireylerin yaşam boyu sosyal güvenceye kavuşturuldukları ortamda, sosyal demokrasi koşulla¬rında sağlanacaktır.
HER BÖLGEDE, HER ALANDA, TÜM TOPLUM KATMANLARINA FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLANACAK¬TIR.
Tüm yurttaşlara koruyucu sağlık hizmetleri sağlanacaktır.
KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR
ÇOCUKLARIMIZ SOKAKLARIN KARANLIĞIN¬DAN KURTARILACAKTIR. Sokakta yaşayan veya kimsesiz olan çocuklar devletin bakımı ve koruması altına alınacaktır. Bu amaçla özel hizmet birimleri oluşturula¬cak; bu konuda sunulacak hizmetlere yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının da katkı ve katılımları hedef alınacaktır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi eksiksiz ola¬rak yaşama geçirilecektir.
Büyük kent merkezlerinde “Çocuk Misafirhaneleri”nin sa¬yıları arttırılacak, nitelikleri geliştirilecektir.
Aile hizmetleri geliştirilecek, yeterli sayıda Aile Hizmetleri Merkezleri ile aile kurumunun güçlenmesi hedef alınacak, koruyucu aile ve annelik uygulaması özendirilecektir.
16 yaşından küçük çocukların çalışma yaşamı yerine eği¬time yönlendirilmesi ve çocuk emeğinin sömürülmesinin önüne geçilmesi hedef alınacaktır.
Çocuk ıslah evleri yaygınlaştırılacak: Pedagojik des¬tek ve meslek öğretimiyle çocukların topluma kazandırıl¬masına öncelik verilecektir. Tüm kimsesiz çocuklar sosyal devletin korumasına alınacak, Gönüllü Annelik teşvik edi¬lecektir.
EMEKLİ, DUL VE YETİMLERE ONURLU YAŞAM
Emekli, dul ve yetimlere onurlu bir yaşam sadece para¬sal olanaklar yaratılması ile sağlanamaz; sosyal yardım ve hizmetler alanındaki destekleyici, yaşamı kolaylaştırıcı düzenlemelerin de Koruyucu Sosyal Refah Devleti çatısı altında uygulamaya konulması sağlanacaktır.
Bakıma muhtaç olan yaşlılara, emeklilere, dul ve yetim¬lere sahip çıkılacak, yaşam kaliteleri yükseltilecektir. On¬ların onurlarını koruyarak insanca yaşayacakları düzeyde bir gelir sağlanacak; sağlık, korunma, dinlenme ve yaşa¬mın yeni koşullarına uyum sağlayamama gibi sorunlarına Sosyal Refah Devleti yapılanması kapsamında, yerel yöne¬timler kademesinde uygulanacak insanı koruyucu meka¬nizmalar ile çözüm getirilecektir.

YOKSULLUKLA MÜCADELE
Türkiye’de ekonomik ve sosyal gelişme toplumun tüm kat¬manlarına, ülkemizin tüm bölgelerine yeterince yansıma¬dığı için, yoksullaşma varlığını artarak sürdürmektedir.
Yoksulluğun yaygınlığı ve mevcut sosyal devlet yapılan¬masının yetersizliği, yoksul kesimlerde dışlanma ve top¬luma yabancılaşma duygusunun yaygınlaşmasına yol aç¬maktadır. Bu, giderek dayanışma duygusunu ve ulus olma bilincini körleştiren, sağlıksız bir durumdur.
Hedefimiz, sadaka dağıtan devlet yerine, insan onuruna saygılı güçlü bir sosyal refah devleti yapılanması sağla¬yarak, ülkemizde açlığa ve yoksulluğa son vermektir.
YOKSULLUKLA MÜCADELE SOSYAL REFAH DEVLETİNİN TEMEL GÖREVİDİR
Yoksulluk, sadece kişilerin gelir düzeyinin yükseltilmesi veya gelir bölüşümünün iyileştirilmesi ile ortadan kaldırı¬lacak bir olgu değildir.. Yoksullukla mücadele, cemaat iliş¬kileri ve kayıtdışı sektör desteklenerek de sürdürülemez.
Taraf olduğumuz Avrupa Sosyal Şartı ilkeleri çerçevesin¬de, ülkemizde açlığa ve yoksulluğa son vermeye odak¬lanmış gerekli kurumsal yapılanmaları gerçekleştirmek ve Avrupa Sosyal Şartı’na Hükümetçe konulan gereksiz rezervleri kaldırmak hedefimizdir. Her ihtiyaç sahibi yurttaş sosyal yardım alma hakkı¬na sahiptir. Bu yardım kişinin toplumda, insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşaması için verilir. Yoksullukla müca¬dele bu anlayışla sürdürülecek; bireyin ve ailenin onuru korunacak, insanın yoksulluğu teşhir edilmeyecek; yoksu¬lun yoksulluğu, ona yapılacak yardımlar siyasi istismara alet edilmeyecektir.
Yoksullukla mücadele çalışmaktan kaçınma alışkan¬lığı yaratmamalıdır: Açlık veya yoksullukla mücadele için uygulamaya konacak programların kişilerde çalış¬maktan ve sorumluluk üstlenmekten kaçınma alışkanlığı yaratmaması gözönünde tutulacaktır.
Eğitim, sağlık, asgari sosyal güvenlik hizmetleri ödeme gücüne göre sunulamaz: Eğitim, sağlık, asgari sosyal güvenlik gibi devletin temel hizmetleri çalışma ha¬yatı üzerinden değil, vatandaşlık hakkının doğal kapsamı içinde, yurttaşın ödeme gücüne endeksli olmadan, ayrım-sız olarak sağlanacaktır.
YOKSULLUKLA ÇOK YÖNLÜ MÜCADELE
Hedefimiz ülkemizde sıfır açlık koşullarını sağla¬maktır: Sosyal Refah Devleti sorumluluğu altında,
Aile Sigortasının, ilk aşamada büyük kentlerde, sonra köyü ve beldesiyle tüm Türkiye’de,
Vatandaşlık Hakkı Ödemesinin ise, Aile Sigortasının tüm ülkede kurumsallaşması sürecinde, kırsal kesimde, uygu¬lamaya konulmasıyla, yoksulların ve yoksulluğun sömürül¬mediği, Sıfır Açlığın sağlandığı, kişilerin ve ailelerin insan onuruyla bağdaşır nitelikte sosyal yardım alma haklarını kullanabildikleri bir çağdaş düzen kurmaktır.
• AİLE SİGORTASI KURUMU (AS-KUR) KURULACAK
Yoksula yardım hak anlayışı temelinde yapılacak: Yok¬sulluğu önleme gerekçesi ile yapılan yardımlar, hak an¬layışının ötesine taşınmamalı, insan onurunu zedeleyen yöntemlerle sürdürülmemelidir.
Aile sigortası kurumu (as-kur) kurulacak: AS-KUR ile, yoksullukla mücadele, Sosyal Refah Devletinin temel poli¬tikasına dönüştürülecektir.
Türkiye’nin 102 sayılı ILO Sözleşmesi kapsamında bugüne kadar uygulamaya geçirmediği tek sigorta kolu olan Aile Sigortası oluşturulacak, sigorta kapsamındaki her aileye asgari gelir güvencesi sağlanacak,
Öncelikle Türkiye genelinde sağlıklı bir Yoksulluk Envan¬teri çıkarılacaktır. Sosyal Hizmet Uzmanları bu envanter çerçevesinde aile sigortası kapsamına alınacak aileleri be¬lirleyerek, uygulamayı ailelerle doğrudan temas halinde düzenli olarak izleyecekler,
Aile Sigortası uygulamasına büyük kentlerden başlanacak, ilk aşamada ihtiyaç sahibi kadın ve çocuklardan oluşan ailelere, yalnız emekli veya yaşlılara, korumasız kesimlere ve engellilere ulaşılacaktır. Aile sigortası, on yıl içinde tüm Türkiye genelinde yaygınlaştırılacak,
Aile Sigortası’ndan yararlanan ailelerin çocuklarının eği¬tim harcamalarının tümü, yurt parası dahil, bu sigorta ko¬lundan karşılanacak,
Türkiye İş Kurumu ve illerdeki Organize Sanayi Bölgeleri ile işbirliği yapılarak, özel sektörün de katkısı sağlanarak Meslek Edindirme Kurslarına öncelikle Aile Sigortası kap¬samındaki ailelerin çocukları alınacak,
Yoksullara eksiksiz sosyal güvenlik sağlanacak: Yok¬sulların sosyal güvenlikleri, diğer yurttaşlarla eşit konuma getirilecektir.
• VATANDAŞLIK HAKKI ÖDEMESİ
Kırsal kesimde yoksul ve işsiz ailelere yönelik “va¬tandaşlık hakkı ödemesi yapılacak: Vatandaşlık Hakkı Ödemesi’nin temel amacı, uygulaması büyük kentlerde başlatılacak olan Aile Sigortası’nın tüm Türkiye’de yaygın¬laştırılmasına kadar, kırsal kesimdeki gerçek yoksulların koruma altına alınarak kimsenin yatağa aç girmemesini sağlamak, ülke genelinde Sıfır Açlık koşullarına ulaşmaktır. Bu ailelere durumlarında iyileşme sağlanıncaya kadar her ay asgari ücret düzeyinde ödeme yapılacaktır.
“Vatandaşlık Hakkı Ödemesi” öncelikle doğrudan ailenin, öncelikle annesinin banka hesabına yatırılarak yapılacak, uygulama objektif kriterlerle Sosyal Refah Devletinin temel bir sorumluluğu olarak sürdürülecektir. Proje, muh¬tarların, sosyal hizmetler kurumunun ve bağlı sosyal hiz¬metler uzmanlarının yakın gözetiminde uygulanacaktır.
Bu uygulama ile aynı zamanda kadının, evde daha güçlü konuma getirilmesine destek olunacaktır. Böylece gerçek anlamda sosyal devlet, varlığını yurttaş nezdinde hissetti¬recek, insan ve ailenin onuru güvence altına alınacaktır.
SOSYAL REFAH DEVLETİ’NİN DİĞER HEDEFLERİ
7000 Günde emeklilik: Emeklilikte, işçiler için getirilen prim ödeme gün sayısı 7000 güne indirilecektir.
İşsizlere prim desteği: İşsiz kalanlar, işsizlik ödeneği al¬dıkları sürece sağlık sigorta primleri İşsizlik Sigortası Fo¬nundan karşılanacaktır.
Yoksullara prim desteği: Aile sigortası kapsamındaki ailelerin ve diğer yoksulluklarını beyan edenlerin sosyal sigorta primleri, merkezi yönetim bütçesinden karşılana¬caktır.
Nüfus kağıdını gösteren, sağlık hizmetine ulaşacak: Her yurttaş sadece nüfus cüzdanını kullanarak, sağlık si¬gortasından yararlanacaktır.
Emekliye refahtan pay: Emeklilere milli gelir artışından pay verilmemesi uygulaması kaldırılacak, emekli yurttaş¬larımızın da ikinci sınıf yurttaş konumuna düşmeden milli gelir artışından pay almaları sağlanacaktır.
Emeklilerin sosyal güvenlik destek primine son: Emeklilerin tekrar çalışmaları halinde aylıklarından kesilen sosyal güvenlik destek primi uygulamasına son verilecek¬tir.
Dul ve yetimlere asgari aylık: Dul ve yetimlerin yaşam güvencesi olarak asgari aylık uygulaması sürdürülecektir.
Özürlülere prim desteği: Özürlülük oranı yüzde 60’ın üzerinde olanların sosyal güvenlik primleri devlet tarafın¬dan karşılanacaktır.
Çalışan mahkumlar sigortalı olacak: Cezaevinde çalı¬şıp, gelir elde eden mahkumlar da sigortalı olma hakkını elde edeceklerdir.
Emeklilerin intibak yasası çıkarılacak: Çok prim öde¬yenin düşük, az prim ödeyenin de fazla aylık aldığı geçmiş uygulamalar düzeltilecektir.
Çalışma yaşamında kayıtdışılık sorunu aşılacak: Ha¬len yüzde 50 düzeyini aşmış bulunan çalışma yaşamında¬ki kayıtdışılık, hızla AB ülkeleri düzeyine indirilecektir.
HERKESE SOSYAL GÜVENLİK
Çağdaş refah toplumlarının başta gelen özelliği tüm yurt¬taşlarına sosyal güvenlik sağlamasıdır.
CHP, çalışan, emekli, işsiz, engelli, yaşlı, çiftçi, evde ça¬lışan kadın, yoksul veya kimsesiz bütün yurttaşlarımızı yaşamları boyunca kucaklayacak, onlara insan onur ve saygınlığına yaraşır bir biçimde hizmet verecek, çağdaş bir Ulusal Sosyal Güvenlik Sistemi oluşturacaktır. Bu sis¬tem, CHP’nin Sosyal Güvenlik Reformu’nun temel ama¬cını oluşturacaktır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR, ÇAĞDAŞ SOSYAL GÜVEN¬LİK İÇİN REFORM
CHP, sosyal demokrat siyaset anlayışının, koruyucu sosyal refah devletini eksiksiz olarak yaşama geçirme sorumlulu¬ğu içinde, herkesi sosyal güvenlik kapsamına almayı ön¬celikli görev bilmektedir.
Sosyal güvenlik için yeni yasal düzenlemeler: Türkiye gerçekleriyle bağdaşmayan “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası” yeniden düzenlenerek, kurumlar arası eşitsizlikler giderilecektir. İşsizlik Sigortası ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu da, Tek Çatı altında yer alacak, tek çatılı Sosyal Güvenlik Kurumu, güncel po¬litikaların dışına çıkarılacak; göstermelik değil, gerçekten idari ve mali özerkliğe kavuşturulacaktır.
Herkese sosyal güvenlik: Ülkemizde sosyal güvenliği olmayan yurttaş, sigortası olmayan aile bırakılmayacak, insan onuruna saygılı yeni bir sosyal güvenlik anlayışı sos¬yal devletin vazgeçilmez unsurunu oluşturacaktır. Ev hiz¬metlerinde çalışanlar dahil, kayıt dışı istihdam edilmekte olan herkesin kayıt içine alınarak Sosyal Güvenlik Sistemi kapsamına dahil edilmesi hedef alınacaktır.
Mesleki eğitime sosyal güvenlik desteği: Meslek lise¬sinde okuyan gençlerimiz, eğitim hayatları boyunca tam zamanlı sigortalı sayılacak, sosyal güvenlik primleri devlet tarafından ödenecektir.
Yurtdışında çalışanlara sosyal güvenlik hakkı: Yurt¬dışında çalışan vatandaşlarımızın o ülkelerde kazandıkları sosyal güvenlik hakları, ilgili ülkelerle yapılacak anlaşma¬larla korunacak, bunlardan Türkiye’de emekliliğe hak ka¬zananların kesin dönüş şartı aranmadan emekli olmaları sağlanacaktır.
İşsizlik sigortasının tabanı genişletilecek, uygula¬ması etkinleştirilecek:İşsizlik Sigortası ödemelerine hak kazanma kolaylaştırılacak, ödeme taban ve tavanı yükseltilecek, ödemelerin daha uzun süre verilmesi sağ¬lanacaktır.
İşsizlik sigortasında biriken kaynak, işsizlikle mücadelenin sağlıklı bir aracı haline getirilecektir.
İŞSİZLİKLE ETKİN MÜCADELE HEDEFİMİZDİR
Çalışma hakkı, yaşamsal önemi olan temel insan hakla¬rındandır. İşsizlik ise çalışmak istedikleri halde bu ola¬nağı bulamayan bireylerin elinden bu anayasal hakkın alınmasıdır.
İşsizlik, Türkiye’nin en büyük sorunudur. Sanayileşmeyi, üretkenliği ve emeğe duyarlılığı dışlayan politikalar sonu¬cu sürdürülemez düzeylere tırmanan işsizliğin, bireyler ve toplum üzerindeki olumsuz ve yıkıcı etkileri hızla sona erdirilmelidir.
Türkiye’de istihdam sorunu, açık işsizlik yanında, düşük verimlilikte ve yetersiz ücret düzeylerinde çalışma biçim¬leriyle de ortaya çıkmakta, gelir dağılımındaki adaletsizliği daha da arttıran sonuçlar yaratmaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisi, işsizlik sorununu aşmayı, her¬kesin çalışma hakkını kullanabilmesini sağlamayı, top¬lumsal barışın ve eşitlikçi refah toplumu anlayışının te¬mel koşulu olarak görmektedir.
İşsizliğin hızla azaltılması, yeni istihdam alanları yaratıl¬ması CHP’nin öncelikli hedefidir.
İşsizlik yüzde 5’in altına indirilecek: İç piyasayı can¬landıran, istihdam yaratan bir ekonomik büyüme modeli uygulanacaktır. Ekonomide sağlanacak istikrarlı, bütün sektörleri geliştirici, üretime dayalı hızlı büyümeyle ülke¬mizde toplumsal bunalım noktasına tırmanmış olan iş-sizliğin kısa sürede ve istikrarlı şekilde yüzde 5’in altına indirilmesi hedef alınacaktır.
Hedefimiz tam istihdam: Devlet, ülkede, tam istihda¬mın sağlanmasına yönelik önlemleri doğrudan alırken, özel sektörü de bu doğrultuda kararlılıkla teşvik edecektir. Üçlü diyalog ve işbirliği yöntemiyle geliştirilecek Ulusal İs¬tihdam Stratejisi öngörülen hedeflere uyarlanacaktır.
İstihdam seferberliği başlatılacak: En stratejik varlığı¬mız olan işgücümüzün ve de özellikle kadınların büyüme sürecine en üst düzeyde katkısını sağlamak amacıyla istih¬dam seferberliği başlatılacaktır.
Etkin ve ileri vizyonlu insangücü planlaması: Gelece¬ğin endüstrilerinde iddialı konuma geçme, bilgi toplumu¬nun işgücü talebini karşılama, üretken istihdam arttırma hedefleri de gözetilerek İnsangücü planlamasının uygu¬lamasına etkinlik kazandırılacaktır.
Üretim ekonomisine geçilecek: Ekonomide hızlı ve is¬tikrarlı büyümeyi sağlayacak yatırım ve teknolojik yapılan¬ma ortamı yaratılacak, ulusal kaynakların verimli ve etkin olarak değerlendirilmesi, özel istihdam programlarının harekete geçirilmesi sağlanacaktır.
Ek istihdama vergi ve sigorta desteği: Emeğin vergi ve sigorta yükü azaltılarak girişimcinin ek istihdam yaratma¬sı özendirilecek. Mevcut çalışanlar sayısında sağlanacak artışa endeksli olarak verilecek istihdam desteği güçlen¬dirilecektir.
Girişimciye risk sermayesi desteği: Risk Sermayesi uygulaması yaygınlaştırılacak; sermayesiz girişimciler des¬teklenerek istihdam yaratmaları sağlanacaktır.
Üretken istihdam artırılacak. İstihdamın ancak üret¬ken sektörlerde daha fazla yatırım, daha fazla üretim ve teknolojik yapılanma ile sağlanabileceği bilinci içinde, iş¬sizlik sorunu üretken istihdam artırılarak aşılacaktır.
Genç girişimcilere destek: Genç İş Kur Programıyla gi¬rişimci gençlere, TÜBİTAK ve KOSGEB üzerinden proje ve danışmanlık hizmeti ve finansman desteği sağlanacak¬tır. En az 10 gencin ortak olarak, bilişim, bilgi teknolojileri ve diğer ileri teknoloji alanlarında geliştirecekleri projeler, asgari yüzde 20 öz kaynak koşuluyla desteklenecektir.
Genç – iş ile genç işsizleri mesleğe yönlendirmek için destek: GENÇ – İŞ Organizasyonu, kamunun ve yerel yönetimlerin olanaklarından yararlanarak ve gençler için eğitim, kültür, turizm ve çevre alanlarında yeni projeler üreterek gençlere birikimlerine ve yeteneklerine göre yeni iş sahaları yaratacaktır. Yeterli eğitime sahip gençlere üni¬versitelerde ve diğer eğitim kurumlarında istihdam edile¬cekleri stajyerlik olanakları yaratılacaktır.
Kalkınmada öncelikli yörelerde istihdama önce¬lik: Ülke genelinde özel sektör yatırımlarının teşvikinde, sektör ve istihdam yaratma özelliğine öncelik verilirken, kalkınmada öncelikli yörelerde istihdamı özendirici seçici teşvik politikalarına ağırlık verilecektir. Bu doğrultuda ver¬gi politikalarında özendirici önlemler alınacaktır.
Kırsal kesim süreli istihdam projesi; Kamu kesimi, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi olmak üzere kalkınmada geri bölgelerde, istihdam yaratıcı, üretken ve verimli yatırımlar yapacak kapasite ve kararlılığa kavuştu¬rulacak; bölgede geçici rahatlama yaratabilmek amacıyla kırsal altyapıya yönelik kapsamlı bir Süreli İstihdam Pro¬jesi uygulamasına geçilecektir.
Kadınlara iş kurma desteği: Ev ekonomisi ve el sanatla¬rı uygulamalarıyla kişisel becerilerini girişimciliğe dönüş¬türmek isteyen kadınlara, İş Kurma Kredisi ve Pazarlama Desteği sağlanacaktır.
Eğitim ile işgücü politikalarında uyum sağlanacak: Eğitim sektörünün işgücü talebine olan duyarlılığı arttırıla¬cak, işletmelerin talep ettiği alanlarda insan sermayesinin güçlendirilmesi ve eğitim ile işgücü piyasasının daha es¬nek bir yapıya kavuşturulması sağlanacaktır.
Aktif işgücü politikaları ile destek: Yeniden yapılanma sürecindeki sektörlerden çıkan işgücüne yeni beceriler ka¬zandırmak, yükselişteki sektörlerin nitelikli işgücü ihtiyaçla¬rını karşılamak ve kadınların işgücüne katılımını arttırmak amacıyla aktif işgücü politikalarının uygulaması güçlendiri¬lecek ve sanayi politikasıyla uyumu sağlanacaktır.
Adama göre iş değil, işe göre adam ilkesi esas alı¬nacaktır. Bu ilke doğrultusunda, işin gerektirdiği niteliğe sahip insan yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi esas alına¬caktır.
Tarımda gizli işsizlik aşılacak: Verimliliğin yükseltilmesi, gizli işsizliğin azaltılması, gelir düzeyinin artırılması ama¬cıyla, tarım kesiminde de yapısal bir değişim uygulamaya konulacaktır.
İnovasyon desteği ile istihdam yaratılacak: Araştırma – Geliştirme (AR-GE) faaliyetleri ile yeniliklere ve buluşla¬ra nakit kaynak desteği verilerek, özel eğitilmiş kesimlere yeni iş olanakları sağlanacaktır.
Tarımda çıraklık eğitimi: Çıraklık eğitim sisteminin ya¬pısı geliştirilecek, çalışma alanı genişletilecek; kırsal ke¬simde yer alan 16-18 yaş grubu gençlerimiz için tarım-hayvancılık ve ormancılık çıraklık kapsamına alınacaktır. Böylelikle köylerde yaşayan çocuklarımız ve gençlerimiz sertifikalı çiftçi olarak, sosyal güvenlik sistemine dahil ola¬caktır.
BÖLGESEL KALKINMA
CHP, ülkemizin kalkınma ve sanayileşmede geri kalmış tüm yörelerinin kaderini değiştirmeye kararlıdır. Yöre¬nin yerel-beşeri-doğal birikim ve kaynakları Bölgesel Kalkınma Planları çerçevesinde değerlendirilecek, sos¬yal ve ekonomik üretkenliğe dönüştürülecektir.
Cumhuriyet Halk Partisi, geri kalmış yörelerle gelişmiş böl¬geler arasındaki ekonomik ve toplumsal ilişkileri arttıracak, bu bölgelerle yörelerin bütünleşmesini hızlandıracaktır.
Böylelikle ülkemizde demokrasiye yeni boyutlar kazandı¬rılarak, toplumsal barışın korunmasına katkıda bulunula¬cak; gelişmenin bütünlüğü çerçevesinde bütün vatandaş¬larımızın refah ve esenlik içinde fırsat eşitliğinden yararla¬nabilmesi sağlanacaktır.

BÖLGESEL KALKINMA PLANLARI
Gelişmemiş yörelerde bölgesel planlama uygulaması etkinleştirilecektir: Bölgesel Kalkınma Planında, disiplin ve tutarlılık sağlanmadan kalkınmada bölgelerarası den¬gesizliği giderebilmek, sürdürülebilir bir dinamizm yara¬tabilmek mümkün değildir.
Bölgesel Planlamada, bölgelerin ve alt bölgelerin olanak¬ları ve gelişme potansiyelleri gereğince değerlendirilecek; bölgesel planlamanın yerleşme düzenine yansıtılmasın¬da, dengeli kentleşme, sağlıklı yapılaşma, çevreye duyarlı¬lık ve depreme dayanıklılık esas alınacaktır.
Bölgesel kalkınmada, insani gelişme ve adaletli gelir dağılımı hedef alınacaktır: Bu amaçla, başta GAP olmak üzere, Bölgesel Kalkınma Plan ve Projeleri, toplumsal kal¬kınmanın bütünlüğü anlayışı içinde, sulama kanalları ve şebekesi göz ardı edilmeden hızla uygulanmaya alınıp ta¬mamlanacaktır. Bu kapsamda;
Güney Doğu Anadolu Bölgesi Kalkınma Projesi’ne (GAP’a) ek olarak, Gelişmemiş Yörelerde Bölgesel Planlama Uy¬gulaması anlayışı ve bütünlüğü içinde; Doğu Anadolu (Kars-Ardahan-Iğdır Alt Bölge Projesi da¬hil) Bölgesi Kalkınma Projesi, Çoruh Havzası ve Doğu Karadeniz Bölgesi Kalkınma Pro¬jesi, İç Anadolu Bölgesi Kalkınma Projesi, Filyos Havzası ve Kastamonu Merkezli Orta Karadeniz Bölgesi Kalkınma Projesi,
Kelkit-Yeşilırmak-Kızılırmak Havzaları Bölgesel Kalkınma Projesi, GAP dışında kalan Dicle ve Fırat Havzaları Bölgesi Kalkın¬ma Projesi, kademeler halinde uygulamaya geçirilecektir.
DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’NUN KAL¬KINMASI DEVLET ÖNCÜLÜĞÜNDE SAĞLANA¬CAKTIR
Bölgesel gelişme farklılıklarını gidermeye yönelik kalkınma modelleri yeterli büyüme ve istihdam yaratamamış, tüm teşviklere rağmen özel yatırımların bölgeye yönlendiril¬mesi sağlanamamıştır.
Kalkınma için yeterince kamu kaynağı bölgeye ak¬tarılacak: Ülkemizin Doğusunun, Güneydoğusunun ve Kalkınmada Geri Kalmış diğer yörelerinin de sosyal ve ekonomik açıdan Batı Anadolu’daki refah düzeyine çıka¬rılabilmesi için devlet öncülüğünde yeterli kaynağın bu bölgelere aktarımı sağlanacaktır.
Devlet kalkınmanın sorumluluğunu üstlenecek: Dev¬let, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ekonomik alandaki geri kalmışlığı konusunda üstlendiği sorumluluğun bilinciyle, ihtiyaç duyulan devlet kaynağının bölgeye aktarımı¬nı sağlayacaktır.
Kamu öncülüğünde girişimcilik yaygınlaştırılacak: Kalkınmada geri kalmış bölgelerde, yerel doğal kaynakla¬ra, tarım ve hayvancılığa dönük girişimcilik ve işletmecilik kamu öncülüğünde canlandırılacaktır.
Özelleştirme sonrası duran tesisler ekonomiye kazan¬dırılacak: Bölgede, özelleştirilme sonrası faaliyetlerine son verilmiş olan tesis ve işletmelerden üretim-istihdam-üreticinin desteklenmesi boyutları ile bölgesel kalkınmaya katkı açısından önem taşıyanlar, yeni koşullar da dikkate alınarak, daha etkin ve verimli yapılarda tekrar faaliyete geçirilecektir.
BÖLGEDE GİRİŞİMCİLİK DESTEKLENECEKTİR
Bölgede KOBİ’ler ve aile işletmeciliği desteklenecek, mik¬ro kredi uygulaması yaygınlaştırılacaktır.
Fabrika için yatırım özendirilecek, bu bölgede yeni tesis ve fabrikaların kurulmasını sağlamak amacıyla yerli ve ya¬bancı sermayeye, doğrudan yatırım yapması koşuluyla güçlü teşvik sağlanacaktır.
Mevcut teşvik sistemi yerine, sektör temelinde, yeni, so¬mut, etkin ve seçici Yatırım Teşviki uygulamasına geçile¬cektir.
Yarım kalmış yatırımların, sürdürülebilir yapıda verimli işletmelere dönüşmeleri koşuluyla ekonomiye kazandırıl¬maları için gerekli destek sağlanacaktır.
Meralar güvenli kullanıma açılacaktır. Özellikle ahır hay¬vancılığı, tarımsal ve orman ürünleri üretimi ile ev ekono¬misi faaliyetleri desteklenecektir.
BÖLGEDE SOSYAL DEVLET UYGULAMALARI¬NA HIZ VERİLECEK
Sosyo-ekonomik alt yapının, özellikle eğitim, sağlık, ula¬şım, haberleşme, iletişim alanlarındaki yetersizliklerin hız¬la giderilmesi hedeflenecektir.
Yoksullukla mücadele ve Sıfır Açlık için Vatandaşlık Hakkı Ödemesi ve bunlar bedelsiz olarak Sağlık Hizmeti Proje¬lerinin uygulamasına başlanacaktır.
Eğitimde atılım yapılarak, bölgede eğitilmemiş çocuğu¬muzun kalmaması hedeflenecek; özellikle Yatılı Parasız Eğitim olanaklarının sağlanmasına çok büyük önem veri¬lecektir.
Bölgenin, kamusal hizmetler için bir sürgün veya mahru¬miyet yeri olarak görülmesine son verilecektir.
Bölgede işsizlik sorununu giderebilmek amacıyla oluş¬turulmuş çözümler etkinlik kazanıncaya kadar, ‘kademe¬li olarak kırsal kesim geçici istihdam projesi’ uygulaması geçilerek, sosyo-ekonomik olumsuzluklar kısmen de olsa bertaraf edilecektir.

MAYIN ALANLARI TEMİZLENEREK, TARIMA ELVERİŞLİ HALE GETİRİLECEKTİR
Sınır bölgelerindeki mayınların, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sorumluluğu altında hızla temizlenmesi sağlanacaktır.
Mayından temizlenmiş araziler, Tarım Bakanlığı’nın yakın denetimi altında sözleşmeli organik tarım işletmeciliği yapmaları koşuluyla, çevrede yaşayan ve Tarım Koope¬ratifleri bünyesinde örgütlenen topraksız veya az topraklı köylüye tahsis edilecektir.
Uygulama, ihracat boyutunu da içeren kapsamlı bir pa¬zarlama modeli çerçevesinde yürütülecektir.
ÇATIŞMA DÖNEMİNİN BÖLGEDE YARATTIĞI SOSYO-EKONOMİK YARALAR HIZLA SARILA¬CAKTIR
DOĞU ve GÜNEYDOĞU ANADOLU’da; Yaşam kalitesi¬nin hızla gelişmesine katkıda bulunulacak, terör ortamı¬nın yaratmış olduğu ekonomik mağduriyetler hak ve hu¬kuk temelinde, hoşgörü anlayışı çerçevesinde giderilecek, gerekli diğer tüm sosyo-ekonomik önlemlerin, devlet so¬rumluluğu altında eksiksiz alınması sağlanacaktır.
Köylere güvenli ve gönüllü geri dönüş sağlanacaktır: Boşaltılmış Köylere Geri Dönüş, güvenlik, gönüllülük kri¬terleri çerçevesinde, yeni bir mekansal planlama anlayışı içinde, sürdürülebilir sosyo-ekonomik yaşam ve çalışma ortamının yaratılması kaydıyla, gerekli devlet desteği ile hızla sağlanacaktır.

GAP’I TAMAMLAMAK ÖNCELİĞİMİZDİR
CHP, Güneydoğu’nun can damarı olan GAP’a sahip çıka¬rak, Güneydoğu Anadolu toprağına gerekli suyu temin edecek, tarımına gerekli girdi ve teknolojiyi kazandıra¬cak, çiftçisine ihtiyaç duyduğu desteği verecek, sosyo-ekonomik kalkınması için gerekli kaynağı yaratacak ve toplumsal barışına gerekli duyarlılığın gösterilmesini sağ¬layacaktır.
CHP, Güneydoğu Anadolu Projesi’ni (GAP) tüm boyutları ile bir bütün olarak ele alacak, dengeli bir şekilde bir top¬lumsal gelişme projes” niteliğinde hızla gerçekleştirilmesi¬ni sağlayacaktır.
Sulamaya yönelik yatırımlar hızla bitirilerek, kısa sürede 1.5 milyon hektar toprak suya kavuşturulacak, GAP bir re¬fah ve barış projesi olarak tamamlanarak, projenin çiftçiye ve tarımsal kalkınmaya azami katkısı sağlanacak, bugüne kadar gerçekleşmiş olan gecikme hızla telafi edilecektir.
GAP’ın sürdürülebilir üretim stratejisinin öncelikli sektörle¬ri olarak, organik tarım, tekstil ve konfeksiyon, uygulamalı teknoloji, yenilenebilir enerji ve turizmin gelişimi güçlü olarak desteklenecektir.
GAP’a yönelik temel girdi ve gıda tesislerinin, dışa açık uzun vadeli bölgesel planlama perspektifi içinde geliştiril¬meleri özendirilerek desteklenecektir.
GAP Bölgesi öncelikli olmak üzere, demokratik koopera¬tifçiliği temel alan, verimli işletmecilik kriterlerini gözeten adil ve etkili bir “Toprak Reformu” ile Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da verimli, çağdaş bir tarım yapısına ulaşılarak, feodal koşullar aşılacaktır.
Toprak mülkiyetinde feodal ilişkilerin altında ezilen köy¬lümüze sahip çıkılarak, toprağı işleyen köylünün hakları korunacaktır. Çiftçimizin yoksullaşmasına, doğaya teslim olmasına, kendi kaderine terk edilmesine, çiftçiyi yok sa¬yan anlayışa son verilecek, böylece Türkiye’nin tarım ürü¬nü ithal eder bir ülke haline gelmesi önlenecektir.
GAP Bölgesi’nde yer alan illerde, Organize Sanayi Bölge¬lerine (OSB) özel önemle yaklaşılarak, OSB’lerin altyapı¬larının öncelikle bitirilmesi sağlanacaktır.
Bölgede etkinlik gösteren demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalarının ve üniversitelerin katkıları ile tarım ve hayvancılık konularında çiftçilerin eğitimi için seferberlik başlatılacaktır.
KUZEY IRAK, TÜRKİYE’YE DOST BİR BÖLGE HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLECEKTİR
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bölgesel kalkınmayı sağlamak ve bölgede kalıcı barışın zeminini güçlendirmek için başta Kuzey Irak olmak üzere komşu ülkelere Yeni Bir Pencere açılacaktır.
Irak’la ticari ilişkilerimiz geliştirilerek, ilişkimiz HABUR’un tekelinden çıkarılacak, çok yönlü ticari bağlantıların önü açılarak, OVAKÖY Kapısı ve benzeri önlemler alınacaktır.
Kuzey Irak’lı gençlere Türkiye’de eğitim ve staj olanağı sağlanacaktır.
Bölge ile iletişimde açılım yapılarak, kültürlerin buluşturul¬ması sağlanacaktır. Kuzey Irak Bölgesi’ne yönelik Kürtçe, Arapça yayın yapılması karşılıklı uyum içinde yürütülecektir.
İlgili komşu ülkelerin Anadolu’nun suyundan yararlan¬maları için ILISU Barajı bir an önce tamamlanarak, Dicle Nehri’nin başıboş akmasına son verilecektir.
EĞİTİM, AYDINLIĞIN YOLUDUR
Eğitim en temel insan haklarındandır. Eğitim hak, olanak ve özgürlüğünü çocuklarına, gençlerine yeterince sağla¬mayan toplumların çağı paylaşabilmeleri olası değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin eğitimde temel hedefi;
ATATÜRK’ün öngördüğü gibi, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir nesil yetiştirmektir.
Türk Milli Eğitiminin Temel İlkeleri’ni Temel Eğitim Yasası’nda yer alan şekliyle, eksiksiz, kesintisiz ve bütünlük içinde uygulamaktır.
Eğitimi, devletin ve toplumun her kesiminin ortak so¬rumluluğu olarak gören CHP, öğrenim ve öğretim sü¬296
recini siyasi etkilerden arındırıp, bir devlet politikasına dönüştürme hedefindedir.
İNSAN MERKEZLİ ÇAĞDAŞ EĞİTİM REFORMU
Türkiye’yi her yönüyle, özgür, bağımsız, gelişmiş, mo¬dern ve lider bir ülkeye dönüştürmek için hedefimiz ÇAĞDAŞ EĞİTİM REFORMU’dur.
Eğitimde fırsat eşitliği sağlanacak:Kimse maddi ola¬naksızlıklar nedeniyle, öğretimin hiçbir aşamasında, eği¬tim hakkından mahrum olmayacak, eğitime zorunlu bağış uygulaması kaldırılacak,
Kimse yaşamının hiçbir aşamasında eğitim için geç kalmış sayılmayacak,
Eğitimin hiçbir dalında ve aşamasında, kimsenin önü tı¬kanmayacak, başarı tek kriter olacaktır.
İNSAN MERKEZLİ ÇAĞDAŞ EĞİTİM GERÇEKLEެTİRİLECEK:
Bireye özgüven kazandıran, onu öğrenmeye ve idealizme özendiren, cezalandırıcı değil ödüllendirici olan Bilgiyi aktarmayı değil, özümsemeyi ve yaşamda uygula¬mayı esas alan,
Özgür düşünebilen, bilimsel düşünceyi, yaratıcılığı ve ye¬teneklerin geliştirilmesini temel alan, Yeniliklere açık, sorgulamayı, katılımcılığı ve paylaşımcılığı öngören,
Geçmişin deneyimlerini geleceğe taşımayı, geleceği kur¬gulamayı ve planlamayı öğreten,
Doğal çevre ile uyum içinde yaşayabilen,Estetik duyarlığı gelişmiş, Yurttaşlık hak ve sorumluluklarını bilen ve sahip çıkan, Atatürkçü düşünceyi, ulusal duyarlılıkları ve evrensel etik değerleri özümseten, bir Eğitim Reformu hayata geçirilecektir.
İNSAN MERKEZLİ ÇAĞDAŞ EĞİTİM REFORMU
Bağnazlıktan uzak, insan haklarına saygılı, demokrat, se¬vecen ve rasyonel düşünen bir nesil yetiştirilecektir.
Gençler hayata etkin ve üretken bireyler olarak hazırla¬nacak; onların bilimin, sanatın, kültürün ve uygarlığın de¬ğerlerinden ve aydınlığından yararlanmaları hedef alına¬caktır.
İlköğretim ve Lise Sisteminin, hedeflenen başarı çizgisine gelebilmesi için, ekonomik, teknolojik ve eğitsel açıdan ih¬tiyaç duyulan destekler devlet tarafından öncelikli olarak sağlanacak, eğitime aktarılan kamu ve özel kaynakların Ulusal Eğitim Politikaları doğrultusunda en verimli şekilde kullanılması gerçekleştirilecektir.
Bu doğrultuda, eğitim sektörünün eksikliklerinin kapatıla¬bilmesine yönelik özel yatırımlar ve girişimciler de, devle¬tin yakın denetimi altında özendirilecektir.
Eğitim planlaması etkinleştirilerek, insan gücü kaynakla¬rından rasyonel çerçevede yararlanılması, ülke genelinde öğretmen ve yardımcı personel ihtiyacının dengeli şekilde karşılanması, bu amaçla Devlet Planlama Teşkilatı’nın ye¬niden etkin olarak devreye sokulması sağlanacaktır.

ÇAĞDAŞ, NİTELİKLİ EĞİTİM
Laik demokratik eğitim ortamı: Okullarda güvenli ve huzurlu eğitim ortamı sağlanacak; okullarda ve yurtlarda cemaat baskısına, laik milli eğitim ilkelerine aykırı yapılan¬malara son verilecektir.
Milli Eğitim Bakanlığı cemaatlerin etki alanı olmaktan kur¬tarılacak, eğitim kadrosunun her düzeyinde liyakat esası uygulanacaktır.
Demokrasi, insan hakları, hoşgörü kültürünü okul süre¬cinde yaşayarak öğrenmek ve özümsemek için Demokra¬si Bilinci konusu, okullarda uygulamalı ders olarak okutu¬lacaktır.
Öğrencilere uzman rehber öğretmen desteği: Bu ko¬nuda eksik olan kadronun ve teknik altyapının yeterli hale gelmesi sağlanacaktır.
Her lise öğrencisi en az bir yabancı dili öğrenecek: Çağdaş yabancı dillerin eğitimine önem verilecek, akade¬mik veya mesleki liseyi bitirenlerin en az bir yabancı dili iyi bilmelerini sağlayacak düzeyde nitelikli eğitim verilecek.
Doğu ve güneydoğu’da nitelikli eğitim: Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere, özellikle kırsal bölge¬lerde, yoksul kesimlerin yoğun olduğu yörelerde, Yatılı İlköğretim Bölge Okulları (YİBO) sayılarının artırılması (bölgelerarası kalkınmışlık farkı giderilinceye kadar) he-def alınacaktır.
Zorunlu hallerde taşımalı eğitim: Eğitim kurumlarının eğitim görecek çocuk ve gençlerin yaşadıkları yerleşim birimlerinde eğitim görmeleri esas olacak, ancak istisnai durumlarda taşımalı eğitim yoluna gidilecektir.
Yetişkinlere sürekli eğitim olanağı yaygınlaştırılacak: Normal eğitim çağında yeterli eğitim alma olanağını elde edememiş veya okur yazar konumda olmayan yetişkinle¬re eğitim sağlama amacıyla ilgili üniversiteler ve belediye¬lerle işbirliği içinde sürdürülecek olan yetişkinlere sürekli eğitim programı uygulanacaktır.
Okuma yazma bilmeyen kalmayacak: Okuma yazma seferberliği kapsamında okuma yazma kursları ile ülke genelinde okuma yazma bilmeyen kalmayacaktır.

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK EĞİTİMİ
Özgürlük, ancak laik eğitim ortamında anlam ve değer kazanabilir, sürekliliğini koruyabilir. Eğitim düzeni laik bir zemine oturtularak, öğretim birliği çerçevesinde yürütülerek, bilime, yeniliğe ve değişime açık, gelecek vizyonu olan, çağdaş bir toplum ve demokratik devlet yapısı oluşturulur.
Din kültürü eğitimi, bireyin inanç dünyasını geliştiren, çağdaş gelişmeye açık, manevi ve ahlaki değerleri zengin¬leştiren, insan ve doğa sevgisini artıran nitelikte olacak, dinin siyasi amaçlarla istismarına yol açmayacak şekilde gerçekleştirilecektir.
Dini duygular istismar edilerek cemaat veya tarikatların eğitim kurumlarını kuşatması önlenecektir.
İmam-Hatip eğitimi, din görevlisi sayısına duyulmakta olan ihtiyaç çerçevesinde düzenlenecektir.
İlk ve ortaöğretim kurumlarında verilen din kültürü ve ah¬lak bilgisi dersinin Anayasanın öngördüğü amaca uygun bir müfredatla verilmesi sağlanacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Kuran Kursları dışındaki Kuran Kursları veya benzeri hizmet sunan kuruluşlara izin verilmemesi, tüm Kuran Kurslarının etkin olarak denetlen¬mesi sağlanacaktır.
Azınlıklara din adamı yetiştirme olanağı sağlanacak:
Azınlıkların dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere yüksek dü¬zeyde din adamı yetiştirilmesi için ilgili devlet üniversite¬lerinin ilahiyat fakültelerine bağlı, eğitimin genel ilkeleri çerçevesinde yüksek okullar açılabilecektir.
OKUL ÖNCESİ İKİ YILLIK EĞİTİM
CHP, okul öncesi eğitimi, çocukların zihinsel, fiziksel ve duygusal yönleriyle daha sağlıklı gelişmesinin koşulu, çağdaş eğitim anlayışının zorunlu bir kademesi olarak görmektedir.
İlköğretim öncesinde çocuklarımızı eğitim sürecine hazır¬lamak için, Okul Öncesi 2 yıllık Eğitim tüm ülkemizde zorunlu hale dönüştürülecektir.
Çalışan annelerin çocuklarına öncelik: Okul Önce¬si Eğitimde, özellikle, kentlerin sosyal gelişme açısından yetersiz bölgelerine, çalışan kadınların, memur ve emek¬çilerin çocuklarına öncelik verilecek; kamunun doğrudan sorumluluğuna ek olarak, yerel yönetimlerin öncülüğü ve gönüllü kuruluşların katkıları ile yeterince çocuk yuvası ve anaokulu açılması sağlanacaktır.
Eğitime katılıma destek ödemesi: Geçiş döneminde, Vatandaşlık Hakkı ödemesi kapsamı içindeki ailelerden çocuklarını Okul Öncesi 2 yıllık Eğitime gönderenlere Katılıma Destek Ödemesi yapılacaktır.

10 YILLIK KESİNTİSİZ VE ZORUNLU TEMEL EĞİTİM (İLKÖĞRETİM)
Öğrencilerimizin ideal bir temel eğitim süreci geçirebil¬meleri için; Kesintisiz ve Zorunlu Temel Eğitim (İlköğ¬retim) 8 yıldan 10 yıla çıkartılacak, bunun için gerekli çalışmalar ülke genelinde hızla tamamlanacaktır.
Temel Eğitimin 9. ve 10. sınıflarında, bölgesel özellikleri gözeten, meslek tanıtımını, yetenek ölçümünü ve mesle¬ğe yönlendirmeyi esas alan iki yıllık ‘’Mesleki Yönlendir¬me Programı’’ uygulanacaktır.
Öğrencilerin, genel kültür, sosyal bilimler, fen ve matema¬tik alanlarındaki yetenekleri ve meslek derslerine olan ilgi ve başarıları uzman öğreticiler tarafından değerlendirme¬ye alınacaktır. Öğrenciler, 10. sınıfın sonunda yapılacak bir Genel Değerlendirme Sınavı’nın sonuçları ve başarı puanlaması esasına göre, İki Yıllık Akademik Liseye veya Meslek Lisesine yönlendirilecektir.

İKİ YILLIK AKADEMİK LİSE VE MESLEK LİSESİ
Akademik veya Mesleki Lise eğitiminin nitelikli ve etkin şekilde verilmesi sağlanacaktır. İki yıl süresince yapıla¬cak değerlendirme ve yönlendirmeler sonucu, öğrenci¬lerimizin yaklaşık üçte birinin üniversitelere, diğerlerinin ise meslek yüksek okullarına yönlendirilmesi hedeflene¬cektir.

• 2 YILLIK MESLEK LİSELERİ
Mesleki teknik eğitim veren liselerin diplomalarının onayı için Ulusal Meslek Standartları Kurumu kurulacaktır.
Mesleki Teknik Eğitim ile istihdam ilişkisini sağlamak için, ders programları, eğitici ve staj konularında yol gösterici olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve Sanayi, Ti¬caret, Esnaf Odaları temsilcilerinin katılımı ile Danışma Kurulları oluşturulacaktır. Danışma Kurulları, Üst Kurul ve İl Mesleki Eğitim Danışma Kurulları olarak yapılandırı¬lacaktır.
Meslek Lisesi eğitimi gören öğrenciler, teşvik ve destek amacıyla, 2 yıl süre ile tam gün sigorta kapsamına alına¬cak, primleri devlet tarafından ödenecektir. Özel meslek liselerini de kapsayacak olan bu özendirici sigorta uygu¬lamasında primlerin yarısı ilgili eğitim kurumunca, diğer yarısı ise devlet tarafından karşılanacaktır.
Mesleki teknik liselere yerleştirilecek öğrenciler sınavsız olarak iki yıllık Meslek Yüksek Okullarına geçiş hakkına sa¬hip olacaklardır.
• 2 YILLIK AKADEMİK LİSELER
2 Yıllık çok programlı akademik liseler yüksek öğ¬retime geçişin köprüsü olacak: 10 Yıllık Temel eğitimin sonunda Genel Değerlendirme Sınavı sonuçları doğrul¬tusunda Çok Programlı Akademik Liselere yönelecek öğ¬renciler, Türkçe öğretimine özel önem verilerek, Sosyal bilgiler, Fen, Matematik, Bilişim ve Bilgi Teknolojileri, Ya¬bancı Dil, Sanat ve Spor gibi dallarda alan seçimi yaparak eğitimlerini, tercih ettikleri programlar çerçevesinde sür-düreceklerdir.
Öğrenci seçme sınavı (öss) kaldırılacak: Akademik Liseden sonra yükseköğretim kurumlarına devam et¬mek isteyen öğrenciler, Lise başarısı ve Yetenek Ölçme ve Değerlendirme Sistemi kapsamında yapılacak sınav¬ların sonuçlarına göre, doğrudan yüksek öğretime geçiş yapma hakkını elde edeceklerdir. 2 yıllık lise eğitimi süre¬cinde yapılacak ve öğrencilere 4 kez katılma hakkı tanı¬nacak olan “Yetenek Ölçme ve Değerlendirme Sistemi” sınavları, “Düşünme, Problem Çözme, Dil Becerisi Sına¬vı” (DPDS) ve “Alan Tercih Sınavı” (ATS) olmak üzere iki seçenekli olacaktır.

YÜKSEKÖĞRETİM
CHP, bilimsel, mali ve idari özerkliği olan, Türkiye gerçe¬ğinden kopmayan, ancak her alanda evrenselliği yaka¬layan, akademik rekabet ve demokratik katılım ilkelerini benimseyen, bilgi çağının üniversitelerini hedef almak¬tadır.
Üniversitelere çağdaş evrensel kriterler: Yüksek öğ¬retimin yapılandırılmasında AB’nin Bologno süreci ile OECD’nin özerklik kriterleri önemle dikkate alınacaktır.
Kamu ve vakıf üniversitelerinin tümü dünyadaki çağdaş üniversiteler düzeyinde yüksek nitelikli eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma yapan, teknolojik ve bilimsel gelişmele¬re öncülük eden bir düzeye getirilecektir.
Üniversiteler, daha iyi eğitim için eğitim kadroları, eğiti¬min içeriği ve araştırma potansiyelleri açısından kendi aralarında yarışan, toplumla, bulundukları yöreyle bütün¬leşen, sanayi kesimleri ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapan, yerel araştırmalara ve toplumsal değişime katkıda bulunan kurumlar haline getirilecektir.
Üniversiteye giriş sistemi yeniden yapılandırılacak¬tır: Öğrenciler YÖK’ün eşgüdümünde üniversiteler tara¬fından belirlenecek toplam ve bölüm kontenjanları çer¬çevesinde lise aşamasında, yüksek okul ve üniversitelere yönlendirileceklerdir. Belirli üniversitelere ve bölümlere taleplerin yoğunluğu halinde üniversiteler zorunlu yön¬lendirme testleri uygulayabileceklerdir.
Yök kaldırılacak üniversitelerarası kurul etkin konuma getirilecektir.
Üniversitelerarası eşgüdüm sağlama ve yüksek öğretim stratejileri geliştirme görevi üniversitelerarası kurula dev¬redilecektir. Üniversitelerarası Kurul kendi içinden bir baş¬kan ve yürütme kurulu seçecek ve bu kurul sürekli görev yapacaktır.
Üniversite rektörleri üniversite öğretim üyeleri ta¬rafından seçilecek: Bu seçimlerde adayların yetenekleri esas alınacak, hiçbir şekilde iç politika tercihlerinin etkin olmasına izin verilmeyecektir. Dekanların, Enstitü Başkan¬larının ve diğer Fakülte yöneticilerinin seçiminde de aynı esaslar geçerli olacaktır.
Akademik yükseltmelerde temel kriter araştırma performansı olacak: Üniversite öğretim üyelerinin ulusal ve uluslararası niteliklerde bilimsel araştırma performansı, atamalarda öncelikli ölçüt olarak dikkate alınacaktır.
Lisans üstü eğitim gören öğrenciler desteklenecek: Lisans üstü eğitimini yurt içi ve yurt dışında gerçekleştire¬cek olan öğrencilere ek destek sağlanacak; çağımızın yeni disiplin, branş ve sektörlerinde doktora düzeyinde eğitim almaları için her yıl gençlerimiz tümüyle kamu kaynakları ile desteklenecek; bu öğrencilerin eğitim ve gelişimi yakın¬dan izlenecektir.
Üniversitelerimize ve araştırma kuruluşlarımıza ge¬rekli kadro ve kaynak sağlanacak: Üniversitelerimize ve diğer araştırma kuruluşlarımıza ihtiyaç duydukları kad¬rolar öncelikle tahsis edilecek, bilimsel yayın ve araştırma için ihtiyaç duydukları kaynaklar sağlanacaktır. Yurt dışın¬daki Türk bilim adamları ve Türkiye üzerinde araştırma ya¬pan yabancı uyruklu bilim adamlarıyla çok yakın işbirliği yapılacak, onların araştırmaları ve yayınları devletçe des-teklenecektir.
ÖĞRETMENE SAYGI
İnsanlığa saygıyı, ülke ve ulusa sevgiyi, toplumla daya¬nışma ve paylaşma duygusunu öğretmen öğretir. Öğ¬retmenlere sahip çıkılması, öğretmenliğin yeniden say¬gın ve çekici bir meslek haline getirilmesi için yapısal değişiklikler yapılması, CHP’nin öncelikli hedefidir.
Öğretmenlerin Milli Eğitimin amaçlarını gerçekleştirebi¬lecek ve eğitim programlarını başarı ile uygulayabilecek nitelikte yetiştirilme ve çalıştırılmalarına yönelik ilkeler ve altyapı yeniden düzenlenecektir.
Öğretmen atamaları ve haklarını düzenleyen yeni çerçeve yasa: Eğitim personelinin atanma, yer değiştir¬me ve görevde yükselme işlemleri yeni yapılanmaya uy¬gun olarak düzenlenecek; öğretmenlerin sürekli eğitimi, çalışma, atanma ve özlük hakları konularında tüm ilkeleri kapsayan bir “çerçeve yasa” çıkartılacaktır.
Öğretmensiz okul ve ders bırakılmayacak: Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması kaldırılacak, eğitim sistemimizin ihtiyaç duyduğu sayıda nitelikli öğretmen yetiştirilerek, kadroya alınmaları sağlanacak; ülkenin bütününde öğret¬mensiz okul ve ders bırakılmayacaktır.
Veli dernekleri aktif hale getirilecek: Eğitim süreci çerçevesinde; Milli Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetim ile okul, çevre, veli ve öğretmenler arasındaki ilişkiler güç¬lendirilecek, katılımcı bir anlayışla yetki ve sorumlulukları paylaşmaları sağlanacaktır.
Öğretmen örgütlerinin eğitim sürecine katkısı sağ¬lanacak: Milli Eğitim Bakanlığı’nca, eğitim yöntemlerinin uygulanmasında ve geliştirilmesinde, programların hazır¬lanmasında, eğitim amaçlarının saptanmasında, eğitimöğretim ve yönetimle ilgili çalışmalarda demokratik katılım süreçleri geliştirilerek, öğretmen örgütlerinin de katkıları¬nın sağlanmasına özen gösterilecektir.
Öğretmenler geçimlerini temin için ikinci bir iş yap¬ma zorunluluğundan kurtarılacak: Öğretmenlerin, hakları ve ekonomik koşulları iyileştirilecek, onurlu bir ya¬şam için gerekli özlük hakları sağlanacaktır. Öğretmenle¬rin eşleriyle aynı yerleşim birimlerinde çalışmaları güven¬ce altına alınacaktır.
Öğretmenlere zorunlu periodik hizmet içi eğitim: Bütün öğretmenlerin her yıl bir ay hizmet içi eğitim gör¬meleri sağlanacak, bu eğitimin sürdürülmesinde ilgili üni¬versiteler ile işbirliği yapılacaktır. Yabancı dil bilen öğret¬menlerin tatil aylarında ileri ülkelerdeki meslektaşlarıyla bir araya gelmelerini sağlayan ve Batı ülkelerinde uygu¬lanan değişim programlarından yararlanmaları destekle¬necektir.
ULUSAL KÜLTÜR ZENGİNLİĞİMİZDİR
Ortak kültürümüzün özü tarihimizdir, coğrafyamızdır, ulus-devlet kimliğimizdir, laik demokratik Cumhuriyetimizin temel nitelikleridir. Kültürel köklerimiz, hem “Mevlana’sı, Yunus Emre’si, Hacı Bektaş-ı Veli’si, Şeyh Edibali’si” ile 13. yüzyıl hümanizmasının insan sevgisine, Anadolu’nun kül¬türel zenginliğine, hem de ulusal kurtuluş mücadelemizin ahlaki ve felsefi değerlerine, Atatürk devrimlerinin çağdaş, evrensel değerlerine dayanmaktadır.

CHP’NİN KÜLTÜR POLİTİKASI, BİREYSEL KÜL¬TÜREL HAKLARI, KÜLTÜREL ÇOĞULCULUĞU, ÖZGÜRLÜĞÜ VE DEMOKRATİKLEŞMEYİ TE-MEL ALIR:
Özgürlüğü evrensel bir değer olarak gören ve koruması¬nı bilen; kişilik haklarına saygılı, yapıcı ve yaratıcı, barışçıl ufka sahip insanı öne çıkaran,
“Kişiliğin özgürce geliştirilmesi” ile “toplumla dayanışma¬yı” bağdaştıran; düşünce özgürlüğü ve farklılıkları içinde ulusal birliği koruyup güçlendiren,
Kültürde asimilasyonu değil, bireysel kültürel haklara say¬gı içinde entegrasyonu benimseyen,
ileri bir demokratik toplum ve kültür ortamını amaçlar.
Türkiye’nin kültür varlıklarının ortaya çıkartılmasına, Türk kültürünün halkımız tarafından en yaygın biçimde özüm¬lenmesine ve kültür hazinelerimizin dünyaya daha iyi du¬yurulmasına özel önem verilecektir.
Din, dil, mezhep ve etnik köken farklılıklarımızın, ülkemiz¬de ayrımcılığın değil renkli ve zengin bir kültürün bütün¬lüğü çerçevesinde görülebilmesi için gerekli her türlü dü¬zenleme yapılacaktır.
Eğitim ve yayın programlarında kültür konularına daha geniş yer verilmesi ve kültürel amaçlı faaliyetlere daha çok kaynak ayrılması sağlanacaktır. Bu anlayışla CHP ülkemizin kültür hayatının zenginleşti¬rilmesine ve yeniden yapılandırılmasına olanak verecek kültür kurumlarını, çağdaş bir anlayışla yeniden düzen¬leyecektir. Bu çerçevede Dil ve Tarih kurumları yeni bir anlayışa kavuşturulacaktır.
KÜLTÜR DESTEKLENECEK, AMA MÜDAHALE EDİLMEYECEKTİR.
Sanatçılarımızın yaratıcılıktaki özgürlüklerine müdahale edilmeyecek, sanat kurumlarının özerkliği korunacaktır.
Sansüre son verilecek: Kültürel etkinliklerde ve sanatta sansüre son verilecek; siyasal amaçlı veya keyfi yasak ve sansür, her türlü idari öndenetim kaldırılacaktır. Bu konu¬da uluslararası normlarda yargı kararlarına bağlı kalınma¬sı temel alınacaktır.
Sanat yasası çıkartılacak: Evrensel sanat normları çer¬çevesinde sanatın özgürleşmesinin önündeki tüm yasal engellemeleri kaldırmak amacıyla Sanat Yasası oluşturu¬lacaktır.
Sanat ve sanatçılar desteklenecek: Tüm sanat dalları, kültürel gelişmenin önemli öğeleri olarak kabul edilerek sanatçılar korunacak, gerekli kamu desteği sağlanacaktır.

SANATA ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARA EN İLERİ DÜZEYDE EĞİTİM OLANAĞI SAĞLANA¬CAKTIR.

Telif hakları korunacak: Patent ve fikri mülkiyet ile ilgili mevzuat daha çağdaş yapıya kavuşturulacak, telif hakları korunacak, telif hakları konusunda sanatçılarımızın yara-tıcılıklarının gasp edilmesinin önüne geçilecek, korsanla etkin bir şekilde mücadele edilecektir.
Vergiler inecek, sosyal güvenlik yaygınlaşacak: Kül¬tür ve sanat alanındaki vergiler asgari düzeye çekilecek; sanatçıların, yazarların ve düşünürlerin sosyal güvenliği sağlanacaktır.
Sahne sanatları desteklenecek: Tiyatro sanatı Türkiye’nin bütün illerinde yaygınlaştırılacak, özerk bir sa¬nat kurumu olan Devlet Tiyatroları’nda çalışan sanatçıları¬mızın özlük hakları ve çalışma koşulları iyileştirilecek; özel tiyatroların devlet tarafından desteklenmesi için gerekli yeni düzenlemeler yapılacaktır.
Sinemaya özel destek: Sinemanın desteklenmesi ve Türk sinema endüstrisinin oluşturulmasına yönelik teş¬vik ve vergi kolaylığı sağlanacak; sinema sanatçılarımızın emekliliklerine ilişkin özel düzenlemeler yapılacaktır.
Türkiye sinema kurumu kurulacak: Sinema endüst¬risinin gelişimindeki sürekliliğini desteklemek, sektörün uluslararası yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmek, sinema sektörünün eğitim, yapım, dağıtım, pazarlama ve gösterim alanlarında geliştirilmesi ve güçlendirilmesi amacıyla, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sa¬hip, idarî ve malî açıdan özerk, “Türkiye Sinema Kurumu” kurulacaktır.

Kültür ve sanat eğitimi, laik demokratik Cumhuriyet de¬ğerlerimizden kopmadan, çağdaş dünyayla bütünleş¬meyi sağlayacak ve katılımı özendirecek bir yapıya ka¬vuşturulacaktır.
Arkeolojik kazılara her türlü destek sağlanacaktır.
Çağdaş müzecilik geliştirilecek; kültürel mirasın, ait ol¬duğu coğrafyada korunmasına ilişkin evrensel ilkenin ya¬şama geçirilmesi sağlanacaktır. Arkeolojik kazılara destek sağlanacaktır.
Madımak, hoşgörü merkezi olacak: Sivas Madımak Oteli, Alevi kültürü ve değerlerinin yansıtılmasına katkı sağlayacak çerçevede Hoşgörü Merkezi’ne dönüştürüle¬cektir.
Yerel yönetimlere ve sivil toplum örgütlerine sanat için destek: Yerel yönetimlerin de kendi yörelerindeki kül¬tür eserlerine sahip çıkmaları özendirilecek, sivil toplum örgütlerinin aynı amaçlı çabaları da teşvik edilecektir.
Bilgi toplumunun modern kütüphaneleri oluşturula¬cak: Kütüphaneler, modernleştirilerek teknolojinin geliş¬miş olanaklarından yararlandırılarak ulusal eğitim ve kül¬tür politikalarımızın, odak merkezleri haline getirilecektir.
Halk kütüphanelerine ülkemizde yayınlanan tüm kitapla¬rın alınması, kitapevlerine kitap için özel kağıdın ayrıca¬lıkla tahsisi sağlanacaktır. Milli Kütüphanenin en büyük kaynağı olan Derleme Kanunu güncellenip işlerlik kazan¬dırılarak ulusararası standartlarda bir ulusal bellek haline getirilecektir.
Okuma alışkanlığı olanlara hizmet götürmek, okuma alış¬kanlığı olmayanları ise teşvik etmek amacıyla gezici kütüp¬haneler yaygınlaştırılacak ve zenginleştirilecektir.
Sanat kurumlarına keyfi müdahalelere son: Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı sanat kurumlarının siyasal amaçlar için kullanılmamaları, kuruluş amaçlarına uygun sanatsal etkinlikler içinde olmaları ve bu etkinlik¬lerin bütün dünyada kültürümüzü tanıtıcı rol oynaması sağlanacaktır.
Sanatçıların, sanat kurumlarının yönetim bünyesinde yer almaları özendirilecektir.
Türk dilinin bilim ve evrensel kültürdeki gelişmeler doğrultusunda zenginleşmesi amaçlanacak: Türk di¬linin bilim ve evrensel kültürdeki gelişmeler doğrultusun¬da zenginleşmesi, dilimizin kullanımı ve uygulanmasında yozlaşmanın önünün alınması hedef alınacaktır.
Atatürk’ün başlatmış olduğu Türk dilinin gücünü halktan ve kaynaklarından alarak zenginleştirilmesi, arı, yalın ve özgün yapısını koruyabilmesi; yazın, sanat ve bilimin her alanında yeterli hale gelmesi süreci kararlılıkla sürdürüle¬cektir.
Türk Dil Kurumu ile birlikte Atatürk’ün vasiyetnamesinde yer alan Türk Tarih Kurumu’nun gerçek işlevlerini sürdü¬rebilmeleri için gerekli yasal düzenlemeler yapılacak; Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nun 1980 sonrasında bozulan yapıları düzeltilerek, yeniden eski statülerine ka¬vuşturulacaklardır.
TARİHİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİN KORUN¬MASI
Tarih ve kültür zenginliklerimizin, tarihi kültürel mirası¬mızın doğasını oluşturan yapısının, taşınır veya taşınmaz kültür varlıklarımızın özenle korunması, ulusal kimliğimi-zin ve ulus olma bilincinin korunması ile eş anlamlıdır.
CHP, bu değer ve zenginliklerin tümünü sahiplenerek, çağdaş yöntemlerle koruyarak, tüm özgün nitelikleri ve özellikleri ile gelecek nesillere aktarmayı temel görev bil¬mektedir.
İlke olarak, ülkemizde mevcut tüm kültürel varlıklara, sa¬hip oldukları tarihsel bağları ve özgünlükleri ile ait olduk¬ları yerlerde sahip çıkılacak; bu varlıklarımız korunacak, yaşatılacak ve insanlığa sunulacaktır.
Tarihi kültürel zenginliklerin korunmasına öncelik veren imar ve planlama anlayışına ağırlık verilecek; tarihsel, kül¬türel ve doğal SİT alanlarının korunmasında, kent planla¬masında, çevre hukukunun ve bu alandaki çağdaş norm¬ların dikkate alınmasına özen gösterilecektir.
Tarihi çevre, içinde yaşayan insanlarla beraber toplumun hizmetine sunulacaktır. Bu konuda ekonomik çerçeveyi düzenleyecek bir kurumsal ve yasal yapı da hızla oluştu¬rulacaktır.
Ülkemizin çok çeşitli kültürel birikimini, tarih-kültür, arke¬oloji ve doğa zenginliklerini, çağdaş bilimsel yöntemlerle araştıran, dengeleyen, yayan kurum ve arşiv düzeninin geliştirilmesi sağlanacaktır.
Ülkemizden çıkartılmış kültür varlıklarının geri kazanılması hedef alınacaktır. Yurt dışındaki kendi tarihimize ait taşın¬maz kültür varlıklarının korunması, kayıt altında tutulması, bakım ve muhafazada sorumlulukla davranılması için ge¬rekli önlemler alınacaktır.
Tarihi zenginlik araştırmaları tamamen bilimsel çalışmala¬ra dayandırılarak, bu süreçte görev alan birimlerin eşgü¬dümü sağlanacak, araştırma birim merkezlerinde ihtiyaç duyulan teknik donanım ve uzman personel eksiği hızla giderilecektir.
Tarihi kültürel zenginliklerimizin tahrip edilmelerine son verilecek, bu konuyla ilgili keyfi araştırma girişimleri konu¬sunda denetimler sıklaştırılacaktır.
Turizm adına değerlendirilen tarihi zenginliklerimizin her¬hangi bir zarar görmemesi için gerekli önlemler alınacak, tarihi zenginliklerimizin tanıtımı ve korunması amacıyla kurulmuş derneklere yerel yönetimlerin katkısı da alına¬rak devlet desteği sağlanacaktır. Turizmin ülkenin ana ge¬lir kaynaklarından biri olmasını sağlamak için turistin otel ve havaalanı arasında sıkıştırılması önlenecektir.
Tarihi kültürel zenginliklerimizin gelecek kuşaklara aktar¬mak üzere devralınan emanetler olduğunun bilinci ile, bu varlıklarımızı olası afetlerden korumak amacıyla, devlet bünyesinde oluşturulacak özel kurumlar aracılığıyla ihti¬yaç duyulan her türlü önlem alınacaktır.
GENEL SAĞLIK REFORMU
HERKESE SAĞLIKLI YAŞAM HAKKI
Sağlıklı Yaşam Hakkı doğuştan kazanılan bir haktır. Irk, dil, din, yöre, ekonomik ve sosyal durum farkı gözetilmeksi¬zin, herkes sağlıklı yaşama hakkına sahiptir. Zamanında, yeterince ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşabilme, herkesin temel insan hakkıdır
Taraf olduğumuz BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 25. Maddesi; Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan do¬ğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir. Kuralını öngörmektedir.
BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 25. Maddesi’nin özüne uygun olarak CHP, sosyal demokrat bir parti olmanın sorumluluğu içinde, sağlık hizmetleri¬nin, tüm yurttaşlarımıza, doğum öncesinden ölüme kadar kesintisiz olarak verilmesini sağlayacaktır. Bu hizmet, ye¬terli, kaliteli, kolay ulaşılabilir, eşit, hakkaniyetli ve verimli nitelikte olacaktır. Sağlık hizmetinin verilmesi yurttaşların kişinin ödeme gücü ile sınırlı olmayacaktır. Engeline takıl-madan sağlanmasını CHP, bunu Sağlık Hakkının bir ge¬reği ve Sosyal Refah Devletinin öncelikli bir görevi olarak görür. Devlet, tüm bireylerine sağlık hizmeti, temiz su ve çevre sunmak, gıda güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. lüğüne sahiptir.
CHP’nin öngördüğü Sosyal Refah Devleti, Sosyal Avrupa ilkelerinde de yer aldığı gibi, ülkedeki sağlık hizmetinin bu ilkeler çerçevesinde sürdürülebilir biçimde sağlanabilme¬si için devlet bütçesinden gerekli kaynakları sağlayacaktır. sistemleri ile uzun dönemli sağlık bakım sistemlerinin;
Gelirine ya da varlığına bakılmaksızın herkes için ulaşıla¬bilirlik,
Sağlık hizmetlerinde yüksek kalite,
Sağlık hizmet sistemlerinin finansal sürdürülebilirlilik, ilkelerini eşzamanlı olarak gerçekleştirmelerini sağlamak¬la yükümlüdür. Ayrıca, Sağlık Hizmeti, yerindelik ilkesine uygun, adil, eşit , verimli ve denetlenebilir olacaktır.
Bu anlayışla, Cumhuriyet Halk Partisi herkesin, süreklilik içinde, yalnızca hastalık ya da sakatlığın bulunmayışı ola¬rak değil, bedensel ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali ile bedenen, ve ruhen yani tam sağlıklı olarak, uy¬gun çevre ve koşullarda yaşamasını sağlayacak ortamın yaratılmasını, her kademede hizmetin ülkemizin her yöre¬sindeki tüm yurttaşlarımıza eşitlik içinde hızla sunulmasını amaçlar. CHP, sağlık sektöründe kamu ve özel tüm potansiyelin eş¬güdüm içinde değerlendirilmesini,
Toplam sağlık harcamalarının milli gelire oranının Avrupa ülkeleri ortalaması düzeyine çıkarılmasını, sosyal demok¬rat siyasetinin temel hedefleri bir gereği olarak benimser, ertelenemez bir temel kuralı olarak değerlendirir.
CHP, sağlık politikalarının tek elden oluşturulmasını ve uy¬gulamasında gerekli eşgüdümün eksiksiz yerine getirilme¬sini benimsemekte ve toplumsal dayanışmayı sağlıkta da sağlayan, uzun vadeli, sürdürülebilir, vatandaşa hizmet odaklı, bir Ulusal Sağlık Politikası oluşturmayı hedefle¬mektedir.
Sağlık alanında strateji ve standart belirleyen, kamu/özel sek¬tör ile akademik ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile oluş¬turulacak bir Sağlık Üst Kurulu yapılanmasına gidilecektir.
• HERKESE ULUSAL SAĞLIK SİGORTASI
Ulusal Sağlık Sigortası kurulacak, tüm yurttaşlar bu si¬gorta kapsamına alınacaktır. Mali gücü olmayanların sigorta primleri devlet tarafından karşılanacaktır. Bu sis¬tem kademeli olarak tüm ülkede yaygınlaştırılacaktır.
Devlet’in Ulusal Sağlık Sigortası ile tüm vatan¬daşlarımıza temel hizmetleri vermesi sağlanacak, buna ilaveten dileyenlere özel sigortalardan alı¬nan tamamlayıcı sağlık sigortası sistemi getirilecektir. Hekimlik ve diş hekimliğinde kamu/özel ayrımı yapm¬adan, özel muayenehaneler dâhil tüm sağlık kuruluşların¬dan saptanacak kurallar çerçevesinde hizmet alınabilmesi sağlanacaktır.

Ulusal sağlık sigortası sistemi sürdürülebi¬lir ve güçlü bir sosyal güvenlik politikasıyla bü-tünleştirilecektir. 224 sayılı Sağlık Hizmetleri¬nin Sosyalleştirilmesi Kanunu güncelleştirilecektir. Şehit aileleri ve gazilerimiz ile birinci derece yakınlarının sosyal güvenlik sigorta primleri yaşam boyu devlet tarafın¬dan ödenecek, ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanmaları sağlanacaktır.
Tüm vatandaşlarımız sigorta kapsamındaki ilaçlarını iste¬dikleri eczaneden alabileceklerdir.
Mali gücü olmayan yurttaşlardan katkı payı adı altında ek bir ücret alınmayacaktır.
Yurttaşlara sunulan Sağlık Hizmetini finanse edecek olan ULUSAL SAĞLIK SİGORTASI KURUMU, sunulan bu hizme¬ti tüm ayrıntılarıyla denetlemeye yetkili ve görevli olacaktır.

• KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ
HERKESE BEDELSİZ KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİ: Koruyucu sağlık hizmetlerinin, özellikle kırsal kesim ve kentlerin gecekondu bölgelerinde olmak üzere tüm ülke sathında yeterli, eşit ve düzeyli olarak yurttaşların hizme¬tine, ücretsiz sunulabilmesi için gerekli fiziki altyapı hızla tamamlanacak, sağlık personeli sağlanacaktır. Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin sürekliliğinin sağlana¬bilmesi için ekip hizmeti anlayışı ile hekim, ebe, hemşi¬re ve diğer yardımcı sağlık personeli sağlık memuru ve hekim eksikliği giderilecek, sağlık ocağı, sağlık evi, ana çocuk sağlığı merkezleri ve verem savaş dispanserleri gibi koruyucu sağlık hizmeti veren tüm sağlık kuruluşla¬rı, hizmet vereceği nüfus bazında oluşturulacak toplum hekimliği merkezlerinde bütünleştirilerek sayılarının art¬tırılması ve yeterli düzeye çıkarılması sağlanacaktır. İlke olarak her köye bir sağlık evi açılması hedef alınacaktır.
Halen Ülkemizde önemini sürdüren bulaşıcı hastalıkların önlenmesi için kapsamlı bir program yapılacaktır. Bulaşıcı ve salgın hastalıklar Avrupa ülkelerindeki gibi kontrol altı¬na alınacaktır.
Etkin Koruyucu Sağlık Hizmeti uygulamaları ile, genetik ve sonradan ortaya çıkacak olan hastalıklar önceden teşhis edilebilecektir. Kalp damar, kanser, hipertansiyon, AIDS ve hepatit gibi çağın hastalıklarından yurttaşlarımızın ko¬runabilmeleri için gerekli bütün eğitim ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirilecek ve ölümle sonuçlanma ve sakat bırakma oranlarının en aza indirilmesi asgariye in¬dirgenmesi sağlanacaktır.
Ruh sağlığı hizmetlerinin toplum hekimliği merkez¬leri bünyesine hizmetlerine eklenmesi sağlanacaktır.
Toplum hekimliği, birinci kademe sağ¬lık ocakları hizmetinin temelini oluşturacak¬tır. Aile Hekimliği sistemine, Toplum Hekimliği¬nin tüm eksiklikleri giderildikten sonra geçilecektir.
• II. ve III. KADEME SAĞLIK HİZMETLERİ
İkinci kademe sağlık hizmetleri bölge ve merkez hastane¬leri ile; üçüncü kademe sağlık hizmetleri ise eğitim ve üni¬versite hastaneleri kanalıyla sağlanacaktır.
Bölge ve merkez hastaneleri ile eğitim ve üniversite has¬taneleri idari ve mali özerkliğe kavuşturulacaktır. Bu has¬tanelerin araç – gereç ve altyapı eksiklikleri giderilecek, araştırma ve eğitim süreçleri etkinliğe kavuşturulacaktır.
Hasta sevk zinciri rasyonel ölçütlerle etkin olarak çalıştırı¬larak sağlık sistemindeki yığılmalar, zaman ve emek kayıp¬ları önlenecektir.
Her hastaneye acil servis birimi açılacak: Yeterli sayıda eğitimli acil hekimi ve sağlık personeli temin edilecektir.
ÇAĞDAŞ SAĞLIK HİZMETLERİ
Genel bütçeden sağlık sektörüne ayrılan pay artırıla¬cak: Kamusal veya özel daha fazla kaynağın, milli gelirin daha büyük bölümünün sağlık sektörüne yönelmesi sağ¬lanacak, bu konuda Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) önerileri dikkate alınacaktır.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin sigorta primleriyle değil, AB ülkelerinde olduğu gibi vergilerle finanse edilmesi sağla¬nacaktır.
İşyeri hekimliği: 50’den fazla çalışanın olduğu işyerlerin¬de, işyeri hekiminin tam gün bulundurulması uygulaması¬na etkinlik kazandırılacaktır.
Özel sağlık yatırımları belirli tıbbi dallarda özendiri¬lecek: Özel sağlık yatırımları, özellikle uluslararası sağlık turizmine yönelik alanlarda teşvik edilecektir.
Özel sağlık kurumlarının hizmet kalitesi ve fiyatları etkin olarak denetlenecektir. Vergi mükellefleri satın alacakları özel sağlık hizmetlerini belirli kriterlerle gelir vergilerinden düşebileceklerdir.
Acil servis hizmetleri etkinleştirilecek gerektiğinde en¬tegrasyon sağlanarak özel sektörden hizmet satın alına¬caktır.
Ruh sağlığı, Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma ve Tedavi Merkezleri (AMATEM), Bağımlılara Dönük Re¬habilitasyon Hizmet Kuruluşları – Merkezleri çoğaltılıp, geliştirilecektir.
Sağlık meslek kuruluşlarından sektöre daha çok kat¬kı: İlgili meslek odaları ile sivil toplum kuruluşlarından, sağlık hizmetleri standardizasyonu, planlaması, yönetim ve denetimi konularında yasal düzenlemelerle güvence altına alınan aktif katılım sağlanacaktır.
Tıp ve uzmanlık eğitiminin niteliği yükseltilecek; Türk tabiplerinin, diş hekimlerinin ve eczacıların Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) çalışmaları ve tam teşekküllü labora¬tuarlar kurulması desteklenecektir. Dünyadaki gelişmeler de dikkate alınarak, moleküler biyoloji ve biyo-teknoloji konusunda AR-GE çalışmalarına ayrıcalıklı yer tanınacak¬tır.
Eczacılık hizmetlerinin gelişmesi desteklenecek: Kamu kurumlarının eczacılara yönelik mükellefiyetlerini zama¬nında yerine getirmesi sağlanacak, bireysel eczacılık des¬teklenecek, eczanelere açılma izni verilmesi için eczacı sahip ve mesul müdürü olma koşulu aranacaktır. Ecza¬nelere eczacılık dışında tahsilat gibi görev ve sorumluluk verilmeyecektir.
Bilinçli ilaç tüketimi için ilgili meslek odalarıyla işbirliği ya¬pılarak gerekli denetim sağlanacak, ilaç, aşı ve sarf mal¬zemesinin Türkiye’de üretimi ve ihracatı desteklenecek¬tir. Jenerik (eşdeğer) ilaç kullanımı ve yurt içinde üretimi özendirilecektir.
Ülke genelinde yatak ve sağlık tesisi dağılımı yeterli ve dengeli hale getirilecek: Kent nüfusuyla kentte mev¬cut hastane yatak kapasitesi arasında uyum olması, bu konudaki eksikliklerin giderilmesi sağlanacaktır.
Ülke genelinde sağlık kuruluşu sayısı her 3000 nüfuslu mahalleye bir tane olmak üzere rasyonel bir planlama ile yeterli düzeye çıkarılacak; gezici sağlık personelinin hiz¬met kalitesinin ve sayısının arttırılması sağlanacaktır.
Ülkemiz sağlık sektörünün ileri teknolojik donanımında ve hizmet potansiyelinde yapılacak bir planlama ile mevcut ihtiyaç fazlasının yurt dışı talebe de yönlendirilmesi kapasitenin en verimli biçimde kullanımı desteklenecektir.
Bakıma muhtaç yaşlılarımızın bakımı için yeterli sa¬yıda geriatri bölümleri merkezleri ve huzur evleri açılacaktır. Bakıma muhtaç yaşlılarımızın bakımı, sağlık sorunları, yaşam kalitelerinin arttırılması ve toplumdan soyutlanmadan yaşayabilmeleri için de geriatri merkezle-rinin ve huzur evlerinin desteklenmesi, yerel yönetimler ve gönüllü kuruluşların da katkılarıyla sayılarının arttırıl¬ması sağlanacaktır.
Yatalak durumda bulunan bütün yaşlı vatandaş¬larımıza, evlerinde de sağlık hizmetlerinden ya-rarlanabilmeleri için yardımcı sağlık personeli görevlendirilecek, yaşlıların göz ve diş sağlığının sağlan¬ması korunması için düzenli taramalar gerçekleştirilecektir.
• HASTA HAKLARI
Her düzeyde kamu sağlık personeli için liyakat siste¬mi getirilecektir.
Genel pratisyenlikte uzmanlaşma sistemi getirilecek; Pratisyen hekimlerin çalışma şartları-eğitim-özlük hakları ve teşvik mekanizmaları ile ülkemiz sağlık sistemine aktif katkıda bulunmaları sağlanacaktır, Pratisyen hekimlerin, sağlık yönetimi, sağlık sigortacılığı, kamu sağlığı hekimliği, spor hekimliği, adli hekimlik, acil yardım hekimliği gibi be¬lirlenecek konularda mezuniyet sonrası eğitim program¬ları ile uzmanlaşması sağlanacaktır.
Hem hasta hakları hem de sağlık çalışanlarının hakla¬rı özenle gözetilecek: Hem halkın, hem de sağlık çalışan¬larının mevcut sağlık sistemi sürecinde mağduriyetlerine son verilecek, sağlık, hizmeti sunanın da hizmeti alanın da memnun olduğu bir alan haline getirilecektir.
Kamu sağlık personelinin özlük ve çalışma haklarına say¬gılı etkin önlemler alınacaktır. Tüm sağlık çalışanlarının emeklerinin, verdikleri hizmetlerin karşılığını almaları sağ¬lanacaktır.
Mahrumiyet bölgelerinde görevlendirilen hekimler döne¬ceği tarih ve yeri, göreve gitmeden önce bilecek, mahru¬miyet bölgesinde çalışan hekim ve sağlık personeline ek gelir ve diğer sosyal olanaklar sağlanacaktır.
Sağlık kurumlarında yurttaşların yaşamsal nitelikli sağlık hizmeti gereksinimlerinin aksatılmaması kaydıyla, tüm sağlık personeline grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklar sağlanacaktır.
• AİLE PLANLAMASI POLİTİKALARI
VE ANA – ÇOCUK SAĞLIĞI
CHP, aile planlaması konusunda, genel sağlık ve eğitim düzeyindeki eksikliği bir an önce giderici, bazı yöresel de¬ğer yargılarının olumsuz etkilerini değiştirici gerçekçi bir programı, koruyucu hekimlik hizmetleri altında planlaya¬rak uygulamaya geçirecektir.
Sağlık, aile planlaması, nüfus artışının sosyo-ekonomik etki¬leri gibi konular örgün eğitim programlarına dâhil edilecek, aile planlaması konusunda uzmanlaşmış sağlık personelinin kırsal kesimde istihdamı için özendirici önlemler alınacaktır.
Ana, bebek, çocuk ölüm oranları avrupa ülkeleri dü¬zeyine çekilecek: Çok yüksek düzeyde olan ana, bebek, çocuk ölüm oranlarının Avrupa ülkeleri ortalaması? düze¬yine çekilebilmesi için başta sağlık personeli ile doğum ve yeni doğan bakımı olmak üzere, gerekli her türlü altyapı hizmeti oluşturulacak, ilgili sağlık hizmeti yaygınlaştırıla¬cak, toplumun bilgilendirilmesi sağlanacaktır. Yoksul aile¬ler için hamile, lohusa, bebek ve çocuklara gıda yardımı ve ücretsiz ilaç temin edilecektir.
Yurttaşlarımızın cinsel sağlık ve cinsel yolla bulaşacak has¬talıklar konusunda bilinçlendirilmesi için gerekli çalışma¬lar yapılacaktır.
Sağlık Taramalarına başta çocuklar ve kadınlar olmak üze¬re süreklilik kazandırılacaktır.
Büyük ve orta ölçekli işletmelerde, birinci basamak sağlık hizmeti sağlayabilecek ünite, kreş ve emzirme odası ola¬nakları sağlanması öngörülecektir.
Doğum yapan sigortalı kadınlarımıza gerekli bütün sos¬yal haklar tanınacak ve altı ay süre ile emzirme yardımı sağlanacaktır.
ENGELLİ YURTTAŞLARIMIZA GEREKLİ DESTEK VERİLECEKTİR
Sosyal devlet anlayışımızın gereği olarak, engelli bireylerin çağdaş yaşamın gerektirdiği olanaklara her alanda kavuş¬malarını temel bir insan hakkı olarak kabul ediyoruz.
Engelli sorunlarını bireysel bir sorun olarak değil, her¬kesin ortak duyarlılığını gerektiren toplumsal bir sorun olarak değerlendiriyor ve engellilere merkezi ve yerel yö¬netimler tarafından götürülecek bütün hizmetlerin sosyal devlet ilkelerine göre oluşturulmasını öngörüyoruz.
Engelliler için sağlık, istihdam ve sosyal güvenliği kapsayan bir entegre çözüm modeli oluşturulacak: Çocuğun engelli doğmasına ya da sonradan engelli ol¬masına neden olan faktörler, yakın akraba evliliklerinin ya¬ratabileceği riskler konularında vatandaşlarımızın bilinç-lendirilmesi sağlanacak, bu alanda eğitimsel çalışmalar yaygınlaştırılacaktır.
Sağlıklı gebelik ve engelliliğin oluşmasını önlemek için bilinçlendirme yapılacak, gebelik, doğum ve yeni doğan bakımı sağlık personeli gözetiminde sürdürülecektir.
Birleşmiş Milletler Engelliler Hakkı Sözleşmesinin devlete yüklediği tüm sorumlulukların gereği yerine getirilecektir.
Engellilere yönelik eğitim ve rehabilitasyon, meslek edin¬dirme ve istihdam, bakım ve koruma hizmetlerinin sunul¬masında ve yaygınlaştırılmasında devlet birinci derecede sorumlu olacaktır.
Engellilere yerel yönetimlerin ve gönüllü kuruluşların eş¬güdümünde sağlanacak devlet yardımının, ömür boyu kesintisiz olması hedef alınacak; tüm engellilerin, bak¬makla yükümlü oldukları aile fertleri ile beraber, eğitim, korunma, istihdam edilebilir beceriler kazanma, kamusal hizmetlerden istifade etme ve kişiliğin gelişimi hakların¬dan yararlanmaları sağlanacaktır.
Engellilere yaşamı kolaylaştıracak, çevreye uyumlarını sağ¬layacak, üretkenliklerini artıracak, yaşamlarına kalite kata¬cak her türlü devlet desteği verilecektir. Yerel yönetimlerin sorumluluğu altında, tüm fiziksel alanlar engellilere yönelik olarak mutlaka düzenlenecek, engellerin kaldırılması sağ¬lanacaktır.
Engelli ailelere yönelik eğitim ve sosyal danışmanlık hiz¬metleri yaygınlaştırılacak, ulusal düzeyde rehabilitasyon programları ve merkezleri oluşturulacak,
Engellilere çok yönlü özel eğitim sağlanacak: Engellile¬rin eğitimine gereken önem verilecektir.
Engellilere gerekli eğitimi bedelsiz sağlamak devle¬tin öncelikli görevi olacak: Engellilerin yeterli eğitimi alabilmeleri için gerekli koşullar devletçe geliştirilecek ve desteklenecektir. Konularında özel eğitilmiş uzman ve personelin istihdamına özen gösterilecek, Rehberlik ve Araştırma Merkezi hizmetleri ile engellilerin eğitimi des¬teklenip, etkinleştirmesi sağlanacaktır.
Engellilerin eğitilerek meslek edinmeleri hedef alına¬cak: Engellilere yönelik eğitimin her kademesinde, her engel grubunun durumuna ve ihtiyaçlarına uygun altyapı ve teknolojik olanaklar sağlanarak eğitim kalitesi yüksel¬tilecek, engellilerin meslek ve sanat edinmelerine özen gösterilecek, engelli çocukların gelişim düzeylerine göre, sağlıklı, verimli, üretken ve dışa açık olma bilinçlerinin ge¬liştirilmesi hedef alınacaktır.
Zihinsel engellilerin erken tanı, tedavi ve eğitimi için özel proje uygulanacak: Ağır gelişen, tam gelişmeyen veya zihnen engelli çocukların özel yöntemlerle eğitimle¬ri, çalışma olanağına kavuşturulmaları ve topluma kazan¬dırılmaları için özel projeler uygulamaya konulacaktır.
İşitme ve görme engellilere güçlü eğitim desteği sağ¬lanacak: İşitme ve görme engelliler için üniversiteler dâhil, eğitimin her kademesinde, rahat ve kaliteli eğitim yapabilmelerini sağlayacak çağdaş teknik altyapı ve dona¬nım sağlanacak, onlara özel kütüphane ve sanal öğrenme ortamları oluşturulacaktır.
Engelliler için kişiye özel sürekli eğitim olanağı: Okul çağını aşmış engellilerin sürekli eğitimi belediyelerle işbir¬liği içinde, kişiye özel uygulamalar çerçevesinde yürütü¬lecektir.
Engellilere yönelik meslek edindirme programları et¬kinleştirilecek: Engellilere mesleki eğitim veren kurum¬larda branş öğretmeni ihtiyacı karşılanacak, belli işleri yapabilecek bütün engelli kişilere gerekli meslek ve sanat eğitimi olanağı devletçe sağlanacak, özel donanımlı eğitim ve teknoloji merkezleri yoluyla her yaştaki ve her yöredeki engelli bireylerin bilgi kaynaklarına daha kolay ulaşmaları ve kendilerini özgürce geliştirmeleri sağlanacaktır.
Engelliler için spor olanakları yaygınlaştırılacak: En¬gelliler için uyarlanan spor araçları yaygınlaştırılacak, ye¬rel yönetimler eliyle engellerlilerimizin bu araçlardan ya¬rarlanabilmeleri için gereken tedbirler alınarak toplumda farkındalik yaratılması sağlanacak ve spor yoluyla engelli¬lerin toplumla kucaklaşması kolaylaştırılacaktır
Engellilere iş ve meslek danışmanlığı sağlanacak: En¬gellilere yönelik uygun işe uygun eleman stratejisi oluştu¬rulacak, İş ve Meslek Danışmanlığı ile işe uyum için reh¬berlik hizmetleri ülke genelinde sağlanacaktır.
Engelli rehberlik merkezleri açılacak: Engelli gençleri kendi kendine yeterli hale getirmek, üretici olmaları ve top¬luma uyumlarını sağlamak için rehberlik, rehabilitasyon ve sosyal hizmetlerin sunulacağı Engelli Rehberlik Merkez¬leri açılacak, engelliler için uygun özel istihdam alanları yaratılacak, istihdamı zorunlu olan engellilerle ilgili yasal düzenlemeye işlerlik kazandırılacaktır.
Engellilere erken emeklilik: Engellilerimize yönelik sağ¬lık ve sosyal güvenceler eşliğinde, çalışan engellilere erken emeklilik sağlanacaktır.
Engellilerden sorumlu özerk kurum başkanlığı: En¬gellilerin sorunlarının çözümü için Başbakanlığa bağlı Engellilerden Sorumlu özerk bir kurum kurulacak, ilgili Bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütleri arasında katılım ve eşgüdüm sağlanacaktır.

GENÇLERİMİZ İÇİN YENİ BİR DÜNYA
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün Laik Cumhuriyeti gençliğe emanet eden anlayışını yürekten benimsemiş, varlığını gençliğin özgürlüğü, dinamizmi, devrimci ruhu ve başarısıyla bütünleştirmiş bir partiyiz.
Nüfusumuzun büyük bölümünü oluşturan gençlerimiz, ülkemizin aydınlık geleceğinin güvencesidir. Geleceğimiz, onların özgürlüğüne, eğitimine ve başarısına bağlıdır. Gençlerimizin iyi eğitimli, özgüvenli, hoşgörülü, kültürlü, sorumluluk duygusu yüksek, laik demokratik Cumhuriye¬timizin birikimlerini, Atatürk ilke ve devrimlerinin özünü, insanlığın yüksek ahlaki değerlerini içtenlikle özümseyen, tarih bilincine sahip özgür bireyler olarak yetişmesi en önemli görevimizdir.
Hedefimiz, gençlerimizin üretken, kendisine, ailesine ve ülkesine karşı sorumluluklarının bilincinde; sağlıklı, bilgili, eğitimli, çağdaş bireyler olarak yetiştirilmesini sağlayacak ortamı kurmaktır.
Yaratıcı, özgün, özgür ve insan haklarına saygılı, laik, demokratik değer ve davranışlara sahip bir gençlik: Gençliğin yaratıcı, özgün ve özgür düşünebilen, kültürlü, insana, emeğe ve düşünceye saygılı sağlıklı bireyler olarak geliştirilmeleri için her türlü önlem alınacak; kendilerini ve yaratıcılıklarını geliştirerek, insan haklarına saygılı, laik, de¬mokratik değer ve davranışlara sahip, ülke ve dünya barı¬şına katkı sağlayan, çevre ve toplumsal alanlarda etkin ve duyarlı bir gençlik için her türlü çaba sarf edilecek, gerekli destek sağlanacaktır.

Gençlik bilgi çağı ile buluşturulacak: Çocuklarımızın ve gençlerimizin, ailelerinin mali gücüne bağlı olmadan en iyi eğitimi almaları, gençliğin bilgi çağı ile buluşturulması gerçekleştirilecektir.
Tüm üniversite öğrencilerine yaşam destek kredisi: Ta¬lep eden tüm üniversite öğrencilerine düşük faizli, kamu destekli ‘’Yüksek Eğitim Yaşam Destek Kredisi’’ verilecek¬tir. Kredi geri ödemesinin eğitim sonrasındaki beş yıl için¬de gerçekleşmesi öngörülecektir.
İmkânı olmayan tüm gençlere karşılıksız eğitim bur¬su: Maddi olanağı olmayan tüm ön lisans, lisans ve yük¬sek lisans öğrencilerine yeterli düzeyde Karşılıksız Eğitim Bursu sağlanacaktır.
Gençlere kırsal kesimde uygulamalı eğitim ve staj ola¬nağı: Kırsal kesimde, köy ve mezralarda yaşayan genç¬lerin, başta seracılık, arıcılık, hayvancılık, tarım ve diğer ziraat alanlarında uygulamalı eğitim almaları konusunda özendirici ve kolaylaştırıcı düzenlemelere gidilecektir.
Gençler için çıraklık eğitimine yeni vizyon: Çıraklık eği¬timinin kapsamı genişletilecek, mesleki ve teknik eğitim veren okullarımızın tam donanımlı çağdaş bir yapılanma anlayışı içerisinde, ara eleman eğitimi alan gençleri en iyi şekilde yetiştirmeleri sağlanacaktır.
Sağlıklı bir gençlik önceliğimizdir: Gençlerin bedensel, ruhsal ve cinsel gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamla¬yabilmeleri için alınabilecek önlemler ilgili bakanlıklarla eşgüdüm içinde belirlenecek ve yerel yönetimlerin de katkısıyla uygulamaya geçirilecektir.
Uyuşturucu tuzakları kurutulacak: Gençlerimizin kötü alışkanlıkları edinmeleri, uyuşturucu kurbanı olmaları, başta eğitim alanları olmak üzere sosyal çevrenin bu tür yapılanmalara zemin oluşturması kesinlikle önlenecektir.
Kimsesiz gençlere yaşam desteği: Çocuk Esirgeme Kurumu’nda barınan ve kimsesiz olan gençlerimiz, eğitim¬lerini tamamlayıncaya veya kendilerine istihdam olanağı sağlanıncaya kadar devletin güvencesi altında olacaktır.
Psikolojik danışma merkezleri: Aile veya topluma uyum sağlamada, gelecek ile ilgili planlamada, zararlı alışkanlık¬lardan korunma sorunlarında aile ve gençlerimize destek verecek ‘Psikolojik Danışma Merkezleri’ yaygınlaştırılacaktır.
Sosyal, üretken ve yaratıcı gençlik: Çocukların ve genç¬lerin boş zamanlarını değerlendirmeleri için, yerel yö¬netimlerin de yaygın katkı ve sorumluluğu altında, spor, sanat, gezi, araştırma gibi sosyal projeler geliştirilecek, çocuklarımızın sosyal, üretken ve yaratıcı olmaları destek¬lenecektir.
Gençlere yurt desteği: Tüm yüksek öğrenim öğrencile¬rine, sağlıklı, güvenli, kütüphane ve internet altyapısına sahip, cemaat baskısı altında olmayan, barınma ve yurt olanakları sağlanacaktır. Belediyelerin bu alanda sorum¬luluk üstlenmeleri desteklenecektir.
Demokratik haklarını özgürce kullanan gençlik: Genç¬lerimizin üniversite yönetimleri ile toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşamın her alanına özgürce katılımları sağla¬nacak; okul ve üniversitede öğrenci örgütleri oluşturma¬ları, okul dışında ise kültürel etkinlikler amaçlı gençlik der¬nekleri kurmaları desteklenecektir. Gençliğin politikada aktif olarak yer alması için gerekli teşvik edici önlemlerin alınması hedef alınacaktır.
Sosyal ve yüksek kültürlü gençlik: Mesleki ve genel liselerde, öğrencilerin meslek seçimini kolaylaştıran yön¬lendirme ve destek çalışmaları yapılırken, diğer yandan müzik, tiyatro, spor, edebiyat sosyal ve sanatsal yetenek¬lerinin de ortaya çıkarılmasına azami gayret gösterilecek¬tir. Bu amaçla;
Gençlik ve kültür merkezleri: Eğitim ve gelir düzeyi¬ne bakılmaksızın, bütün gençlerimizin yararlanabileceği gençlik ve kültür merkezleri kurulması için yerel yöne¬timler desteklenecek, üniversitelerin bünyesinde kurulan kültür merkezi ve spor tesislerinin yaygınlaştırılması sağ-lanacaktır.
Cumhuriyet gençlik evleri: Kent merkezlerinde gençle¬rin serbest zamanlarını değerlendirmelerine katkı için,hoşgörülü, farklılıkları bir değer olarak gören, ulusal değerleri özümsemiş, dünyaya açık bir gençliğin buluşacağı Cumhuriyet Gençlik Evleri Projesi gerçekleştirilecektir.
İller arası gençler değişimi programı: Gençlerin bera¬berlik ve kaynaşmalarını sağlamak, ülkemizin farklı bölge¬lerinin kültür ve gelenekleri ile gençlerimizi kaynaştırmak amacıyla, gönüllü kuruluşların desteği sağlanarak İller Arası Gençler Değişimi Programının uygulanması yay¬gınlaştırılacak, ülkelerarası gençlik değişim programları önemsenecektir.
Çağdaş gençlik kampları: Tatillerini hem dinlenmek hem de mesleki ve kültürel birikimlerini geliştirecek şekilde de¬ğerlendirmeleri için Çağdaş Gençlik Kampları yaygınlaştı¬rılacak, eğitim ve spor kampları açılarak gençlerimizin yaz tatilleri süresince, zaman ve enerjilerini faydalı bir şekilde değerlendirmeleri sağlanacak, kendi yetenek ve eğilimle¬rini keşfetmelerine katkıda bulunulacaktır.
Gençlere istihdam olanağı, sosyal güvenlik desteği: Ekonomik ve sosyal politikalarda gençliğin ihtiyaçlarına öncelik verilecek, Genç İş Kur, GENÇ-İŞ, İş Becerisi Kazan¬dırma Kursları, Mesleki Eğitime Sosyal Güvenlik Desteği, Tarımda Çıraklık Kursları, Kırsal Kesim Mesleki Eğitim ve Sosyal Hizmetler gibi farklı Projelerin uygulamaya geçiril¬mesi ile gençlere girişimcilik, meslek edindirme, istihdam ve sosyal güvenlik alanlarında doğrudan destek temin edilecektir.
Gençlerin ulaşım vasıtalarından çok düşük fiyatlarla ya¬rarlanmaları, kültür ve sanat faaliyetlerini izlemek isteyen gençlere de özel fiyat uygulanması sağlanacaktır.

SAĞLIKLI BİR GENÇLİK VE TOPLUM İÇİN SPOR HERKES İÇİN SPOR
Sporun her yaşta herkes tarafından düzenli şekilde yapı¬larak, sağlıklı bir yaşam biçimi olarak benimsenebilmesi için gerekli fiziki ortamın geliştirilmesi hedef alınacak, bu amaçla yerel yönetimlerin ve gönüllü sivil toplum kesim¬lerinin katkıları desteklenecek, evrensel spor kültürünün ülkemizde de yaygınlaşması sağlanacaktır
Gençlik ve spor kulüpleri kendi mevzuatına kavuştu¬rulacak: bu tür kuruluşlar, etkin, verimli, dinamik bir an¬layışın hâkim olduğu bir spor yönetimi yapılanması hedef alınacak; Spor Federasyonlarının demokratik, denetime açık, aktif, şeffaf ve katılımcı bir anlayış içerisinde özerk ola¬rak örgütlenmeleri desteklenecektir.
İlk ve orta eğitim için spor ders kitabı, okullarda yay¬gın spor etkinliği: İlk ve orta eğitimde spor ders kitabı hazırlanarak gençlerimize bu alanda teorik bilgilendirme imkânı sağlanacak, beden eğitimi derslerinin çağa uygun bir anlayış, içerik ve yoğunluk çerçevesinde sağlanması, okul ve üniversite ortamlarında sportif faaliyetlerin ço¬ğaltılması, başta atletizm olmak üzere kitle sporlarının ve spor yapma bilincinin yaygınlaşması amaçlanacaktır.
Yetenekli çocuk ve gençlerin tespiti ve aktif spora yönlendirilmeleri sağlanacak: Bu amaçla, başta beden eğitimi ve spor yüksekokulları olmak üzere üniversiteleri¬miz, kulüpler, kamu ve özel kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde ülke genelinde düzenli olarak Sportif Yetenek Taraması yapılacak; gelecek vadeden çocuklarımıza ilgili spor dallarında maddi ve manevi her türlü destek sağla¬nacaktır.
Devlet, toplumun spor yapma ihtiyacına duyarlı ola¬cak: Kitlelerin spor yapılmasını teşvik etmek üzere altyapı hizmetleri genişletilerek amatör sporun geliştirilmesine önem verilecek, devletin amatör spor kulüplerimize daha çok kaynak ayrması, yerel yönetimlerin amatör spor ku¬lüplerini siyasi tercihlere yönelmeden desteklemeleri sağ¬lanacaktır.
Amatör sporların her türünün eğitim sistemi içinde yer alması sağlanacak ve öğrencilerin bu sporlara katılımını kolaylaştırıcı ve özendirici koşullar oluşturulacaktır.
Çalışan insanlarımıza spor yapma ortamı sağlanması ama¬cıyla kamu ve özel işletmeler tarafından spor tesislerinin yapılması desteklenecek; gerekli teknik donanıma sahip olan, spor ve sağlık uzmanlarını istihdam eden Sporcu Eğitimi Sağlık ve Performans Merkezleri, bilimsel ve uygu¬lamacı birimler olarak oluşturularak, ülke genelinde spor¬cularımızın ve kulüplerin kullanımına açılacaktır.
Yerel yönetimlerin, özel kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde, spora daha çok kaynak aktararak, geniş kitlelerin toplu spor yapabilmelerini sağlamaya yönelik, uluslarara¬sı normlara uygun standartlarda olan tesislere ve alt yapı¬ya ağırlık vermeleri desteklenecektir. Kamu alanlarının kullanımında yer alan spor tesislerinin okullar, amatör spor kulüpleri ve yurttaşlar tarafından ve¬rimli bir şekilde kullanımı sağlanarak, tesislerin tam kapasi¬teyle değerlendirilmesi hedef alınacak; yeterli sayıda spor tesisinin engelliler tarafından da kullanılabilir hale getiril-mesi sağlanacaktır.
Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı yurtlarda barınan tüm çocuklarımızın, Ceza ve Tevkif evlerindeki hükümlü ve tu¬tukluların spora aktif olarak katılmaları desteklenecektir.
Uluslararası spor etkinliklerinin ülkemizde daha fazla ya¬pılabilmesi desteklenecek; öncelikle altyapı, konaklama, ulaşım ve spor tesislerinin oyunlara uygun hale getirilmesi sağlanacaktır. Bu kapsamda, ülkemizde olimpiyat oyunla¬rının düzenlenmesi için bir stratejik eylem planı hazırlana¬cak ve uygulamaya konacaktır.
Ulusal Spor Konseyi Kurulacak:Tüm spor branşlarının ve örgütlenmelerinin temsil edildiği Ulusal Spor Konseyi kurulacaktır.
Spor Etik Kurulu Etkinleştirilecek: Spor müsabaka¬larında; şiddet ve etik dışı toplu davranışların önlenmesi, sporda centilmenliğin özendirilmesi, Spor Etik Kurulu ça¬lışmalarının etkinleştirilmesi, sporun evrensel ruhunun ve kültürünün yaygınlaşması hedef alınacaktır.

ÇEVREYE DUYARLILIK ÇAĞDAŞLIKTIR
Çevre Hakkı, temel insan hakları arasında yer almaktadır. Temiz doğa, yeşil çevre, dengesi korunan atmosfer çağı¬mızın büyük iddiasıdır. Böyle bir ortamda yaşamak birey¬lerin temel hakkıdır.
Büyüme hedef ve stratejilerinin belirlenmesinde; doğal kaynakların sınırlılığını dikkate alan, 21’inci yüzyılda kü¬resel çevre sorunlarının başında gelen küresel ısınma ve iklim değişikliği, çölleşme, kuraklaşma, erozyon süreçleri¬ni yakın geleceğin evrensel tehdidi olarak algılayan, yaşa¬nabilir ve sürdürülebilir çevreyi mümkün kılan kalkınma ve toplumsal yapıyı oluşturma anlayışının, toplumun her kesimine benimsetilmesine çalışılacaktır.
Su kaynaklarının azalması, kirlenmesi, verimsiz ve yanlış kullanımları ile topraklarımızın çölleşmesi ve erozyonla yok olması en aza indirilecek, yeşil örtünün ve canlı ya¬şamın birlikte oluşturduğu ekolojik dengenin insanlığa sunduğu doğal zenginliklerin bilinçsizce kullanılması en¬gellenecektir.
Ekolojik dengeleri gözetmeyen kalkınma çabaları başa¬rısız kalmaya mahkûmdur. Bu nedenle üretim, büyüme, sanayileşme, kentleşme stratejileri ve politikaları, çevresel değerleri, doğayı ve atmosferi tahrip etmeden yürütüle¬cektir.
Teknoloji tercihlerinde çevreyi koruma boyutu dikkate alı¬nırken, çevre kirliliğinin önlenmesi ile ilgili teknolojilerin transferi ve üretimi desteklenecektir.
Bu anlayışla çağdaşlığın ve yaşamın en önemli unsuru olarak çevreyi koruma ve geliştirme öncelikli hedef olarak uygulanacaktır.

ÇEVRE KORUMA POLİTİKALARI
Kirlenmenin giderilmesindeki maliyetin korumadan daha fazla olduğu bilinciyle, çevrenin kirletilmeden korunması.
Türkiye’nin çevre envanteri çıkarılacaktır: Türkiye’nin çevresel değerlerinin tespiti, izlenmesi ve tanıtımında etki¬li bir çevresel bilgi ağı kurulacak, yıllık değişimler, sorunlar ve çözümler halkımızın bilgisine sunulacaktır.
Türkiye çevre eylem planı uygulanacaktır: Çevre politi¬kalarının en önemli uygulama aracı olarak sektörel ve alan bazında Türkiye Çevre Eylem Planı ulusal ve uluslar arası ihtiyaç ve yükümlülüklerimiz çerçevesinde hazırlanacaktır.
Çölleşme ve erozyonla mücadele ulusal planı geliştiri¬lecektir: İklim değişikliği ve kuraklığın etkilerini azaltan, su kaynaklarımızın verimli ve doğru kullanımını sağlayacak, toprak örtüsünün erozyon ile yok olmasına karşı hazırla¬nacak Ulusal Plansivil toplum kuruluşlarının katkısıyla yü¬rürlüğe konulacaktır.
Topraksu genel müdürlüğü yeniden faaliyete geçe¬cektir: Her yıl 1 milyar 400 milyon ton toprağını erozyon¬la kaybeden Türkiye, Toprak Yasası’nı derhal uygulamaya geçirecektir. Dağıtılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü yerine TOPRAKSU Genel Müdürlüğü kurulacak, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunları’nın uygulanmasında sorumluluk bu kuruluşa devredilecektir.
Ulusal su tedarik ve kullanim programı uygulaması¬na geçilecektir: Bu program çerçevesinde enerji ve su kullanımında tasarrufu sağlayan uygulamalar desteklene¬cektir.
Tarımda suyu az tüketen, kuraklığa dayanıklı bitki türlerine yönelinmesi, sulamada modern tekniklerin uygulanması özendirilecek; yeraltı sularından yararlanmada kuyuların açılması, çekilen su miktarları ve yeraltı su seviyelerinin kamu otoritesince sıkı olarak denetlenmesi sağlanacaktır.
Özellikle içme suyu havzalarının koruma esasları titizlikle uygulanacaktır.
Sulak alanların korunması için etkili koruma esasları getiri¬lecek, ekolojik dengeyi bozan uygulamalar uygun tedbir¬lerle giderilecektir.
Kirleten öder ilkesine işlerlik kazandırılacaktır: Çev¬re politikalarının uygulanmasında yerel yönetimlerin yet¬ki, görev ve sorumlulukları artırılacak, denetim sürecine çevreci sivil toplum örgütlerinin etkin olarak katılımları özendirilecek, çevrenin kirlenmesinin bedelini kirletenin ödemesi sağlanacaktır.
Temiz çevre için kentsel altyapı tamamlanacaktır: Ülke genelinde kentsel altyapıların, kanalizasyon ve arıt¬ma tesisleri’nin hızla tamamlanması, bu kapsamda; katı atık sorununun ileri teknoloji ve sağlık kuralları içinde çö¬zülmesi sağlanacaktır. İlçe, belde ve köylerde de arıtma tesisleri kademeli olarak devreye sokulacak ve nehirlerin, köylerin ve denizlerin kirletilmesi önlenecektir.
Tüm kent merkezlerinde, çöp ve atık rehabilitasyon pro¬jelerinin uygulanması sağlanacak, katı atıkların arıtılmasını düzenleyecek yasal ve kurumsal yapılanma gerçekleştiri¬lecektir.
Evsel ısınma ve kentsel ısıtmada çevreyi koruma bilinci de ön planda tutulacak, temiz çevreye uyumlu yöntem, tek¬noloji ve yakıtların kullanılması özendirilecek, tekrar kulla¬nılabilirlik ve geri dönüşüm özendirilecektir.
Kentlerde hava ve gürültü kirliliği ile etkin olarak mücade¬le edilecek, ulaştırma politikası bu amaca uygun doğrul¬tuda geliştirilecektir.
Çevresel etki değerlendirmesinin (ÇED) etkin uygu¬lanması sağlanacaktır. Sanayi ve büyük ölçekli altyapı politikaları, programları ve yatırımlarının ÇED eşliğinde gerçekleştirilecektir.
Organize Sanayi Bölgeleri başta olmak üzere, sanayi ve enerji tesislerinin, belirlenecek çevre standartlarına uy¬maları, bunun için gerekli teknolojik önlemleri almaları sağlanacaktır.
Çevre düzeni planlari ile alt ölçekli planlama esasla¬rı bir bütün halinde uygulanacaktır. Su havzaları, kıyı alanları ve kentsel alanlar başta olmak üzere ülke bütü¬nünde imar ve kullanım esaslarını belirleyen çevre düze¬ni planlarının etkin uygulanması sağlanacak, mevzi imar uygulamaları ile çevre düzeni planı uygulamasının önüne geçilmesi engellenecektir.
Çevre yönetiminde yeniden yapılanma sağlanacaktır: Türkiye’nin nüfusu ve coğrafi büyüklüğü dolayısıyla kar¬şı karşıya bulunduğu çevresel risklerin en aza indirilerek gelecek nesillere güvenli ve nitelikli bir yaşam alanı mi¬ras bırakmak etkin bir çevre yönetimi anlayışıyla mümkün olabilecektir. Bu çerçevede;
Çevresel Yönetim Ve Düzenleme Kurumu (Çydk) Ku¬rulacaktır: Su Yönetimi, Arazi ve Toprak, İklim ve Biyolo¬jik Çeşitliliği Koruma, Uluslararası Sözleşme ve AB mük¬tesebatının ulusal düzeyde uygulanması, çevresel tedbir ve yatırımların yapılmasının sağlanması, teşvik ve ekono¬mik tedbirlerin geliştirilmesi, kurumlar arası uyumun ve eşgüdümün sağlanması konularında birçok kuruluşun ilgi alanında olan çalışmaların bir idari yapılanma vasıtasıyla yönetilmesi sağlanacaktır.
Yüksek Çevre Kurulu: Çevre ve kalkınmanın birlikte ve sürdürülebilir olarak yönetilmesi için siyasi kararlılık güç¬lendirilecektir. Çevreyi etkileyebilecek önemli yatırım ve idari kararlarda bireyin ve toplumun çevre hakkını göze¬ten kararları alabilecek ve bunun için gerekli kaynak ve ekonomik tedbirleri belirleyecek Başbakanın başkanlığın¬daki Yüksek Çevre Kurulu’nun etkinliği sağlanacaktır.
Çevre Ajansı: AB düzenlemeleriyle uyumlu, Ulusal Çevre Stratejisi ve Ulusal Çevre Eylem Planı başta olmak üzere çevresel yatırım ve performansın arttırılması, izlenmesi ve yönetilmesinde uluslararası işbirliği ve yönetimi sağlaya¬cak düzeyde yeni bir Çevre Ajansı kurulacaktır.
Çevresel Araştırma Kurumu Kurulacaktır. Bu Kurum ile, sanayileşmeden kaynaklanan büyük çevre sorunları¬nın entegre çözümü için gereken geniş çaplı araştırma¬ların yapılması ve ekonominin olanaklarıyla bağdaşan çözümler oluşturulması sağlanacaktır. Bu kapsamda çev-resel bilgi ve verilerin üretilmesi ile izleme ağının oluştu¬rulması, planların ve kurumların ihtiyaç duyduğu her türlü ölçümleme bilimsel bir yaklaşımla ortaya konacaktır.
Çevrenin korunmasında uluslararası düzeyde daya¬nişma sergilenecektir: Türkiye Cumhuriyeti’nin çevre korunması konusunda imzaladığı uluslararası belgelere uyulmasında kararlılık gösterilecektir.
Çevrenin korunması için bölge ülkeleriyle yakın bir işbirli¬ğine girilecek, çevre alanında çalışan sivil toplum örgütle¬rinin birikim ve olanaklarından ülkemizin en geniş biçim¬de yararlanması sağlanacaktır.
Ab’nin Yenilenmiş Lizbon Stratejisi Benimsenecek¬tir: Avrupa Konseyi ile Avrupa Birliği’nin Avrupa’yı, enerji etkin ve düşük gaz emisyonu temelinde bir ekonomiye dönüştürme kararı desteklenecektir. Çevre ve Ekosistem Standartları, Çevre Hukuku ve Yasal Önlemler, sürdürü¬lebilir kalkınma kriterleri ve taraf olduğumuz uluslar arası sözleşmeler ve protokoller, Yenilenmiş Lizbon Stratejisi ilkeleri ile uyum içinde yeniden belirlenecektir.
AB ile ilişkiler çerçevesinde, Çevre Teknolojileri Vizyonu nu geliştirecek AB Çerçeve Programları, çevresel teknolo¬jilerde yenileşmenin bir aracı olarak değerlendirilecektir.
Kyoto protokolünün ülke çıkarlarını da dikkate ala¬rak uygulanmasına özen gösterilecektir.
KÜRESEL ISINMA
Küresel ısınmaya karşı mücadelede devlet ve yerel yö¬netimlerin sorumlulukları ve yükümlülükleri belirlenerek, ulusal strateji politikaları çerçevesinde yerine getirilmesi sağlanacaktır.
Küresel ısınmayla mücadele için ulaştırmada, deniz ve demiryollarıyla, toplu taşımacılığın kullanımına ağırlık ve¬rilecektir.
Başta Afşin-Elbistan olmak üzere diğer düşük tenorlu lin¬yitleri kullanan termik santrallerde yakma teknolojileri iyi¬leştirilecek; tüm termik santrallerde az karbon ve yüksek verim içeren teknolojilerin uygulanması öngörülecek ve baca gazlarının arıtılması için bütün termik santrallere en kısa zamanda filtre takılacaktır..
Sanayide iklim dostu teknolojilerin kullanılması, hidrolik, güneş, dalga ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerjile¬rin kullanımının arttırılması sağlanacaktır.
Meteoroloji örgütü, kurumsal yapı, bilimsel kadrolar, araştırma imkânları açısından geliştirip desteklenecek; Türkiye’deki sera gazlarının gerçek değerlerinin tespitinin yapılması ve bu değerlerin sürekli denetimi sağlanacaktır.

DENİZLERİMİZ VE TATLI SULARIMIZIN KİRLEN¬MESİNE KARŞI ETKİN MÜCADELE YÜRÜTÜLE¬CEKTİR;
2005 Barselona deklarasyonu desteklenecektir: Bölge ülkelerinin Akdeniz’de 2020’ye kadar çevre kirliliğini bü¬yük ölçüde azaltmak üzere yayınladığı Barselona Dekla¬rasyonu ve bu kapsamda UFUK 2020 Programının Akde¬niz ülkeleri tarafından başlatılması desteklenecektir.
Marmara Denizi’nin ve Boğazların kirlenmesi özel bir pro¬je kapsamında kontrol altına alınacak, etkin denetim sağ¬lanacaktır.
Akdeniz ve Karadeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Uluslararası Sözleşmeleri’nin uygulanması özenle sürdü¬rülecek, Karadeniz’i yoğun bir şekilde kirletmekte olan Tuna Nehri’nin geçtiği ülkelerle yakın ilişkiler kurularak kirlenme sürecine yönelik önlem almaları yakından izle¬necektir.
Tüm kıyılarımızda kirliliğin ortadan kaldırılması, biyo-çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir balıkçılığa yönelik ça¬lışmanın yapılması, toksin atıkların taşınması konularında ülke düzeyinde gerekli önlemler alınacaktır. Bu konular¬da, gerek Akdeniz gerekse Karadeniz havzalarında bulu¬nan tüm ülkeleri bağlayıcı uluslar arası bir düzenleme için AB’nin ve Avrupa Konseyi’nin çalışmalarına destek verile¬cektir.
Deniz ve göl kıyılarının herkesin ortak kullanımı için korun¬ması, bu alanlarda yapılanmanın ortak kullanımı engelle¬memesi, kentlerin yeşil kuşaklarla donatılması sağlanarak kişi başına düşen yeşil alan miktarı asgari 5 metrekare ola¬rak hedef alınacaktır.
Denizlerin kirlenmesinin yüzde 95 civarında karasal kö¬kenli olduğu bilinciyle, yerleşim ve sanayi bölgelerinin arıtma tesisleri ve derin deniz deşarjları ile ilgili olarak, alt yapı tesislerinin kurulması, işletmeye alınması ve gerekli denetimlerin yapılması sağlanacaktır.
İnsan sağlığına zarar verecek düzeyde manyetik alan ya¬ratan tesislerin yerleşme bölgelerinde kurulması engelle¬necektir.

HAYVAN HAKLARI
Hayvan haklarına saygının toplumun ortak değeri olması, Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesinin eksiksiz olarak yaşa¬ma geçirilmesi hedef alınacak, hayvan haklarının korunması, sahipsiz evcil hayvanların yerel yönetimlerce bakı¬ma ve kontrole alınması sağlanacaktır. Bu konuda, mevcut sivil toplum örgütleriyle dayanışma içinde gerekli kurumsal ve yasal düzenlemeler gerçekleş¬tirilecektir. Nesli tükenmekte olan hayvan türlerinin ko¬runması için gerekli etkin önlemler alınacaktır.
Hayvan Hakları Koruma Kanunu çerçevesinde getirilen koruma tedbirlerinin yerel yönetimler tarafından etkin bir şekilde uygulanması sağlanacaktır.